2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Aman Tanrım, danışman milletvekili Egemen Bağış meğer neymiş!

Bugün size, 5 Eylül 2006 Salı günü, Lübnan’a asker gönderilmesine ilişkin hükümet tezkeresini görüşüp oylamak için olağanüstü çağrı üzerine, olağanüstü toplanan Kamutay (TBMM) Genel Kurulu’nda partisinin görüşlerini dile getiren İstanbul AKP Milletvekili Egemen Bağış’ın konuşma metnini Kamutay tutanaklarından sunacağız.

Türkiye’nin azınlık AKP iktidarının ve AKP’nin başı Başbakan’ın en yakın, en güvenilir dış siyasa danışmanı Bağış öyle bir konuştu, sataşmalara öyle bir yanıtlar verdi ki, doğrusu bizi hayal kırıklığına uğrattı. Biz onun, karınca incitmez, dünya gerçeklerine yalan katmayan, saygın, kibar, ne konuştuğunu ölçüp biçen biri bilirdik…

Meğer neymiş!..

Aman Tanrım!..

Başbakan’ın, neden ikide bir esip gürlediğini, çamlar devirdiğini, ağzından çıkanı kulağının duymadığını daha iyi anlar olduk...

Virgülüne dahi dokunmadığımız tutanağı sabırla okuduğunuzda, güneşi balçıkla sıvamadığını sandığımz o sessiz, sakin, kibar görünen danışman milletvekili Egemen Bağış’ı tanıyacak, bize hak vereceksiniz.

İşte, Kamutay’ın 5 Eylül 2006 Salı günlü tutanaklarından Bağış’ın konuşması, konuşması sırasındaki sataşmalar ve sataşmalara verdiği yanıtları:



AK PARTİ GRUBU ADINA EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1701 nolu Kararı uyarınca, Hükümetimizin Meclisten bir yetki isteğiyle ilgili olarak tezkere konusunda mensubu olmaktan onur duyduğum Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisimizi ve Aziz Türk Milletini saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK Parti iktidara geldiğinden beri dışpolitikasını 3 temel çizgi üzerinde ortaya koymuştur. Bunlar, küresel barış, bölgesel barış ve Türkiye'nin ulusal çıkarlarıdır. Partimiz, komşularla kültürel, ticarî ve sosyal ilişkilerini götürürken, aynı zamanda dünya ülkeleriyle de ilişkilerinde saygı, dostluk ve barış ilkeleri üzerine ilişkilerini kurmuştur. Bu ilişkiler sonucunda sağlanan iç siyasî istikrar ortamında, AK Parti, Türkiye'yi, bölgesinde ve dünyada sözü dinlenir, itibarlı bir konuma taşımıştır. AK Parti, Türkiye'yi giderek artan global çatışma ortamında, Batı ile İslam dünyası arasında bir barış ve diyalog köprüsü haline getirmiştir. Batının ve aslî üyelik sürecinde olduğumuz Avrupa Birliğinin İslam dünyasına köprüsü, çağdaş, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetidir. Demokrasi ve refahın, güvenliğin ve huzurun, Batıyla yapıcı bir ortaklık içinde mümkün olduğu, Türkiye tarafından sergilenmiştir.
İktidarda olduğumuz son dört yılda, Türkiye, dış politikasını, proaktif tavır üzerine kurmuştur. Türkiye, İktidarımızdan önce, dış politikada belli kalıpların dışına çıkamayan, olayları geriden izleyen, gelişmelerin neticesinde tavır alabilen ve geç kaldığı için de hep zarar eden bir ülke konumundaydı. Bu, belki de, soğuk savaş döneminden bize kalmış bir alışkanlıktı. Şimdi ise, 21 inci Yüzyılda, uluslararası ilişkiler çok boyutlu mecralara yönelmiş, Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası sorumlulukları artmıştır. Yaygınlaşan uluslararası istikrarsızlık, bölgeleri ve geniş coğrafyaları kapsamaktadır. İstikrarsız ortam, sorunların çok yönlü değerlendirilmesini ve sorunlar kapımızı çalmadan, sınırlarımızı zorlamadan çare bulunmasını gerektirmektedir. Yine, 21 inci Yüzyılın şartları, krizlere proaktif bir yaklaşım sergiliyor ve buna patlak vermeden bu gelişmeleri önlemeye çalışan bir politika izlemeye bizleri itiyor. Biliyoruz ki, sorunları görmemezlikten gelmek, sorunların gitmesine sebep olmamaktadır.
Yeni uluslararası sistem, riskleri, istikrarsızlıkları, yeni tehdit unsurlarıyla geleneksel diye tabir edilen rahat alışkanlıkları artık rafa kaldırmıştır. Türkiye, coğrafyası, sosyolojisi, tarihi, ittifak ilişkileri, Doğu ile Batı arasındaki bir köprü oluşuyla, yeni bir global imaja kavuşmuştur.
