17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Sakıp Ağa Mozaiği Nazım Alpman

Nazım ALPMAN / İSTANBUL


Sakıp Sabancı’nın Fatih Camiinde yapılan cenaze töreni, içinde her renkten, siyasi görüşten ve toplumsal kesimden insanın bulunduğu “halk harekatı” şekline dönüştü. Ancak bu harekatın ortak paydası “barış ve hoşgörü” temeline oturuyordu. Sakıp Ağa’nın bayrağa sarılı tabutunu alkışlayanlarla ilahiler okuyanlar aynı kaldırımı paylaşıyorlardı.

DİSK’in üç başkanı Kemal Nebioğlu, Rıdvan Budak ve Süleyman Çelebi Sakıp Ağa’yı uğurlamaya gelmişlerdi. Nebioğlu, onun için “halktan kopmayan insan”, Budak “zengindi ama yoksul gibi düşünürdü”, Çelebi ise “toplu sözleşmelerde çözüm noktası olurdu” diyorlardı.

Onun örgütü Sevgiye dayanıyordu. Her santimetresini kendisinin dokuduğu ve bütün ülkeyi kapsayan bir “sevgi bayrağı” olmuş Fatih Camiinde dalgalanıyordu. Selami Şahin örgütün bileşimini anlatırken şöyle diyordu:

“Sanatçı, kasap, manav, işçi, çöpçü, balıkçı, işadamı, bankacı, sporcu, ev kadını, imam tabii müezzini... Herkesin sevdiği büyük bir insandı.”

Sakıp Ağa için verilen ilanlarda çiçek gönderilmemesi isteniyordu. Ancak başta devletin zirvesi olmak üzere pek çok kişi ve kurum bu tevazu duvarını delerek, onu çiçeklerle uğurlamayı seçmişlerdi. Rengarenk çelenklerin üzerinde şu bantlar okunuyordu: Cumhurbaşkanı, Başbakan Vekili ve Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Rahşan – Bülent Ecevit. Bir de tek renk lale ve papatyalardan oluşan kıpkırmızı çelenk dikkati çekiyordu. Kırmızı çelengin üzerinde MİT Müsteşarlığı bandı yer alıyordu.

Siyasetçiler yine har zamanki gibi “vardı desinler” kulvarından camie geliyorlardı. Eski DYP’li Erman Yerdelen’le birlikte ilerleyen siyah gözlüklü yakışıklının sıkıntıları vardı:

“Görünecek bir yerde dursak!”

Demirel’in yanında yetişmiş olan Yerdelen tecrübeli bir “taktisyen” olarak yüreklere su serpiyordu:

“Korkma sen, beni takip et!”

Fatih Camiinde çok farklı köşelerde “aynı” tespitler yapılıyordu. Camiin sakallı cemaatinden bir grup merdivenlerde cenaze namazı üzerine “çiçekli” bir sohbet hüküm sürüyordu:

“Bir gün hocaya dedim ki, çiçekli cenazenin namazı kılınır mı? O da bana şöyle dedi: Sen Allah için mi namaz kılıyorsun, çiçek için mi?”
Bu konu geçince sıra cenaze kalabalığına geliyor:

“Bu cenaze Özal’dan kalabalık olacak!”

Sakıp Ağa- Özal benzetmesi cemaatin VIP bölümünde de yapılıyordu. Televizyoncular Adnan Şenses’e mikrofon uzatınca ünlü sanatçı şöyle diyordu:

“Sakıp Sabancı babamızdı. Turgut Özal gibi bir babamızı daha kaybettik!”
Adnan Şenses’in yakasında AK Parti rozeti vardı. O da kendine içinden iktidar geçen bir mozaik oluşturmuştu.

Sakıp Ağa’nın Cenazesini görmek için İstanbul Fatih’i yığılmıştı. Kortej ağır ağır ilerlerken Fevzi Paşa Bulvarının iki yanına toplananlar yaşlı gözlerle el sallıyorlardı.

Bu kadar geniş bir yelpazeyi bir tabutun başına toplamak herkese nasip olmaz herhalde...

NAZIM ALPMAN - WWW.SANSURSUZ.COM
Yayın Tarihi : 12 Nisan 2004 Pazartesi 22:31:07
Güncelleme :12 Nisan 2004 Pazartesi 22:35:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?