31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

KÜRTLERİN TEMEL SORUNU ÇAKMA SEYİT DÜZENİ

Kürtlerin temel sorunu ’çakma seyit’ düzeni

Hz. Muhammed’in soyundan gelenlere "seyit" deniliyor. Dikkat ediyor musunuz; özellikle Doğu ve Güneydoğu’da ne çok seyit olduğunu söyleyen aile var! Bunlar gerçekten Hz. Muhammed’in soyundan mı geliyor, yoksa çoğu "çakma seyit" (müteseyit) mi? Türkiye’de kutsal soy aristokrasisi oluşturan "seyit enflasyonu" ne zaman, nasıl doğdu? Peki, tüm bunların Kürt sorunuyla ne ilgisi var?

SEYİT olmanın tek temel ölçütü vardır; Hz. Muhammed’in ailesi, yani "ehlibeyt"e mensubiyettir.

Ehlibeytin kimleri içerdiği bugün dahi tartışılan bir konudur.

Şiiler "Ál-i Aba"dan, yani Hz. Muhammed’in kendisi, kızı Hz. Fatma, damadı Hz. Ali ve iki torunu Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’den ibaret olduğunu ileri sürerler.

Sünniler ise bu konuda iki gruba bölünmüştür; bir grup Hz. Muhammed’in tüm eşlerini de ehlibeyte dahil ederken, diğer grup amcalar, torunlar, yeğenler gibi tüm akrabayı yani Haşimiler’i ehlibeyt sayarlar.

Bazı küçük mezhepler ise Abdullah Mesud, Selman-ı Farisi gibi sahabileri de ehlibeyte dahil ederler.

Türkiye’deki -ki hemen hepsi Kürt- seyitler, ehlibeyte mensup mudur?

Evet, konuyu artık yaşadığımız topraklara, Anadolu’ya getirebiliriz...

’Çakma seyit’ hep vardı


Seyitlerin Anadolu’daki tarihinin ne zaman, nasıl başladığı, boyutlarının ve mekánlarının ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bilinen, seyitlerin büyük ölçüde kabul gördüğü bölgelerin başında Anadolu’nun geldiğidir.

Anadolu’daki seyit tarihi, Selçuklular dönemine kadar götürülebiliyor. Öncesine ait yazılı metin yok.

Selçuklular döneminde seyit olduğunu iddia eden o kadar çok kişi/aile var ki, seyitlerin nesebi konusunda ilk çalışma başlatıldı. Bu iş Sadreddin Yusuf’a verildi.

Ancak gerçek seyitler ile "çakma seyitleri" (müteseyitleri) birbirinden ayıran ilk çalışma, Abbasiler döneminde başladı. Yani sorun sadece bize özgü değildi. Sahte seyitler tüm İslam ülkelerinin sorunuydu.

Benzer çalışmalar Osmanlı döneminde de sürdü; Yıldırım Bayezid 1400 yılında konuyla ilgili olarak "nakibü’l eşraf" kurumu oluşturdu.

Seyit belgesi: Hüccet


Seyit olduğunu iddia eden kişi iddiasını "nakibü’l eşraf" kurumu önünde ispat etmek zorundaydı. Bunu ispatlamanın iki şartı vardı; elindeki belgeler ve (yıllar içinde sayıları sürekli artan) şahitler.

Seyit olduğunu kanıtlayanların hüccetleri/unvanları ibraz edilir ve defterlere kaydedilirdi. Bu defterlerden günümüze sadece 38 adedi ulaşmıştır ve bunlar da İstanbul Müftülüğü Şeriye Sicilleri Arşivi’nde saklanmaktadır.

Kurul sadece seyitliği onaylamaz, aynı zamanda "çakma seyitlerin" önüne geçmek için sık sık Anadolu’daki kaymakamları aracılığıyla teftişler yaptırırdı.

Peki, bu sıkı incelemeye rağmen "çakma seyitler"in önüne neden geçilememişti? Bu işlerde rüşvetler dönüyor muydu?

Meseleyi tam kavrayabilmek için, seyit olmanın ne gibi avantajları vardı, önce ona bakmak gerekiyor...

Vergi muafiyeti


Seyitlik salt yüksek sosyal statü meselesi değildi.

İşin ekonomik ayrıcalığı vardı; seyitler vergiden muaftılar! Sadece kendileri değil birinci-ikinci dereceden tüm akrabaları da vergi vermiyordu.

Vergi vermedikleri gibi vakıflardan da belli gelir payları alıyorlardı.

Seyitlerin ayrıcalıkları çoktu. Örneğin, seyitleri normal mahkemeler/kadılar yargılayamıyordu, sadece nakibü’l eşraf kurumu yargılayabiliyordu.

Yani seyit olmak çok avantajlıydı. Bu durum Osmanlı’nın gerilemeye başladığı dönemde sosyal ve iktisadi ayrıcalığa kavuşmak isteyen insanlara çok cazip gelmeye başladı.

Seyit olmanın sağladığı ayrıcalıkların kısa sürede fark edilmesiyle Anadolu’da özellikle 16. yüzyıldan başlayarak bir "seyit enflasyonu" yaşandı!

Yani, Osmanlı siyasal ve iktisadi olarak geriledikçe "çakma seyit" sayısı buna paralel olarak arttı.

Seyitliğin maddi ve manevi kazançları insanları o kadar yoldan çıkardı ki alınan sıkı tedbirlere rağmen "çakma seyitlerin" önüne geçilemedi.

Rüşvetle seyit oldular!

"Çakma seyit" olmak o kadar zor değildi. Bunun çeşitli yöntemleri vardı.

En masumu olan iltimas/hatır için verilen hüccet belgesiydi. Gerçi bu durum öyle bir hal aldı ki; Osmanlı Medine’de hatır için sürekli hüccet veren nakibü’l eşraf Seyit Ahmed’i 1576’da uyarmak zorunda kaldı. Bu uyarılar ne kadar işe yaradı bilinmez ama "çakma seyitler" hep bir yol buldular.

Vilayet kátiplerine birkaç akçe rüşvet vererek Defter-i Hakani’ye kendilerini "seyit" olarak yazdırmaları da bu yollardan biriydi.

Devlette tanıdığı olmayanlar, rüşvetten korkanlar ise düzmece şecerelerin peşine düşüyorlardı. Veriyorsun parayı, alıyorsun soylu bir geçmişi! Yeter ki paran olsun; yoksul seyit öldüğünde ailesi şecereyi iyi para verene satabiliyordu.

Ya parası olmayanlar ne yapıyordu? Evlere girip şecere çalıyorlardı!

