Davası sürüyor ama o yükseliyor SSK’ya fahiş fiyatla ilaç alınmasıyla ilgili davada yargılanan, 2 aydan fazla süre de tutuklu kalan kurum daire başkanlarından Hülya Özdemir, terfi etti. Özdemir, devletin 10 milyar doları bulan ilaç ödemelerine karar verecek kritik öneme sahip üst komisyonda üye, alt komisyonda da başkan oldu. Özdemir’in davası ise, halen Ağır Ceza’da devam ediyor. KAMUOYUNDA ’Roche davası’ olarak bilinen, SSK’ya fahiş fiyatla ilaç alınmasıyla ilgili davada yargılanan ve 2 ayı aşkın süre de tutuklu kalan SSK Daire Başkanı Hülya Özdemir, milyarlarca dolarlık ilaç ödemelerinde karar verecek komisyonun başkanlığına getirildi. Devredilen SSK’da halen daire başkanlığını yürüten Özdemir, yeni göreviyle ilgili sorulara, "Komisyondaki tek yargılanan üye ben değilim. Çalışma ahlakım ve liyakatım nedeniyle bu göreve getirildim" dedi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı bünyesinde, Türkiye çapındaki milyarlarca dolarlık ilaç ödemelerinde son derece kritik görev yapacak iki komisyon oluşturuldu. Alt Komisyonun başkanlığına getirilen Özdemir, üst komisyonda da üye olarak görev yapacak. EN BÜYÜK ALICI DEVLET Türk ilaç piyasası, 2006 yılında dolar bazında yaklaşık yüzde 10 büyüyerek, tüketici fiyatlarıyla 9.9 milyar dolarlık hacme ulaştı. Bu piyasanın en büyük alıcısı ise, yüzde 80 pazar payı ile devlet. Özdemir’in başkanı olduğu ’Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu’ ile üyesi olduğu ’Ödeme Komisyonu’, tek çatı altında toplanan sigorta şirketleri ve sosyal güvenlik kapsamındakilerin kullanacağı ilaçların hangilerinin ücretinin karşılanacağına, hangilerinin hastalardan katılım payı alınmasından muaf tutulacağına karar verecek. Komisyonlarda, SGK’nin yanı sıra Sağlık Bakanlığı, devredilen SSK, Maliye Bakanlığı temsilcileri, sektörden sendika temsilcileri ve bilim adamları da görev yapacak. |
İnternette striptiz şantajı Bir işadamının 22 yaşındaki oğlu, canlı modellerle sanal seks gösterisi yapılan internet sitesinde striptizci bir kadın ile tanıştı. Seks sohbeti ve karşılıklı striptiz yapan genç, şantaj tuzağına düştü. CİNSEL içerikli siteye "Seksifırtına" rumuzuyla üye olan bir işadamının 22 yaşındaki oğlu O.D., "Güzelhatun" rumuzlu bir kadınla tanıştı. Wep kamerası önünde ilerleyen sohbetler sırasında N.E. (30) adlı kadın striptiz yapmaya başladı. İkili daha sonra birbirlerine MSN adreslerini vererek mesajlaştı ve striptizi karşılıklı sürdürdüler. "Güzelhatun" rumuzlu kadın, çıplak görüntülerini kayıt ettiği ve babasının zengin bir işadamı olduğunu öğrendiği O.D’yi tehdit etmeye başladı. Çıplak görüntülerini internette yayınlayacağını söyleyen N.E., "10 bin YTL vermezsen baban da sen de rezil olursun" diye mesaj attı. Kocasıyla yakalandı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan şikáyetin ardından harekete geçen dedektifler "Güzelhatun" rumuzlu kişinin telefon numarasına ulaştı. Bursa’da yaşayan N.E. ile kocası M.E. (35) gözaltına alındı. Evde yapılan incelemede N.E.’nin kurduğu kameralı sistemle internet sitelerinde para karşılığında striptiz yaptığı belirlendi. Bilgisayarda yapılan incelemede ise birçok porno resim bulundu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelen O.D. internette tanışarak karşılıklı striptiz yaptıkları N.E.’yi teşhis etti. Poliste işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye çıkarılan N.E. ile M.E. |
Telefon adaleti |
Uyuşturucu davasına eşlerimiz bulaştırdı Uyuşturucu kullanmadığını belirten Yasemin Yıldırım ise eşi Rıza Yıldırım’ın baskıları sonucunda dosyada yer alan telefon görüşmelerini yaptığını söyledi. Yasemin Yıldırım, eşinden kendisini boşamasını isteyerek tahliyesini talep etti. Sanıkların tahliye talebinin reddedildiği duruşma ertelendi |
Misyoner katliamı sanığının telefonu Kartal Savcısı’nın ADALET Bakanlığı, Malatya’daki misyoner katliamı davasının sanıklarından Abuzer Yıldırım’a iki kez karşılıklı mesaj atılan mobil telefonun kayıtlarda sahibi görünen Kartal Cumhuriyet Savcısı R.H.B hakkında inceleme başlattı. İnceleme ile bakanlığın görevlendirdiği müfettiş, savcı R.H.B’nin bilgisine başvuracak. Daha sonra R.H.B hakkında soruşturma yapılıp yapılmayacağına karar verilecek. Savcının, yakın çevresine, "Telefon benim adıma kayıtlı, ama ben Abuzer Yıldırım’ı tanımıyorum" dediği öğrenildi. |
