2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

BUGÜNÜN BASIN ÖZETLERİ

 

8 askere ’görevi ihmal’den tutuklama 
Van Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde PKK saldırısı ardından kaçırılan ve 14 gün sonra da serbest bırakılan 8 askerin tutuklanmasına karar verdi.
8 asker, "Memuriyet görevinin gereklerine aykırı hareket etmek", "emre itaatsizlikte ısrar" ve "yurt dışına firar" suçlarından tutuklandı. Uzman Çavuş Halis Çağan, Çavuş Mehmet Şenkul, erler Ramazan Yüce, İrfan Beyaz, Fuat Başoda, İlhami Demir, Özhan Şabanoğlu ve Fatih Atakul, Hacıbekir Kışlası içindeki Van Askeri Cezaevi’ne konuldu.

8 asker dün ifade verirken, Van Barosu’ndan avukat istendi. Baronun görevlendirdiği avukat Ramazan Korkmaz, tutuklama kararının ’Askeri disiplinin aşırı derecede sarsılması, isnat edilen suçlarla ilgili kuvvetli suç şüphesi ve yurt dışına firar olasılığı’ gerekçeleriyle verildiğini söyledi. Avukat Ramazan Korkmaz, askerlerin tutuklanmasına 7 gün içinde itiraz hakkının bulunduğunu ve bu hakkı kullanacağını söyledi.
Bağlar’a bakın 
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye’nin son günlerde hızla değişen siyasi gündemini, terörle mücadele, Başbakan’ın ABD gezisi ve DTP’lilerin son günlerdeki çıkışlarını değerlendirdi.

DTP’lilerin seçmenlerinin sorunlarını dile getirmediğini belirten Toptan, "Diyarbakır’ın 500 bin nüfuslu yoksul Bağlar semtinin hiç mi sorunu yok" dedi. Toptan’ın Hürriyet’e yaptığı, gündeme ilişkin değerlendirmeler şöyle:

UMUDUM ZAYIFLIYOR DTP’yi itmemek lazım. Bu toplum, bu parlamento yasal düzenlemelerle onların milletvekili seçilmesini engellemeyi düşünmedi. Sistem onlara milletvekili yolunu açtı. Meselelerini her platformda dile getirmelerine karşı değilim. Ancak şu sıralardaki bazı tutumları, onları anlamamızı güçleştiriyor. Tüm dünya PKK’ya terör örgütü derken, bunu söyleyemiyorlar, söylemeleri gerekir. PKK’ya karşı kesin tavır ortaya koyamıyorlar. Son zamanlarda sarf edilen bazı sözcükler beklentimizi, umutlarımızı zayıflatıyor, zedeliyor.

Rüyamda beni kim kovalıyordu?

Bu aralar inanılmaz rüyalar görüyorum. Çizgi roman gibi. Nasıl absürd, nasıl renkli. Maceradan maceraya koşuyorum.

Belki de o yüzden gittim rüya eğitim seminerleri veren klinik psikolog Dr. Cengiz Demirsoy’u buldum, röportaj yaptım. Rüyalar, gerçekten neyin nesidir anlamaya çalıştım. Bir sürü şey konuştuk. Cumartesi günü yayınlandı ama hepsini aktaramadım. Gelen maillerden yoğun ilgi olduğunu fark ettim. Bugün sofranıza biraz daha "rüya" getiriyorum...

Madem rüyadaki bazı olayların anlamları ortak, o zaman soruyorum... Rüyada, bizi kovalayan bir şey varsa...

- Hayatımızda da kaçtığımız, tehlikeli gördüğümüz bir şey var demektir...

Kovalayan, bildiğimiz bir şeyse ne anlama geliyor, bilmediğimiz bir şeyse ne anlama geliyor?
Ayşe Arman yazdı...

03.30’da kaza ve kovalamaca 
Modacı Canan Yaka ve şarkıcı Selçuk Ural’ın kızı Aslı Yaka Ural, Beşiktaş’ta otomobiliyle yayaya çarptıktan sonra kaçmak isterken yakalandı. Ural 1.65 promil alkollü çıktı.

BEŞİKTAŞ Ihlamur Yıldızı Caddesi üzerinde dün 03.30 sıralarında iki arkadaşıyla eğlenceden dönen Aslı Yaka Ural, Mini Cooper otomobiliyle yolun karşısına geçmeye çalışan seyyar satıcı Hikmet Bilir’e çarptı. Olay yerinden kaçan Aslı Yaka Ural’ın içinde iki arkadaşının da bulunduğu otomobil, polis tarafından izlenerek durduruldu. Çarpmanın şiddetiyle yola savrulan ve Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedaviye alınan Bilir’in hayati tehlikesinin olmadığı açıklandı.

Çakıcı’yla Nice’te yakalanmıştı

Adli Tıp Kurumu’nda alkol muayenesi olan Aslı Yaka Ural’ın, 1.65 promil alkollü olduğu belirtildi. Ünlü modacı Canan Yaka ile şarkıcı Selçuk Ural’ın kızı olan Aslı Yaka Ural, bir dönem birlikte yaşadığı Alaattin Çakıcı ile Fransa’nın Nice kentinde yakalanmıştı. Kendisini yakalayan polislere, "Terörist miyim ben, neden yakaladınız beni, adam birden önüme çıktı" dediği belirtilen Aslı Yaka Ural, işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilmeden serbest bırakıldı.
Ölümle burun buruna 
3 kişinin öldüğü kazada eski futbolcu Murat Sözkesen, eşi ve oğlu ile 4 kişi yaralı kurtuldu.

ÇANKIRI’nın Kurşunlu İlçesi’nde 3 kişinin öldüğü kazada yaralanan 7 kişi arasında Galatasaraylı eski futbolcu, Ünyespor Kulüp Başkanı Murat Sözkesen ile eşi ve oğlunun da bulunduğu ortaya çıktı. E-80 karayolunun Çankırı’nın Kurşunlu Bozkuş Mevkii’nde Osman Bölükbaş’ın kullandığı otomobilin, dün sabah Engin Korkmaz’ın (41) otomobiliyle çarpışması sonucu, araç sürücüleri Osman Bölükbaş (29) ve Engin Korkmaz ile Emine Korkmaz (62) öldü, 7 kişi de yaralandı.

Çarpışma ile uyandım

Çankırı Devlet Hastanesi’ne kaldırılan ve burada tedaviye alınan Murat Sözkesen ile oğlu Emirhan’ın (2) durumunun iyi olduğu, ancak eşi Nilcan Sözkesen’in (28) durumu ağır olduğu için Ankara’ya sevk edildiği öğrenildi. Çankırı Devlet Hastanesi’nde tedavisi yapılan Murat Sözkesen, kaza anını hatırlamadığını belirterek, "Arkada oturuyordum. Kar yağıyordu ve sanırım buzlanma vardı. Uyuyordum, kaza ile uyandım" dedi.