Bitmedi. Yoksul, bilgisiz halkı kandırmak isteyen kimi uyanıklar, belgeye, şecereye ihtiyaç duymadan seyitlik alameti olan yeşil sarığı başına sarıp köy köy dolaşıyordu. Gelsin etler, sütler, akçeler...

Uzatmayalım; görüldüğü gibi Osmanlı’da seyit olmak o kadar da zor değildi! Yeter ki yakalanmasınlar.

Aslında Osmanlı kiminin seyit olduğuyla pek ilgili değildi ama işin içinde para vardı. "Çakma seyitler" yüzünden devletin vergi gelirleri o kadar düştü ki Osmanlı önlemlerini sıklaştırdı. Kapsamlı teftişler sayesinde "çakma seyitler" ortaya çıkarıldı. Toplanan yeşil sarıklar İstanbul’a gönderiliyordu. En çok yeşil sarık toplanan şehir ise Diyarbakır’dı!

Cumhuriyet ve seyitlik

Cumhuriyet, nakibü’l eşraf kurumunu kaldırdı.

Doğal olarak seyitlerin vergiden muaf tutulmaları gibi benzeri imtiyazlara son verildi. Seyitlik sadece sosyal statü için gerekli bir kimlik olarak kaldı.

Kuşkusuz bu dinsel statü, bölgedeki tüm asalet ve şeref rütbelerinin üstündeydi. Kendilerini hep bir asil nesebe bağlama ihtiyacı içinde olan Türkiye’nin gelişmemiş bölgelerindeki aşiretler, "seyit" unvanı için her yolu denediler.

Biliyorlar ki seyit olmak, diğer aşiretler nezdinde onlara prestij kazandırıyordu.

Ve dolayısıyla bölgede her aşiret şeyhi şeceresini ehlibeyte dayandırmak için her yola başvurdu. Zaten denetleyen bir kurum da yoktu ortada! Böylece elinde sahte-gerçek şecere bulunduran her şeyh soyunu Hz. Muhammed’e dayandırdı. Ve bu nedenle bugün bölgede "seyit enflasyonu" yaşanmaktadır.

Bunun büyük çoğunluğunun "çakma seyit" olduğunu belirtmeye gerek var mı?

Bu bilgilerden sonra gelelim meselenin özüne:

Terörden kaçan Kürt aydınlar, hızla feodal "çakma seyitlerin" hegemonyasına girmektedir. Bu birliktelikten çok memnun olanlar ise yandaş medyayı sonuna kadar "çakma seyitlere" açan dinci-liberal kalemlerdir.

Kürt aydınlar bu büyük oyunun figüranı yapıldıklarının farkında değil midirler?

Kürt aydınının travmatik dönüşümü

SON dönemde ülkemizdeki iki gelişme çok dikkat çekici hale geldi:

Birincisi; Kürt aydınları dünün ve bugünün şeyhlerini, aşiret reislerini -ki bunların hepsi seyit olduğunu iddia etmektedir- övgüler düzüp yüceltmeye başladı.

İkincisi; Kürtler sorunlarının çözümü için bu "çakma seyitlerin" ağızlarından çıkacak iki cümleye büyük önem verip, bunlara "kurtarıcı misyonu" vermeye başladı!

Aşiret düzenini yıkmayı hedeflemeyen, yüzlerce yıllık gerici gelenekler arasında boğulmakta olan Kürtleri özgürleştiremeyen Kürt münevverleri, bölgedeki aydınlanmayı "çakma seyitler" ile mi gerçekleştireceğini düşünüyor?

Sahi, tıpkı müritler gibi körü körüne bağlanmaya başladıkları bu "çakma seyitlerin" olağanüstü yetenekleri haiz olduklarını sanıp bunların geleceği görerek mucizeler yaratabileceğine mi inanıyor?

Çocuk mu bunlar. Bu, bu toprakların 150 yıllık aydınlanma mücadelesine savaş açmaktır. Terörden daha tehlikelidir.

Bilmezler mi; bunlar, sadece "çakma seyit" değil, çoğu -Barzani gibi- kökeni bilinmeyen, kılıç zoruyla "beylik" almış şeyh figürleridir.

Son günlerde ardı ardına aşiret reislerine övgüler düzen kitapları yazanların hedefi nedir? Kendi kültürüne sahip çıkmak, gericiliği yücelterek olmaz. Çağ dışı kalmış şeyhleri tıpkı bir müridin yaptığı gibi uçurmaya çalışmak trajikomiktir!

Kürt aydınları kendilerini kandırmamalıdır; geleneksel hiyerarşiye boyun eğerek, şeyhlerin mutlak otoritesi altına girerek gericileştiklerini görmelidirler.

Cumhuriyet ile birlikte okuma olanağına kavuşmuş yoksul Kürt ailelerin aydın çocukları, dinsel özellikleri ağır basan şeyhlerin bugün nasıl müridi olur? Bu kendi tarihlerine bile hakarettir. Osmanlı’daki Kürt hareketlerinin bile gerisine düşmüşlerdir.

Kürt aydınlarına ne oldu böyle? Gerçek hayattan nasıl koptular?

Türkiye’deki yozlaşmanın/avamlaşmanın Kürt aydınlarını da etkilediğini söyleyebilir miyiz?

Sadece bu mu?

Osmanlı’nın son döneminde, İngilizlerin Kürt sorununun çözümünü "çakma seyitlere" havale etmesiyle, bugün Amerikalıların aynı aşiretlerle kol kola olması arasında hiç mi bağ kurmuyorlar?

"Çakma seyitlerin" nasıl rol çaldıklarını düşünüyorlar?

"Turuncu Devrim" peşinde koşanların Kürt aydınlarını bu oyunun taşeronu yapmak istediklerinin farkında değil midirler? Karşı koyanlara neden "Ergenekoncu" yaftası vurulduğunu sanıyorlar?

ABD ve İsrail’in Ortadoğu politikalarına karşı çıkan Kürtler bir bir tasfiye edilirken "çakma seyitlerin" önü neden açılıyor, anlamıyorlar mı?

Türkiye’ye "emperyalist" diyecek kadar küçülen bazı Kürt aydınların, dün İngilizleri bugün Amerikalıları "kurtarıcı" olarak görmeleri hangi büyük oyunun sonucudur?

Kürt aydınları, ABD’nin Irak’ta Sünni, Şii ve Kürtlerin en gerici kanatlarıyla işbirliği yaptığından hiç mi ders çıkarmıyor?

