19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

TÜRBANDA GERİ SAYIM BAŞLADI

Strateji değişikliği... Başbakan Erdoğan'ın Madrid'de türbanı siyasi simge olarak da söz konusu eden sözleri önemli bir strateji değişikliğine işaret ediyor.

Başbakan, daha önce türban sorununun çözümü için vurguladığı kurumlar arası mutabakatı beklemeyeceğinin sinyalini verdi Anayasada düzenlenecek...

Türban konusundaki yargı kararlarını dikkate alan AKP, bugüne kadar sorunun yasa veya idari bir düzenlemeyle çözülme olasılığını değerlendirdi. Ancak Madrid çıkışı, Başbakan'ın türban yasağını anayasa değişikliğiyle aşmaya karar verdiğini gösteriyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, pazartesi günü Madrid'de yaptığı açıklama, AKP iktidarının türban yasağını "Anayasa değişikliğiyle aşma" stratejisini benimsediğini ortaya koydu. Üniversitelerdeki türban yasağı ve Erdoğan'ın çıkışıyla girilen yeni döneme ilişkin sürecin dönemeçleri şöyle özetlenebilir:

ANAP DÖNEMİNDE BAŞLADI: Türban yasağındaki temel çerçeve, Anayasa Mahkemesi'nin 1989'da aldığı kesin kararla çizildi. YÖK Yasası, Turgut Özal başkanlığındaki ANAP hükümetinin işbaşında olduğu 27 Aralık 1988'de yürürlüğü giren 3511 sayılı yasayla değiştirildi. YÖK Yasası'na ek yapan bu yasanın 2. maddesi, "Yükseköğretim kurumlarında, dershane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" hükmüyle büyük bir tartışma yarattı. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 4 Ocak 1989'da bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.


MAHKEME İPTAL ETTİ: Mahkeme düzenlemeyi 7 Mart 1989'da iptal etti. İptal kararının dayanakları, üniversitedeki türban yasağının bugüne kadar "değiştirilemeyen" temeli oldu. İptal kararı; Anayasa'nın "başlangıç" kısmı, "kanun önünde eşitliği" düzenleyen 10. maddesi, "din ve vicdan özgürlüğü"nü düzenleyen 24. maddesi, İnkılap Kanunları'nı koruyan 174. maddesinin yanı sıra Cumhuriyet'in laik niteliğini vurgulayan ve "değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen" 2. maddesine dayandırıldı. Anayasa Mahkemesi, kararında, dini inançların devlet yönetimine egemen olamayacağını vurguladı.


İÇTİHAT GÜÇLENDİ: Anayasa Mahkemesi, türban konusundaki ikinci önemli kararını 2 Nisan 1991'de aldı. ANAP iktidarı döneminde yine YÖK Yasası'na eklenen maddedeki "yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir" hükmünün iptali istendi. Yüksek mahkeme düzenlemenin iptali istemini reddetti, ancak kararının gerekçesine çok önemli bir şerh düştü. Türk hukukuna göre "mahkeme kararlarıyla bir bütün oluşturan" gerekçede, kıyafet serbestisinin başın örtülerek kapatılması ve dini nitelikli giysileri kapsamayacağı vurgulandı.


DANIŞTAY İÇTİHADA KATILDI: Danıştay da, 9 Aralık 1999'da gerekçeleri açıklanan kararında türban yasağını teyit etti. 8. Daire, Samsun İdare Mahkemesi'nin "bir öğrencinin türbanıyla okula alınmasına" ilişkin hükmünü bozarken "laik eğitime, yükseköğretimin ilke ve amaçlarına aykırılık teşkil eden eylemlerin demokratik hak olarak savunulamayacağını" kararına geçirdi.


AİHM YASAKLARI ONAYLADI: Bu konuda son önemli karar, 10 Kasım 2005 tarihinde, Anayasa uyarınca kararları iç hukukta da bağlayıcı etki yaratan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden geldi. 1993 yılında henüz "komisyon" statüsündeyken "diplomada türbanlı fotoğraf" reddini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "ifade ve inanç özgürlüğü" ilkesine aykırı bulmayan AİHM, nihai yaklaşımını İstanbul Üniversitesi'ne türbanla alınmayan Leyla Şahin'in açtığı davada ortaya koydu. AİHM, Türkiye'deki türban yasağını "Türk hukukundaki yasal dayanaklar", "meşru bir amaca dayanma" ve "demokratik toplum ölçütleri" açılarından AİHS'ye aykırı bulmadı.


HUKUKÇULAR BÖLÜNDÜ: AİHM'nin kararına ilişkin tartışmada uzmanların iki karşıt görüşü belirginlik kazandı. Bir taraf "AİHM'nin Türkiye'deki türban yasağının kaldırılması durumunda bu serbestiyi de onaylayacağı" görüşünü dile getirdi. Diğer taraf ise, "AİHM'nin kararından sonra türban yasağı Anayasa değişikliğiyle bile kaldırılamaz" görüşünü savundu.