 

Suudi Hanedanı’ndan nefretimin sebepleri
OLDUM olası sevmemişimdir Suudi Hanedanı’nı.

Yani...
Bendeki bu sevgisizliğin, son zamanlarda dünya görüşümde ve hayat tarzımda meydana gelen belirgin "gevşeme" ile bir alakası yoktur.
Hadi açıkça yazayım:
En "radikal İslamcı" takıldığım günlerimde de şu "Suudi yönetimi"nden tiksinirdim.
Uzağın da uzağındaydılar benim için.
O günlerde...

Suudi yönetiminin Amerikancılığına gönderme yapmak için, "Suudi Arabistan" yerine "Suudi Amerika" derdik.
"Amerikancı İslam" diye de bir tabir uydurmuştuk.
En çok Suudi Hanedanı için kullanırdık bu tabiri.
Suudi Hanedanı mensuplarının ikiyüzlülüğünü de fena halde sarakaya alırdık.

Düşünün:

Adamlar, İslam adına ülkelerinde kadınların araba kullanmasını bile yasaklayacak kadar "sofu" takılıyorlar...

Ahmet Hakan yazdı...

Aşçıydı, dansçı olacak sandı, fuhuşa zorlandı 
Fuhuştan "Alo 157" hattıyla kurtulan kadınlar, birbirinden ilginç maceralar anlatıyor.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü’nde (IOM) toplanan yaşam hikayeleri arasında, Romanya’da aşçıyken dansçı olarak çalışmak için Türkiye’ye gelip fuhuşa sürüklenen de var, garson olarak getirildiği otelde yol parasını fuhuşla ödemesi istenen de. İşte IOM’un derlediği kadın hikayeleri:
8 Rumen kadın da sayemde kurtuldu ROMANYA
Ben aşçıyım. Gazinoda dansçı olarak çalışacağımı söylediler. İmzaladığım sözleşmeye göre Türkiye’ye gelişim ve buradaki konaklama giderlerimi Türkiye’deki işveren ödeyecekti. Ancak Türkiye’ye gelince bana borçlu olduğumu söylediler. Türkiye’ye gelme, konaklama, doktor masrafları ve hatta içtiğim sigaralar dahil, her şey önüme borç olarak listelendi. Borcumu konsomatris olarak çalışarak ödememi istediler. Kabul etmeyip evime dönmek istedim. Gitmeme izin vermediler. Romanya’da, vize almak için gittiğim Türk elçiliğinde, bana 157 hattını tanıtan broşür verilmişti. Broşürlerde Rusça ve Rumence konuşulduğunu hatırladım ve hemen 157’yi aradım. 157 operatörleri polisle koordinasyonu sağladılar. Benimle birlikte 8 Rumen kadın daha kurtarıldı. Diğerleri, ülkelerine boş dönmek istemedikleri için paralarını alma ümidiyle şikayetçi olmadılar
Tarihi oturuma diplomatik ayar 
TBMM, yarın tarihi bir oturuma tanıklık edecek. İsrail Cumhurbaşkanı Peres ile Filistin Devlet Başkanı Abbas, ilk kez bir Meclis çatısı altında bir araya gelecek. Daha önce ayrı ayrı konuşmaları planlanan iki lider, ince bir diplomatik planlamayla, aynı anda Meclis’te olup art arda Genel Kurul’a hitap edecekler.

İSRAİL Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın yarın saat 15.30’da TBMM Genel Kurulu’na hitaben yapacakları konuşma, dakika dakika planlandı. Peres’in Abbas ile aynı anda TBMM’de bulunup art arda kürsüsüne çıkması önerisinin TBMM Başkanı Köksal Toptan’a ait olduğu öğrenilirken, oturuş düzeninde de Türkiye damgasının hissedilmesi sağlandı. TBMM Genel Kurulu’na hitap etme konusundaki ilk önerinin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’den geldiği öğrenildi. Önce, Peres’in saat 15.00’te, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın ise saat 16.00’da Meclis’e gelmesi ve ayrı ayrı konuşma yapması planlandı. Ancak, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın girişimleriyle, iki liderin aynı anda salonda olmaları ve art arda hitap etmeleri sağlandı.

Washington ve Kral Abdullah fiyaskosu


BEYAZ Saray’daki karşılamadan sonra Başkan Bush ile Başbakan Erdoğan baş başa görüşmek için Oval Ofis’e geçtiler.

Görüşmeye sadece Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile Başkan Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Dadley katıldı.

İçeri tercüman bile alınmadı.

Tercümanlığı Türkiye Dışişleri Bakanı yaptı.

Bu toplantı tam bir saat sürdü.

Ne konuşuldu, ne gibi kararlar alındı, kim kimden ne istedi, kim kime ne verdi, kim kimden ne aldı?

Bütün bunlar sır olarak kaldı.

Bu önemli görüşmenin zabıtları da tutulmadığı için bunlar devlet arşivlerine girmedi.

Türk halkı, yazgısının konuşulduğu bu görüşme hakkında hiçbir şey öğrenemedi.

Tarafsız gazeteciler, Washington görüşmelerini bir tek sözcükle özetlediler:

FİYASKO...

Tufan Türenç yazdı...

 

Irak'ta diplomatların yeni adresi: ERBİL 
Irak'ın diğer bölgelerine oranla daha istikrarlı ve ekonomik olarak daha canlı olan kuzeyinde, diplomatik faaliyetler de hız kazanıyor. Erbil'de halihazırda 8 ülkenin temsilciliği var, 8 ülke de sırada bekliyor
Irak'ın terör ve mezhep çatışmalarına sahne olan başkenti Bağdat'ın yanı sıra Kuzey Irak'ın Erbil kenti de bir diplomatik merkez olarak kabul görmeye başladı. Şu anda 8 ülke Erbil'de diplomatik faaliyet sürdürürken, 8 ülke de temsilcilik açmak için girişimlerini hızlandırdı.
Kentte karaborsada satılan akaryakıta her gün zam yapılmasına ve elektrik sıkıntısına rağmen, uygulanan kalkınma planı yabancıların da ilgisini çekiyor.
BM de ofis kuruyor
Erbil'de yapımı tamamlanmak üzere olan uluslararası havaalanına askeri ve sivil büyük uçakların inmesi için pist yapımı çalışmaları sürüyor. Erbil ve Süleymaniye'de yapılan villalar 150 - 700 bin dolar arasında alıcı buluyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Avrupa'dan inşaat şirketleri de bölgede dev alışveriş merkezleri, oteller ve iş merkezleri yapıyor
Kral, bayraksız uğurlandı 
Türkiye'ye gelişinde ülkesinin bayrağı göndere çekilerek karşılanan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Atatürk'ün ölüm yıldönümüne denk gelen 10 Kasım'da ayrılırken kendi bayrağının yarıya çekilmesine izin vermeyince uğurlanışı 'bayraksız' oldu
Suudi Arabistan Kralı Abdullah, önceki gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından karşılanırken, diğer yabancı liderlere uygulandığı gibi Esenboğa Havalimanı VIP Salonu önündeki bayrak direklerine Türk ve Suudi bayrakları çekildi. Kral Abdullah'ın dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından uğurlanışı sırasında bayrak direklerinde sadece 10 Kasım nedeniyle yarıya indirilen Türk bayraklarının bulunması, Suudi bayraklarının olmaması dikkat çekti.
'Biz bayrağımızı indirmeyiz'
Ziyaret öncesinde yapılan protokol görüşmelerinde, Kral Abrdullah'ın Türkiye'den ayrılacağı günün Atatürk'ün ölüm yıldönümüne denk gelmesi nedeniyle Esenboğa Havalimanı'nda uygulanacak bayrak düzeninin de ele alındığı öğrenildi. 

