18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Kur'an ve kursu Remzi Erbaş

Hükümet TCK’da öngördüğü düzenlemelerle, 28 şubat sürecinde kapatılan izinsiz Kur'an kursları ile yine bu kurslarla aynı paralelde çalışan çeşitli beceri kursları, okul ve yurtlarında açılışına kolaylık getirecekmiş.

Yapabilecek bir şey yok, çünkü düdük onlarda...

Aslında 28 şubat, Kur'an kursları ile bunları barındıran yurtlara katı bir yasak getirmemiş, bu kursların ve yurtların Milli Eğitim'e bağlanmasını sağlayarak Kur'an’ın ehil kişiler tarafından öğretilmesi mecburiyetini getirmişti.

Şimdi gelinen noktada hükümet bilinen yüzünü göstererek 28 şubatın intikamını almaya çalışmakta ve yandaşlarına 'isteklerinizi gerçekleştireceğiz' demektedir.

Biz eminiz ki; hükümet ve iktidar partisindeki sağduyulu bir çok kimse bu durumun farkında ama ne yazıkki parti yöneticilerinin hırslarına boyun eğmektedirler.

İşin bir başka acı yanıda bu parti yöneticilerinin daha üç beş sene önce bizi dünyaya rezil eden, Ülke ekonomisine ve turizmine derin yaralar açan 'Hizbullah' olaylarından herhangi bir ders çıkaramamış olmalarıdır.

Genellikle yoksul ailelerin çocuklarını gönderdiği bu kurslardaki asıl sorun Kur'an’ın öğrenilmesi değil, bu çocukları kendi dünya görüşüne göre yetiştiren çeşitli tarikatlar ile bu işi kendisine geçim kaynağı haline getiren kimselerdir.

Sistem, ailelerin bakmakta güçlük çektiği çocuklara kurslarda yemek, kıyafet verilmesiyle başlar.

Bu durumu çok iyi bilen genellikle de dini bilgisi zayıf olan art niyetli kişiler hemen devreye girerek hali vakti yerinde olanların kapılarını çalar.

Denetlenmesi mümkün olmayan makbuzlar bastırılır; bu makbuzları satanların bedava çalışanını ise, asla bulamazsınız. Genellikle yüzde yirmi veya yüzde otuzla çalışırlar.

İl il, ilçe ilçe dolaşırlar falan Kur'an kursu için, filan Kur'an kursu için para toplarlar.

Gittikler yerlerde tek yaptıkları şey, insanların ulvi duygularını sömürmektir.

Amaç; dini, Kura’nı öğretmekten ziyade, yandaş yetiştirerek irtica ordusuna asker kazanmaktır.

Bu tür kurslarda sadece Kur'anın Arap harfleri ile nasıl okunacağı öğretilmektedir.

Onlar için Kur'an’ın ne yazdığı ve anlamı hiç bir şey ifade etmez. Önemli olan kendi doğrultusundaki insanların getirmiş olduğu ilmihallerin yazdığı, şeyhlerinin söylediği uydurma hadislerdir.

Kur'an doğru öğretilirse okuyucusunu, yandaşını kaybedeceğinin bilincinde olan dinci gazetelerden birinde bir bilen köşesinde yayınlanan şu yazı çok ibret vericidir:

-Hiç kimseye Kur'an tercümelerini tavsiye etmiyoruz... Kur'an tercümesi okumak fayda yerine zarar verir. Herkesin Kur'an’ı anlamasını tavsiye etmek büyük sapıklıktır. Kur'an’ı hiç okumayıp sırf hayır ve bereket için evinde saklamak caiz ve sevaptır. 'Anlamadan Kur'an okunmaz' diyenler büyük sapıktır. (www. Kurandakidin.net)

Gazete kendi açısından çok haklı. Aksi halde yüzlerce yeşil sermaye şirketi paraları kimlerden toplayabileceklerdi ?..

İşin en acı ve yürek yakıcı taraflarını ise Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Ahmet Hakan Yazmış:

-İki dünya arasında sıkışıp kalmışlık... Kuran kurslarında okuyan çocuklar açısından yaşanan trajedi, İmam Hatipler'inkinden bin kat fazladır. İmam hatipler Kuran kurslarının yanında Robert Kolej gibi kalır. 10 yaşındaki çocukların 'Pedıgojı' denilen bilimden zerre kadar nasibini almamış hırt hocalar elinde harcanıp gitmesine neden dur denilmez...’

Çağ dışı yöntemlerle, İslamla alakası olmayan hurafelerle, komik ve akıl dışı yazılmış ilmihallerle, uydurma hadislerle körpecik beyinleri zehirlemeleri için, isteyenin istediği yerde istediği Kur'an kursunu açması için müsade verenler lütfen ufkunuzu biraz açın ve İslamın bu gün içinde olduğu durumu nedenlerini irdeleyin.

Ve bilin ki, bu tür ortamda yetişenler bu gün çağdaş insanları hedef alıyorsa yarında muhakkak türbanlıları hedef alacaktır.

Çünkü asıl hedefleri çarşaf ve burkadır.

Remzi Erbaş
Yayın Tarihi : 30 Mayıs 2005 Pazartesi 11:56:00
Güncelleme :30 Mayıs 2005 Pazartesi 12:26:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Sami GÖREN IP: 195.174.132.xxx Tarih : 10.06.2005 11:07:10
Sayın Remzi ERBAŞ, Yukarıdaki makalenizi okudum. Hayret ve esefle karşıladım. Demokrasi, insan hakları, hukuk kavramlarını ağızlarından düşürmeyenleri vicdanları ile başbaşa bırakıyorum... Bu Ülkede insanlar, " kendisi için istediğini, başkaları için istemediği " sürece ; bu Ülke adam olmaz... Kur'an Kurslarından, Başörtüsünden, İnancı doğrultusunda yaşamak isteyen Müslümandan neden korkuyorsunuz ?... Herkes aynı fikirlere, aynı inanışa, aynı tercihe sahip olabilir mi ?... Olmak zorunda mı ?... Unutmayalım ; Demokrasi tek tiplilik değil, çok tipliliktir. Demokrasi, her türlü fikrin, inancın yaşam alanı bulduğu, kendini özgürce ifade edebildiği bir düzendir... Demokrasi, tahammüldür... Eleştirilerimin, hoş görü ile karşılanması ve yayınlanması dileğiyle... Saygılarımla...