Ulusal körlük... CUMHURBAŞKANI’na "O rektör adayının karısı çarşaflı" demişlermiş, kendisi araştırmışmış, meğer adam bekármış... Ya "karısı çarşaflı" çıksaydı? Abdullah Gül "Bu irticai tehlikedir" diyecekti ve o kişinin atamasını yapmayıp, yerine "Atatürkçü, laik, eşinin başı açık birisini" atayacaktı, öyle mi? Neyse ki rektör bekár. Allah, cumhuriyeti korudu demek. (.......) Herhalde anladınız; Abdullah Gül "Karısının başındaki örtüden dolayı insanlara iftira atıyorlar" demeye getiriyor. * Geçiyorum Başbakan’a: Akşam oldu mu telefonun başına oturuyor, "türban mağduru liseli kazları" arıyor: "Elif Hanım, ben Başbakan..." Lise öğrencisi Elif Hanım’a "Sizi destekliyoruz, bu haksızlık karşısında kararlılıkla durunuz... Bak şimdi sana Emine Ablanı veriyorum, onun da söyleyecekleri var..." diyor. Emine Hanım telefonu alıyor: "Çocuğum biz de çok haksızlığa uğradık, bir bilsen... Tayyip Amcan neler çekti, neler..." Asla samimi değiller. Bekir Çoşkun yazdı... |
Hákim yasasına gece yarısı onay Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, muhalefetin, ’AKP yargıda kadrolaşacak’ iddiasıyla sert tepki gösterdiği, 4 bin 62 hákim-savcı kadrosuna atama yolunu açan Hákimler ve Savcılar Yasası’nı, bir günden kısa bir sürede imzalayarak, onay rekoru kırdı. Geçen Cuma gecesi TBMM’de geç saatlerde kabul edilen yasa, 3 Aralık Pazartesi günü Çankaya Köşkü’ne gönderildi. Pazar günü resmi ziyaret için gittiği Pakistan gezisinden dün gece 01.40’ta dönen Gül, yasayı jet hızıyla onadı. Hakimler ve Savcılar Yasası dünkü Resmi Gazete’de yayınlandı. Buna karşın Cumhurbaşkanlığı’ndan dün geçilen faksta, kanunun onaylanarak Başbakanlığa gönderildiği duyuruldu. Saat 10.30 da basın yayın organlarına geçen faks metninin üzerindeki, saatin 03.25 olması dikkat çekti. Hükümet ve Gül’ün bu hızlarının altında, yasayı 5 Aralık’tan önce çıkarma telaşı yatıyordu. 99 HÁKİME İŞBAŞI Yasa 5 Aralık’tan önce yürürlüğe girmeseydi, Adalet Bakanlığı’nın aldığı 99 stajyer hakim, Danıştay ilgili yönetmeliği durduğu için bu görevlerinden ayrılmak zorunda kalacaktı. Bu düzenleme ile 99 hakime işe başlama imkanı sağlandı. Yasaya eklenen bir madde, Adalet Bakanlığı’nca geçen yıl alınan 99 idari hakim adayının iptal edilen sınavını da geçerli hale getirdi. Danıştay, bu sınavla ilgili 5 Kasım’da verilen yürütmeyi durdurma kararının 30 gün içinde uygulanmasına hükmetmişti. Yeni yasa ise mülakatla ataması yapılan 99 hakim adayının haklarının saklı kalmasını düzenliyor. Aynı dönemde yazılıyı kazanıp mülakatta başarısız sayılanların da yeniden mülakata girmesine olanak sağlanıyor. Danıştay’ın yönetmeliğin yürütmesini durdurmasından sonra 500 kişilik kadroya mülakat için çağrılan 750 kişinin sınavı Ocak ayında yapılacak. |
Müdürden savunma Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, otel masraflarını World Focus Havayolları’na ödettiğini gösteren faturalarla ilgili dün bir açıklama yaptı. Arıburnu, "O kadar çok toplantı yapılıyor ki, nerede yatıp kalktığımı çok net bilmiyorum" dedi. ISPARTA’da düşen uçağı Atlasjet’e kiralayan World Focus Havayolları’nın otel masraflarını ödediği belgelenen Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, dün bir açıklama yaptı. Sivil havacılık otoritesi olarak, havayolu şirketlerini denetlemekle sorumlu Arıduru, otel faturası ve biri BMW cip üç lüks otomobilini World Focus’un sağladığına dair iddialar yanıtladı. Arıduru, araçlar için, "Devlet memurlarının özel şeyleri olamaz mı? Mal varlığı bilgilerimi düzenli veriyorum. World Focus kim ki benim şeylerimi karşılayacak?" dedi. TOPLANTI ÇOK Arıduru, otel faturasıyla ilgili de şöyle konuştu: "O kadar çok toplantı yapılıyor ki, nerede yattığımızı, nerede kalktığımızı çok net bilmiyoruz. Arkadaşların, harcırahları var. Denetim yapacakları bir kurum tarafından ağırlanmaları doğru değil. Bu faturanın olduğu yeri samimiyim bilmiyorum. Araştıracağım." DOĞRU DEĞİL Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Hürriyet’in "Otel Faturasından Kaza Kırımına" haberinin ardından Arıduru hakkında inceleme başlatılması amacıyla Teftiş Kurulu’na Talimat verdi. Rapora göre Arıduru’nun görevden alınması ile dava açılması sözkonusu olabelacak. Bakan Yıldırım, TBMM’de yöneltilen sorular üzerine de, "Fatura tarihinde Arıduru’nun sivil havacılıkta görevi yoktu. Yine de öyle bir şey olmaması gerekirdi. Doğru değil" dedi. |
Alacakaranlık kuşağı kanunu |
