18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

SİVAS KATLİAMI DAVASINDA ŞİMDİ NE OLACAK?

Sivas katliamıyla ilgili zamanaşımı kararı verildi ve dava düştü. Şimdi ne olacak, sanıklar için yargı süreci tamamen bitti mi?

Sivas katliamı davasında beklenen zamanaşımı kararı geldi. Ancak mahkeme, insanlığa karşı suç işlendiğine de hükmetti.

Buna rağmen zamanaşımının nasıl uygulandığı sorusunun yanıtını ise mağdurların Avukatı Şanal Saruhan verdi.

Saruhan, mahkemenin ölen sanık Cafer Erçakmak hakkında kamu görevlisi olduğunu vurgulayarak katliama bizzat iştirak ettiği gerekçesiyle "insanlığa karşı suç işlediği" hükmüne vardığını anlattı.

Ancak diğer dört sanığın fiilen suça iştirak etmediği kararına varıldığını belirten Avukat Saruhan, bu yüzden haklarında zamanaşımı kararı verildiğini anlattı.

Saruhan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) benzer davalarla ilgili kararları olduğunu hatırlatarak, mahkemenin bu kararını önce Yargıtay'a götüreceklerini kaydetti.

Müdahil avukat, iştirak etmediklerine dair kararın zamanaşımı işletilmesi için yeterli olmadığını vurguladı.

Şimdi gözler Yargıtay'a yapılacak başvuruda, eğer yüksek mahkeme de benzer bir karar verilirse dava AİHM'e gidecek.

ŞEN: 'İNSANLIĞA KARŞI SUÇ' GÜNDEME ALINMAZ

Ceza Hukukçusu Ersan Şen, mahkemenin kararını değerlendirdi. Ersan Şen, şöyle konuştu:

“2005 yılında kabul edilen ‘insanlığa karşı suç’ veya ‘soykırım’ gibi yeni kanundaki suçların geçmişe dönük olarak uygulanmasının hukuken imkanı ve ihtimali yok.

Burada öldürme iddiaları bakımından, hayat kayıpları bakımından biten bir mesele yok. O meselede zamanaşımı zaten eski kanunda kasten ölüm söz konusuysa birden fazla kişi için 20+10 yıldır. Dolayısıyla 2023 yılına kadar o meselede soruşturma varsa davalar devam edecektir.

Soruşturmanın sağlıklı şekilde yapılmadığı, adaletin geciktirildiği tartışmalarını Yargıtay’a taşıyacaksınız.

‘İnsanlığa karşı suçtur, soykırım suçudur’ diyerek, 2005 yılından sonra yürürlüğe giren ceza maddelerini geriye doğru işletemezsiniz.

Zamanaşımı dolduğunu iddia edilenler ile davanın içinde olmamakla birlikte öldürme hadisesine karıştığı iddia edilenler bakımından bir zamanaşımı sorunu yok.

Sorun, ‘anayasal düzeni bozmaya yönelik kalkışma hareketlerin iştiraken bulunduğu’ iddia edilenler sanıklar bakımından var, bu da takdir edersiniz ki sanıkların günahı değil. Zamanaşımı müddetini ister kısa ister uzun bulun. İsterseniz ‘Zamanaşımını kaldıralım’ deyin. O dönemde geçerli olan kanunlardan sanık lehine olan neyse, beğenin veya beğenmeyin hukuk devletinde onu yapmak zorundasınız.

Dolayısıyla ‘insanlığa karşı suç’ iddiasının gündeme gelebilmesi etik olarak, sosyal sebeplerle mümkün olabilir ama hukuken gündeme dahi alınamaz.

Sivas davasının kapatılması söz konusu değil. Soruşturmaya, davaya, toplanan delillere, delillerin yeterli toplanıp toplanmadığına, dürüst yargılamaya ilişkin iddialar tartışılır.

Zamanaşımı dolduğu söylenen hususun öldürme fiillerine karıştığı iddia olunanlarla alakalı olmadığı anayasal düzeni bozmaya yönelik kalkışma hareketlerinde olanlar bakımından alındığıdır. Bu noktada sanıkları suçlamak isabetli olmayacaktır.”

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı

1993 yılında 37 kişinin yaşamını yitirdiği Sivas katliamı davası, 19 yıl sonra zamanaşımı nedeniyle düştü.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına çok sayıda müşteki avukatı katıldı.

Duruşmada, katliamın kilit isimlerinden Cafer Erçakmak'ın 10 Temmuz 2011'de öldüğüne ilişkin nüfus kaydının dosyaya konulduğu açıklandı
Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, firari sanıklar hakkında zamanaşımı süresinin dolduğu, bu gerekçeyle kamu davasının düşürülmesi yönündeki görüşünü tekrarladığını ifade etti.