Müslümanım demezsen para yok! 

Bugünlerde arşivden gidiyoruz. Bu 10 Kasım'da, Cumhurbaşkanı dahil cümle devlet ricali, çağrı üzerine ve protokol kurallarını yerle bir etme pahasına Suudi Kralı Abdullah'ın oteline koşturdu ya...
Bu muhabbetin tarihi kökenlerini ve Suudi cenahından gördüğü karşılığı, 33 yıl önceki bir başka ziyaretten hatırlatmak istedim.
Çünkü dünü hatırlamak, bugünü anlamayı kolaylaştırır.

Ecevit'i şoke eden görüşme
Sene 1974...
Petrol krizinin can yaktığı yıl...
Ocak'ta koalisyon kuran CHP-MSP hükümeti, elektriğe, akaryakıta zamla işbaşı yapıyor. Ekonomik darboğaz yaklaşıyor. Petrol ve para lazım.
Başbakan Yardımcısı Erbakan, "Ben hallederim" diyerek hemen sonra soluğu Suudi Arabistan'da alıyor. Petrol İşleri Bakanı Yamani ile görüşüyor. Destek istiyor.
Ecevit, ortağının yapacaklarından kuşkulu; attığı her adımdan haberdar olmaya çalışıyor. O yüzden görüşme tutanaklarını istiyor.
Ve zabıtları okuduğu zaman şoka uğruyor.

Can Dündar yazdı...

16 milyar dolar harcadık GAP toprağını tuzladık 
Güneydoğu'daki toprakları suyla buluşturmayı amaçlayan GAP'ta tehlike çanları çalıyor. Bilinçsiz ve aşırı sulama toprağın giderek daha çok tuzlanmasına ve çoraklaşmasına yol açıyor
Güneydoğu Anadolu'nun makûs talihini değiştirmek için 25 yıl önce başlanan Güneydoğu Anadolu Projesi'nde (GAP) işler iyi gitmiyor. Aşırı sulanan ve değişimli (münavebeli) tarım ilkesine uyulmayan topraklarda tuzlanmaya bağlı olarak çoraklaşma yaşanıyor. Tema Vakfı öncülüğünde hazırlanan 'Mezopotamyanın Büyük Düşü GAP' belgeselinde, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekilerek, "GAP toprakları elde çıkabilir" uyarısı yapıldı.
TEMA Vakfı, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı (ANG) ve Koç Vakfı'nın maddi desteğiyle hazırlanan GAP Belgeseli'nin, Şanlıurfa Harran Üniversitesi'nde yapılan ilk gösterimine (gala) katılan uzmanlar da tuzlanan toprakların tekrar tarıma kazandırılmasının çok zor ve pahalı bir iş olduğunu belirtti.
AB: Ekonomik reformlar yavaşlıyor 
AB Raporu'nda ekonomiyle ilgili pek çok başlık altında "sınırlı ilerleme" ifadesi yer aldı. İşsizlik ve kayıtdışı ekonomiyle ilgili adım atılmaması eleştirildi. 'Elektrik zamları seçim nedeniyle ertelendi' diyen AB, özelleştirme sürecinin yavaşladığını belirtti
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu İlerleme Raporu'nda hükümetin IMF ve Dünya Bankası'yla yapılan programlara büyük ölçüde bağlı kaldığı ancak politik kaygıların zaman zaman ekonomik reformların hızını kestiğine dikkat çekildi. "Sorumluluğun hükümet organları arasında bölünmüşlüğü eşgüdümü zorlaştırmaktadır" denilen raporda problemli alanlar olarak işsizlik ve kayıtdışı ekonomi işaret edildi, enerji özelleştirmesindeki gecikmeye dikkat çekildi.
Komisyona göre, son finansal çalkantı belirsizliği artırdı ancak ekonominin şok emme kapasitesinin güçlendiğini de ortaya koydu.
Mübeccel Kıray ve sosyoloji

TÜRKİYE'DE sosyoloji ilmini Ziya Gökalp ve Prens Sabahattin kurdular. Siyasi tarihimizdeki iki ana damarı da yansıtırlar.
Sosyologlarımızın ikinci neslinde, bir yanda Z. Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Hilmi Ziya Ülken, öbür yanda Nurettin Şazi, Tütengil ve Mübeccel Kıray vardır.
Mübeccel Kıray'ı geçtiğimiz cumartesi günü toprağa verdik. Kendisini saygı ve rahmetle anıyorum.
Hukuk okuduğum için bilfiil öğrencisi olmadım. Ama ünlü ve klasikleşmiş "Ereğli, Ağır Sanayiden Önce Bir Sahil Kasabası" adlı eserini okudum tabii. Bazı makalelerini de okudum.
Kendisiyle tanışma şerefini bir açık oturumda kazandım. Elini öptüm, saygımı sundum. "Ereğli" çalışmasından bahsettim, çok memnun oldu. İltifatını da esirgemedi.

Taha Akyol yazdı...
Peres ve Abbas'ın Ankara randevusu 
Cumhurbaşkanı Gül'ün resmi davetlisi olarak Türkiye'ye gelecek olan İsrail Cumhurbaşkanı ile Filistin Devlet Başkanı, bu salı TBMM Genel Kurulu'na hitap ederek bir ilki gerçekleştirecekler 
İsrail-Filistin barışına yönelik olarak Washington'ın desteğiyle 26 Kasım'da ABD'nin Annapolis kentinde düzenlenecek konferans için mekik diplomasisi yürütülürken, Türkiye tarihi bir buluşmaya ev sahipliği yaparak İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı aynı anda ağırlamaya hazırlanıyor.
Bu ziyaretler sırasında, her iki tarafın işadamlarını Türkiye'nin öncülüğünde "barış için sanayi projesi" etrafında bir araya getiren Ankara Forumu'nun, Batı Şeria'da organize sanayi projelerinin hayata geçirilmesini öngören çerçeve mutabakatına, üç ülkenin cumhurbaşkanlarının gözetiminde resmiyet kazandırılacak. İki cumhurbaşkanı ayrıca TBMM Genel Kurulu'na hitap edecekler.