Bir 'gariplik' daha Malatya'da Zirve Yayınevi'nin üç çalışanını 'misyoner faaliyet yürüttükleri' gerekçesiyle öldürenlerle ilgili davada, hakkında suç duyurusunda bulunulan jandarma üsteğmenin olayın soruşturmasında görev yaptığı ortaya çıktı Malatya'da Zirve Yayınevi'ne 18 Nisan'da düzenlenen kanlı baskınla ilgisi olduğu gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunulan jandarma üsteğmenin, olayla ilgili soruşturmada da görevli olduğu ortaya çıktı. Yayınevi çalışanları Necati Aydın, Tilmann Geske ve Uğur Yüksel'i "misyoner faaliyet yürüttükleri" gerekçesiyle öldüren Emre Günaydın, Hamit Çeker, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir ve Salih Gürler hakkında açılan davanın dosyasından çarpıcı bilgiler çıkmaya devam ediyor. 9 gün sonra anlaşıldı Davanın bir numaralı sanığı olan Günaydın, baskından sonra balkondan kaçmaya çalışırken düşerek ağır yaralandı ve İnönü Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Malatya Başsavcılığı da soruşturma kapsamında Günaydın'ın ifadesini alabilmek için tedavi sürecinin sona ermesini beklemek zorunda kaldı. Bu sırada da Günaydın'ın davranışlarını izlemek için hastanenin kamera sisteminden faydalanıldı. Dosyadaki belgelere göre, kayıt sisteminin ses alma ve kendi hafızası dışında bir kaynağa kopyalanabilme özelliklerinin olmadığı ancak 9 gün sonra fark edilebildi. Malatya Savcılığı'nca, Terörle Mücadele Şubesi'ne gönderilen 27 Nisan 2007 tarihli yazıda şöyle denildi: "Özel güvenliğe ait kamera kayıt sisteminin ses kayıt yapabilme özelliğinin bulunmadığı, sadece görüntü kaydına olanak sağladığı, kayıt yapılan HDD'lerin yedeklenmesinin sadece kendi kayıt sistemi üzerinden yapıldığı anlaşıldığından, Günaydın'ın odasındaki görüntülerin, ses ve görüntü kaydı yapan bir cihazla alınmasına devam edilmesi, güvenlik sistemine ait kayıt sisteminin devre dışı bırakılması, mevcut kayıtların yedeklerinin alınması, HDD'lerdeki kayıtların silinerek, cihazların araştırma hastanesi görevlilerine teslim edilmesini rica ederim." Savcılık aynı tarihte, İnönü Üniversitesi Rektörlüğü'ne de bir yazı gönderdi. Yazıda, Günaydın'ın odasındaki kamera kayıt sistemiyle ilgili polise gerekli talimatların verildiği, talimatların yerine getirilmesi için jandarma üsteğmen H.İ. ve TEM şubesi polislerine gerekli kolaylığın sağlanması istendi. |
Meclis kürsüsünden atışma İmar değişikliklerini eleştiren Baykal, Sabah-atv ihalesi hakkında da, "Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan'ın damadının holdingi Türkiye'de ikinci medya holdingi olacak" dedi. Erdoğan, ihale hakkında "İhaleye yeterliliği olanlar girmiştir. TMSF gereğini yapacaktır" derken, Baykal'ın değeri 5 trilyonu aşan arsasını gündeme getirdi TBMM Genel Kurulu'ndaki bütçe görüşmeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında karşılıklı suçlamalara sahne oldu. Başbakan Erdoğan, CHP lideri Baykal'ın 10 bin metrekarelik imarlı arazisinin olduğunu ve bedelinin de 5 trilyonun üzerinde olduğunu söyledi. Baykal, Erdoğan'ın bu iddiasına "Başbakan'ın bütün devlet imkânlarıyla bula bula, çürümüş, yıpranmış, boş dedikodulara başvuracak noktaya geldiğini görüyorum" yanıtını verdi. Sabah-atv ihalesine tek teklif Başbakan Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın genel müdür olarak görev yaptığı Çalık grubunun önderliğindeki Turkuaz konsorsiyumundan gelmesi de muhalefetin gündemindeydi. Baykal- Sabah-atv ihalesi hakkında, "Öyle anlaşılıyor ki, TMSF Başkanı 'Bir kişi bile kalsa ben yaparım' dediği için büyük bir olasılıkla damat beyin holdingi Türkiye'de ikinci medya holdinginin de sahibi olacak" dedi. Erdoğan da Baykal'a "Yandaş medya konusunda size yetişmemiz mümkün değil" karşılığını verdi. Yandaş medya tartışması 2008 yılı bütçe görüşmeleri sırasında hükümet ile muhalefet arasındaki tartışma CHP lideri Baykal'ın 'yandaş medya' eleştirisi ile başladı. Sabah ve atv'nin satışına değinen Baykal, işadamlarının bu medya grubunun ihalesine girmekten teker teker çekildiklerini söyledi. CHP lideri Baykal şöyle konuştu: "Büyük olasılıkla damat beyin holdingi, Türkiye'de ikinci büyük medya grubunun da sahibi olacak... Demokrasi; devlet gücünün, yetkisinin, olanaklarının, otoritesinin bir siyasi hegemonya tesis etmek için kullanılması anlamına gelmez. Bir eski Başbakan, Türkiye'de 'kendine yandaş medya ayarlıyor' diye iddia altında yıllarca mahkemelerde hesap vermek zorunda kaldı. Yandaş medya oluşturmak, iktidarın bir imtiyazı değildir. Böyle bir tabloyu doğal karşılamak vicdanla, demokrasi anlayışıyla, memleket sevgisiyle bağdaşmaz." |
Türlü çeşitli modernlikler SON Halife Abdülmecid'in modern görüşlü bir insan olduğunu, modernleşme tarihimizde Osmanlı sarayının etkili bir rol oynadığını yazmam, bir hayli ilgi çekti. Taha Akyol yazdı... |