Savcı Yüksel, “Sanıklara atfedilen eylemin 5237 sayılı TCK'nın 77. maddesindeki 'İnsanlığa Karşı Suçu' oluşturacağı, bu anlamda zamanaşımı süresinin işlemeyeceğine yönelik itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmektedir'' dedi.

Savcı Yüksel, yargılama sırasında, öldüğü belirtilen sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ hakkındaki kamu davasının da ortadan kaldırılmasını istedi.

AVUKAT SARIHAN: ACILAR ZAMANAŞIMINA UĞRAR MI?
Müşteki Avukatı Şanal Sarıhan ise “Ülkemizde insan onurunun, insan yaşamının değeri olmalıdır. Türkiye insan haklarında da öncü bir ülke olsun diye buradayız. Acılar hiç zamanaşımına uğrar mı?'' diye konuştu.

‘POLİS AYAKLARINA ATEŞ ETSEYDİ...’
Avukat Mehdi Bektaş ve Kazım Genç ise eylemin insanlık suçu sayılarak, zamanaşımı kapsamına girmemesi gerektiğini söylediler.

Avukat Süleyman Ateş de 19 yıldır adalet bekleyen mağdur aileleri adına konuştuğunu belirterek, ''Polis otelin önüne barikat kursa, birkaç kişinin ayağına ateş etse, bunlar olmazdı'' diye konuştu.

19 YIL SONRA GELEN KARAR
Aranın ardından mahkeme heyeti yerini almadan, dinleyicilerle heyet arasına bir sıra polis dizilerek, güvenlik önlemi aldı. Daha sonra Mahkeme Başkanı Örsdemir, oy birliğiyle alınan kararı açıkladı.

Mahkeme, sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ hakkındaki davanın ölmeleri nedeniyle ortadan kaldırılmasına; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verdi.

Kararı okuyan Örsdemir, sanık Cafer Erçakmak'ın 20 Temmuz 2011'de, sanık Yılmaz Bağ'ın da 25 Aralık 2006'da öldüklerinin nüfus kayıtlarıyla da belirlendiğini belirterek, bu sanıklar hakkındaki kamu davasının ölüm nedeniyle düşürülmesine karar verildiğini bildirdi.

Kararda, diğer sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu hakkında, kesinleşmiş mahkeme va Yargıtay kararlarına göre, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 146/3. maddesinde yer alan ''Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun tamamı veya bir kısmını tağyir ve tedbil veya ilgiya ve bu kanun ile teşekkül etmiş Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni iskata veya vazifesini yapmaktan mene cebren teşebbüs suçuna feri iştirak'' suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu suçun 5237 sayılı Yeni TCK'nın 309 ve 39. maddelerinde düzenlendiği hatırlatıldı.

Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'da insanlığa karşı suçların düzenlenmediği, bu suçların, 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 77. maddesinde düzenlendiği vurgulanan kararda, aynı Kanun'un 77. maddesinin son fıkrasında, ''Bu suçlardan dolayı zamanaşımının işlemeyeceği'' hükmüne yer verildiği kaydedildi.

Kararda, 1982 Anayasası'nın 90. maddesinin son hükmünde, ''Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır'' hükmü hatırlatıldı.

Bu düzenlemenin üst norm kuralı olarak bağlayıcı olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:

''Her ne kadar önceki düzenlemede zamanaşımı sürelerinin geçmişe yürümeyeceği ve önceki düzenlemede düzenlenmemiş bir suçtan dolayı kanunilik ilkesi gereği sanıklar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı düşünülse de Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilen ve iç norm kuralları bakımından bağlayıcı özelliği bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde yer alan yaşama hakkına yönelik kararlarında, 'yaşama hakkını ihlal ettiği iddia olunan, işkence ve kötü muamele iddialarıyla suçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından faydalandırılmaması'' gerektiği yünündeki hükümleri nazara alındığında, sanıkların kamu görevlisi değil, sivil oldukları, ayrıca olayın asli maddi faili değil feri şerik olarak yargılandıkları, 765 sayılı TCK'nın 146/3. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı hapis cezasının 5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis olduğu, lehe olan 765 sayılı TCK'nın 102/3, 104/2 maddeleri gereği 15 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresi 2 Temmuz 2008'de dolduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK'nın 102/3 ve 104/2 maddesi gereği ortadan kaldırılması hükmünü doğurmak üzere CMK'nın 223/8. maddesi gereği ayrı ayrı düşürülmesine oy birliğiyle karar verildi.''