Baştan vurgulamak gerekir ki, AK Parti, Türkiye'nin AB üyelik sürecini başlatan partidir. Halkımızdan aldığımız destekle, bu süreci tamamlayıp, AB üyelik evraklarını imzalayacak olan, yine AK Parti İktidarı olacaktır. Bugün Ortadoğu'yu konuşuyor olmamız, Türkiye'nin bir AB ülkesi, bir NATO ülkesi, bir Ortadoğu ülkesi, bir Kafkas ülkesi, bir Akdeniz ülkesi olma gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Sayın milletvekilleri, son zamanlarda bölgemizde yaşanan gelişmeler, bölgemizi ve bütün dünyayı etkilediği gibi, bizi de tedirgin etmektedir ve üzmüştür. Bütün bu süreçte, uzak-yakın bütün komşularımızda yaşanan sıkıntıların bizi de etkileme potansiyelini hiçbir zaman göz ardı etmedik. Biz, her zaman, bölgemizdeki bütün gerilimlerde, yumuşamanın sağlanması yönünde etki kullandık. Biliyoruz ki, bölgesel barış sağlanmazsa, ne küresel barış sağlanır ne de Türkiye'nin ulusal çıkarları korunabilir. Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" talimatı uyarınca, çok iyi biliyoruz ki, Ortadoğu'da barış olmadıkça dünyada barıştan söz etmenin pek bir anlamı yoktur. Şu an, 21 inci Yüzyılda yeni bir dünya düzeninin halen şekillenmekte olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Bu, aslında, riskli, çalkantılı ve çoğu zaman düzensiz bir dünya halidir.
Biraz evvel sordular; Birleşmiş Milletler neden otuzbeş gün ateşkes ilan etmek için bekledi diye. İşte, zaman zaman, hukuk ve adaletten uzak, bazen de güçlü olanın, ordusu veya ekonomisi güçlü olanın kazandığı bir dünya sistemiyle karşı karşıyayız. Onun için, olaylara seyirci kalamayız. Türkiye'nin AK Parti iktidarıyla dış politikada izlediği ve yeni dünya düzeninin getirdiği çalkantıları en aza indirmeyi amaçlayan proaktif tutumu, ilk başta, hem içeride hem dışarıda biraz yanlış algılandı ve anlayamayanlar oldu; ama, bizi eleştirenler, daha sonra, ne kadar yerinde bir siyaset uyguladığımızı gördüler, anladılar, idrak ettiler, daha sonra da teşekkür ettiler ve sıkıştıklarında da yardım istemeye başladılar. Bu yüzden, artık, herkes bizimle iletişim içerisinde. Türkiye hem küresel güçlerle hem bölgesel güçlerle konuşup diyalog kurabilen tek ülkedir. Türkiye, krizlerde bütün taraflarla konuşabilen tek ülkedir. Türkiye, bu noktaya AK Partinin proaktif dış politikası sayesinde gelmiştir. Askerleri kaçırıldığında İsrail'in ilk arayıp yardım istediği ülke biz olduk.
İsrail Lübnan'a saldırdığında Lübnan'ın arayıp yardım istediği ülke yine biz olduk. Lübnan olayı halkımızı da kendiliğinden harekete geçirdi ve birçok yardım kuruluşu para ve yardım malzemesi topladı. Bu, Türkiye'nin hem Hıristiyan hem Müslüman nüfusuyla ağırlık taşıyan Lübnan'a bir bölge ülkesi olarak yakınlığını gösterdi. Lübnan'da savaştan vatandaşlarını tahliye eden ülkeler bizim limanlarımızı kullandılar. Başta Kızılay olmak üzere sivil toplum örgütlerimiz Lübnan'da köy köy dolaşarak ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırdılar. Lübnan'da savaşın bütün aşamalarını, hem Lübnan hem de İsrail'deki yıkımı, patlamaları ve trajediyi hep birlikte televizyon kameralarından, ekranlardan izledik. İzlerken de şunu düşündük: Bizim göremediğimiz, izleyemediğimiz, bize yansıtılmayan kim bilir daha ne acı hikâyeler vardır. Ama, Dışişleri Bakanımız gitti ve bizzat yerinde gözlemledi. Birçok ülkenin temsilcileri oraya gittiğinde on dakika orada geçirip, sokaklarda, gelirken, kendisi, saatlerce, bir tam gününü orada halkla bütünleşerek geçirdi ve durumun ne kadar vahşi olduğunu döndüğünde bizlerle paylaştı. Bu olayları izlerken de bize daha da yakın bir coğrafya olan Irak'ta süren dramı hep birlikte içimizde bir kez daha hissettik. Her zaman mazlumun yanında olan Türk Halkının merhametkâr, yardımsever ve adil olma özelliği bir kez daha ortaya çıktı. Bu dramın önlenmesi için vatandaşlarımız ve parti teşkilatımız bize Meclis Grubumuza ve Genel Merkezimize "bir şeyler yapın" çağrısıyla yaklaştı. Bir örnek olarak… Kanada vatandaşlarının tahliyesi sırasında Kıbrıs Rum kesiminde birçok ilgisizlik ve keşmekeş yaşanırken Kanada Devleti gazetelere ilan vererek Türk yetkililerinin kendi vatandaşlarını nasıl iyi karşıladığını söylediler. Aynı şekilde, Avustralya Büyükelçiliği, Brezilya Büyükelçiliği Başbakanlığımıza hemen hemen her gün telefon açarak teşekkür ettiler; çünkü, Türkiye, olaya ilk günden beri yardımcı olmak ve çözüm üretmek için çaba gösteren bir ülkeydi.