200 yıldır çözümü şeyhlere havale edenler bugün hálá TV’lere çıkıp "Şeyhler baba gibidir" diye nasıl konuşabiliyor?

İnanmak zor ama birileri -üstelik ABD hegemonyası krize girmişken- hálá bu güçlerin ipiyle kuyuya inmeye çalışıyor!

Kürt sorunu, Türk ve Kürtlerin el ele vererek kardeşlik temelindeki politikalarla çözülür; uluslararası güçlerin ve onların işbirlikçisi "çakma seyitlere" himmet duyarak değil.

Diyarbakır neden bir Eskişehir olamadı


TARTIŞMA, Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır gezisiyle başladı: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başarılı mı?

Taraflar yerel seçim öncesi karşılıklı söz düellosunu sürdürüyor.

"Kimin haklı olduğuna seçmen karar verecek" gibi yüzeysel bir cümle kurmak istemiyorum. Çünkü Diyarbakır’daki seçimin yerel hizmetlerle hiçbir ilgisi olmadığını artık hepimiz biliyoruz.

Ama gelin gözlerden kaçan bir meseleyi masaya yatıralım:

DTP bölgede birçok belediye başkanlığını kazandı.

Peki, DTP bu kazandığı yerlerde yeni bir "belediye modeli" oluşturabildi mi? Hayır. Başarılı oldu mu? Hayır.

Peki, ne yaptılar; hep büyük politikalar, iri laflar peşinde koştular.

Yeni bir belediyecilik anlayışının Türkiye’ye getirilmesinde öncü olamadılar.

Hiç kimse "hükümetten yardım alınamadı" gibi gerekçeler öne sürmesin.

Çünkü Türkiye’nin bugün beğenerek izlediği DSP’nin Eskişehir örneği var. Prof. Yılmaz Büyükerşen’in hükümet tarafından desteklendiğini söylemeyeceksiniz herhalde.

Diğer yanda Diyarbakır, AB fonlarından Eskişehir’in aldığının üç katı para almıştır.

Diyarbakır’ın bırakın bir Eskişehir yapılmasını, DTP kabul etmelidir ki, 1970’li yıllarda Dev-Yolcu Terzi Fikri’nin gerçekleştirdiği bir "Fatsa ekolü" bile gerçekleştirilememiştir!

Bir yerel yönetim modelleri yoktur. Kusura bakmasınlar, sadece laf üretiyorlar.

Bunca yıllık siyasal birikimin bir şey üretememesi hazindir.

Salt kimlik siyasetiyle nereye kadar gidilebilir?

DTP özeleştiri yapmak zorundadır.

Alternatif toplumcu belediye modellerini hayata geçirerek diğer siyasal partilere de örnek olmalıdırlar.

Ve bu belediyecilik anlayışıyla Türkiye’nin her yerinden oy talep etmelidir; salt Kürt kimliğiyle değil.

Soner Yalçın - Hürriyet
Yayın Tarihi : 23 Kasım 2008 Pazar 17:33:02
Güncelleme :30 Kasım 2008 Pazar 17:44:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
seyyid oglu seyyid IP: 85.104.245.xxx Tarih : 30.11.2008 13:53:57

sen milete çakma diyebılmen için senın gecmısın tertemız olması lazım ve eleştirecek bilgi birikimine her kesin sahip olması lazım.bu eleştirileri yapanlar bi kendine baksınlar acaba onlar ÇAKMA İNSAN olmasın.bi kendilerini sorgulasınlar.soner yalçın kendi geçmişine bi bak bakalım kimin çakma olduğu beli olurrr.


Ali PEKİNTİZEL IP: 212.175.130.xxx Tarih : 25.11.2008 10:51:56

Tarihçi olarak Soner Yalçın'a katılıyorum. Kürtten seyit mi olur hiç.


AHMET IP: 212.175.115.xxx Tarih : 29.11.2008 13:04:27

sen gazeteci isen gazeteceliğini bil vay efendim seyitmiş değilmiş sanane ben bir seyit olarak vergi mükellefiyim ve vergimi de veriyorum seyitlere vergi vermeme nerden çıktı biz asıl seyit olanlar hiç bir zaman vatandaşı aşağılamadık (çıkma seyitler için demiyorm)her zaman halkımız ile aynı seviyede kendilerimizi bulduk ama şunu iyi bilmelisin ki asıl seyitler kürt ve çerkez hatta alevi olsun arıcalık belli etmyorlar zaten peygamber efendimizin hadislerinde de dinde zorlama olmaz sen gündemi seyitler ile dolduracağına neden türkiyenin geleceğini kurtaracak konuları açmıyorsun türk kürt kelimesini kullanmakla ortamı mı gerdiriyorsunuz mahalli seçimlerden önce aslında çok şey yazılacakta zamanım kısıtlı lütfen ülkemizi bölmek için bu tür şeylere ırkçılığa ayrımcalığa baş vurmayın bu tür dedikodular hem bölgeleri bölüyor hemde türkiyemize çok büyük zararlar veriyor kendinize gelin


mustafa IP: 78.166.89.xxx Tarih : 28.11.2008 10:13:50

sayin bazi arkdaslar kürten ''SEYİT'' OLMAZ DİNE ARKADASLAR SİZLER HANGİ DİNDE YAŞİYORSUNUZ İSLAMDA PEKİ BÜÜTN KÜRTLER SEN PKKLI OLRAK GÖRÜYYORSANİZ YANİLİYORSUNUZ SİZLER İNSANİYET KALMAMİŞ BE İNSAN LAR HEPMİZ İSLAM MIN ÇOCUKLARİYİZ BİZLER ADEM İN SOYUNDANİZ BENİM DEDMEDE SEYİT DEDEMİN DESİ SEYİT BİLALDİR BENDE KÜRDÜM SİZLER NEDEN DİYORSNUZ KÜRTLER SEYİT OLMAZ DİE SİİZN BU FİKRİBNİZE KARŞİM SİZLER DAHA BATİ YAŞADAĞİNİZ İÇİN GÜNEYİN İÇ YÜÜZNÜ OKUMMAİŞSİNİZ BİDE KÜRTLEİRB SORUNLARİ DİNLENSE YOK KÜRTÜR BİLMEZ BİŞİ DERSİNİZ