Saraydan tarih kaçırma! 
İstanbul Sultanahmet'teki Büyük Saray'ın son kalıntılarının üzerinde yer alan tarihi yapı çimentoyla kaplandı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restorana dönüştürülüyor
Bizans'ın en eski sarayı sayılan Sultanahmet'teki Büyük Saray'ın (Palatium Magnum) son kalıntılarının üzerinde yer alan tarihi yapı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) sosyal tesis projesi kapsamında deniz manzaralı restoran oluyor. Tesisin inşaatını, Tokyo Camii'nin mimarı Muharrem Hilmi Şenalp'in şirketi Hassa Mimarlık yürütüyor. Şenalp, Büyükşehir Belediyesi'nin şirketlerinden İSBAK'ta da yönetim kurulu üyesi.
Sultanahmet Camii'nin güneydoğu ucunda bulunan ve Tarım Bakanlığı'nın eski misafirhanesi olan yaklaşık 7 bin metrekarelik arazi, geçen yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredildi. İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi girişini kuşbakışı görebilen bir mevkide bulunan arazi, Büyük Saray Mozaikleri Müzesi'nin hemen karşısında yer alıyor. Arazinin yol tarafındaki yüksek sur duvarları içerideki çalışmanın izlenmesini engelliyor.

Okul kapısında kılık kıyafet...

İNSANIN, gördükçe, okudukça, içinden "Hâlâ mı?" diyesi geliyor... İçindeki ses de cevap veriyor:
"Hâlâ ya, ne sandın!"
Hâlâ o kafa!
Okul kapısını tutup saç, elbise, hırka, gömlek, kazak, pantolon, etek denetimi yapanlar, ellerinde makas öğrencinin saçını koyun kırpar gibi kırpanlar...
Hâlâ mı?
* * *
MESLEK okullarında tek biçim "üniforma" giyinmenin mantığı vardır.
Çocuk subay olacaksa, polis olacaksa elbette o mesleğin kıyafetini kendi ya da velisinin iradesiyle seçmiştir, "Ben subay olacağım ama, üniforma giymem!" demenin saçmalıktan başka bir izahı olamaz.
Ama sivil okullarda, bu kılık kıyafet sorunu her zaman yaşanmıştır.
İlkokul önlüğü siyah olur, ortaokulda mutlaka kravat takılır, gömlek giyilir, ayakkabı boyalı...
En azından kırk yıl öncesi böyleydi...

 

Hasan Pulur yazdı...

 

Ölen gence tehir cezası 
Savaş Yeşil, tren aniden hareket edince boşluğa düşüp öldü. TCDD tazminata çarptırıldı. Ancak ailenin de 3 bin 982 YTL "tehir tazminatı" ödemesi kararlaştırıldı..

Ankara'da kuaförlük yapan 17 yaşındaki Savaş Yeşil, Kurtuluş tren istasyonunda, binmek istediği trenin aniden hareket etmesi üzerine, boşluğa düşerek yaşamını yitirdi. TCDD aleyhine açtıkları maddi tazminat davasını kazanan talihsiz gencin anne-babası, kazanın tren seferlerini aksattığı gerekçesiyle de TCDD'ye tehir tazminatı ödemeye mahkûm edildi.

Kadın kuaförlüğü yapan Savaş Yeşil, 23 Eylül 2005 tarihinde sevgilisiyle buluşmak için Kızılay'a gitmek istedi. Kurtuluş tren istasyonunda banliyö trenine binmek isteyen Savaş Yeşil, iddialara göre trenin o esnada aniden hareket etmesi sonucu vagon ve peron rıhtımı arasındaki boşluğa düşerek hayatını kaybetti.

'Baba senin de iki baban mı var?' 
Suudi Arabistanlı aileyle çocukları karışan Türk ailenin reisi Yusuf Cüce, gerçeği öğrenen oğlunun "Baba senin de mi iki annen, iki baban var?" sözleriyle şaşkına döndüğünü söyledi..

Suudi Arabistan'da bir hastanede doğan oğlunun yanlışlıkla bir Arap ailenin bebeğiyle karıştığını öğrendikten sonra SABAH aracılığıyla Türkiye'de bulunan Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Aziz El Suud'a "Çocukları ayırmayın" diye seslenen Türk baba Yusuf Cüce'nin çığlığı yanıt buldu. Riyad'daki Türk Büyükelçiliği ile iki ailenin yaşadığı Nejran Emirliği çocukların bir araya getirilebilmesi için kolları sıvadı.

Ancak bütün yetkililer Kral'ın Arabistan'a dönmesini bekliyor. Kendilerine verilen çocuğu Yakup'u 4 yaşına getiren Yusuf Cüce, ona gerçeklerden söz etmeye başladı.

Ankara ve Annapolis
Ankara bugünlerde Ortadoğu liderlerinin diplomatik valsine sahne oluyor. Ya da Başbakanlık Başdanışmanı Ahmet Davudoğlu'nun deyimiyle, Türkiye, "İlişki yönetimi performansı"nın başarılı bir örneğini daha sergiliyor.
Önce Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad geldi (Ziyareti boyunca yüzünün gülmemesinde Humus'taki askeri okullarda Sünni öğrencilerin isyanının etkisi var mı acaba? Kuveyt gazetesi "El-Siyasiya" isyandan beş hafta sonra, bugün bile söz konusu okullarda eğitimin başlamadığını, tutuklanan öğrencilerin sorgularının, yani işkencelerinin gecegündüz devam ettiğini yazıyor...)
Esad'ı Suudi Arabistan Kralı Abdullah izledi (Onun da yüzü pek gülmüyordu; az sonra anlatmaya çalışacağımız Ortadoğu ufkundaki kara bulutların tedirginliğinden mi acaba?)
Erdal Şafak yazdı...

Türk doktorlar 'ıstakoz çocuk' genini temizledi 
Üç Türk doktor dünyada bir ilke imza atarak, nadir görülen genetik bir rahatsızlık olan netherton sendromlu embriyoları anne rahmine yerleştirmeden ayıklayıp 9 ay sonra sağlıklı bebekler doğmasını sağladı. Preimplantasyon Genetik Tanı adı verilen bu yöntem, dünyada birçok hastalık için uygulansa da netherton sendromu için daha önce hiç uygulanmamıştı.

İKİ BEBEK DE SAĞLIKLI
"Istakoz çocuk" tabir edilen bu cilt hastalığı, deriyi tamamen dökerek koruyucu tabakayı yok ettiği için bakteriyel enfeksiyonlar nedeniyle bebeklerin ölümüne neden oluyor. Çok nadir görülen netherton sendromu, doğumun ardından deride kuruma, pullanma, kızarma, gelişim yetersizliği şeklinde görülüyor. Çocuklar, steril ortamda en fazla iki ay yaşatılıyor. Yedi yıldır çocukları doğar doğmaz ölen kardeş çiftler Havva - Tahir Karagöz ile Özlem - Recep Karagöz, birer ay arayla doğan biri 4.5, diğeri 5 aylık olan kızlarını kucağına alabilmenin mutluluğunu yaşıyor. Viyana'da yaşayan çiftlerin çocukları, tamamen sağlıklı birer bebek olarak büyüyor. Karagöz çiftlerinde karı kocalar arasında akrabalık bulunurken ayrıca iki kardeş iki kardeşle evli. 