Lübnan olayı Türkiye'nin yeni, itibarlı ve ağırlıklı uluslararası profilini bir kez daha ortaya çıkardı. Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin; yani, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin tüm üyeleriyle ve küresel tüm güçlerle İsrail, Lübnan, İran, Suriye gibi tüm bölgesel güçlerle ve hatta, Hizbullah gibi, Hamas gibi farklı taraflarla kesintisiz ve sağlıklı iletişim kurabilen başka bir ülke var mıdır?! Soruyorum arkadaşlar size; bu, bir itibar ve kuvvet göstergesi değil midir?! Bu dünyada bu saydığım ülkelerin liderlerini ve gerek küresel gerek bölgesel ülkelerin liderlerini telefon açtığı zaman bulabilen kaç tane lider vardır; fazla sayabilir misiniz?! Biz, Başbakanımızın bu becerisinden gurur duyuyoruz; utanmayın, siz de gurur duyun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Bırak bunları!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bu süreçte Türkiye'nin yaptıklarını tekrarlamaya çalışan bazı Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri de oldu. Türkiye benzeri etkinlik sahası kurmak istediler. Başarabildiler mi; hayır; çünkü, istenmediler.
Şimdi, biraz evvel burada konuşan Anamuhalefet temsilcisi dedi ki: "Yahu, görüşmelerinden övgüyle bahsediyorlar. İşte, Başbakanımız şununla konuştu, Dışişleri Bakanımız bununla görüştü…" Yahu, sizin hayalleriniz bile yetmez bizim yaptığımız temasları yapmaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yapma yahu!..
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Vay, vay, vay!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bu ortamda her iki tarafla iyi ilişki içinde olan ve iki tarafın da güvenini taşıyan Türkiye'ye ihtiyaç daha da artmıştır. Biz, bugün bu ihtiyaca cevap vermek için burada toplanmış bulunmaktayız. Bildiğiniz gibi, bu ihtiyaç geçtiğimiz aylarda Ortadoğu'da yaşanan çatışmalar ve İsrail'in Lübnan'ı işgaliyle ortaya çıkmıştır.
Sayın milletvekilleri, Ortadoğu ülkeleri arasında şimdiye dek radikaller ve ılımlılar diye doğru ya da yanlış bir ayırım vardı; ama, İsrail'in Lübnan'a saldırısından sonra radikallerin sayısının gittikçe arttığını görüyoruz. Artık Ortadoğu'da ılımlı olmak çok zor hale geldi. Ortadoğu'da diğer ülkeler, ılımlı olmayı fazla benimseyemiyorlar, kendi halklarına bunu anlatamıyorlar; ama, Türkiye'nin sağduyu temelinde giden siyaseti bu yüzden çok önem taşımaktadır. Gerek milletvekili arkadaşlarımızın gerekse bazı müttefiklerimizin bunu iyi tahlil etmesi gerekir.
Böyle hassas bir ortamda bazılarının radikalizmin daha da tırmanmasını sağlayacak, âdeta ateşe benzin döken yaklaşımlarını, ben, anlamakta zorluk çekiyorum. Bütün bu endişe verici çatışma ortamı içerisinde, Türkiye ve tabiî ki AK Parti, Ortadoğu için gururlu ve onurlu bir ilham kaynağıdır. Türkiye ve AK Parti, Ortadoğu için haklı bir modeldir.
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül'ün kitlelere güven veren ve kitleleri sürükleyebilecek o liderlik etkilerini itidal ve sağduyu yolunda kullanmaları, bütün dünyanın saygı duyması gereken bir tutumdur. Ortadoğu'da kin, çatışma ve gerilim arayan başka liderlerin öne çıktığı bugünlerde, Türkiye liderlerinin hoşgörüyü, barışı ve uzlaşmayı, karşılıklı anlayışı ısrarla telkin etmeleri, dünya barışı için büyük bir şanstır. AK Parti ve Türkiye'nin kıymetini anlamayanlara, Ortadoğu'nun sokaklarındaki silah sesleri belki yeteri kadar uyarı olabilir. Bölgede barış ve huzur için en çok çaba sarf eden ülkelerin ve yönetimlerin başında geliyoruz.
Sayın milletvekilleri, Lübnan'ın bağımsızlığı, Lübnan'ın toprak bütünlüğü ve siyasî birliği çok ama çok önemlidir ve korunmalıdır. Askerimizin oradaki varlığı da bunu sağlayacaktır. Filistin'de, Lübnan'da yaşanan olayların sadece o ülkelerle sınırlı kalmayacağı hepinizin malumudur. Bu bölgede yaşananlar, Ortadoğu'yu, dünyayı ve yurdumuzu yakından ilgilendirmektedir. Bu yüzden, bölgede sağlanması gereken barış sürecine tüm gücümüzle destek vermeliyiz. Biliyoruz ki, aynen önceden olduğu gibi, kıymetli muhalefet sözcüleri biraz sonra belki yine çıkacaklar buraya "Lübnan'da ne işimiz var" diyecekler, hatta bazıları "turistik seyahate mi gidiyoruz" diye soracaklar.
Arkadaşlar, bizim Lübnan'da çok işimiz var ve orada yapılması gereken çok önemli işler var. Lübnan'ı kendi haline bırakırsanız, sorun gelir sizin sınırınıza dayanır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Çocuklarınızı gönderecek misiniz?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Tekrar ediyorum, bölgesel barış sağlanmazsa ne küresel barış ne Türkiye'nin ulusal çıkarları korunabilir.