delil munzur IP: 81.58.43.xxx Tarih : 25.11.2008 19:09:03

Gercek Seyitlerin, HZ.Muhammedin soyundan ehlibeyt,inden geldigi bir gercek ve bunuda SEYIT RIZA Dar agacina goturulurken O ASIL uslubu ve sehpaya cikip binlere haykiriyormuscasina konusmasi ve durusuylan kanitlamistir... Tipki PIR sultan abdalin yaptigi gibi ASIL ve seyitlere yakisir bir durusla. Ama ne yazikki biz DIN savunurlari ve musluman oldugumuzu idda edenler DIN ve ALLAH adina HZ. Muhammed,in ehlibeyt,ini ailesini KATLETMISIZDIR..! Dersimde hunlarca katledilen bebeklerin dahi bir SEYIDI vardi ve yapmayin etmeyin, yaziktir gunahtir bu insanliga zulumdur demesine ve bende SEYIDIM EHLIBEYT,IM demesine ragmen katledilmistir. Dersimde katledilen seyidimiz SEYIT RIZAYI ve 80 bin insani saygiylan aniyor ALLAH YERLERINI CENNET ETSIN DIYORUM. Aksini dusunup hakaret edenleride ALLAH,A havale ediyor, Insallah bu gunahada ortak olurlar diyorum. saygilarim saygiyi hak edenlere gelsin.


baris IP: 77.251.136.xxx Tarih : 27.11.2008 23:44:47

soy adi uslu olan sahis ve onun gibi dusunenler siz once ALLAHIN dinini iyi ogrenin boyle hassas ve onemli konulari irkci zihniyetle ulu orta yazmayin varsin sizde kalsin...1kere sen ve hurriyet yazarlari siz hangi vasfinizla SEYYID olan insanlari hakiki sahte diye yargiliyorsunuz?nerden biliyorsunuz?oda yetmiyor adam kurtlerden evliya olmaz diyor nedeyim sana ilimden nasiplenmedigin belli ALLAH islah etsin yoksa ne atalarin nede hurriyet kimse seni kurtaramaz.


hacı ali IP: 213.248.144.xxx Tarih : 26.11.2008 17:29:37

Gerçekten bu seyitlik önemli bir konu ve bunlar biribiri ile akraba ise -ki öyle olmalı. o zaman tüm seyitliklerini ilan edenlerin dnalarını karşılaştıralım. olamaz mı? ha bunun devleten beklemeyelim bu kurum içinde olup da maddi gücü olanlar kendileri de finansman oluştura bilir. böylece dürüstlüklerini ispatlarlar.


hakem IP: 88.228.87.xxx Tarih : 24.11.2008 13:35:48

Seyit Rıza, isyanın manifestosu kabul edilebilecek bu mektubunda nüfusu 3 milyon olan Kürtlerin (1935 yılında yapılan nüfus sayımına göre Türkiye’nin toplam nüfusu 16.158.018′dir) barış içerisinde özgür yaşamak ve kültürünü korumak istediğini belirtmektedir. Dahası, Alevi-Sunni herhangi bir ayırım yapmadan bütün Kürtlerin birliğine dikkat çekiyor ve Dersim İsyanı’nın, Ağrı, Zilan ve Beyazıt isyanlarından farksız olduğunu, Kürtlerin kendilerini savunmak uğruna silaha sarıldıklarını belirtiyor. Türk ordusuna karşı çatışmalarda üstünlük sağlayan Seyit Rıza, Kürdistan sözcüğünü kullanıyor ve bu başarının intikamının tüm ülkede Kürtlere uygulanan işkencelerle alınmaya çalışıldığını söylüyor. Nitekim isyanın bastırılmasında 6. ve 7. Türk Kolorduları, Diyarbakır, Urfa, Siirt, Elazığ ve Kürdistan’ın Adana’ya kadar olan bölümüne el koymuştu. Bu, isyanın Kürtlerin tümü açısından önemli olduğunu ve Kürdistan’ın Dersim dışında kalan noktalarında da karşılık bulduğunun açık bir göstergesidir. Seyit Rıza’nın dikkat çektiği bir başka noktaysa Kürtçe gazete ve yayınların yasaklılığı ve anadiliyle konuşanların işkence edilmesi. 1935′te kabul edilen Tunceli Kanunu ile Türkçe dışındaki tüm dillere konuşma, eğitim ve yayın yasağı getirilmişti.


kağanaaaa IP: 88.229.53.xxx Tarih : 23.11.2008 22:24:09

hemem hemen her köyde var aslında araştırılıp gerçeklerin günyüzüne çıkarılması gereken önemli bi konu.


