19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

TÜRKİYE'Yİ, SURİYE BATAĞINA KİMLER ÇEKİYOR?

Suriye’ye bulaşmanın hiçte akıl kârı bir iş olmadığı çoğu kez yazılıp çizildi. Aklı başında köşe yazarlarının, siyasetçilerin ikazları dikkate alınmadı ve sonunda Suriye batağına bulaştırıldık. Temennimiz düştüğümüz bu durumdan en az zararla sıyrılabilmemizdir.

Türkiye’nin son yıllarda dış politikasındaki karmaşa, bazı güçlere aşırı güvenmemizin meyveleri şimdi toplanıyor. Tarih bilincinden yoksun olanlar Osmanlının son günlerinde yaşananlara ne kadar itibar eder onu da tam bilemiyoruz. Anadolu çocuklarının Ortadoğu çöllerinde neler yaşadıklarını, neler çektiklerini ve nasıl öldüklerini tarihi özümseyenler bilirler. Ortadoğu’da İngilizlerin önüne sürülen, Arapların ihanetleriyle arkalarından hançerlenen Anadolu çocuklarını oralara kimler sürmüştü? Denizi görmeden Süveyş Kanalı’nda karşıya geçebilmek için çabalayan Anadolu askerini, kimler ve kimin yararına oralara göndermişti?

Askerlerimiz, Almanlara yaranmak, İngilizleri oyalamak için oralarda can vermişlerdi.

Günümüze gelince Türkiye’yi Suriye batağına kimler çekmeye çalışıyor? Meşhur sözdür; tarih tekerrürden ibarettir. Bu yüzden özellikle siyasetçilerimizin tarihi iyi bilmeleri ve ondan dersler çıkarmaları memleket yararınadır. Ama nerde!..

Atatürk bu gerçeği çok iyi bilen, çöllerde yaşamış bir subaydı. Orada gördükleri, yaşadıkları benliğine işlemiş, cumhuriyetimizin ilk yıllarında Ortadoğu’ya bulaşmaktan sakınmıştı. Bu yüzden de yeni Türkiye Cumhuriyeti yüzünü batıya dönmüş, Ortadoğu’ya ve Arap ülkelerinden hep uzak durmuştur. Bu nedenle de Hariciye Vekâletine (Dış İşleri Bakanlığı) atadıklarına sürekli “Ortadoğu’ya bulaşmayın” önerisini getirmiştir. Atatürk’ün bu önerisi uzun yıllar dikkate alınmış ve uygulanmıştı. Ne var ki, zaman süreci içerisinde iktidarlar değişti, yüzümüzü batıdan doğuya çevirme gafletine düştük…

Amacımız neydi? Çıkarlarımız batıda değil doğuda mıydı? Yoksa Ortadoğu’nun, Arapların lideri olmak hayalini mi kuruyorduk?

Yakın tarihi yeterince incelemiş olsaydık böyle bir yanılgıya düşer miydik? Bilemeyiz…

Zülfü Livaneli bu konuyu ne kadar da güzel özetlemiş; “Cumhuriyet kuşakları, Ortadoğu’yu bilmeden, tanımadan yetiştiler. Çünkü orası, çocuklara oynaması yasak edilen, kör kuyularla, yılanlarla, akreplerle dolu bir arka bahçe gibiydi.”

Sonunda olanlar oldu; bir zamanlar dost olduğumuz Suriye yönetimi ile bazı güçlerin isteği doğrultusunda ters düştük. Ardından Cilvegözü katliamı, Hatay Reyhanlı’da bomba yüklü iki aracın patlatılması, düşen iki uçağımız, ölen 50 civarında yurttaş ve yüzlerce yaralı…

Bir zamanlar dost olduğumuz Esad’ı neden devirmeye çalıştık?

İktidarda altı ay kalamaz dediğimiz Esad güçlü çıktı ve devrileceğe de hiç benzemiyor. Kısacası Esad’ı devirelim derken bundan zararı bizler gördük. Hatay çevresine yerleştirilen Suriyelilerin orada yaşayanların başına dert olmasının yanı sıra yöre ticaretini de adeta sıfıra indirdi. Yörenin güçlü iş sahipleri iflas noktasına geldiler. Gelenler o insanlara terör estirmeye başladılar. Böylece hiç yoktan bir Suriyeli göçmenler ve belki de içlerinde kümelenmiş terör örgütleri sorunu çıktı. Bunun yanı sıra bölünmeye yüz tutan Suriye harabeye ve terör örgütlerinin adeta av alanına dönüştü.

Kısacası yanlışlar yanlışları doğurdu ve içinden sokulmaz bir durum yarattı. Dış siyasette maceranın yeri olmadığını deneyimli politikacılar söylüyor, ama onları dinleyen mi var?

erdemyucel2002@hotmail.com

Erdem Yücel
Yayın Tarihi : 18 Mayıs 2013 Cumartesi 14:23:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hasan DÖNMEZ IP: 94.121.203.xxx Tarih : 20.05.2013 07:53:35

   Doğrusu bu ama,anlamak isteyen yok be hocam.eline saglık.


ibrahim IP: 78.161.33.xxx Tarih : 23.05.2013 10:45:00

 israil  -  a.b.d -   a.b  -müslümanları paramparça edip hiç birzaman birleşmesini istemeyen ler Allah c.c onları kahretsin