Org. Büyükanıt: Yetkinin gereği yerine getirilecek Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "TSK'ya terörle mücadele konusunda yetki verilmiştir. Bu yetkinin gereklerini de TSK yerine getirecektir. Bu acılar içimizde yaşadığı sürece mücadele azmimiz de o kadar artacak" dedi. Büyükanıt, Arnavutluk'un askeri ve milli günü dolayısıyla Swissotel'de düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Büyükanıt, dün Şırnak'ta bir şehit verildiğini anımsatarak şunları söyledi: 'Acımızı içimize gömeriz' "Maalesef görevlerimiz bazen o acımızı içimize gömmemizi gerektiriyor. Ama acımız içimizde canlı yaşıyor. Ben bu akşam buraya öyle geldim. Şehidimizin acısı içimde şu anda canlı. Şehidin rütbesi yok. Er, erbaş, uzman, astsubay, subay, general... Onların hepsinin acısı aynıdır. Biz hep o acılarla yaşadık, ama davranışlarımızla o hain terör örgütüne prim vermememiz lazım. Ayakta kalmamız lazım. Evet teröristler de öldü. İsterse on bin terörist ölsün, bir tane Mehmetçik şehit olmasın, ama bu mücadelenin kaderinde var. O acıyla da yaşanıyor." 'Mücadele sürecek' TSK'ya terörle mücadele konusunda yetki verildiğini hatırlatan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, yetkinin gereklerini TSK'nın yerine getireceğini belirterek, "Bu acılar içimizde yaşadığı sürece mücadele azmimiz de o kadar artacak" diye konuştu. |
Gül'den Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na jet onay Cumhurbaşkanı Gül, pazartesi Köşk'e gönderilen Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nu, Pakistan gezisini tamamlayıp Ankara'ya döndüğü dün gece yarısı onayladı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nu jet hızıyla onayladı. Geçen cuma günü gece geç saatlerde kabul edilen kanun tasarısı, pazartesi Çankaya Köşkü'ne gönderildi. Pazar günü resmi ziyaret için gittiği Pakistan gezisinden dün gece 01.39'da Ankara'ya dönen Gül, kanunu 1 saatten daha az sürede inceleyerek onayladı. Kanun böylece Çankaya Köşkü'nde 15 saate yakın süre kaldıktan sonra onaylanarak yürürlüğe girmiş oldu. Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun Resmi Gazete'de yayımlanmasına karşın Cumhurbaşkanlığı'ndan dün sabah medya kuruluşlarına geçilen faks metninde, kanunun Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak Başbakanlık'a gönderildiği duyuruldu. Faks metninin üzerindeki saatin 03.25 olduğu görüldü. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde de saat 10.00'dan sonra, daha önce Resmi Gazete'de yayımlanmış olan kanunun Başbakanlık'a gönderildiği bildirildi. Faks metninde olduğu gibi internet sitesinde de, "5720 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından Anayasa'nın 89'ncu maddesinin birinci fıkrası ile 104'ncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir" denildi. CHP: 'AKP noteri' olduğuna kanıt |
İğneyle kuyu kazmak ve bol mumlu bir pasta |
AB'nin kalbinde hoşgörü sergisi AB Komisyonu, Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması'ndan seçilen ve AB'nin de sosyal önceliklerinden olan "Cinsiyet ve Hoşgörü" konulu 26 esere ev sahipliği yapıyor... Avrupa'nın çokkültürlü yapısına destek veren en önemli kurumların başında gelen Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Aydın Doğan Vakfı tarafından desteklenen bir sergiye kapılarını açtı. AB'nin de sosyal nitelikli önceliklerinden olan "Cinsiyet ve Hoşgörü" konulu sergide, Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması'nda yer alan karikatürler arasından seçilen 26 esere yer verildi. Serginin açılışı AB Komisyonu'nun kültür, eğitim ve gençlikten sorumlu üyesi Jan Figel ve Doğan Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hanzade Doğan Boyner tarafından yapıldı. 'Eşitlik' global sorun Komisyon'un ana binası olan Berlaymont'daki sergiyi, "küçük ancak dikkate değer" olarak tanımlayan Figel, cinsiyetler arasında eşitlik alanında yaşanan sorunun sadece Türkiye'yle ilgili olmadığını, AB ülkelerini de kapsayan global bir niteliğe sahip olduğunu söyledi. Figel, serginin, AB'de 2007'nin teması olarak belirlenen "Herkes İçin Eşit Fırsatlar Yılı" ve 2008'de işlenecek olan "Kültürlerarası Diyalog Yılı" arasında bağ kuran bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. Açılış töreninde konuşan Hanzade Doğan Boyner, serginin mütevazı olmasına karşın global istikrar ve refaha yönelik ana engellerden biri olan cinsiyet ayrımcılığı ve hoşgörü eksikliği konusunda çok önemli bir mesaj verdiğini söyledi. Hoşgörü ve kültürel birlikteliğin kadın-erkek ayrışmasının ve tüm ulusal sınırların ötesine geçen bir nitelikte olduğunu ifade eden Hanzade Doğan Boyner, "Bu konu, global liderlik ve vizyon sahibi devlet adamlığı gerektiriyor" dedi. |