Gelir yetmezse vergi dilimine ince ayar 
2008'de de ÖTV eksenli zamlar planlanıyor. Ancak en ilginç karar gelir vergisine yönelik. Hükümet gelir vergisinde dilimlerin artışını düşük tutup 500 milyon YTL ek gelir sağlayabilir..

Tezkere ve sınır ötesi operasyon olasılığı gündemi öylesine teslim aldı ki ekonomiyle ilgili kritik kararlar, yapısal reformlar, IMF ile ilişkiler gözden düştü. Oysa ekonomi yönetimi, birbiri ile bağlantılı bir dizi hassas kararı şekillendirdi bile. Madalyonun bir yüzünde 2008'e de sarkan zamlar ve sürpriz vergi düzenlemeleri var, diğer yüzünde ise Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'in koordine ettiği, Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik özel önlemler ile sınır ötesi operasyonun ekonomiyi olumsuz etkilememesi için atılacak adımlar... Hemen belirtelim ÖTV ayarlamasıyla sigara, benzin ve tüpgaza gelen zamdan sonra elektrik de zamlanacak. Bu konuda Enerji Bakanı Hilmi Güler'in inadı kırıldı. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, "Kötü adam olmayı" seçti. Enerji KİT'lerindeki sorunun sadece nakit akışı çıkmazı olmadığını, sübvansiyonlu fiyatlar yüzünden sistemin tıkandığını anlatmayı başardı

Gazetecilik ve insanlık gereği 
Bir yazıdan ötürü Genelkurmay Başkanlığı "suç duyurusu"nda bulunmuştu, "Askeri Ceza Kanunu'na muhalefet"ten yargılanmam (hapis mahkûmiyeti) istendi.
İfade verdim; (yabancı) basın çok ilgilendi. Karmaşık sistemimizden ötürü Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı izinleri gerekti. Aşağıda Cumhuriyet Savcısı Nurten Altınok'un kararı bulunuyor. Özünde, sadece kurumlara "demokratik, toplumsal eleştiri" tavsiyesi değil, gazetecilere de, "gazetecilik ve insanlık gereği"ni yerine getirip "çeşitli sınıfların içinde bulunduğu durumları" dile getirme, hakikat peşine düşme ve hakkaniyetli eleştiriden asla kaçınmama dersi gibi bir olay bu. Genelkurmay Başkanlığı'nın suç duyurusunda, şüphelinin hazırladığı "Bunlar İmkânsız mı?" başlığını taşıyan yazıda (...cenazelerine üst rütbelilerin de gittiği astsubayların, özellikle de tamamen dışlanan uzman çavuşların, sağ iken de üst rütbeliler tarafından insan yerine konması ve aileleriyle en iyi koşullarda(ki) orduevlerine kabulü) şeklinde ifadelerle, astsubay ve uzman erbaşların insan yerine konulmayıp dışlandıkları iddia edilerek, Askeri Ceza Kanunu'nun 95/4. maddesindeki suçun işlendiği değerlendirilmesinde bulunulmuştur.
Umur Talu yazdı...

Üniversite için de aşamalı sistem 
Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün üzerinde çalıştığı yeni üniversiteye giriş sistemi için çalışmalar son aşamaya geldi. YÖK'ün önerdiği lise bitirme sınavı için Milli Eğitim Bakanlığı OKS sisteminin yerine getirilen Seviye Belirleme Sınavı benzeri sınav uygulamasını benimsedi.

Yeni sisteme göre, üniversiteye girişte artık tek değil, dört sınav uygulanacak. Kademeli olarak önümüzdeki yıllarda geçilecek yeni sisteme göre öğrenciler, 10, 11 ve 12'nci sınıfın sonunda, "Olgunlaşma Sınavı" adı verilen bir sınava girecek. ÖSS'nin uygulanmasına da bu sınavların ardından devam edilecek. Böylece öğrenciler, dört sınava girmiş olacak. Sistem oturduktan sonra zamanla ÖSS'ye alternatif bir sistem haline getirilecek. Başlangıçta yıl sonu sınavlarının yüzde 25, ÖSS'nin yüzde 75 oranında etki etmesi planlanıyor. Yıl sonu sınavlarının etki oranının zamanla artırılması ve dört sınavın eşit hale getirilmesi düşünülüyor.

Sınırda 10 bin peşmerge var 
Kuzey Irak'taki peşmergelerin hareketliliği sürüyor. Peşmergelerin Türkiye -Irak sınırındaki kontrol noktalarında başlattığı aramalar sıkılaştırıldı. PKK'nın bulunduğu Türkiye sınırına paralel dağlık alanlara giden tüm yollarda araçlar didik didik aranıyor. PKK'nın etki alanı içindeki köylere araç giriş çıkışlarını, Kürt bölgesel hükümetinin istihbaratçıları kontrol ediyor. Peşmergelerin karayollarında aramaları sıklaştırması üzerine PKK lojistik desteği dağ yollarından yapıyor. Peşmergelerin, Kanimasi, Begova ile Bamerni'de konuşlanan Türk birliklerinin yakınlarında, PKK'lıların üslendiği Metina ve Gare dağlarına uzanan alanlardaki kamuflajlı yığınak da gözlerden kaçmıyor. Peşmergelerin Türkiye'nin başlatacağı bir operasyona karşı "Savunma hattı" oluşturmayı amaçladıkları öne sürülüyor. Ancak peşmerge yetkilileri gelişmeleri "PKK'nın olası bir sınır ötesi operasyonda, buradaki Türk birliklerine saldırı ihtimalini engellemek" olarak açıklıyor

 

Şahin basın ya da 'yerli hegemonlar' 
PKK saldırıları başladıktan az sonra basının bazı kesimlerinde müthiş bir şahinleşme görüldü. Bunu açıklayacak bazı özel nedenler olabilir. Fakat onun dışında bir neden olduğu kanısındayım ki, o da Amerika'nın son dönemlerde gösterdiği şahin tavrıyla yakından ilgili. Onun üstünde durmak istiyorum.

Soğuk Savaş sonrası dönem
Kimsenin aklına gelmeyen şey gerçekleşti ve 1989'da Berlin Duvarı yıkıldı. Bu Soğuk Savaş'ın sonuydu . Onu izleyen kısa dönemde dünya büyük bir umutla yeni bir uluslararası siyaset metodu üretmeye çalıştı. Kutupsuz bir dünya imkanı aradı. Fakat eski Yugoslavya'nın yıkılmasından sonra ortaya çıkan korkunç iç savaş ve onu doğuran mikro milliyetçi hareketler bu umutları suya düşürdü. Soğuk Savaş sonrası dönem önce bu "kötü örnekle" ve onu izleyen diğer benzeri huzursuzluklarla bitti

Hasan Bülent Karaman yazdı...