Biraz evvel soruldu, vicdan terazisinden bahsedildi, "vatan sağ olsun diyebilir miyiz" dedi. Eğer, Lübnan'daki ateş büyür de bizi de sararsa ve bizi de yakmaya başlarsa, o zaman vatan sağ olsun mu diyeceğiz; yoksa, bugün gidip orada yangını söndürmek için mi uğraşacağız ve vatan sağ olsun diyebileceğiz?! Bunu da sizlere soruyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kaç kişiyle yangını söndüreceksiniz?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Çocuklarınızı gönderecek misiniz?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bu kriz çıktıktan sonra Ortadoğu'yu adım adım dolaşıp telkinlerde bulunan Sayın Dışişleri Bakanımız ve ayrıca bütün dünya liderleriyle, Sayın Sinyora'yla, Sayın Annan'la, Sayın Bush'la, Sayın Esat'la, Sayın Chirac'la, Putin'le konuşan Başbakanımız krizin büyümesini engellemek ve risklerin azaltılması için ellerinden geleni yaptılar. Muhalefet ne yaptı; soruyorum arkadaşlar, muhalefet bu dış krizden bir iç kriz yaratabilmenin yollarını aradı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Biraz evvel sordular, "sizi karar almaya zorlayanlar var" dedi Anamuhalefet Liderinin sözcüsü.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Amerika, Avrupa…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Arkadaşlar, biz, dün akşam, AK Parti Grubu olarak saatlerce toplandık, en ufak soruya kadar kendi aramızda tartıştık, herkesin serbest konuşmasına imkân tanındı, değil mi arkadaşlar? Acaba muhalefet partisinde bu kadar demokrasi, bu kadar özgürlük, bu kadar fikir alışverişi var mı, bu kadar istişare var mı?! (AK Parti sıralarından alkışlar) Bize tutup demokrasi dersi vermeyin, önce kendi üyelerinizin kendi fikirlerini net bir şekilde söylemesine müsaade edin.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Bizde fikir birliği var, 8 tane tarikat yok.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Kimisi kalkıyor diyor ki: "Doğru bilgileri vereceksiniz." Yani, zamanında gazete manşetlerinden, gazete köşelerinden devletin kriptolarını gizlediğini okuduğumuz birileri kalkıp bize burada ahlak dersi verecek, ben bunu kabullenemiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Dediler ki: "Sayın Gül çok değişmiş, Afganistan'da farklı konuşuyordu şimdi farklı konuşuyor. "
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Doğru…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Afganistan olayı geldiği zaman Meclise ne Birleşmiş Milletler kararı ne de başka bir uluslararası örgütün kararı vardı; ancak, Türkiye'de, Mecliste o karar çıktıktan daha sonra NATO kararı alındı.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bırakın da Sayın Gül kendisi savunsun.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Şimdi, hazır değişimden bahsederken, ben de sizlere buradan bir cümle okumak istiyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Avukatlığın bu kadarı fazla.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bakın, şu cümleyi iyi dinleyin arkadaşlar… Siz, hele siz iyi dinleyin…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Gül savunsun, bırakın avukatlığı.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - "Uluslararası hukuku ve insanî kaygıları gözeten her türlü girişimde Türkiye'nin de sorumluluk üstlenmesi, ülkemize kazandırmak istediğimiz etkinlik açısından değerlendirilmelidir. Bunu bir ortak sorumluluk konusu olarak düşünüyoruz." Bu laf 6 Aralık 1992 yılında söylenmiş. Kim söylemiş biliyor musunuz; Anamuhalefet Partimizin Sayın Genel Başkanı Deniz Baykal söylemiş.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Doğru; ama, İsrail'in bekçiliği var mı?! İsrail bekçiliği var mı?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Şimdi, biz, bugün, aynı şekilde, Türkiye'nin itibarı diyoruz; ne işimiz var canım, aman yardım etmeyelim, aman ellemeyelim, böyle izolasyonuz, içine kapanık bir şey ortamı içerisine girmişler.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İsrail bekçiliği var mı Egemen Bey?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) -anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Anlayamazsın!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bir de kalkıp 1 Martla karşılaştıranlar oluyor. 1 Martta Türkiye topraklarına yabancı bir ülkenin askerinin girmesi söz konusuydu. Türkiye'nin bir yere asker göndermesiyle ilgili bir tezkere değildi.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İstiyordunuz ama!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Elma ile armudu karıştırmayalım, insanların kafasını karıştırmayalım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - O işgale de olumlu oy verdiniz!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bakın, ben size bir anekdot anlatmak istiyorum. Geçen hafta İtalya'nın Savunma Bakan Yardımcısı, ki NATO Parlamenterler Asamblesinden çok yakın arkadaşlığımız olan Senatör Forcieri Formula 1 yarışlarını izlemek için İstanbul'a gelmişti. Kendisiyle biraz sohbet etme imkânımız oldu ve sordum İtalya Lübnan'a asker gönderecek mi? "Evet, göndereceğiz" dedi. Muhalefetinizin tepkisin ne diye sordum. Kendisi de gerçek, samimî bir sosyal demokrattır, öyle bizdeki gibi statükocu sosyal demokratlara benzemez. Dedi ki…(AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Hop!.. Hop!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Allah Allah!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Üstünüze alınmayın efendim, üstünüze alınmayın. Yarası olan gocunur.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Şimdi şeriatçı devrimcilik var!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Dedi ki: "Anamuhalefet Partisinin Lideri Sayın Berlusconi bize bu konuda en çok desteği veren siyasetçi oldu."