DTP'den AB'ye tepki DTP lideri Demirtaş'tan Türkiye'yi destekleyen açıklamalar yapan AB'ye: Dayatmalardan vazgeçin. AB, Kürtlerden AKP'ye destek olunmasını istedi Avrupa Birliği'nin (AB) son dönemde terörle mücadele konusunda Türkiye'nin tezlerine hak veren bir yaklaşım sergilemesi DTP'yi rahatsız ediyor. DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen konferansta AB'yi eleştirerek, "Dayatmalardan vazgeçin" dedi. Ateşkes için PKK'yla konuşulması gerektiğini söyleyen Demirtaş, Kürt sorunu kapsamında yaşanan gelişmeleri terör sorunu olarak değerlendirmediklerini belirterek, şöyle konuştu: "Gördük ki, Avrupa Birliği ya da AKP bizim projemizle ilgilenmiyor. PKK'yı terörist ilan edip etmeyeceğimize bakıyor. AB, büyüklük kompleksinden vazgeçmeli ve dayatma yapmamalı. Bırakın bir parti, ne diyeceğine temsilcisi olduğu halkın taleplerine göre karar versin. AB, Kürtlerden AKP'ye destek olunmasını istedi. Erdoğan'a suçlama Kürtler, 22 Temmuz seçimlerinde şans tanıdı, ancak, AKP verdiği sözleri unuttu ve Kürt sorununun çözümünü orduya havale etti. Başbakan Erdoğan aşırı Türk milliyetçliğini tahrik ediyor." Demirtaş, yaklaşımlarının ayrılıkçı ya da devlet sınırlarını zorlayan nitelikte olmadığını ve ayrı bir devlet kurmaya yönelik bir amaç gütmediklerini söyledi. Anayasa'da özellikle "Türklüğe vurgu yapan tekçi referansların" kalkması gerektiğini de ifade eden Demirtaş, "Bütün bunları ya gidersin PKK ile konuşur yaparsın ya da demokratikleşmeyi sağlarsın, sorun ortadan kalkar" şeklinde konuştu. |
İstanbul bereketi Melih Aşık yazdı... |
Yine büyük abi modeli Malatya'da 18 Nisan günü Zirve Yayınevi'ne yapılan baskında Necati Aydın, Tilmann Geske ve Uğur Yüksel'in işkence yapılıp, boğazları kesilerek öldürülmesinin ardında yine 'büyük abi' şüphesi çıktı. 3 kişinin öldürüldüğü katliamın tutuklu sanıklarından Salih Gürler, bir ay sonra 18 Mayıs'ta kendi isteğiyle cezaevinde savcıya verdiği ek ifadesinde davanın bir numaralı sanığı Emre Günaydın'ın birileri tarafından kollanıp, yönlendirilmiş olabileceğini anlattı. Bu ifadeler Hrant Dink Suikasti'ndeki gibi cinayetin ardından 'büyük abi' olabileceği şüphesini doğururken dosyaya giren ve biri cumhuriyet savcısına, biri özel harekatta görevli kadın polise ait çıkan birinin ise adresi askeri lojman olarak görünen 3 telefonla yapılan görüşmeler de dikkat çekti. |
Hesap sordu, şehit oldu Şırnak Küpeli Dağı'nda 7 Ekim günü pusuda şehit edilen 13 askerin kanı yerde kalmadı. Küpeli Dağı'nda operasyonlarını sürdüren askeri birlikler, yaklaşık 2 ay önce, 13 arkadaşlarını öldüren PKK'lıları bir sığınakta saklanırken buldu. "Teslim ol" çağrısına ateşle karşılık verilince çıkan çatışma sonucu, 4'ü kadın 2'si erkek 6 PKK'lı öldürüldü. Çatışma sırasında Özel Kuvvetler'de görevli topçu yüzbaşı Sinan Eroğlu şehit oldu. Genelkurmay Başkanlığı, öldürülen teröristlerin 13 askeri şehit eden terörist gruptan olduğunu açıkladı. 30 yaşındaki genç subayın ailesinin İstanbul Sarıyer'de yaşadığı ve 1.5 yaşında biri kız biri erkek ikizleri olduğu öğrenildi. Eroğlu'nun cenazesinin bugün İstanbul'a gönderileceği öğrenildi. |
Brüksel'deki konferans Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin parlamenterlerinden oluşan Avrupa Parlamentosu hem siyasal, hem de mekân açısından çok parçalı yapıya sahip. Erdal Şafak yazdı... |
Vizeyi Almanya verdi DTP lideri Demirtaş'a yurtdışına çıkış vizesini Belçika ve İsveç "belgelerde tahrifat var" diyerek reddetti. Ancak Demirtaş, Alman Konsolosluğu'ndan Shengen vizesi aldı.. Askerlikten kaçmak için sahte çürük raporu aldığı iddiasıyla hakkında dava açılan Demokratik Toplum Partisi lideri Nurettin Demirtaş'ın yurtdışına çıkmak için önce Belçika ve İsveç'e vize başvurusu yapıp reddedildiği ancak daha sonra Almanya'dan vize aldığı ortaya çıktı. Demirtaş ilk vize başvurusunu ekim ayı sonunda Belçika Konsolosluğu'na yaptı. Konsolosluk, Demirtaş'ın verdiği belgeleri incelenmek üzere Brüksel'e gönderdi ancak gelen yanıt olumsuzdu. Belçika İçişleri Bakanlığı, Demirtaş'ın belgelerinin yeterli olmadığı hatta bazı belgelerde tahrifat yapıldığını saptayıp, vize başvurusunun reddedilmesini bildirdi. Demirtaş, daha sonra İsveç Konsolosluğu'na başvurdu. ÜÇ İHTİMAL VAR Konsolosluk, Demirtaş'ın vize başvurusunun Belçika tarafından reddedildiğini görünce, Schengen ülkeleri arasındaki anlaşmaya uyarak başvuruyu reddetti. Demirtaş'ın, daha sonra Alman Konsolosluğu'na başvurup Schengen vizesi aldığı saptandı. Alman Büyükelçiliği Basın Ateşeşi Klemens Zemptner, "bilgi güvenliği" gerekçesiyle bir açıklama yapmaktan kaçındı ancak Belçika ve İsveç konsolosluk yetkilileri, Nurettin Demirtaş'ın vize başvurusunun reddedildiğini doğruladılar. Adının kullanılmasını istemeyen bir AB ülkesi diplomatı Belçika ve İsveç'in reddettiği vize başvurusunun bir başka Schengen ülkesi tarafından kabul edilmesinin nedenini anlayamadığını söyledi. Ankara'da üç olasılık üzerinde duruluyor: 1- Demirtaş kayıp başvurusuyla yeni pasaport aldı ve Alman Konsolosluğu'na başvurdu. Konsolosluk başvuruların reddedildiğine ilişkin bir damgaya rastlamadığı için vize verdi. |
