25
Nisan
2024
Perşembe
ANASAYFA

TAKSİM MEYDANI VE TOPÇU KIŞLASI'NI BİLİYOR MUSUNUZ?

Konuyu bilmeyenler olabilir. Taksim Topçu Kışlası, İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar döneminde, mimari ve tarihi değerine bakılmaksızın 1940 yılında yıktırılan kışladır.

Kışlanın iç avlusunda Taksim Stadı vardı. Şimdi yerinde Taksim Parkı (o zamanki adı ile İnönü Gezisi) bulunuyor. Kışlanın yıkım gerekçesi meydanı büyütmek değildi; çünkü kışla, bu günkü meydanın kenarında kalıyordu. Peki, gerekçe neydi? Gerekçe, yeşil kuşağı ‘2 numaralı park’ adı ile Taksim’den başlatıp Dolmabahçe’ye kadar indirme amacını güden ‘Prost İmar Planı’ uygulaması idi. Aslında ana neden, o dönemde mimarlık, tarih ve arkeoloji konularında değer bilmezliğimiz, yani ‘kültür mirası’ kavramından yoksunluğumuzdu.

Taksim Meydanı, Topçu Kışlası ve Avlusundaki Stad.

Kışlanın inşa tarihi Sultan III. Selim dönemine kadar uzanıyor. Kapıkulu askerlerinin topçu sınıfı için 1806’da inşa edilmiş. 1807 Kabakçı İsyanı sırasında tahribata uğramış. Sultan II. Mahmut döneminde onarım görmüş. Bir iki yangın geçirmiş. Sultan Abdülaziz döneminde ana plan muhafaza edilerek elden geçirilen kışla, orta avlusu, camii, köşe kuleleri, soğan başı kubbeli ve taç kapılı anıtsal giriş kitlesi ve bezemeleri ile ampir çağrışımlı bir oryantalist üslûp kazanmış. Özetle, Osmanlı kışla mimarisinin, XIX. yüzyıl mimari akımı paralelinde yeniden şekillenmiş tipik bir eseri.

Peki, güzelim tarihi kışlanın yıkımı İstanbul’a ne kazandırdı? Bir park. Ama park uğruna çok şey kaybettirdi. Arkadaşlar, parklar halkın oturduğu iskân bölgelerinde yapılırsa bir değer ifade eder ve işlev kazanırlar. Halk orada hava alır, çocuğunu gezdirir, spor yapar, yaşlılar istirahat eder, sakin ortamda kitabını okur. O halde siz, otel, iş ve eğlence merkezleri ile çevrilmiş bu alana park diyebilir misiniz? Burada gece sarhoş haytaların rezalet çıkardığına tanık olmadınız mı? Falcı kadınlar önünüzü kesmedi mi? Gündüz nikâh dairesine girip çıkan arabaların arasında mı çocuk gezdirecek, altında sıralanmış lokantaların kebap kokuları eşliğinde mi hava alacak, kitap okuyacaksınız?

Taksim Topçu Kışlası

Sayın Topbaş! Cumhuriyet Caddesi üzerine dizilen dükkânları ve üstündeki çirkin nikâh dairesini ve de geziye çıkan tüm merdiven ve duvarları yıkın. Yıkılan kışla binasını yeniden inşa edin. Bunun için eski Pervititch vaziyet planlarına, fotoğraf, plan, rölöve gibi verilere göre bir restitüsyon projesi hazırlatın. Projenin yeni işlevi için anket ve araştırmalar yaptırın. Örneğin özel müzeler, sanat galerileri, cep tiyatro ve oda müziği salonları, sanat atölyeleri, dijital kitaplık, gençler için resim, müzik, folklor, dil, bilgisayar derslikleri, iç avluda yine büyük bir park, park çevresinde orayı yaşatacak kafe, restoran ve galeriler ve de kimseye kulak asmayın, eski orijinal camiyi de inşa edin. Siz her şeyden evvel bir mimarsınız. Üstelik politik gücünüz var. Statükoculara sözünüzü geçirir, koruma kurullarını ikna edebilirsiniz. Bu sahtecilik olur diyeceklere hatırlatın ki Almanlar, 2. Dünya Savaşında bombalarla yıkılan klâsik yapılarını tıpkı eskisi gibi yeniden inşa ettiler. Örneğin, harabe hâline gelmiş Dresden kenti, eski görünümüne böyle kavuştu.

