18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

PKK NEDEN ATEŞKES İLAN ETTİ? - ERDEM YÜCEL YAZDI

Önceki yıllarda da PKK, zora düştüğü, kışın şiddetlendiği anlarda ateşkes çağrısı yapmış, sonra kaldığı yerden yoluna devam etmişti. Büyük olasılıkla kendi stratejilerini yeniden gözden geçirmek veya eksiklerini tamamlamak için bu yolu seçmeleri de olasıdır. PKK’nın Referandumun yapılacağı 12 Eylül tarihine kadar ateş keseceğini duyurması kafaları karıştırdı ve yeni polemikleri ortaya çıkardı. PKK neden ateş kesmek istemişti?

Böyle bir anlaşmayı yapanlar kimlerdi?

Taraflar arasında anlaşma olasılığı ortaya çıktığı günlerde, Diyarbakır’da BDP’nin düzenlediği Demokratik Toplum Kongresinde şimdiye kadar ağızlarda eveleyip gevelenenler açıkça ortaya koyuldu; özerklik isteniyordu. Başka bir deyişle meğer açılım Özerk Kürdistan’mış!.. Kuşkusuz bunun ardından da bağımsızlık talepleri gelecek!…

Referandum ortaya çıktıktan sonra BDP’den talepler gelmeye başladı; evet deriz ammaaa ( !);

PKK’ya karşı yapılan operasyon durdurulsun…

Yeni ve demokratik bir anayasa için Kürtlere güvence verilsin…

Genel af ilan edilsin…

İktidarın bu sözlere pek aldırdığı yok gibi görünüyor; gündemde referandum var ve evet oylarının fazla olması önemli (!).

Gerisi laf-ı güzaf. (!)…

Ne garip ki, bu arada yazılı ve görsel basında operasyonlara ilgili bir habere rastlamıyoruz… Ortada bir de af sözü dolaşmaya başladı…

Kuşkusuz bunlar rastlantı olmalı!...

Referandum mitinglerinin çok öncesinden ortaya atılan açılımın ne olduğu tam olarak anlaşılamamış, daha doğru içerisi doldurulamamıştı. Sonunda BDP yöneticileri açılımın içerisini dolduruverdiler; açılım Özerk Kürdistan (!).. Bunu açıklayan da milletvekilliği düşen BDP’li Ahmet Türk; “Kürt sorununun çözümü için Özerk Kürdistan talebi, daimi meclisimiz tarafından esas alınmaktadır.”

Bu da gösteriyor ki, kültürel haklar, anadilde eğitim, Kürtçe radyo ve televizyon, Kürtçe maç yayınları hepsi boşunaymış…

Açılımdan yeniden PKK’nın ateş kes kararına döndüğümüzde, başlangıçta taraflar arasında bir anlaşma yapılmadığı, APO’nun bu işte dahli olmadığı söylendi. Tâki Kandil’den Karayılan’ın sesi duyuluncaya kadar… Terörist Karayılan, “Artık açıklamanın bir sakıncası yok, devletten talep geldi” derken bu konuda ne gibi pazarlık yapılıp yapılmadığı da henüz bilinmiyor. APO’ya aşırı beklentiler veya sözler verilip verilmediği de belli değil… Ancak hükümetin terörist başının isteklerine uyacağını da hiç sanmıyoruz.

Karayılan, bir hükümet yetkilisinin Öcalan ile açılımı görüştüğünü iddia ederken bunun kim olduğunu söylemek zorunda olmadığını belirtmiş…

Bu sözler CHP ve MHP’yi harekete geçirdi ve hükümeti eleştirmeye başladılar.

Hükümet PKK ile görüştü mü?

Pazarlık etti mi?

Hükümet terörist başıyla masaya oturur mu?

Başlangıçta Başbakan, bu sözlere öfkelendi; miting meydanlarında söylenenlerin doğru olmadığını, “biz siyasi iktidar olarak, siyasi hükümet olarak hiçbir zaman terör örgütü veya temsilcileri ile masaya oturmayız. Bu iddiayı yapanlar, açıklayamayanlar şerefsizdir, müfteridir” diye hakaretler yağdırdı. Kısacası esip gürledi… Ardından “müdde-i iddiasını ispatla mükelleftir, yani iddia eden iddiasını ispatlamalıdır” dedi. Ne var ki, muhalefet ve bir kısım basın konunun üzerine gidince; “hükümet olarak böyle bir konuşma yapılmamıştır ama devletin istihbaratı görüşebilir” demek zorunda kaldı. Sonra da “böyle bir görüşme yapılabilir” diyerek geri adım attı.. Oysa hiç kimse de İmralı’ya bakanlardan biri gidip APO ile konuştu dememişti.

Kısacası itiraf…

Hükümet ve devlet; birbirini tamamlayan iki sözcüktür.