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Şeriatçı olmaktan iyidir!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Yani, İtalya'da da muhalefet var arkadaşlar, bilmiyorum bundan çıkarılması gereken birtakım dersler vardır herhalde.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Kuzey Irak'tan bahset!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Şimdi, burada yanlış olan demokratik tartışma görüntüsü altında süren demagoji ve kışkırtmadır.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Kuzey Irak'tan bahset! Savunuyorsun, değil mi?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Burada yanlış olan, maksatlı çarpıtmalardır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Evet!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Yanlış olan, millî ve stratejik bir meselede muhalefetin sağduyudan her geçen gün uzaklaşmasıdır. Muhalefet, kulağa hoş gelen kelimeler, yok misket bombası, yok süngü, yok çatışma…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yok mu?! Öyle mi?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Yahu, çatışma kuralları diye bir şey yok. Onun adı engagement rules, Türkçesi de angajman kuralları. Siz tercümeyi bir kere yanlış yapıp, insanların kafasını karıştırıyorsunuz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Senin işin o!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Muhalefet sözcüleri korku ve abartmayla Meclisi sindirmeye, kamuoyunu korkutmaya çalışmaktadırlar.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - O senin Genel Başkanın yaptığı...
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadırlar.
Bir de Lübnan konusu açılınca PKK'yla mücadele konusunda demagoji başlıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne demagojisi?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Lübnan'a sınırlı bir barış gücü yollayacağız, eğer bu tezkere burada kabul edilirse. Türk Ordusunun PKK'yla mücadele kabiliyetinde herhangi bir, çok şükür ki herhangi bir eksikliği yoktur ve de olmayacaktır. (CHP sıralarından gürültüler) Her zaman gücümüz ve kararlılığımızla terör örgütüyle içeride de, dışarıda da mücadeleye azimle devam edeceğiz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Utanmaz adam! Ne zaman gittin utanmaz?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Mücadele, Türkiye içindeki teröristler yanında, Türkiye sınırı dışında yuvalanan teröristleri de kapsamaktadır.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sen ne zaman gittin devletin adına?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Hiçbir terörist hiçbir yerde Ordumuzun pençesinden uzakta ve dokunulmaz değildir.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Utanmaz, sen ne zaman gittin devletin adına?! Utanmaz adam!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Hiçbir terörist hiçbir mağarada rahat uyuyamaz. PKK terörü ve bununla mücadele hiçbir zaman hiçbir şekilde zaafa uğramaz, uğratılamaz. Terörle mücadele…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Senin PKK'yla ilişkin var mı yok mu; onu açıkla!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - …başka konularla sulandırılamaz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Tabiî tabiî!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Buna teşebbüs edenler varsa da karşısında bizi bulurlar. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Utanmaz!.. Utanmaz!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - PKK'yla mücadele, süregelen bir devlet politikasıdır.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Önce Kandil'e gideceksin, Kandil'e! Utanmaz!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Partimiz ve hükümetimiz, bütün kararlılığıyla bu politikanın arkasındadır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İsrail Başbakanı gözlerinden öpüyor senin!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Amerika'ya git sen, Amerika'ya!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Tekrar ediyorum, muhalefetimiz, dış krizlerden kendine bir iç kriz çıkarma fırsatı arıyorsa, boşuna uğraşıyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İsrail Başbakanı gözlerinden öpüyor senin!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, biz, Lübnan Savaşı sırasında da sonrasında da, tüm taraflarla samimî ve açık olduk. İşte bu yüzdendir ki, Türkiye'ye asker gönderme teklifi hukuken yetkili iki ayrı yerden gelmiştir. Bir tanesi, Lübnan Başbakanı Sayın Fuad Sinyora'dır; diğeri ise Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Kofi Annan'dır. Türkiye'nin başka bir ülkenin talimatıyla oraya asker göndereceğini savunmak abesle iştigaldir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Kılavuzu bunlar olursa, Başbakan zordan kurtulmaz.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bize Lübnan'a asker gönderme teklifi geldiğinde, biz bazı şartlar koştuk. Neydi bu koyduğumuz şartlar:
1- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı istiyoruz dedik, meşruiyet istiyoruz dedik, mutabakat istiyoruz dedik. Bunu sağladık mı; evet, bu sağlandı.
2- Bu kararın tüm taraflarca kabul edilmesini istedik. İsrail Hükümeti kabul etti; koalisyonunda Hizbullah'ın da yer aldığı Lübnan Hükümeti de kabul etti; yani, tüm dünyanın kabulüyle bu da sağlandı.
3- Lübnan'a çokuluslu bir güç olması şartını koştuk.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Almanya göndermiyor, göndermiyor!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - 22'si Avrupa Birliği üye ülkesi olan 30'dan fazla ülke asker göndereceğini açıkladı.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Almanya göndermiyor!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Dolayısıyla, üçüncü şartımız da kabul edildi.
4- Bu misyonun herhangi bir grubu silahsızlandırma görevi olmamasını şart koştuk ve 1701 de bunu sağladı. Bunu, ben söylemiyorum; bakın, bunu kim söylüyor: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri söylüyor, Almanya Şansolyesi söylüyor…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - O, neler söylüyor neler!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Finlandiya dönem başkanı başta olmak üzere AB üyesi birçok ülkenin dışişleri bakanı söylüyor…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Siz, PKK'ya karşı ne yaptınız, onu söyleyin, onu anlatın!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - İran Dışişleri Bakanı da söylüyor; çünkü, Hizbullah'ı silahsızlandırma görevi Lübnan Ordusunundur…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Lübnan'ın ordusu var mı?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - …ve sonradan böyle bir talep gelirse Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yeniden bir karar almak zorundadır; o da öyle kolay bir iş değildir.