 

Merkez, faiz lobisinin iştahını iyice kabarttı 
Üretici ve ihracatçının isteğine rağmen Merkez Bankası faizi düşürmeyince Türkiye, yabancı fonların iştahını kabartmaya devam ediyor. 
Merkez Bankası'nın 0.50 puanlık son faiz indiriminin ardından yüzde 8.26'ya inen gelecek bir yıllık faiz beklentisi, Kasım'da yeniden yükselişe geçti. Temel makro ekonomik ve finansal göstergelere ilişkin bekleyişleri ölçmek için mali ve reel sektördeki karar alıcı ve uzmanlarla gerçekleştirilen Merkez Bankası Beklenti Anketi verilerine göre, gecelik faizin bir yıl sonraki düzeyi yüzde 14.38, Hazine bonolarından elde edilecek faiz ise yüzde 14.69 düzeyinde bekleniyor.
Beklenen yüzde 5.89'luk enflasyon düşüldüğünde Hazine bonosunun yıllık yüzde 'reel faizi' yüzde 8.38 olacak. Böylece Türkiye'nin 'dünyanın en yüksek faizini veren ülke' konumu değişmeyecek. Spekülatif kar peşindeki fonların gözü de Türkiye'de.

Barışa çağrı 
Uluslararası sivil toplum örgütleri Ortadoğu'da barışın sağlanması için eylem çağrısında bulundu. Barış için diyaloga vurgu yapılan bir sonuç bildirgesi yayınlandı
Rusya'nın kültür başkenti St. Petersburg'da biraraya gelen uluslararası sivil toplum örgütleri, Ortadoğu'da barışın sağlanması için eyleme geçilmesini istedi.


Rusya Dışişleri Bakanlığı, Diyalog Avrasya Platformu, G8, Medeniyetlerin Diyalogu ve St. Petersburg devlet üniversitesinin katkıları ile gerçekleşen 'Medeniyetlerarası Diyalog ve Ortadoğu'nun Geleceği' konferansına 19 farklı ülkeden 80'den fazla siyaset ve bilim adamı katıldı. Katılımcılar Ortadoğu'da yaşanan sorunların temelinde az gelişmişlik, dışarıdan müdahale, terör, eğitimsizlik ve gelir dağılımında yaşanan sorunlar olduğunu belirledi.

 

Aydın Doğan'ın açıklaması
Geçen hafta burada çıkan 'Medya ve ölüm' başlıklı yazıda Doğan Grubu'nun dijital platformu D-Smart'ı dışarıya açma ve Tekel'in sigara bölümünü Özelleştirme İdaresi'nden satın alma niyetini açıklaması sonrasında düşündüklerimi dile getirmiştim.
Grubun patronu Aydın Doğan o yazıma bir açıklama gönderdi. Önce konuyu daha iyi anlamanız için yazımın ilgili bölümünü yeniden okuyacaksınız, sonra da Aydın Bey'in cevabını.
Kulis'in ilgili bölümü
"D-Smart dışarıya açılabilir, hisseleri borsada veya açıktan el değiştirebilir... Ancak bir medya patronunun sigara işine girmesi mâkul geliyor mu? Bu soruyu sana sormuyorum ey okur, muhatabım bizzat Aydın Doğan: Aydın Bey, bütün dünyanın tiryakiliği ortadan kaldırmak için mücadele verdiği zararlı bir alışkanlığın üretimini, onunla mücadele etmesi gereken medyaya sahip birinin yapması doğru mu sizce?
Taha Kıvanç yazdı..

Konuşmaya değil dinlemeye geldik 
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Türkiye'nin herkes tarafından saygı duyulan bir Müslüman ülke olduğunu ifade ederek, Ankara'ya sadece konuşmaya değil dinlemeye geldiğini söyledi.

İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, resmi ziyaret çerçevesinde temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye geldi. Beraberinde bir heyetle Ankara'ya gelen Peres, Esenboğa Havaalanı'nda Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından karşılandı. Karşılamada İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levi ve Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Namık Tan ile diğer yetkililer de hazır bulundu.
BU TOPLANTI BİR FIRSAT

İsrail Cumhurbaşkanı Peres, Türkiye ziyaretinden önce verdiği demeçlerde, Türkiye'nin liderliğinde yapılan Filistin ve İsrail'in de katılacağı toplantıyı bir fırsat olarak niteleyerek "Bu daha önce yakalanamamış bir fırsat. Hepsinin bir arada olması, çok ilginç bir ortaklığa da işaret ediyor.

PKK'ya dört koldan baskı 
Kandil Dağı'na muhabir gönderen Washington Post, PKK'nın etrafının kuşatıldığını ve barınaklarının yok edilmeye başlandığını yazdı. Gazeteye göre terör örgütü, kuzey ve batıda Türk askeri tarafından sıkıştırılırken, doğuda da İran'ın toplarının hedefi halinde
Kandil Dağı'na çıkan Batılı medya kuruluşlarına katılan Washington Post, Kuzey Irak dağlarındaki PKK'lıların giderek artan bir biçimde kuşatıldığını belirtti. Kuzey ve Batı'da Türk kuvvetlerinin sınırda yığıldığını, doğuda İran'ın toplarının PKK üslerini bombaladıklarını kaydeden gazete “Ve şimdi ABD'nin büyük baskısı altındaki Irak hükümeti, gerillaların 30 yılı aşkın bir süredir bildiği tek barınağı yok etmeye başladı” diye yazdı.

Washington Post, “Irak-Türkiye sınırında Kürt gerillalarının kararlılığı sürüyor” başlıklı uzun haberinde Kuzey Irak'ta dağlardaki PKK'lıların giderek artan bir biçimde kuşatıldığını belirtti.

Ahmet Hakan'ı göremeyenler! 
KanalD Ana haber cumartesi akşamı hem totalde, hem de ab grubunda tüm dizileri, yarışmaları, filmleri ne varsa geride bırakarak yine birinci oldu. Haberci sunucu iddiam bir kez daha perçinlendi.
Geçtiğimiz günlerde Ahmet Hakan Coşkun ile güzel bir mekanda ilginç yemekler yedik. Kaynayan yağın içine etler atarak kızartıyor, kendimiz pişiriyorduk.
"Kendin pişir kendin ye" vaziyetlerindeyken Ahmet Hakan'ı düşündüm. Neden Ali Kırca, Korcan Karar, M.Ali Birand ve Deniz Arman gibi anchormanı olmayan kanallar Ahmet Hakan'ı ekrana sürmezler diye...
Örneğin Star tv Ahmet Hakan'ın yazdığı gazete ile aynı grubun kanalı. Star haber genel yayın yönetmeni Erdoğan Aktaş neden teklif götürmez Ahmet Hakan'a... Hemen yanıbaşında bulunmaz bir fırsat var. Gerçi Ahmet ile muhabbette bunu yüzüne söylemedim. Kabul eder mi bilmiyorum. Ben olsam ne yapar eder oturturum onu 18.50 Ana Haber koltuğuna...