seyyid mehmed IP: 78.166.89.xxx Tarih : 23.11.2008 22:53:51

SEYYİD BİLAL VE BECİRMAN TARİHÇESİ Anadolunun tanınmış ve Ehl-i Beytin silsilesinden olan , Hz.Muhammed'in torunu ve Hz.Hüseyin'in soyundan gelen Seyid Bilal Hazretleri 1154 yılında Irak’ın Kerbela bölgesinde Hasankeyf sancağı olan Vergili (Becirman) köyüne göç etmiştir. Tarihi Selçuklular dönemine dayanan Vergili (Becirman) köyü, Bölgemizin Seyyid köyü olarak anılan ve adeta halk arasında kutsal bir mekan olarak bilinmektedir. Osmanlı dönemine kadar Hasankeyf sancağına bağlı bir yerleşim bölgesiydi. Cumhuriyet tarihi ile birlikte ilçe statüsüne geçen Gercüş ilçemize bağlanan Vergili köyünde bulunan Seyid Bilal Hazretlerinin Tarihi Türbesi çeşitli dönemlerde restore edilerek günümüze kadar gelmiştir. Türbedeki Kitabede Seyid Bilal’in doğumu 1132, Vefatı 1212 olarak yazılmış bulunmaktadır. Becirmanda ki tarihi türbenin yanı sıra çok sayıda mağara tarihi hanlar ve değirmenler mevcuttur. Her yılın Eylül ayının ikinci Perşembe günü yüzyıllardır süre gelen Seyid Bilal’ı anma etkinlikleri çerçevesinde yapılan şenliklere, başta seyid Bilal Hazretlerinin torunları olmak üzere yurdun dört bir köşesinde on binlerce vatandaşın akınına uğruyor.1999 yılında kurulan Seyid Bilal ve Becirmanlılar Vakfının da katkısıyla Başta çevre düzenlemesi yapılarak tarihi köyün alt yapı, İçme suyu telefon santrali, ulaşım ve konaklama hizmetlerinin gerçekleştirilmesine öncülük etmiştir. Vergili (Becirman) köyünde çok zengin kireç taşı yatakları bulunmaktadır.Batman İl merkezine 80 km,Mardin iline ise107 Km uzaklıktaki Tarihi Seyid Bilal türbesi ve Becirman köyü İnanç Turizmine müsait bir yerleşim birimidir. Seyyid Bilal Hazretlerinin torunu olan Seyyidler her dönemde olduğu gibi Selçuklu ve Osmanlılar döneminde de büyük değer verilmiştir. Beylikler döneminin başından, Osmanlı saltanatının son dönemine kadar, her devirdeki yöneticilerden saygı görmüş olan Seyyid Bilal, halk arasına yaydığı barış, kardeşlik ve sevgi mesajları sayesinde sağladığı birlik ve beraberlik nedeniyle, Sultan Abdülhamit tarafından metfun olduğu Vergili (Becirman) köyü vergiden muaf tutulmuştur. Osmanlı Devlet teşkilatında Seyyid ve Şeriflerin doğum ve ölüm kayıtlarını tutan ve bu işleri ile ilgilenen kişilere ''Nakib-ül Eşraf'', Bu işi yapan müesseselere de 'Nakib-ül Eşraflık '' deniliyordu. Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın çocuklarına Hz. Hüseyin'in soyundan gelenlere ''Seyyid'' Hz.Hasa’nın soyundan gelenlere de ''Şerif'' denilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının bilgileri doğrultusunda Evlad-ı Resul peygamberimizin çocukları olan bu kıymetli insanlara Osmanlı döneminde çok değer verilmiş, hürmet gösterilmiştir. Sırf bu hürmet ve saygının işareti olarak ve onların işlerini görmek üzere görevli memurlar tayin edilmiştir. Bu amaçla Osmanlı Devletinde ilk tayin edilen ''Nakib-ül Eşraf'' Emir Buhari'nin talebelerinden olan Seyid Ali bin Muhammettir. Sultan Yıldırım Beyazid Zamanında tayin edilmiştir. Bu müessese Osmanlının son dönemine kadar devam etmiştir. Seyyid Bilal Hazretlerinin Soyağacının da sözü edilen memurlar tarafından tutulduğu ve geniş bilgi doküman, Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır. Seyyid Bilal hazretleri, Becirman köyüne gelişinden bu yana sulhçu faaliyetleriyle yöredeki beylikler arasında Huzur, güven ve adalet timsali olarak nam salmıştır. VERGİLİ KÖYÜ TARİHÇESİ Hazreti Ali'nin neslinden gelen Seyit Bilal adındaki bilge bir kişi İkamet ettiği Bağdat şehrinin karışması üzerine 1154 tarihinde anadoluya göç eder. Rivayete göre Dargeçit ile Gercüş bölgesinin bağlı olduğu Arbaye beyliğinin hüküm sürdüğü topraklarında mola verir. Bölge yöneticisi Beg, Avlamak için mahiyetiyle bölgede gezinirken bir tavşanı yakalamaya çalışır. Girebeş denilen mevkide Seyit Bilal ile namaz kılarken karşılaşırken ayni zamanda ilginç bir tabloya da şahid olur. Tazıdan kaçan tavşan Seyit'in ardına sığınır. Tazı da beride çömelir vaziyette beklemeye başlar. Durumu gören Beg Bu zatın ermiş bir kişi olduğuna kanaat getirir ve kendisiyle ilgili bilgi edinir. Bu sohbetten etkilenen ve Bağdat’tan Techir edilen sülaleden olduğu anlayan Arbaye beyi, El işaretiyle görünen Girebeş mevkiinden tepeciklerden bir farazi sınır çizerek bu toprakları kendisine bağışlar. Burada kurulacak köyden Vergi alınmayacak manasında ''Becirman'' adı konur. Bunları yeterli görmeyen Emir daha sonra biricik kız kardeşi Fatima hanımı ona nikahlamayı teklif eder ve evlendirir. seyit bilal kendisine bağışlanan toprakları işler ve geçimini sağlar aynı zamanda çevredeki köylerin barış içinde yaşamaları ve birbiriyle toprak konusundaki münazaları ortadan kalkmasına katkıda bulunur... bence soner yalçın gidip araştırsın öyle yazarsa daha iii olur en azından kendiside ÇAKMA YAZAR OLMASIN..MI!


Seyyin bin seyyit IP: 88.231.60.xxx Tarih : 26.11.2008 17:39:41

Ben de bir Seyyitim, kendimi öyle hissediyorum ama ispatlıyamam ki.


abdurrahman ekinci IP: 95.65.212.xxx Tarih : 26.11.2008 00:56:33

oncelıkle hurrıyet ıle ılgılı bır fıkra var dıyarbakırda adamın bırı gıtmıs markete bır tane hurrıyet almıs parasını oderken kasıyer bakmıs kı adam eksık para oduyor kasıyer: amca eksık para odedın gazetenın uzerınde fıyatı yazıyor ama sen yarısnı verdın. adam: sen hurrıyetın ne yazdıgına bakıyorsun onun yazdıgı yazıların yarısı yalan dıyıp çekms gıtmıs. bu da oluyo hurrıyet deyince duracaksın...KALDI KI EFE YE DIYORUM seyıt hz huseyının soyundan gelenlere şerif ise hz hasanın soyundan gelenlere denır.hem hakiki seyitler arap kokenlıdır ama evlılıkte bır kürt ile bir arap evlenebiliyor bundan dolayı seyit arap ırkından başka bır ırk da olabılır..mesela SAİD NURSİ HAZRETLERİ KÜRT DEĞİLDİR AMA KÜRT BİLİNİYOR. BABAASI SEYİT ANNESİ DE ŞERİFTİR. BIR AYRINTI DAHA SEYİTLERİN AYAK BAŞ PARMAGI İLE YANINDA KI PARMAK BİTİŞİK GİBİ OLURRRR SAYGILARLA.......