Her şeye rağmen, böyle bir talep geldi; bunun cevabını da Sayın Başbakanımız çok açık ve net bir şekilde söyledi…(CHP sıralarından gürültüler) "o zaman, derhal askerimizi geri çekeriz" dedi.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Yalan söyleme, yalan!.. Doğru söylemiyorsun!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne bağırıyorsun?!
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Bağıracağım!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - 5-Çokuluslu gücün yapısında, sadece
Batı ülkeleri ve Türkiye olmasın dedik. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Türkiye'nin dışında da, başka Müslüman ülkeler de oraya asker göndersin dedik ve…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Amerika'ya gideceksin…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - …bunu sağlamak için de, ta Malezya'daki İKÖ Genişletilmiş Başkanlık Zirvesine gidip bu konuda temaslarda bulunduk. bir toplantı için 22 saat yol gittik, 6 saat toplantıyı bitirip tekrar geldik ve hiçbir zaman da gocunmadık. Bu ülke için, biz, her türlü özveriye hazırız ve bunun neticesinde…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hiçbir şey yapmadın…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Amerikan vatandaşlığın var mı, Amerikan?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bakın, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Brunei ve son olarak da Katar gibi ülkeler, bu çabaların sonucunda tavır değiştirdiler ve asker gönderme kararı aldılar. Yani, bu beşinci şartımız da yerine geldi. Yani, önceden şart koştuğumuz, sağladığımız koşulların yerine gelmesini sağladık. Askerimizi oraya göndermeden evvel, riski azaltmak, en aza indirebilmek için her şeyi yaptık.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Lübnan'da başlayan ve bölgesel büyük bir yangına dönüşebilecek olan soruna kayıtsız kalamayız. Türkiye kayıtsız kalırsa, bölge de Türkiye'nin taleplerine ve isteklerine karşı kayıtsız kalır.
Ayrıca, Lübnan'ın ata yadigârı olduğunu unutmayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Peki, 100 000 kişi mi göndereceksiniz Lübnan'a da...
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sizin sayenizde…
BAŞKAN - Sayın Bağış, buyurun; konuşmanızı tamamlayınız.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Sırf bu bağlantı bile bizi Lübnan'a bağlıyor, bizim varlığımızı gerekli kılıyor. Yok, o köhne bir tarih ise, tarihinden utananlar, oradan uzak kalmak isteyenler!.. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Onlara da bir lafım var; o zaman, seçimle işbaşına gelmiş, meşru Lübnan Hükümeti, uluslararası hukuka da uygun bir biçimde, bizden yardım istedi.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Senin deden utansın, biz neden utanacağız!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Onlara sırtımızı nasıl döneriz? Lübnan Halkı, Lübnan Başbakanı bizim yardımımızı istiyor arkadaşlar.
ŞEVKET ARZ (Trabzon)- Amerika istiyor, onlar istemiyor…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Neredeyse her gün arıyor, günaşırı arayıp yardım istiyor. Biz onlara sırtımızı dönemeyiz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sen Amerika'ya git, Amerika'ya…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bizim şanlı tarihimizde, böyle, dostlarına, müttefiklerine sırtını dönmek yoktur, ata yadigârı toprakları unutmak yoktur.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Lübnan Başbakanı…
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Türkiye'nin Lübnan'la ilgilenmesinin hem ahlakî hem de siyasî bir gerekliliği vardır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Çok özlüyorsan, git Lübnan'a yerleş!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ahlakîdir; çünkü, Lübnan'daki acılar televizyonlarımızın düğmesini kapayınca bitmiyor. Gazete manşetlerinde artık fotoğrafları görmüyor olabilirsiniz; ama, oradaki acı, oradaki dram devam ediyor arkadaşlar. Siyasî bir gerekliliktir; çünkü, artık, 2006 Eylülü itibariyle, bazılarının dediği gibi "bana dokunmayan Ortadoğu bin yaşasın" deme lüksümüz kalmamıştır.
22 AB üyesi oraya asker gönderirken, İslam Konferansı Örgütünün birçok üyesi oraya asker gönderirken, Türkiye hem İslam Konferansı Örgütünün…
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Hangi ülkeler istedi?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - …hem Avrupa Birliğinin üyeliği yolunda ilerleyen bir ülke iken tavırsız kalamazsın. Herkes oraya gidip sorumluluğunu üstlenirken, elini taşın altına koyarken Türkiye kaçak oynayamaz. Artık, bu izolasyonist tavırlarınızdan vazgeçin arkadaşlar! Üstelik, Türkiye'nin bu gücü ilk kez ortaya çıkmıyor. Türkiye, Irak'ta huzurun sağlanması için Amerikalı yetkililer ile Iraklı Sünnî liderleri birleştirebilen, bir araya getirebilen tek ülkedir. Türkiye, İslam Konferansı Örgütü ve
AB dışişleri bakanlarını bir araya getirebilen tek ülkedir. Türkiye, İsrail ve Pakistan Dışişleri Bakanlarını bir araya getirebilen tek ülkedir. Türkiye, Ortadoğu'da, radikalizme karşı sağduyunun, Batılı ve demokratik değerlerin ve adaletin temsilcisidir. Türkiye, bir NATO üyesidir. NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahiptir ve NATO'nun tek Müslüman ülkesidir. Türkiye, aynı zamanda, bir Avrupa, bir Balkan, Ortadoğu, Akdeniz ve Kafkas bölgesi ülkesidir. İşte bu yüzdendir ki, şimdiye kadar, Avrupa Birliği barış misyonlarının tamamına katıldık. Ordumuz bugüne kadar 28 uluslararası barış gücü ve gözlem görevinde, 10 000'i asker, 1 000'i aşkın sivil, yüzlerce subay, polis ve danışmanla görev üstlenmiştir. Bugün, halen, 1 700'ün üzerinde askerimiz, dünyanın çeşitli ülkelerinde, uluslararası barış güçlerinde görev yapmaktadır. Türkiye, bu görevlerde, 2'si trafik kazasında olmak üzere toplam 7 şehit vermiştir ve onları rahmetle anıyoruz; ama, muhalefetin sözcülerinin bazı gazetelere verdikleri demeçler gibi, işte en çok şehidi biz verdik falan şeyleri de yanlıştır; toplumu yanlış bilgilendirmeyelim, kışkırtmayalım arkadaşlar.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Her gün Türkiye'de şehit veriyoruz! Her gün be!
