Kötü niyetli kişilerce yapılan illegal dinlemelere ve teknik takip yöntemlerine karşı savunmasız olduğumuz bir gerçektir.
Bugünkü teknolojik imkanlar göz önüne alındığında, sizi “hedef” konumuna koymuş bir arkadaşınızın, eşinizin, patronunuzun veya herhangi birinin takibinden kaçabilmeniz adeta imkansızdır.
Ancak bu dinlemeleri, “kanun gereği” adı altında kamu görevlileri hem de kamu imkanlarıyla yapıyor ve bunları medyaya servis ediyorsa artık tuz bile kokmuş demektir!
* * *
Kamu görevlilerinin bu “kanuni ama hukuksuz” dinlemeleri kendi inisiyatiflerini kullanarak yapmaları, bir hukuk devletinde asla mümkün değildir.
Bu yüzden mutlaka emri veren yetkin bir kişi veya “irade” olmalıdır?
Ancak bu emrin konusu Anayasa uyarınca “suç teşkil ettiğinden”, yapılacak dinlemelerin mutlaka ve mutlaka “kılıfına uydurulması” gerekmektedir.
Buradaki en pratik ve geçerli “kılıf” alınacak olan bir mahkeme kararıdır!
Ancak burada alınan kararda hemen öyle ilk bakışta kimsenin, hatta bazen kararı veren hakimin bile dikkatini çekmeyecek bir hile devreye girmektedir:
“05XX XXX XX XX numaralı telefon ile BU TELEFONLA İRTİBATLI DİĞER TELEFONLARIN DİNLENMESİNE”
Bu durumda dinleme kararında adınız ve telefon numaranız geçmese bile dinlenen bu numarayla bir kez bile görüşmeniz halinde sizin telefonunuz da kanunen dinlemeye alınabilmektedir!
Biz buna “kanuna karşı hile kullanmak” diyoruz ama uygulayıcılar ne diyor, onu bilemiyoruz?
* * *
Hukukun ruhuna aykırı ancak kanuni kılıfına uydurulmuş bu dinlemelerdeki en büyük sorun, dinlenen kişinin konuşmalarında suç teşkil etmeyen ancak magazinsel hususların günü geldiğinde medya imkanlarıyla kamuoyuna servis edilmesi tehlikesidir.
Buradaki apaçık bir gerçek de bu “servisin”, dinlemede görev alan kamu görevlileri olmadan yapılmasının mümkün olmamasıdır!
Kanun; dinleme süresince bir suç unsuruna rastlanılmaması halinde dinlenen kişinin bu durumdan haberdar edilmesini emretmektedir.
Oysaki Türkiye pratiğinde dinlenen kişi dinlenmiş olduğunu ancak özel konuşmalarının medyaya servis edilmesinden sonra öğrenebilmektedir.
Burada, maalesef ki; kanuni imkanlarla suç şüphesi altına alınamayan kimsenin medya yoluyla “itibarsızlaştırılması” amaçlanmaktadır.
Bu kalleşçe yöntem ne yazık ki artık bir Türkiye gerçeği haline gelmiştir.
Sırası gelmişken belirtelim; bunlar, Sayın Erdoğan’ın sık sık övünerek bahsettiği “demokratik” bir hukuk devletinde rastlanılamayacak uygulamalardır!
Çünkü “demokratik” bir hukuk devletinde bu emri veren de uygulayan da doğrudan cezaevini boylar!
* * *
Peki demokratik gelişimini tamamlayamamış bir çok ülkede önemli bir sorun olarak ortaya çıkan bu telekulak kargaşasının önüne geçmek mümkün değil mi?
Bu konuda bilinen en radikal örneği Bulgaristan Anayasa Mahkemesi verdi:
Bulgar yöneticiler, suçlular ve suç örgütü üyelerinin dışında, siyasi rakiplerini ve hatta sevgililerini bile dinletmeye başlamışlardı.
Halkta devlete karşı güven kalmamış ve herkeste dinlendiğine veya izlendiğine dair bir tedirginlik oluşmuştu.
Bunun üzerine Yüksek Mahkeme, ülkede dinlemelerin artık çığrından çıktığını, idarenin olur olmaz kimseleri bile dinlemeye alarak haberleşme özgürlüğünü ihlal ettiğini tesbit ederek; telefon dinlemeleriyle ilgili hükümleri toptan iptal etti.