Topçu Kışlası Girişi

Taksim Meydanı konusundaki projelerinizi az çok biliyor ve destekliyorum. Trafiğin yeraltına alınması, ulaşım planında durakları transit geçişlere göre ayarlayarak araç beklemelerinin önüne geçilmesi, üst plâtonun yaya halkın yaşamına açılması, bunlar güzel şeyler.

Bilirsiniz ki uygar meydanlar, üzerinde ve çevresinde bulunan yapı ve tesislerle yaşar, kentliye hizmet ederler. Yine bilirsiniz ki kent meydanlarında, meydanı çevreleyen binalar ve sanat eserleri, insanlarda kapalı alan duygusunun verdiği bir huzur ve güven yaratırlar. Bu günün Taksim Meydanındaki karmaşa ve çirkinliğin nedeni, yaşanan trafik keşmekeşi yanında, mimari açıdan hacim etkisine sahip olmayışıdır. Meydan, Cumhuriyet Anıtı dışında hiçbir estetik etki uyandırmıyor. Taksim’e o güzelim Osmanlı kışlasını yapalım ki meydan tarihi bir anlam kazansın; Kışla, The Marmara, AKM üçlüsü ile hacim etkisi oluşsun.

Taksim Meydanı

Bakın bu hacim etkisinin yokluğunu sadece mimarlar değil, âkil adamlar da hissediyor. Bir anımı anlatayım: Devlet katında görevli bulunduğum günlerde seyahat ettiğim bir uçağın VIP koltuğunda Sayın Kâmuran İnan’la yan yana düştüm ve sohbet etme imkânı buldum. Bildiğiniz gibi Kâmuran Bey, ANAP döneminin Bitlis milletvekili ve de Dış İşleri Bakanı olan değerli devlet adamımızdır. Benim görevimi ve mimar olduğumu öğrenince konu Taksim meydanına geldi. Kâmuran Bey: ‘’Aman efendim, oraya meydan demeye bin şahit ister. İki yanını iyi – kötü AKM ve otel sınırlandırıyor. Diğer yanlar boş. Siz Avrupa’da böyle açık meydan gördünüz mü?’’ diye serzenişte bulunmuştu.

Saygıdeğer sanatsever okurlar! Venedik’teki San Marko meydanını düşünün; siz de Kâmuran Beye hak vereceksiniz.


yerguvenc@gmail.com  
 

Yılmaz Ergüvenç - Kenthaber
Yayın Tarihi : 11 Şubat 2010 Perşembe 20:21:47
Güncelleme :11 Şubat 2010 Perşembe 20:36:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İnci Fidan IP: 195.85.255.xxx Tarih : 16.11.2012 13:22:22

Taksim Gumussuyu'nda oturan bir semt sakini olarak, yazarin fikirlerinin bir kismina katiliyorum ama bir kismina ise katilmiyorum. Bence de Taksim Parki'ndaki nikah dairesi ve İspark uzaklastirilip Taksim Parki sadece park gorevini yeniden ustlenmeli.

Ote yandan, yesil alanin bu kadar az oldugu kent merkezinde, parkin iskana acilmasi fikrine kesinlikle katilmiyorum. Park, ozellikle de iyi havalarda, emeklilerin banklarda oturdugu, cocuklarin kosusturdugu, insanlarin agaclarin altinda serin serin oturduklari, park gorevini devam ettiriyor. Sehir merkezinde, bu islevi ustlenebilecek baska alan yok. Binalar arasinda sıkışmış durumdayız.

Ustelik, Taksim Parkı deprem sonrasinda, cikabilecegimiz tek acik alan, ailem ve ben 99 depreminden sonra 1 hafta orada geceledik.

Gonul isterdi ki, yayalastirma ile birlikte burasi da korunsun ve Istanbul'dan Marmara Oteli'nden Elmadag'in basina kadar ferah, genis bir yuruyus alanina kavusalim.