EFE09 IP: 85.127.217.xxx Tarih : 25.11.2008 02:25:51

hatam varsa düzeltin arkadaslar! Peygamberimiz arap kökenliydi kürt kökenli degil o zaman bu kadar seyitler nerden cikti ya???


fevzibulgan IP: 85.103.97.xxx Tarih : 26.11.2008 23:32:57

üstün ırk inancını taşıyarak yahudilere benzememeliyiz


hilal yıldırım IP: 88.251.173.xxx Tarih : 26.11.2008 20:12:30

yavuz sultan selimde seyit idi fatih sultan mehmette ama yavuz sultan selim trabzonluydu peygamberefendimiz arap kökenlidir o halde kürtlerden nasil seyit oluyokız alıp vermeyle kendileride o soya gecemez ki tarihini araştırmadan öz gecmişini bilmeden bu tür idda ada bulunmak saygısızlık


Nihat ALTUNÇ IP: 88.226.151.xxx Tarih : 24.11.2008 13:27:48

kimsenin kimseye bir üstünlüğü yoktur.ne arabın kürde ne kürdün türke.ancak yararlı, insanlığa faydalı olanın, takvalı olanın üstünlüğü vardır.bu da en doğal olanıdır.cumhuriyet ile birlikte zaten ünvanlar ve soyların ayrıcalığı,getirisi kalmamıştır.muhafazakar olan dini yaşantısına biraz fazla önem gösterenlerin Hz.Muhammed(S.A.V)e sevgilerinden dolayı o nun soyuna bir muhabbetleri vardır.seyitler arab beylerinin iktidar hırslarından zülüm görerek kaçmış ve anadolu ya yerleşmiştir.anadoluda çevrelerine soylarından gelen asalet ve kibarlıktan dolayı hem kürt hemde türk bey veya halktan sevgi görmüş hamiyet edilmişlerdir.seyyit ler köken olarak arap neslindendir doğal olarak kürt veya türk olamazlar. ama yaşadıkları yerlerde konuşulan dili paylaştıkları için kürt veya türk seyyit olarak anılmışlardır.her zaman için de fitnelerin ve barışı bozacak eylemlerin dışında olmuş hatta birlikteliği kardeşliği ve barışı temsil ettikleri soyun misyonu olarak görmüşler ve çaba vermişlerdir.velhasılı seyyit lerin islam kardeşliğinden başka fazla bir talebleri yoktur.vesselam


özkan olcay IP: 78.179.32.xxx Tarih : 29.11.2008 11:13:35

kürtlük başka bişeydir seyitlik başka ,Ama Ben olaya şöyle bakıyorum Bugün TÜRK toplumu üzerinde oynan Böl parcala yut taktiklerinin neresindedir bu yazı?bugünler bizlerin bir birine kenetlenme zamanıdır dış güçlerin oyununa gelerek sen ocusun sen bucusun deme zamanı degildir benim gözlemlerime göre bugün doguda seyitlerimizin etrafında olan insanlar ne pankartlar acıp polisimizin jandarmamızın üstüne yürüyor nede terörün pis amellerine alet oluyorlar aksine terörü insan öldürmeyi kınıyorlar keşke ülkemizde daha çok seyit olsaimiş.ben ülkesini seven bir vatan sever olarak insanlarımızı bir birinden uzaklaştıracak yazıları yazarları kınıyor ve cakma seyitlerin degil cakma yazarların olduğunu gözlemliyorum.saygılarımla.


DİYADİN BEHCET IP: 85.105.245.xxx Tarih : 28.11.2008 19:18:31

ARKADAŞLAR O KADAR CAHİL KİMSE YOK CAKMA SEYİDLİGİ YESİN.. ELİNDE SECERESİ OLAN SEYİTTİR. BUNUDA BELİRTEYİM SECERE NOTERDEN GELMİYOR VEYA KIRTASİYEDEN ALINMIYOR KİM ELİNE GECİRİRSE (CALARSA:) SEYİT OLUYORMUŞ.. YA GERCEKLERİ OGRENIN SONRA BU YAZIYI KALEME ALIN. KÜRTLER İLE SEYİTLER BİRBİRLERİNİ ANLAYA BİLİYOR VE AYNI KÜLTÜRÜN YARENLERİDİR BUNUN ÖNÜNEDE KİMSE GECEMEZ. SEYİTLER ARAPTIR VE KÜRTLERLE İÇİÇEDİR NE GÜZEL DEGİLMİ. AMA BU YAZININ ASIL AMACI BU İKİ IRKI DÜŞMAN ETMEK.. YANİ BUNU YAZAN ARKADAŞ BİRAZ FAZLA FAŞİST...


hüseyinuslu IP: 88.243.114.xxx Tarih : 27.11.2008 19:22:09

kürt'den seyit olabileceği aklımdan bile geçmiyor.olsa olsa iyi bir müslüman olur.siz iyi araştırın soner yalçın.kürtten olsada evliya sakın sokma avluya der büyüklerimiz.iyide söylemişler baksanıza vatanı bölmek için elinden geleni yapıyorlar.diğerlerini tenzih ederim.


celil dogan IP: 99.243.192.xxx Tarih : 23.11.2008 18:27:04

Turkiye turklerindir, logosu ile basilan gazeteden , gobegini semirten Soner yalcin kardeslik ve baristan mi bahsediyor... hadi ordan.....


cemal bozkurt IP: 88.229.47.xxx Tarih : 26.11.2008 00:05:20

ben 18 ayar bir seyidim ama hiçkimse bilmiyor! o şecere kütükleri ortaya çıksın belkide 24 ayardır benim seyitliğim. yeterki o kütükler ortaya çıksın. gerçek seyitlere sözüm yok saygım sonsuzdur. seyit olmadıkları halde seyit olduğunu idia edenleredir bu sözlerim!


mc IP: 81.173.158.xxx Tarih : 23.11.2008 19:20:02

Selam.Birkere HÜRRIYET yayincilik dedigniz zaman DURACAKSIN ve dogrumu yanlismi diye arastiracaksin.1.Nuhaleyhisselamin oglu inanmadi ve boguldu(sülalesinden oldugu halde)2.efendimiz kizina tavsiyesinde namazini kil dedi yoksa ben bile seni kurtaramam dedi.3 Allah Fitnecileri,yalancilari,bosgunculari,kuranda yazdigi gibi SEVMEZ.Seyitdedin zaman bugunkü TÜRKMENler olmali dir,cünki FATIH SULTANNAN AKRABALIGI VAR,ve O kisi seyyit idi.


Teoman Törün IP: 85.103.118.xxx Tarih : 24.11.2008 14:57:12

Ben de "Seyyid" sülâlesindenim. Var mı aksini kanıtlayabilecek?


