Elimin altındaki bazı seçim araştırmalarına bakıyorum. Evet, daha köprülerin altından çok sular akar, sonuçlar tabii değişebilir.
Ama bu sonuçlar daha şimdiden bazı çevrelerde alarm zillerinin çalmasına yol açabiliyor.
Seçim sonrası ne olacak?
Bir de Anayasa referandumu ile ezici çoğunluk yeni cumhurbaşkanını halkın seçmesine karar verirse...
Düğüm hep aynı:
Muhtıracılar ne yapacak?
Bu soruyu son zamanlarda Avrupa ülkelerinden gelen meslektaşlarım özellikle soruyor. Neredeyse seçimden çok seçim sonrasıyla ilgili halleriyle dikkati çekiyorlar.
Nedeni malum.
AKP yüzde 40 gibi
Onların da haberdar oldukları bazı seçim araştırmaları var, AKP'yi yüzde 40'ın altında göstermeyen... Kararsızlar dağıtılmadan yüzde 39-40'ı bulabilen... (TEMPO dergisinin son sayısındaki seçim araştırmasında yüzde 41.3)
AKP tek başına gelir mi?
367'yi yakalar mı?
Ya da oyunu artırırken, milletvekili sayısı azalır ama yine tek başına iktidara gelir mi AKP?
Anayasa referandumu ile cumhurbaşkanını halkın seçmesinde karar kılınır, Abdullah Gül de adaylığını bu durumda devam ettireceğini söylediğine göre, siyaset sahnesinde ne olur?
Ve arkasından aynı soru:
"Bu gelişmeler halinde muhtıracılar ne yapar?"
Bir kez vurguluyorum:
Böyle bir sorunun, 27 Nisan'daki antidemokratik gelişmeyle birlikte ülkemizin siyaset yaşamına girmesi gerçekten büyük bir talihsizlik olmuştur.
Yazık!
Bu soru yüzünden Türkiye'nin yakın geleceğine dönük olumsuz beklentiler daha şimdiden birikmeye başlamış durumda... Seçim sonrası yeni bir hesaplaşma kapısı mı açılacak tedirginliği bugünden zihinleri bulandırıyor.
Evet yazık!
Siyaset meydanı bir kez daha kuşatılmak ve muhtıra eliyle düzenlenmek isteniyor.
Bu nereye kadar mümkün?
Siyaseti kendi olağan rayından çıkarıcı, zorlayıcı manevraların 12 Eylül sonrasında, 28 Şubat sonrasında Türkiye'ye ne gibi istikrarsızlık örnekleri yaşattığını unuttuk mu?..
Şimdi bir yandan CHP'nin (DSP'nin de sağlayacağı psikolojik ivme ile) yükselmesi, öte yandan DYP-ANAP birleşmesi ve MHP yoluyla AKP'nin muhalefete doğru aşağı çekilmesi hedef olarak konmuş durumda...
Olabilir mi?
Muhtıra ve seçim kararı sonrasında yapılmış bazı ciddi seçim araştırmalarında böyle bir tablo henüz ortada yok.
DP barajı kılpayı geçiyor
DYP ile ANAP birleşmesinden doğacak DP, barajı kıl payı geçer durumda. AKP kurmayları, daha çok Ege ve Marmara'daki çiftçi oylarını toplayan DYP'nin akıllı bir seçim kampanyası ve iyi adaylarla barajın altına çekilebileceğini öne sürüyorlar. 

Öte yandan MHP de bir baraj altı, bir baraj üstü seyrediyor. Muhtıra karşısında fazla sessiz ve uslu kalınmış olması, MHP'li seçmen tabanının bazı kesimlerinde AKP'ye yarayacak tepkilere yol açmış olabilir. 

CHP 24'e kadar çıkabilir
CHP'ye gelince...
Mitingler ve DSP ile birleşme flörtü seçim araştırmalarına daha yansımamış. Kararsızlar dağıtılmadan genellikle yüzde 20'nin altında -yüzde 14'le 15'te- seyreden CHP'nin, seçim zamanı en çok yüzde 22-24'e kadar çıkabileceği belirtiliyor.
Ya Genç Parti faktörü?.. 

2002 seçimlerinde DYP ile MHP'yi budamış olan GP'nin Ege ve Marmara'nın bazı seçim bölgelerinde özellikle DYP'yi hâlâ biçebileceği konuşuluyor. 

Son seçim araştırmalarında sorulan iki soru daha var.
Cumhurbaşkanını halk seçsin mi?
Bu soruya ezici evet çıkıyor.
Muhtıra, AKP'ye kazandırdı mı?
Bu sorunun yanıtı da evet...
Seçim zamanına kadar daha köprülerin altından çok sular akabilir. Sağlıklı öngörüler için haziranın ilk haftasında yayımlanacak milletvekili aday listelerini görmek lazım.
İyi pazarlar!