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Dedenin zihniyeti de öyleydi!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Lübnan'a asker göndermeyi taahhüt etmiş ülkeler arasında Avrupa Birliği Dönem Başkanı Finlandiya, İspanya, Belçika, Almanya, Norveç, Yunanistan, Danimarka, Bangladeş, Endonezya, Nepal, Malezya, Katar, Fas gibi ülkeler var.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yakında Amerika'ya gideceksin! Türkiye'de yaşayamayacaksın!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Hatta, Fransa, İtalya, İrlanda, Polonya, Hindistan, Çin, Ukrayna ve Gana, halen, şu anda orada görev yapıyor askerleriyle. Onun için, arkadaşlar, insanları yanıltmayalım.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Senin vatandaşı olduğun ülke neden yok?
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Benim başka bir ülkenin vatandaşı olduğumu iddia eden birileri var. Ya onlar bu iddialarını ispat edecekler, edemiyorlarsa, ben onları burada suçluyorum, en ağır terimlerle suçluyorum. Eğer…
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Suçlayamazsın!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sen oraya gideceksin, oraya!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Edemezler; çünkü, ben hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyetinin dışında hiçbir ülkenin vatandaşı olmadım, hiçbir ülkenin pasaportunu taşımadım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Oraya gideceksin, oraya!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Hiçbir zaman böyle bir iftiraya sığınmayın, saklanmayın! (AK Parti sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Geldiğin yere gideceksin, geldiğin yere!..
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Arkadaşlar, burada gerçekleri konuşuyoruz, palavralarla işimiz yok.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Amerika'nın havası seni bozmuş, fena bozmuş!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Sormak istiyorum size, bu asker gönderen ülkeler -saydım biraz evvel- hangisi Lübnan'a bizden daha yakın? Hangisi, bizden daha stratejik görüyor Lübnan'ı? Kosova, Bosna, Somali, bu bölgelere barış gücü giderken, hepsinin karar sürecinde Türkiye vardı. Hatta, bugün muhalefette olanlar o gün ya iktidardalardı ya da bu Meclisin çatısı altında o tezkerelere destek veriyorlardı ve bu hararetle de ülkelere asker gönderilmesini savunmuşlardı.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Seni fena gazlamışlar! Karambole gitme!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Meclis tutanakları da var.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Tarih oku, tarih!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Soruyorum: Lübnan Somali'den daha mı az önemli, daha mı az stratejik yoksa Lübnan Afganistan'dan daha mı az tehlikeli?! Aklım almıyor sizin bu iddialarınızı.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Farklarını anlattım; ama, anlayamamışsın.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bakın, Avrupa Birliği, kurumsal olarak Lübnan konusunda ilk defa ortak bir tutum sergiliyor. Çok önemli bir konu, Avrupa Birliği askerî gücünün yetersizliği, Lübnan konusundaki taleplerin de karşılanamaması yüzünden yeniden ortaya çıkmaya başladı. Türkiye, ekonomisi, genç nüfusu, yanında ordusu ve ordusunun görev kabiliyetiyle Avrupa Birliği için stratejik önem taşımaktadır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine aday olan bir ülkenin böyle bir tavırda çekimser ve içine kapanık kalmasının nasıl bir etki yaratacağını herhalde siz de takdir edersiniz. Bilmiyorum, zor; ama, anlayabileceğinizi ümit ediyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sen çok zekisin! Ne biçim konuşuyorsun sen yahu?! Ne biçim konuşuyor Başkan?! Zeka seviyemizi o mu ölçecek?!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Türk Ordusunun kabiliyet ve gücüne bütün dünya saygı duymaktadır. Biz de ordumuzla gurur duyuyoruz. Hem ben Afganistan'a Sayın Başbakanımızla gittiğimizde bizzat şahit oldum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hakaret etmekten vazgeç.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Güneş gözlüğüyle maskelenmiş birtakım Batılı askerlerin, her tarafı silah teçhizatıyla dolu askerlerin gördüğü tepki ile bizim o samimî, içten davranan Türk askerinin gördüğü sevecenlik ve teveccüh arasında dağlar kadar fark vardı.