Seyfullah Bahadirtan IP: 93.135.2.xxx Tarih : 28.11.2008 17:03:32

Yazi o kadar sacmaca kaleme alinmiski insan gülsünmü aglasinmi sasiriyor. Öncelikle Seyh Said Zazadir kürtlükle zerre kadar alakasi yoktur bu birzat pkk ve israyilin mosadinin propagandasi ve ülkemizdeki isbirlikcilerin yaygarasisir. Seyh Said dinsel bir savunma hareketinde b ulunmustur. Gerisi fasa fisodur. kürt yalakalarinin mossad yalakalarinin yazilari eceli gelipte cami duvarina seyen bir kelp gibidir.


seyyid mehmet IP: 78.162.119.xxx Tarih : 25.11.2008 19:34:32

arkadaşlar siz okumuyorsunuz daha önceki yorumumdada anlatmıştım ama geri kafalı olursanız kürtlerden seyid olunmazmış dersiniz seyit doğulur seyit olun maz .. koskocaman osmanlı imparatorluğu güneydoğuda ki seyidlere saygı göstermişler ve vergi almayıp maaş vermişler,toprak vermişler ...sonuçta bizim atalarımız türk değil bizde gerçek arabız ama kürtleşmişiz.Hazreti Ali'nin neslinden gelen Seyit Bilal adındaki bilge bir kişi İkamet ettiği Bağdat şehrinin karışması üzerine 1154 tarihinde anadoluya göç eder. Rivayete göre Dargeçit ile Gercüş bölgesinin bağlı olduğu Arbaye beyliğinin hüküm sürdüğü topraklarında mola verir. Bölge yöneticisi Beg, Avlamak için mahiyetiyle bölgede gezinirken bir tavşanı yakalamaya çalışır. Girebeş denilen mevkide Seyit Bilal ile namaz kılarken karşılaşırken ayni zamanda ilginç bir tabloya da şahid olur. Tazıdan kaçan tavşan Seyit'in ardına sığınır. Tazı da beride çömelir vaziyette beklemeye başlar. Durumu gören Beg Bu zatın ermiş bir kişi olduğuna kanaat getirir ve kendisiyle ilgili bilgi edinir. Bu sohbetten etkilenen ve Bağdat’tan Techir edilen sülaleden olduğu anlayan Arbaye beyi, El işaretiyle görünen Girebeş mevkiinden tepeciklerden bir farazi sınır çizerek bu toprakları kendisine bağışlar. Burada kurulacak köyden Vergi alınmayacak manasında ''Becirman'' adı konur. Bunları yeterli görmeyen Emir daha sonra biricik kız kardeşi Fatima hanımı ona nikahlamayı teklif eder ve evlendirir. seyit bilal kendisine bağışlanan toprakları işler ve geçimini sağlar aynı zamanda çevredeki köylerin barış içinde yaşamaları ve birbiriyle toprak konusundaki münazaları ortadan kalkmasına katkıda bulunur.


yolcu IP: 88.231.192.xxx Tarih : 25.11.2008 16:08:18

sizler hz.muhammed arap diyorsunuz hz.ademde araptı neden bizler türkce ingilizce rusca almanca dillerden konuşuyoruz ozaman bizle hz.ademin soyundan gelme deyiliz sadece araplarmı onların soyundan gelmedirler hayır heppimizde aynıyız dil ile insan ırkı ayrımı yapılamaz arkadaşlar bırakalım bu olayları insanlığımıza bakalım biliyormuyuz onların seyit olup olmadıklarını bırakın bu hayal pres yaşamları onlarla ALLAH arasında bızlerle onlar değil bende kürdüm biz kürtleri dışlamayınız yanlın ifade icindesiniz bizlerde sizin gibi ( T.C ) BAYRAĞI altında askerlik yaptık yanı anlıyacagınız kürdü türkü arabı rusu hepimiz H.Z ADEM soyundanız EVLİYASI.ŞEYHİ.SEYİDİ.bizim işimiz değil bizim işimiz sadece ve sadece ALLAH'IN bize sunduğu müslümanlık görevimizi yapmak allah heppinizden razı olsun .hakınızı helal edin


cevat alçin IP: 78.163.135.xxx Tarih : 27.11.2008 09:59:21

Bilmem bu yazıları okuyanlar bile belki seni çok usta bir kalem zanneder. ama bilmezler ki "ÇAKMA SEYİT" kavramını konu edinmiş bu SONAR YALÇIN denen şahıs aslında "ÇAKMA BİR YAZAR"dır. Ergenekonun yazarı Zihin çakır gibi! Ömründe SEYYİD görmemiş adamsın, ömründe TERÖR,TERÖRİST, DOĞU görmemiş bir adamsın sen be. Eline DERİNLERDEN bir takım arşiv bilgileri gelir, sonra onları, birilerinin istediği gibi kaleme alırsın. BUNUN ADI PSİKOLOJİK SAVAŞTIR ARKADAŞLAR! AKILLARINCA SEYYİDLİK KAVRAMINI tıpkı ALİ KALKANCILARLA MÜSLÜM GÜNDÜZLERLE YERLE BİR ETTİKLERİ ŞEYHLİK KAVRAMI GİBİ TOPLUM BAZINDA MÜSLÜMANLAR BAZINDA YERLE BİR ETMEYE ÇALIŞIYORLAR! Bunu da SONER YALÇIN denen adama yaptırmaya çalışıyorlar. Hani araştırmacı yazar ya! SON BİR NOT: Bu ülke de ARAŞTIRMACI-YAZARLAR a dikkat edin son zamanlarda! analrsınız araştırmacılıklarını! YAZAN! "ben Seyyid değilim"


mehmet ersindigil IP: 84.62.62.xxx Tarih : 23.11.2008 19:05:37

Seyit kelimesi ögle cakma seyitlerin tarifi gibi degildir. HZ,Muhammed,in soyundan gelenler disinda asla seyit degildir.Olsa olsa adini koydugunuz gibi cakma seyit denilir.Buda dübedüz sahtekerlik demektir,Yani devlete vergi vermemek icin kendisi ve ailesi icin cikar saglamaktan baska bir sey degildir. Bu tür davranan cakma seyitler gece gündüz ibadet etseler kendilerini Allah nezdinde af ettiremezler.HZ,Muhammedi alet edip kendilerini Ehlibeyt,ten saydiklari icin büyük günah islemektedirler.Bunu Kürtlerin temel sorunu göstermek,te yanlistir.Cünkü her türlü irklar,da bu cakma seyitler vardir. sirf Kürt kimligi ile bagdastirmaniz yanlistir.Iyi arastirirsaniz bütün kimliklerde cakma seyitler cikacaktir.