Türk ve Yunan askeri ortak hareket edecek Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Atina ziyaretinde ön plana çıkan en büyük gelişme, Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'in Ankara'yı ziyaret edeceğinin teyit edilmesi oldu. Karamanlis, yarım asırdan sonra Ankara'yı resmen ziyaret eden ilk Yunan Başbakanı olacak. İki ülke arasında 1999 depremi ardından başlayan yakınlaşma süreci başta Kıbrıs sorunu olmak üzere sekteye uğrarken, seçimlerden zaferle çıkan iki hükümet, işbirliğine dün "yeni bir ruh" kazandırmaya karar verdi. Yunan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, "Yeni döneme geçiyoruz. İkili ilişkilerimizde Kıbrıs dahil artık yeni bir dönemdir. Şimdi fırsatımız var ve bu fırsatı değerlendireceğiz" dedi. Babacan ise Türk ve Yunan diyaloğunun yeni bir boyut kazandığını belirtirken, "Problemlerin çözümü konusunda ne kadar kararlı olduğumuzu gösterirsek işbirliği artacaktır" dedi. Bakoyanni ve Babacan 48 yıldır Atina'dan Türkiye'ye başbakan düzeyinde gerçekleşmeyen ziyaretin kısa süre içinde yapılacağını açıkladılar. Karamanlis'in ocak ayının ikinci yarısında Ankara'yı ziyaret edeceği belirtildi. |
Büyük mutabakat sıkı ittifak |
Özgür Kosova haritalarda yerini arıyor BAŞLARKEN.... 10 Aralık'ta Avrupa tarihinde yeni bir sayfa açılabilir... Avrupa haritası da bu tarihten sonra değişebilir... Çünkü bu, Kosova'nın kaderinin belirleneceği tarih. Birleşmiş Milletler'e (BM) sunulacak rapor sonrasında uluslararası camia Kosova'yı bağımsız bir ülke olarak tanıyacak mı? Yoksa BM'den "tanıma" kararı çıkmasına Sırbistan ve Rusya çok kez dile getirdikleri gibi engel olacak mı? Kriz durumunda yeni Başbakan Haşim Taci (üstte) yönetimindeki Kosova, bağımsızlığını tek taraflı mı ilan edecek? Böyle bir adım atarsa ülke yeni kanlı çatışmalara sürüklenir mi? İşte birçok sorunun yanıt bulacağı 10 Aralık'a kadar Kosova'nın nabzını tutacağız. Buradaki Türk siyasi yetkililer, Türk askerler gelişmelere nasıl bakıyor? Sırp ve Arnavut sivil toplum kuruluşları, milletvekilleri ne diyor? Bir haftalık yazı dizimize, son durum ve sivil halkın görüşleriyle başlıyoruz... Avusturya'nın Baden kentinde yapılan Kosova görüşmelerinde tarafların taviz vermemesiyle çözüm görüşmeleri rafa kalktı. Sırp ve Arnavut yetkililer arasında BM, AB, ABD ve Rusya arabuluculuğundaki bu son tur görüşmelerden de sonuç çıkmayınca, gözler 10 Aralık'a çevrildi. BM Kosova temsilcisi Martti Ahtisaari, raporunun nihai halini bu tarihte BM Genel Sekreteri'ne sunacak. Kosova'nın, savaş sonrası altı ülkeye bölünen Yugoslavya'dan parçalanarak kurulan yedinci ülke olup olmayacağı da netleşecek. Ancak her iki seçenekte de ülkenin yeniden çatışmalar olmasa da siyasi gerilime sürüklenmesi muhtemel... |
Kalli yine zafer peşinde 1993'te Fenerbahçe deplasmanından 4-1'lik zaferle ayrılarak Galatasaray'ın Kadıköy'deki en farklı galibiyetine imza atan Kalli, gözünü 3 puana dikti .. Şükrü Saracoğlu Stadı'na Fenerbahçe'nin 4 puan önünde ve namağlup lider şekilde girecek olan Galatasaray, ezeli rakibinin sahasında oldukça başarısız bir performans ortaya koyuyor. Sarı-kırmızılı ekip, ligde Fenerbahçe deplasmanındaki son galibiyetini UEFA şampiyonluğuna ulaştığı 1999-2000 sezonunda elde etmişti. Cimbom; Hasan Şaş ve Marcio'nun golleriyle 2-1'lik sonuçla kazandığı 'Kadıköy Zaferi'nin ardından, sarı-lacivertliler ile dış sahada gerçekleştirdiği 7 lig karşılaşmasından da yenik ayrıldı. Galatasaray bu maçlarda sadece 3 gol attı; Fenerbahçe ise rakip kaleye tam 18 gol bıraktı. Yeni adıyla Şükrü Saracoğlu Stadı'ndan son dönemde boynu bükük ayrılan Galatasaray, Fenerbahçe deplasmanındaki en farklı galibiyetini ise 1992-1993 sezonunda elde etti. 14 YIL SONRA YENİDEN O sezonu ikinci Beşiktaş'ın önünde şampiyon olarak noktalayan ve siyah-beyazlıların şampiyonluk serisine son veren Galatasaray, 11 Nisan 1993'teki maçı Tugay (2), Hakan Şükür ve Gütschow'un golleriyle 4-1 kazanmıştı. Müthiş bir futbolla galip gelen sarı-kırmızılı ekibin o zamanki teknik direktörü de Karl Heinz Feldkamp'tı. Kadıköy'e 14 yıl sonra bir kez daha Galatasaray'ın başında çıkacak olan Alman teknik adam, 'karşı yaka'dan yine bir zaferle ayrılmanın ve zirve yarışına farklı bir boyut getirmenin planlarını yapıyor. |
Rüzgâr gibi geçen 50 yıl!.. Hıncal Uluç yazdı... |