Siz isterseniz, Bulgaristan örneğini, dinleme hak ve yetkisini suistimal eden kamu görevlilerine yüksek yargının bir cevabı olarak da değerlendirebilirsiniz.
bakın bir önerim var en iyisi telefon konuşmasına başlarken önce bir yağlama yapın beni dinleyeninde dinleteninde yedi ceddine...... olaki yakalanıp hakim huzuruna çıkarsanız kıvırması kolay olur ben yedi ceddine rahmet olsun diyecekdim dersiniz erkekliğin onda dokuzu kaçmak biride hiç görünmemekdir unutmayın
ülkem nereye sürüklenmek isteniyor bilemiyorum.haberleşme özgürlüğünün kısıtlanması karşısında insan hakları ihlalleri ,özel yaşamın namehremliğinin ortadan kaldırılması etik ve yasal değil.haklarımızı aramayı bilmiyoruz.ülkemde yetki karmaşası var.pisikolojik baskıyla,dinlemelerle insanların suça itildiğini muhbirliğe zorlandığını,çok yakinen yaşadım.bir muhbirin sevmediği ve kendi çıkar ve menfaatleri için mensubu olduğu yere asılsız ihbarlarla dinlemeler yapıldığı,akibinde asılsız ve resmen fiyaskoyla sonuçlanan,kanunsuz ev aramalarını yaşadık.ben bbp siirt eski il başkanıyım.kendi il ve merkez ilçe ve ocak yönetimlerimin tümü,polis mıntıkasında jandarma tarafından telefonları dinlenip iki ayrı iddiayla 70 e yakın yakın üst yönetim kadrom,saat sabah 5 lerde arandı. suç unsuru bulunmadığı için hepsi serbest bırakıldı.parti teşkilatım konu komşusuna,tanıdıklarına jandarmanın polis mıntıkasında fiyaskoyla sonuçlanan operasyon ve ev aramalarındaki suçsuzluğunu izahta zorlanıyor.basına beceriksizliğini anlatmayıp, çamur at yapışmassa izi kalsın zihniyetiyle basit bir muhbirin mesnetsiz iddialarıyla alet olan siirt jandarması,parti teşkilatımın üst düzey eski yöneticilerini muhbir yapma ve kullanma adına bu dinleme ve operasyonları yapıyorsa ki olay busuç işlemektedir.alınma sırası il başkanında. yani bende sabırsızlıkla bekliyorum.bir fiyasko daha yaşansın diye.güneş balçıkla sıvanmaz.lakin makam mevki ve yetki kişisel hırs ve basit muhbirlerin iddialarına kullandırılmamalı.bu ülkede kanun var.devlet güçleriyle küsmek bizim gibi milliyetçilere ters olsada.karşı dava açarak hakkımızı aramakla mükellefiz.ülkemin insanına gerçekten yazık.her makam kendi yetki sınırlarını bilmeli. saygılarımla. bbp eski il bşk.murat çakmakçı
Biz zaten hep dinleniyoruz ,İzindeyiz bırakın dinleyen dinlesin yarası olan düşünsün. GRİP salgını için dinlenmek iyidir.
Türkiye de sürekli gelişen olayların arkasındaki ucuz bahanelerin arkasına sığınmaya gerek yok. Sayın vatandaş yapma gereken tek şey.
*Telefonun mu dinleniyor. ( Hattını 2 ay kullanma yani kapat)
*Mazota zammı geliyor (arabanı garaja çek 1 ay kullanma ) Kontak kapat
*Ekmeye zammı geliyor. (un al bakkala,fırına 1 ay uğrama)
*Doğalgaza zammı geldi. ( Kombini kapat 1 ay kömür yak)
Dert yanacağına reçete yukrıda.
türkiyede hangi kanun temiz kaldıki bu kanunda temiz olsun hangisine elini atsan laçkalığı nı anlıyorsun ekmek çalanla banka soyanı aynı kefeye evlenmek için kız kaçıranla sırf zevkini tatmin etmek için ırza geçeni bir tutarsan dirsek çürütüp alın teri dökerek bir yerlere gelenle torpilliye aynı gözle bakarsan dağda askere kurşun atanla gazetesinde hükümete laf atanı aynı zihniyetle hatda kuşun atanı bırakım kalem tutanı yakalarsan bunun adı demokrasi deyil ancak demogoci olur bu da bize ve bizimde hak etdiğimiz bir uygulama olsa gerek aklı başında bir gazeteci çıkıpda sormuyor sayın başbakan iktidara geldiğinde asgari ücretli çalışanın alım gücüyle senin alım gücünün orantısı neydi bu gün aynı orantı neyi gösderiyor önce buna cevap ver işderahmetli AZİZ NESİN türk halkının yüzde bilmem kaçı apdaldır derken kasdettiği bu ve buna benzer olaylar olsa gerek.bu ülkede asıl suçlular idarade masumlar sürünmede durmak yok ezmeye devam bizde ezilmeğe mahkumuz.