‘ALKIŞLAMAYIN, GÖREVİMİZİ YAPTIK’
Salonda bulunan bazı dinleyicilerin alkışlı protestosu üzerine Örsdemir, ''Alkışlanacak bir şey yapmadık. Görevimizi yaptık'' dedi.

Kalabalık nedeniyle salona girişte izdiham yaşanırken, bazı izleyiciler dışarıda kaldı.

FOTOĞRAFLARI SİLDİRDİ
Duruşmanın başında cep telefonuyla bir dinleyicinin salonun fotoğrafını çekmesi üzerine, mahkeme başkanı Örsdemir, polise telefondaki fotoğrafı sildirdi.

Örsdemir, ''Lütfen cep telefonlarınızı kapatın. Zaten Twitter denen bir şey çıkmış. duruşma salonunda kayıt alınamaz” dedi.

DURUŞMAYA YOĞUN İLGİ
Duruşmayı olayda hayatını kaybedenlerin yakınları ile CHP Grup Başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan ve Sezgin Tanrıkulu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, İlhan Cihaner, Kamer Genç, Hüseyin Aygün, Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık ve Umut Oran'ın da arasında bulunduğu bazı milletvekilleri, sendikacılar ve Alevi örgütlerinin temsilcileri de izledi.

SİYASETÇİLERDEN TEPKİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, kararı “yargının yüz karası” olarak nitelendirdiklerini ve kınadıklarını belirtti. CHP Denizli milletvekili İlhan Cihaner de kararı hukuk dışı olarak nitelendirdi.

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ''Birileri bu davayı kapatmış olabilir, ama demokrasiye sahip çıkanlar bu davayı sonuna kadar sürdürecek'' dedi.

Avukat Şenal Sarıhan ise olayın mahkeme tarafından insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul edilmesini önemli bir adım olarak nitelendirdi.

SON SÖZ YARGITAY'IN
Zamanaşımıyla ilgili kararı ise olumsuz olarak değerlendiren Sarıhan, ''Biz temyiz edeceğiz. Yargıtay umarım bu olumlu adıma daha sağlam bir adımla katkı sunacak'' dedi.

 

...
Yayın Tarihi : 13 Mart 2012 Salı 17:34:05
Güncelleme :13 Mart 2012 Salı 18:09:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Corrector IP: 58.172.237.xxx Tarih : 14.03.2012 00:28:01

GECIKEN ADALET REDDEDILMIS ADALETTIR!!!
 bir dava -ki hem de boyle polisin, askerin ve kameralarin onunde yapil-abil-mis bir katliam davasi- 18 yil !!!!! surer mi??? YUH!!!!!!
 gerekceli kararin tamamini okumadim ama ''İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ancak bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verildi'' diye hukuki bir mantik veya mazaret ol-abil-ir mi?  PES!!!
 mağdurlar ve caniler hayatta olmasa bile bu davada zaman asimi olamaz!  cunku devlet hayattadir ve 100% hatalidir.EL INSAF! BU HAKSIZLIKLARI GORDUKCE/YASADIKCA INSANLIGIMDAN UTANIYORUM!!!


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 13.03.2012 20:56:36

simdi ne olacak usulu kaidesi yasalara göre islemis bu sonuca varilmis  bu sonuctan sonra yargitay yolu yargitay  da onaylarsa ic yasa sistem biter onaylanmassa tekrar devam eder onaylarsa dis memleket insan haklari mahkemesine isterse dava tasinir Bir uzman gibi degil öyle gibi bir sey

bir olay olmustur ölen olmustur suclular olmustur adalet yerini bulmus bulmamis ayri olmakla beraber is yasal olarak böyle olmustur dogru veya yanlis karar böyle cikmistir  önemli olan geri kalanlar efendi saygili olmak gerek  sabir demek ya sabiri birakip ya ille böyle olmaz demek yürüyelim karisalim bir fayda degil zarar verir demek düsünmek gerek tabiki zor dur am böylsi en iyi yoldur buna ragmen adil yasalarimizda yanlisliklara haksizliklara  hic olmasa bir daha ayni hatalar olmasin diye sorumlu yasa düzenleyicilere görev düsmektedir  genede hatalar olabilir sakin sabirli olmak topluma fayda saglar kanisindayim NOT.bir kisi sucsuz 3-5 kisiyi öldürüyor katil oluyor  katilim diyor  ben öldürdüm diyor % 100 suclu  davasi  basliyor yinede avukati oluyor anla anlaya bilirsen ama bu böyle  yargitaya oradan bilmem nereye