Bütçe görüşmesi siyasi hesaplaşmaya dönüştü 2008 bütçe görüşmelerinde CHP lideri Baykal ve MHP lideri Bahçeli, AK Parti hükümetini hedef alan açıklamalarda bulunurken, yolsuzluk iddiaları ve dokunulmazlıklar damgasını vurdu. Başbakan Erdoğan ise hedef aldığınız çocukların dokunulmazlığı yok. Yapın suç duyurunuzu, gereği yapılsın” dedi. 2008 yılı bütçe görüşmelerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasındaki arazi kavgası damga vurdu. Erdoğan, Baykal'ın Antalya Zeytinköy'de satın aldığı araziden imar geçirtilmesini gündeme getirerek, “Bu arsanının 32'de 26 hissesi bir siyasetçiye aittir. Bu arazinin şimdiki değeri 5 trilyondur”dedi. CHP lideri Deniz Baykal ise Erdoğan'a yanıt vererek, “Bu araziden imar geçmesi konusunda benim talebim olmamıştır” dedi. ARAZİNİN BUGÜNKÜ DEĞERİ 5 TRİLYON Başbakan Erdoğan, Antalya Zeytinköy'deki bir arazi ile bilgileri verirken, “14 Ocak 1987'de Zeytinköy'de bir arsa satın alınıyor. 38.773 metrekarelik bu arsa 65 milyon TL'ye satın alınıyor. Bu arazinin 14.950 metrekaresi bir siyasetçiye attir. Yani bu arazinin 32'de 16'sı yapmaktadır. 2001 yılında bu arazide imar uygulaması yapılıyor. DSP'li bir belediye başkanı parselleri ifrazlı hale getiriyor. Teşkilatın karşı çıkmasına rağmen bu belediye başkanı CHP'ye katılıyor. Bu arsanın şimdiki değeri 5 trilyondur” dedi. HOPLAMAYIN RAHAT OLUN Başbakan Erdoğan, CHP milletvekillerinin itirazları üzerine “Sizler beni taa aileme, çocuklarıma varıncaya kadar kurcalayan siz olacaksınız; o zaman bunların hepsi meşru. Ama sizin karanlık deflerleriniz karıştırılınca hoplayacaksınız. Hoplama, rahat ol. Unakıtan'ın oğlu ile ilgili iddiaları gündeme getiriyorsunuz. Unakıtan'ın oğlunun dokunulmazlığı yoktur. Yapın suç duyurusunu gereği yapılsın” diye konuştu. |
Sabah-atv ihalesine tek teklif Çalık'tan Diğer grupların Sabah Atv ihalesinden çekilmesinin ardından, bugün gerçekleştirilecek ihale için dün tek teklifi Çalık Grubu verdi. TMSF Başkanı Ertürk, ihale sürecinin devam ettiğini, pazarlığın 7 Aralık'ta başlayacağını açıklamıştı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından 1,1 milyar dolar muhammen bedelle satışa çıkarılan Sabah-ATV Grubu'nun bugünkü ihalesine sadece Çalık Grubu önderliğindeki Turkuaz konsorsiyumu katılıyor. ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğünün icraen satışı ihalesi için kapalı zarfla teklif verme süresinin bitimine birkaç saat kala, sadece Çalık Grubu önderliğindeki Turkuaz konsorsiyumu, TMSF'ye gelerek teklif sundu. İhale için ön yeterlilik alan Nurol-Carlyle ile RTL-Sancak-İpek Konsorsiyumunun ihaleden çekildiğini açıklamıştı. Yasal prosedüre göre teklif zarflarının bugün teslim edilmesinin ardından, bugün ihale gerçekleşecek, 7 Aralık'ta da pazarlık süreci başlayacak. Sabah-ATV Grubu taliplerinin sayısının üçten bire inmesi ile ihalenin ertelenmesi ihtimali gündeme geldi. Ancak TMSF Başkan Ahmet Ertürk'ün "Normal ihale süreci devam edecek, 5 Aralık'ta toplanıp nihai kararı vereceğiz" şeklindeki açıklamaları, gözleri bugünkü ihaleye çevirdi. NORMAL SÜREÇ DEVAM EDECEK Sabah-ATV Grubu'nu paket olarak satın almak için harekete geçen üç konsorsiyumdan ikisinin ihaleden çekilmesi ile, ihalenin ertelenebileceğine ilişkin söylentiler ortaya atıldı. TMSF yetkililerinden edinilen bilgiler ise, ihale sürecinin belirlenen koşullarda gerçekleştirileceğini gösteriyor. |
Arkadaş yanlışa devam ediyor |
Vatan'ı Doğan'a sattım Süzer'le hiç görüşmedim Vatan'ın kurucusu ve eski sahibi Zafer Mutlu, Vatan gazetesini Aydın Doğan'a sattığını açıkladı. Kentbank'ın eski sahibi iş adamı Mustafa Süzer de Vatan ve Kanal Türk'ün alımı için görüşme yapmadığını açıkladı Vatan Gazetesi'nin kurucusu ve uzun süre sahibi durumunda bulunan Zafer Mutlu, Vatan Gazetesi'ni Aydın Doğan'a sattığını, Kentbank'ın eski sahibi iş adamı Mustafa Süzer ile bir pazarlık yapmadığını belirtti. Süzer Grubu da Vatan Gazetesi ve KanalTürk'ün satın alınması ile ilgili bir görüşme yapılmadığını doğruladı. Vatan Gazetesi ile Kanaltürk Televizyonu'nun Kentbank'ın eski sahibi işadamı Mustafa Süzer'e satılmasıyla ilgili Gazatemizde önceki gün çıkan haber üzerine Vatan Gazetesi'nin kurucusu Zafer Mutlu'dan açıklama geldi. Mutlu, şu anda gazetenin sahibi olmadığına dikkat çekerek gazeteyi Aydın Doğan'a sattığını söyledi. Vatan Gazetesi'nin satışında herhangi etkisinin olmadığının altını çizen Mutlu, "Ben bu konuda daha önce de açıklama yapmıştım. Sayın Aydın Doğan'a sattım" dedi. BU İLK İDDİA DEĞİL Kentbank'ın eski sahibi işadamı Mustafa Süzer ile Vatan Gazetesi'nin satışıyla ilgili herhangi görüşme yapmadığını ifade eden Mutlu, daha önce de Vatan'ın Alevi cemaatinin önde gelen işadamlarından Flokser Grup'un patronu Rafet Tüket'e satıldığı yönünde bilgilerin dolaştığını hatırlatarak, bu bilgilerinde gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Vatan ve Kanal Türk ile görüşme yapmadıklarını belirten Süzer Grubu'ndan yapılan açıklamada “Grup, KanalTürk ve Vatan'ı satın almak için bir girişimde bulunmamış ve bu konu ile ilgili bir görüşme yapmamıştır. Süzer Grubu, ileride alacağı bir karar ile medya sektöründe yer alsa bile, bu geçmişte de olduğu gibi muhalefet amaçlı olmayacaktır” denildi. |