Arkadaşlar, biz Lübnan'a işgal için gitmiyoruz, biz Lübnan'a muharip güç göndermiyoruz. Lübnan'da, galibi olmayan ve sonu gelmeyecek bir çatışmanın içine sürüklenmiş iki tarafı birbirinden ayırmaya gidiyoruz; iki taraf için de onurlu bir çıkış fırsatı tanımak için gidiyoruz; bundan sonra silahların susması ve Lübnan'da başlayarak, Filistin dahil Ortadoğu'da yıllardır kangren olmuş sorunların çözümüne bir başlangıç fırsatı vermek için gidiyoruz. Aksini yaparsak tarihe hesap veremeyiz.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) - Arkadaşlar, birisi Egemen Beyi tutsun! Vallahi gidiyor şarampole bakın! Fena gazlamışlar!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Şunun altını çizmek istiyorum. Biz herhangi bir ülke veya grubu korumaya gitmiyoruz. Bu iddiaların tamamı abesle iştigaldir. Biz kimsenin taşeronu değiliz…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Aynen öyle.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Kimse de bizi onunla suçlayacak kadar burada o ahlak şeyini aşamaz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sayın Başkan, tutsun birisi, fena gidiyor!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Arkadaşlar, tezkerenin metninde niçin gittiğimiz o kadar net yazıyor. Sayın Dışişleri Bakanımız o kadar net anlattı ki, ben tekrar okumayacağım size.
ATİLA EMEK (Antalya) - Amerika'nın hatırı için gidiyoruz!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Ama, şunu söylüyorum: Bu bölgede söz sahibi olmak ve oyuna gelenlerin değil, oyunu belirleyenlerin safında olmak istiyorsak, biz, sadece askerimizle değil, diplomatımızla, müteahhidimizle, mühendisimizle, doktorumuzla, hemşiremizle Lübnan'a gitmek zorundayız.
ATİLA EMEK (Antalya) - Milletin çıkarlarının yanında olacağız, Amerika'nın değil.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Biz Ortadoğu'ya korkuyla değil, kararlılıkla, güçle gidiyoruz; güçle, güvenle bakıyoruz. Ortadoğu, İskenderun'un; Mardin'in, Diyarbakır'ın bir taş atımı uzaklığındadır. Ortadoğu Türkiye'dir arkadaşlar; Ortadoğu, NATO üyesi olan ve AB yolunda hızla ilerleyen Türkiye'nin kendi interlandı içindedir, kendi coğrafyası içerisindedir. Bundan korkmayın, milleti korkutmaya çalışmayın, demagoji yapmayın, korkmayın arkadaşlar, korkmayın.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sen korkma!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Korkmak yerine Türkiye'ye güvenin. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Sen Amerika'dan korkuyorsun, İsrail'den korkuyorsun.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Lübnan'a gitmeliyiz. Lübnan'a, büyük bir ülke olmanın sorumluluğu ve bilinciyle gitmeliyiz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Bende korku yok, sen kendine bak!
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Lübnan'a tarihî görevimiz olduğu için gitmeliyiz; Lübnan'a Bayrağımızın dalgalandığı yerde…(CHP sıralarından gürültüler)
Dinleyin…Dinleyin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Gücün yetiyorsa bunları köy kahvelerinde söyle de cevabını halktan al sen!
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım; Sayın Baloğlu, Sayın Nas, Sayın Emek; böyle bir üslup yok. Yani, bir hatibin her konuşmasına her dakika müdahale… Hayır efendim, böyle bir üslup yok. Lütfen… Lütfen…(CHP sıralarından gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) - "Korkmayın" diyor. Kimden korkacağız?
BAŞKAN - Lütfen Sayın Emek… Lütfen, buyurun. Niye bağırıyorsunuz ki?.. Bağırmakla neyi halledeceksiniz? Hiçbir şey hallolmaz. Lütfen, buyurun…
ATİLA EMEK (Antalya) - Milletin bekçileri olarak, millet için buradayız. Kimden korkacağız? Üslubuna dikkat etsin!
Biz milletvekilleriyiz, kimseden korkumuz yok. Sen Amerika'dan korkma yeter. Allah'tan kork, Allah'tan!
BAŞKAN - Sayın Bağış, eksüreniz doldu. Ek 1 dakika süre vereceğim. Konuşmanızı tamamlayınız efendim.
Buyurun. (CHP sıralarından gürültüler.
EGEMEN BAĞIŞ (Devamla)- Arkadaşlar, son dakika… Son bir dakika; ona da sabredin.
Lübnan'a tarihî görevimiz için gitmeliyiz.
ATİLA EMEK (Antalya) - Sen git.
EGEMEN BAĞIŞ (Antalya) - Lübnan'a, Bayrağımızın dalgalandığı yerde barış ve huzurun yeşerdiğini insanoğluna tekrar hatırlatmak için gitmeliyiz. Çağdaş, demokratik, laik, özgürlükçü,
müreffeh bir Türkiye olarak, bir model olarak gitmeliyiz. Daha çok çocuğun ölmemesi, daha çok annelerin ağlamaması için gitmeliyiz. Yaşama hakkı adına Lübnan'a gitmeliyiz. Oradaki acıyı görüp, oradaki dramı görüp üzülüyorsak, siz de akşamleyin başınızı yastığa koyduğunuzda sizin de yüreğiniz benimki gibi sızlıyorsa, o zaman bu tezkerenin gereğini siz anlıyorsunuz demektir. O zaman neden Lübnan'a gitmemiz gerektiğini anlıyoruz demektir.
Arkadaşlar, gelin, bu işleri iç siyasete malzeme yapmayalım. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum ve bu kararın ülkemiz için, milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)




Kent Haber
Yayın Tarihi : 7 Eylül 2006 Perşembe 14:07:46
Güncelleme :7 Eylül 2006 Perşembe 23:55:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?