Sözlükler devleti; toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasi bakımdan örgütlenmiş, kültürel birliği olan yönetilen ulus veya uluslar topluluğunun belirli sınırlar içinde yaşamasıyla oluşan siyası toplum olarak tanımlıyor. Kısacası soyut bir kavram… Devlet yönetiminin merkezi öğeleri olarak hükümeti işaret ederken kamu organlarının, güçlerinin tümünü de kapsadığını belirtiyor.

Hükümeti ise, devletin görevlerini yerine getirmesini sağlayan yetkili organlarla yürütme kuvvetidir. Bu kuvvetin temeli bakanlar kurulu ve ona bağlı kurumlar olarak tanımlıyor…

Devleti siyasi iktidarlar yönetir. Devletin en başında yargı, asker, emniyet ve istihbarat gibi kurumlar yer alır. Bunlar da siyasi iktidara, daha doğrusu başbakana bağlıdır. Bu kurumların da başbakanın haberi, onayı ve bilgisi olmadan kendi başlarına önemli konularda girişim yapamayacakları açıktır.

Hükümetin bilgisi dışında devlet bu işi yapmıştır anlamında bir şeyler söylemek abesle iştigaldir. Kaldı ki, Başbakanın bilgisi olmadan bakanların bile kendi başlarına önemli işlere girişmeleri bugünkü yönetimimizde adeta imkânsızdır. Devleti temsil eden bir kurumun kendi başına, kendi kararıyla APO ile gidip görüşmesine kimse inanamaz… O zaman bu görüşmeden hükümetin haberi yoksa devleti kim yönetiyor gibisinden bir soru akla gelmez mi?

Devleti hükümet mi yoksa ona bağlı kurumlar mı yönetiyor? Ola ki böyle bir görüşme yapıldıysa onu yapanlar kime bağlı?

Böylesine ciddi bir konuda, hele referandum kapımıza gelip dayanmışken, benim haberim yok demekle de işin içerisinden sıyrılabilmek hem inandırıcı olmaktan uzak, hem de etik değil… Hükümet haklı olarak referandum öncesi şehit haberlerinin olmamasını istiyor. Aksi durumda “hayır”ların çoğalacağını düşünmüş olmalı… Bu referandum bir bakıma hükümetin iktidarda kalıp kalamayacağını göstermesi yönünden de son derece önemli…

Sonunda sis bulutları dağıldı ve İmralı’da böyle bir görüşmenin devlet birimlerinden biri tarafından yapıldığı üstü kapalı da olsa açıklandı. Doğrucası gerçek gün yüzüne çıktı. Adalet Bakanı; “Öcalan yakalanıp bu ülkeye getirildiği günden bu yana, terörle mücadele eden devletin istihbarat servisleri zaman zaman ihtiyaç duyduklarında görüşmüşlerdir” diyerek adresi gösterdi.

Referandum sürecine kadar ateşkes yapıldı ama sonrası ne olacak?
Terör bitirilirse bunun faturası ne olacak?

Asıl sorun da burada…

Belki de bütün bu olup bitenler kötü bir rüyadan başka bir şey değildir. Her rüyanın sonunda uyanıldığı gibi günlük mutlu yaşantımızı sürdürürüz…

 

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Erdem Yücel - Kenthaber
Yayın Tarihi : 30 Ağustos 2010 Pazartesi 19:16:22
Güncelleme :30 Ağustos 2010 Pazartesi 19:19:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.101.46.xxx Tarih : 1.09.2010 15:39:30

Valla oh be moralim düzgün avrupada haber dinliyorum kisa ve öz ölen yok  türkiyede haber dinliyorum ölenmi cooook hic olmazsa bu yönde ölüm durdu ondan ohh diyorum  herkeze  sag olsun tesekkürler  buna ragmen  tv. de haberler hikaye gibi uzun mu uzun ballimi balli heyacanlimi heyacanli hüzünmü hüzün ekran renk cümbüsü bir köse yazi bir köse kanal adi bir köse yazi seriti bir köse meil adresi bir köse  yav köse kalmadi arkadan müzik tonu spikeri görene ask olsun  bir anda iki üc boyut haber  alt yaziyimi okuyayim sipikeri dinliyeyim arka ton müziginimi dinliyeyim yaaa ben bu türk haberlerini dinlemekte hem kafam hem gözlerim zorlaniyorum zorlamayin beni lütfen sade ve öz   bu gidisle ya gözlerim bozulacak yada erken yasta kafadaki teller birbirine karisacak alistik her seyi birden bire degistirmeyin bilmem neyi  kesmeyin  alismis kudurmustan  ????? !!!!!! 


yilmaz IP: 77.179.174.xxx Tarih : 2.09.2010 20:29:23

BU TAYYIBIN POLITIKASI; PKK LILERLE ANLASMISKI ÖYLE GÖSTERIYOR:


var mı, ötesi ! IP: 88.231.70.xxx Tarih : 2.09.2010 00:06:00

dersim cumhuriyetini (!) ilan etmek için !.......