mc IP: 81.173.158.xxx Tarih : 23.11.2008 19:09:52

Selam.Birkere HÜRRIYET yayincilik dedigniz saman DURACAKSIN ve dogrumu yanlismi diye arastiracaksin


mehemet IP: 85.105.244.xxx Tarih : 25.11.2008 10:56:48

Bu seyitleri bu gün gündeme getirene gerçekten sonsuz teşekkürler doğu anadolu bölgesinde sözü edildiğigibi sayısız çakma seyitler bulunmaktadır.örneğin doğu anadolu bölgesinde çakma arvasiler bulradan yalnızca bir kaçı nufüs kütüklerine bakıldığında bir milet vekili ne zaman iktidar olduysa hemen soyatlarını değiştiren arvasi ler bulmak mumkündür gerek türkiye cumhuruyiti yanındalar bir bakıyorsun hangi parti iktidara geldiyse hemen yanıda bulunu veriyorlar ve malsef bazı aydın yöneticilerde bunlara kanarak inanıyorlar ha gerçek seyitler yokmu var


hilal IP: 88.251.173.xxx Tarih : 26.11.2008 19:58:44

yavuz sultan selimde seyitti fatih sultan mehmetteama yavuz sultan selim trabzonluydu peygamber efendimiz arap kökenliydi o halde kürten nasil seyit oluyo kürtlerin kendi öz gecmişlerinden haberi yok


Burak yavuz IP: 78.186.16.xxx Tarih : 24.11.2008 18:25:39

GERÇEKTEN SÜPER BİR YAZI OLMUŞ.ZATEN BEN DE HEP BU KONUYU MERAK EDİYORDUM, ŞİMDİ ASLINI ASTARINI ÖĞRENDİM.HEM SEYİT OLMANIN ALLAH KATINDA HİÇBİR ÜSTÜNLÜĞÜ YOK ARKADAŞLAR.PEYGAMBERİMİZ ÜSTÜNLÜĞÜN ANCAK TAKVA İLE OLDUĞUNU SÖYLER..HZ.FATMA VE H.ALİ DIŞINDA KALANLAR DOĞUŞTAN ÜSTÜN BİR MEZİYETE SAHİP DEĞİLDİR..PKK'CI BİLE BAŞIMIZA GELMİŞ SEYİTLİK TASLIYOR


Seyit Cezzar IP: 78.187.87.xxx Tarih : 29.11.2008 23:30:05

sayın soner yalçın Beyefendi; güzel bir çalışma yapmışsınız.yalnız bu yazınızda marksist felsefenin etkisinde kalarak duygularınızıda işin içine katmışsınız.eleştirmek ve yanıt vermek bizim en doğal hakkımız olduğu için bir zamanlar istanbul üniversitesinin kapısına HZ.MUHAMMED'İN .......... GİREMEZ. Sologanlarını el fetih suresinin altına yazan zihniyetin bu tür yazılar yazarak neye ve kime hizmet ettiklerini belirtmeleri gerekmez mi? şimdi Türkiyenin bütün sokaklarında anket yapsak ve soner yalçın kimdir diye bir soru sorsak acaba halkın verecegi cevap ne olur??? diye çok merak ediyoru.. saygılarımla


ahmet yuva IP: 78.163.96.xxx Tarih : 25.11.2008 23:28:36

Yazının içeriği birden fazla konuyu içeriyor ve iç karartıcı biçimde ele alınmış. Kompozisyon kuralına uyulmuyor. Zaten yazanın böyle bir derdi de yok. Yazı ne diyor, ona yorumlayanlar kısmında pek dikkat edilmiyor. Yazının ana fikri; “kafa karıştırıcı” olmaktır. Seyitlik hassas bir konudur, bilen bilir bunu. Seyitler Anadolumuzun hemen hemen her yerinde bulunduğu gibi doğuda da vardır. Siyasetle ve hele hele haçlı saldırısıyla (Kürtçülükle) hiç alakası (haşa) yoktur. Hani ne derler; delinin biri kuyuya bir taş atar bin akıllı çıkaramaz. Ama bu tür yazıyı yazanlar deliden de öte daha ağır içerikleri taşımaktadır (hainlik gibi). Aşiretlerin karanlık içeriğini, doğunun sosyo ekonomik yapısını (feodal yapı diyor), bağlı insanların oy deposu olarak kullanılıp kullanılmadığını, iş gücünün köle zihniyeti ile sömürülüp sömürülmediğini, onlar adına düşünüp karar verilip verilmediğini, dini sömürüp-istismar edip etmediklerini, İngilizlerle mi, Amerikalılarla mı, israille mi, bilmem kiminle bağlantıları var mı yok mu onu uzmanlığı ve bilgisi varsa açıklasın da öğrenelim . Yazıda, 150 yıllık geçmişi olan kürt aydınlarından(?!) bahsediliyor. Beyler, yeri geldiğinde, aydınlığın ırkının olmadığı vurgulanır bilir misiniz? “Kürtlük(?!) konusu her satır başında ısrarla tekrarlanır, neden acaba? Millet olmaının ırkçılıkta olmadığı, değerlerde olduğu,insanı insan yapanın mana olduğu, türklerin doğudan girişiyle nasıl bir inkilabın gerçekleştiği, manada nasıl kardeş (millet)olunduğu,-örneğin;küfür tek millettir- bunlar önemli olmuyor, ama ırkçılığı var gücüyle işleyen ingiliz oluşumlarına,karanlık örüntülerine çanak tutarsınız. Atılır rtaya hassas bir konu, ondan sonra yazılanlara (yorumlara) bakıp da keyiflenirsiniz. Çünkü işinize gelir. Cumhuriyetimizin geçmişi 150 yıldan elbet azdır. Bu süre cumhuriyet öncesini kapsar değil mi? O zaman 150 yıllık bu aydınlık sürecini (?!) başlatanlar kimler acaba? Bu aydınların (?) istiklal mücadelesine, misak-ı milliye katkısı ne oldu acaba? Sevr gücünün uzantı teşkilatı olmasın sakın bu? Hani övülüyor ya bu aydınlanma süreci!? Tek üzüntüsü, bu aydınlık teşkilatının (?!) aşiretlere yaslanmış olması,demek ki? Doğunun gerçek düşmanı belirtmeye yönelik bilginiz mi, yüreğiniz mi yoksa gücünüz mü yok?


Veysel Demir IP: 78.161.37.xxx Tarih : 27.08.2012 10:12:58

seyitler çok zalimin ocağını söndürmüşler.sakın sende ocağı sönenlerden olmayasın. Siz Türk aydınları kürtleri  çok mu seviyorsunuz , yoksa israil adına kürtlerin değerlerini aşıta etmek aşındırmakla görevlimisiniz? Bugün kürtler ihanet çemberinizi kühnemiş geri kalmış çağ dışı zihniyetinizi çok iyi  biliyor artık. Soner bey sönmeye mahkumsunuz.Bira yudumlamakla ilerici olunmaz. Bira içmeyenede gerici denilmez.İsrail sevgisi seni ileriye uçurtmasın.Bir bakarsın en gerici sen kalmışsın.