Benden söylemesi...
Bekir Hazar yazdı...
'Ayyıldız' Fransa yolcusu 
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu'nun (TÜBİTAK) düzenlediği hidromobil 2007 yarışlarında ikincilik elde eden Çukurova Hidromobil Grubu, Fransa'da gerçekleştirilecek "Shell Eco Marathon"a davet edildi
Fransa ve Ankara'da gelecek yıl düzenlenecek yarışlar için 4 tane daha hidromobil hazırlayan öğrenciler, sponsor desteği bekliyor. Üye sayısı 13'den 53'e çıkan hidromobil grubu, Fransa'da geçen yıllarda gerçekleştirilen "1 litre benzin değerindeki hidrojenle 3 bin kilometre yol katetme" rekorunu geçmeyi hedefliyor
"Shell Eco Marathon"u organize eden Fransız ekip tarafından projeleri incelenen ve Ankara'daki yarışmadan önce davet alan grup, geçen yıllarda gerçekleştirilen "1 litre benzin değerindeki hidrojenle 3 bin kilometre yol kat etme" rekorunu geçmeyi hedefliyor. Çukurova Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesinin değişik bölümlerinde öğrenim gören ve "Çukurova Hidromobil Grubu" adı altında bir araya gelen gençler, Mayıs 2008'de düzenlenecek yarışma için şimdiden çalışmalara başladılar

Erdoğan'ın kravatına büyük ilgi 
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Bush'la yaptığı görüşmelerde, Türk Bayrağının renklerini yansıtan kravat takmasının ardından kırmızı-beyaz renkli kravatların yoğun talep görmeye başladığı bildirildi.

"La Cravate D'archini" markasıyla kravat üretimi yapan Burimteks AŞ'nin ortaklarından Fazlı Taştan, son zamanlarda Türkiye'nin genel siyasi ve sosyolojik durumuyla ilgili reaksiyonların da kravat seçimini etkilediğini ifade eden Taştan, kravat almaya gelenlerin ellerinin kırmızı-beyaz renklilere gittiğini vurguladı.

Taştan, özellikle Erdoğan'ın Bush'la yaptığı görüşmelerde, Türk Bayrağı'nı yansıtan kırmızı-beyaz kravat takmasının ardından bu renklere yönelik siparişlerin yoğunlaştığını söyledi.

4-6-0'ın zaferidir bu goller
Barış, Mehmet Topal, Arda, Lincoln, Nonda, Serkan...

İşte olması gereken forvet hattı budur! Sonuç ne olursa olsun, budur. Aylardır Serkan Çalık demekten nefesim tükendi. Serkan babamın oğlu değil ama çocuğun rakibi bunaltan bir stili var, devamlı pres yapıyor rakibi bayıltıyor, gol yollarında da hemen orada bitiveriyor. Attığı gol benim iddiamın sayfa 3, şekil A'da görüldüğü halidir!

7-8 kişiyle hücum ettiler
Radyospor'da, tvnet'te, gazetem Yeni Şafak'ta, Fox tv'de, Kanaltürk'te söylemekten dilimde tüy bitti. Bu takım 4-6-0 oynar! Bütün hatlarıyla rakibin üzerine çöker, kontra yediği vakit de defansına çabuk döner. 6'lı forvet hücum zenginliğidir. Santrforu belli değildir ama herkes topla alan kat eder, herkes koşar ve pozisyon bulur. Buna zaman zaman sağdan, soldan Uğur ve Hakan Balta da katılırsa takım 7-8 kişiyle hücum ediyor olur. Gençlerbirliği karşısında işte böyle oynadılar ve rahat kazandılar...
Osman Tamburacı yazdı...


Dünya, Ortadoğu'da barışı sağlamak için çözüm arıyor 
Ankara, Filistin ve İsrail liderlerini ağırlarken, Moskova önemli bir konferansa ev sahipliği yaptı. Rusya Dışişleri Bakanlığı ile Diyalog Avrasya Platformu'nun öncülük ettiği toplantıda, 19 ülkeden siyaset ve bilim adamları, dünyayı Ortadoğu barışı için eyleme çağırdı.



Ortadoğu'da yaşanan sorunlar ve barış çabaları dünyanın ilk gündem maddeleri arasında yer alıyor. Amerika, kasım ayı sonunda Ortadoğu barış süreciyle ilgili kritik bir zirve toplantısına hazırlanırken, Ankara bugün Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'i buluşturacak

PKK'nın kaçırdığı 8 asker tutuklandı 
Terör örgütü PKK tarafından kaçırılan 8 asker, serbest bırakıldıktan sonra Ankara'da sorgulandı. Sorgulamaları tamamlanan askerler, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından tutuklandı. 
Genelkurmay Başkanlığı'nın yürüttüğü soruşturmadan sonra Van'a gönderilen askerler, dün Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Savcılığı'na çıkarıldı. İfadesine başvurulan 8 Mehmetçik, tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildi. Yaşadıkları olayı bu kez hakime anlatan askerler, haklarındaki suçlamayı reddetti ve emre itaatsizlik yapmadıklarını savundu. Ancak yargılamanın 'tutuklu' olarak devam etmesini kararlaştıran mahkeme, askerleri Van Askerî Cezaevi'ne gönderdi.

Cenaze evinde düğün yapmak

Empati kültürünü kaybettiğimiz günden beri herkes meseleye kendi gurubu, kulübü, cemiyeti, cemaati, partisi, mesleği adına bakıyor. Bu yüzdendir ki genel başarılara odaklanacak sinerjiyi bir türlü üretemiyoruz. Çünkü herkes kendi cephesinin fanatiği olmuş; gözü kendi başarısından başka bir şey görmüyor ve hatta rakibinin yok olup gitmesini içten içe arzu ediyor. 
Beşiktaş'ın bir İngiliz takımı karşısında aldığı ağır yenilgiyi medya-toplum psikolojisi açısından ele almak istiyor, yazıya iyi bir başlık arıyordum ki Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam, nefis ve veciz bir benzetme yaptı: "Cenaze evinde düğün yapmak." Durum ancak bu kadar güzel bir benzetmeyle anlatılabilirdi.

Ekrem Dumanlı yazdı...

Köstebek, Botaş operasyonundan önce zanlıları uyarmış: Kaçın 
Botaş'taki yolsuzluk iddiaları üzerine başlatılan Mavi Hat soruşturmasının odağındaki isim İbrahim S.'ye operasyon öncesi emniyetten bir ismin 'kaç' tüyosu verdiği ortaya çıktı.

Edinilen bilgiye göre Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele biriminde görevli bir komiser, operasyon gecesi İbrahim S.'ye "Sabah Botaş bürokratları ile işadamlarına operasyon yapacağız." bilgisini sızdırdı. İbrahim S.'nin yanındaki bir isme iletilen mesaj, polisin telefon dinlemesine takıldı.