AKP'DE BEKLE-GÖR TUTUMU: 3 Kasım 2002'de iktidara gelen AKP, türban yasağı konusunda karşılaştığı bu yerleşik içtihada karşı nasıl hareket edilebileceğini incelemeye alırken bu arada konuyu mümkün olduğunca tartışma gündemi dışında tutmaya yöneldi. Üniversitelerdeki türban eylemleri bu dönemde genel olarak sona erdi.


ERDOĞAN 'KURUMSAL MUTABAKAT' ARIYOR: Başbakan, AKP'nin bu ara dönemdeki temel stratejisini yine Türkiye dışındayken açıkladı. 15 Haziran 2005'te ABD'ye hareket eden Erdoğan, uçakta gazetecilere "Zamanı geldiğinde gerekli adımı atacağız. Türkiye'de toplumsal mutabakat ile kurumlar arası mutabakat arasında sorun var" dedi. Aynı yıl 12 Kasım'da Katar'a giderken de, yine uçakta, "Biz şimdi kurumsal mutabakat arıyoruz. Kurumsal mutabakat sağlanırsa konuyu tabii ki Meclis'e getiririz" açıklamasını yaptı.


SON KARAR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ: Başbakan ve AKP sözcüleri Anayasa'da türban yasağı bulunmadığını sık sık vurgularken, geçen süre içinde yasa ya da idari bir düzenleme ile sorunun çözülme olasılığı konusunda değerlendirmeler yapıldı. Erdoğan'ın Madrid'deki açıklaması, bu değerlendirmelerin ardından varılan kararın, "türban yasağının yeni anayasaya konulacak bir hükümle aşılması" olduğunu gösteriyor. Başbakan'ın Madrid'deki sözleri, daha önce vurguladığı "kurumlar arası mutabakat"ı, 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarını da dikkate alarak beklemeye gerek görmediğini akıllara getiriyor.


SİYASETTE DİNİ SEMBOLE VİZE: Başbakan'ın, Madrid açıklamalarına kadar "inancın gereği" olarak vurguladığı türbanı ilk kez "siyasi simge" olarak da söz konusu eden çıkışı, dini inançların ideolojik zeminde serbestçe kullanılmasının önünü açacak bir adım olarak da yorumlanabilecek.


MHP DESTEĞİ ÇEKİYOR: Kendisinin açıklaması beklenen yeni anayasa paketini "türban" tartışmasına indirgeyebilecek Başbakan'ın çıkışı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP'ye tarihi bir destek veren MHP'nin tavrı açısından da önem taşıyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üniversitede türban yasağına karşı olmasına rağmen, Köşk seçimlerinden sonra AKP'ye verebileceği ikinci stratejik desteği dün itibarıyla geri çekmiş bulunuyor.


BÜTÜN KAMUDA SERBESTLİK ADIMI: Başbakan'ın yaklaşımını, sadece üniversitelerde değil "bütün kamusal alanlarda türbana karşı çıkış" olarak yorumlayacakların az olmayacağı düşünülüyor.

Milliyet
Yayın Tarihi : 16 Ocak 2008 Çarşamba 22:41:21
Güncelleme :16 Ocak 2008 Çarşamba 22:41:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
i.yigit IP: 82.31.185.xxx Tarih : 16.01.2008 15:47:36

Ubeyd kardes, yazdiklarini anladik da birsey anlamadik: siz bu konuda nasil davranilmasini umuyorsunuz, bu hic anlasilmiyor.


ubeyd kükreyen IP: 85.110.113.xxx Tarih : 16.01.2008 12:21:55

"Kendinize yapılmasını hoş karşılamayacağınız davranış veya davranışları siz de başkalarına yapmayacaksınız,yapmamalısınız.Kendinize karşı nasıl davranılmasını istiyorsanız siz de başkalarına o şekilde davranmalısınız ve davranmak zorundasınız.Unutmayın ki siz mimsiz medeniyetten(!)dem vuran, başkalarının size karşı saygı göstermeslerini bekleyip de başkalarına aynı şekilde karşılık vermeyi dahi akıllarına getirmeyen akıllı mimsiz medeniler(!)!Her şey siz değilsiniz ve siz de hiçbir şey değilsiniz.Dolayısıyla hayata kendi pencerenizden bakmayıp olaylara hiç değilse vicdan,insanlık penceresinden bakarak yaklaşın."Kendinize karşı nasıl davranılmasını istiyorsanız, siz de başkalarına o şekilde davranın ve o kişilerden o şekilde hareket bekleyin."