Komiser operasyondan önce derhal görevinden alındı, hakkında "görevini kötüye kullanmak ve bilgi sızdırmak"tan soruşturma açıldı. Mavi Hat operasyonunda ihaleye fesat karıştırmakla suçlanan İbrahim S. ile birlikte 15 bürokrat ile 17 işadamı tutuklanmıştı.

Arınç'tan Genelkurmay'a '8 asker' eleştirisi 
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Genelkurmay Başkanlığı'nın Dağlıca baskını karşısındaki tavrını eleştirdi. Arınç, bu konuda söyleyeceği çok şeyi olduğunu; ancak söyleyemediğini belirtti.

Ardından "Olay nasıl oldu? 200 kişi bir anda girdiyse termal kameralar işe yaramadı mı? Ayrı ayrı mı girdiler, nerede bir araya geldiler? Bu istihbarat nerede?" sorularını yöneltti. Arınç, Genelkurmay'ın askerlerin kaçırılması ve teslimi sürecinde yaptığı açıklamaları da diplomatik buldu.

Kanal 24'teki 'Ankara Masası' programına konuk olan Arınç, gündeme ilişkin soruları cevapladı. 1 Mart tezkeresinin Meclis'e geldiği dönem ile bugünkü şartların aynı olmadığını kaydeden Arınç, hem Irak hem Türkiye'deki gelişmelerin, hem terör örgütünün, hem de Meclis'te oluşan parti gruplarının farklı noktalarda düşünmeyi zorunlu kıldığını ifade etti.

 

İktisat tarihine derkenar 
İsviçreli Bomonti kardeşler tarafından 1890 yılında Feriköy'de Türkiye'nin ilk modern bira fabrikası kuruldu. 1902'de, bugün kendi adıyla anılan semte nakleden şirket, 1912 yılında rakipleri ile anlaşarak işi büyüttü. Sonraki yıllar boyunca biraseverlerin talebini tek başına karşılamaya devam eden şirketin işleri, 1926 yılında yürürlüğe giren İnhisarlar Kanunu yüzünden sıkıntıya girebilirdi. 
Ne var ki Atatürk'ün özel kalem müdürü H. Rıza Soyak'ın hâtıralarındaki ifadeye göre İnhisar idaresi, "nedense" şirketin faaliyete devam etmesini zaruri görmüş, hatta önlerini görebilsinler diye on yıllık bir sözleşme yapmıştı. Soyak'a göre bu, Bomonti açısından çok avantajlı şartlar taşıyordu ve hükümet istese o gün şirketi pek düşük bir bedelle kamulaştırabilirdi (Ayrıntılar için bkz. H.R. Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, İş Bankası Yay. s. 661 vd.), fakat o devrin Maliye Vekili Rüştü Saracoğlu'na göre, "bira imâli çok nazik bir işti ve bunu becermemize imkan yoktu".

A.Turan Alkan yazdı...

Kuvvacı dernekte 'sahte peygamberli' şov 
Teşkilat Başkanı Hüseyin Görüm'ün açıklamaları 'bu kadarına da pes' dedirtti.
Silah üzerine ölme, öldürme yemini, 13 bin 500 kişilik 'hain listesi ve kılıç üzerine nikah kıymayla gündeme gelen Kuvayi Milliye Derneği'nde 'bu kadarına da pes' dedirtecek bir basın açıklaması yapıldı.
Teşkilat başkanı Hüseyin Görüm, kendisine cennetten bir yaprak geldiğini iddia ederek yanındaki iki kişiyi Hz. İsa ve Hz. Musa olarak tanıttı. Kadıköy'deki merkez binadaki basın toplantısında basının karşısına geçen Hüseyin Görüm, sakalı, bordo beresi ve kafasına taktığı kuş tüyü ile ilginç bir görüntü oluşturdu. Üzerinde 99'luk tesbih bulunan Kur'an-ı Kerim'i masanın üzerine koyarak basın açıklamasına başlayan Görüm, dünyada yaşanan savaşların Din Savaşları olduğunu ileri sürerek, Müslüman Türk milletini uyanık olmaya davet etti.

Cumhuriyet okurları, Roj TV'de konuşan yazara sahip çıktı

Roj TV'ye çıktığı için yazarı Erdoğan Aydın'ın görevine son veren Cumhuriyet Gazetesi'ne gazetenin okuyucularından tepki geldi.

'Geleceğimizi İstiyoruz İstanbul İnisiyatifi' isimli bir grup Cumhuriyet Gazetesi önünde eylem yaparak, "Erdoğan Aydın, Cumhuriyet Karanlık", "Hani Aydınlıktı Cumhuriyet" şeklinde slogan attı.

Gazetenin kapısının önünde 'Erdoğan bizim aydınımızdır, dokunamazsınız' yazılı pankart açan grup yaptığı açıklamada "Bugüne kadar kendisini solda zanneden bir gazetenin önündeyiz. Türkiye'nin yakın tarihinde ilerici, demokrat bir kesim için önemli bir yeri olan Cumhuriyet Gazetesi, artık şovenizmin yayın organı olmuştur." denildi.

Kürtler hepimiziz 
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, savaş yıllarında Türk-Kürt birlikte bir millet olarak hareket etmiş; İnönü, "Biz, Lozan'daki görüşmelerimizde millî davalarımızı 'biz Türkler ve Kürtler' diye bir millet olarak müdafaa ettik ve kabul ettirdik." demiştir. Ne var ki aynı İnönü, Sivas demiryolunun açılışında şu demeci vermiştir: "Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur." 
Yeni rejimin temel politika olarak en azından bütün içtimaî tezahürleriyle İslâm'ı ve etnik farklılığı karşısına alması, hem dinî salâbeti taassup derecesinde, hem de ayrı bir etnik unsur olan Kürtleri çift ağızlı bir kıskaca maruz bırakmıştır. Uygulamalar o dereceye vardırılmıştır ki; Şark İstiklâl Mahkemesi üyesi Süreyya Öngeevren, hatıratında, Şeyh Said isyanı münasebetiyle binlerce sanıklı mahkemeye bir gencin de sanık olarak getirildiğini...

Ali Ünal yazdı...


 

 

Kenthaber
Yayın Tarihi : 12 Kasım 2007 Pazartesi 04:43:31
Güncelleme :12 Kasım 2007 Pazartesi 08:34:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
TEDİRGİN IP: 81.213.88.xxx Tarih : 12.11.2007 19:19:27

bencede bütün suçu askerlerde aramamak lazım o anda ruh durumları neydi bilemeyiz sonuçta 20 yaşında genç korkmuş olabilirler ön yargılı davranılmamalı bence


asker kardeşi IP: 78.162.96.xxx Tarih : 12.11.2007 18:05:10

tüm suç askerlerin mi oldu şimdi siz eteklerini öpüyosunuz asıl teröristlerin suçluyu başka yerde arayın