Cezayir'i tarihçilere bıraktı Sözde Ermeni soykırımını kabul etmeden Türkiye'nin AB'ye alınmamasını isteyen Sarkozy, Cezayir ziyareti sırasında, Fransa'nın, bu ülkede yıllarca sürdürdüğü sömürgeci ve kanlı tarihin, tarihçilerce değerlendirilmesi gerektiğini söyledi Cezayir ziyareti sırasında iki ülkenin işadamlarına seslenen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy “Tarihin bu acı sayfasını Fransız ve Cezayirli tarihçilerin hep birlikte yazması gerekiyor” dedi. Sözde Ermeni soykırımını kabul etmeden Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınmaması gerektiğini savunan Sarkozy, Fransa'nın sömürgeci ve katliam dolu tarihi ile ilgili olarak özür bekleyen Cezayirlilere, konuyu tarihçilerin değerlendirmesi gerektiği cevabını verdi. Dün Cezayir'in başkentine geldikten birkaç saat sonra Fransız ve Cezayirli iş adamlarına hitap eden Sarkozy, “Sömürge sistemi, evet, tamamen gayri adildi ve cumhuriyetimizin dayandığı özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerine tamamen zıttı. Evet, bağımsızlık mücadelesi yıllarında korkunç şuçlar işlendi, savaşta her iki taraf de sayısız kurban verdi. 1962'de 7 yaşında olan bendeniz, bugün bütün kurbanları saygıyla anıyorum. Tarihin bu acı sayfasını Fransız ve Cezayirli tarihçiler hep birlikte yazmalı” dedi. AÇIKLAMA TATMİN ETMEDİ Cezayir İçişleri Bakanı Yezid Zerhuni, Sarkozy'nin Cezayir'deki Fransız sömürge idaresini, “çok adaletsiz” olarak tanımlamasının yeterli olmadığını söyleyerek, “Bu bir ilerleme işareti. Doğru yönde atılmış bir adım, ancak yeterli değil” dedi. Zerhuni ayrıca, Sarkozy'nin “özürsüz” açıklamasının iki ülke ilişkilerinde yeni vizyonların oluşturulmasını engellemeyeceğini kaydetti. Cezayir'in 1954 ile 1962 yılları arasında 8 yıl süren bağımsızlık savaşı sırasında yüz binlerce kişi hayatını kaybetmişti. |
Temiz eller: Başbakan verdiği sözü tutmalı… Ali Bayramoğlu yazdı... |
Toryum madenini yola mıcır diye döküyoruz Çünkü Prof. Dr. Çoban'a göre toryuma gereken değeri vermiyoruz. |
Kahraman komşu Anneleri fatura ödemek için dışarı çıktığı sırada yalnız kalan 2, 3 ve 6 yaşlarındaki 3 kız kardeş alevlerin arasında kaldı. Ağlayan çocukları yanmaktan komşusu kurtardı 2 yaşındaki Esengül Uzal, kahraman komşu Serpil Oytun SAMSUN (AA) Samsun'da, evde yalnız kalan 3 küçük kız kardeş çıkan yangında mahsur kaldı. Edinilen bilgiye göre, İlyasköy Mahallesi Gülbeyaz Sokak'taki tek katlı evde, anne Arife Uzal'ın fatura ödemek için evden çıktığı sırada, henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangın sırasında çocukların evde olduğunu fark eden komşuları, Ümmü Gülsüm (6), Fatmagül (3) ve Esengül (2) adlı kardeşleri son anda kurtardı. Çocuklar, komşuları tarafından hastaneye kaldırıldı. ÜMMÜ GÜLSÜM'ÜN DURUMU AĞIR Samsun Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile kontrol altına alınan yangında, maddi hasar meydana geldi. Samsun Devlet Hastanesi'ne kaldırılan 3 kardeşten vücudunda yanık bulunan Ümmü Gülsüm'ün durumunun ciddi olduğu, diğer 2 kardeşin dumandan etkilendiği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. tarafından hastaneye kaldırıldı. |
Başörtüsü tekin bir konu değildir |
Kitabevi katliamında ilginç bağlantılar Zirve Yayınevi'ne yapılan baskında 3 kişiyi öldürmekten yargılanan sanıkların telefon görüşmeleri 'derin ilişkileri' ortaya çıkardı. Sanıkların katliamdan önceki 6 ayda savcı, polis ve askerlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişiye ait telefonlarla görüşmesi, yeni soru işaretlerine sebep oldu. Malatya'da, Zirve Yayınevi'ne düzenlenen kanlı baskına ilişkin dava dosyasından ilginç telefon görüşmeleri çıktı. Yayınevi çalışanları Necati Aydın, Tilmann Geske ve Uğur Yüksel'i misyonerlik faaliyeti yürüttükleri gerekçesiyle öldüren Emre Günaydın, Hamit Çeker, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir ve Salih Gürler hakkında açılan davanın dosyasında yer alan telefon görüşmeleri 'derin bağlantılar'ı ortaya koydu. 18 Nisan'daki baskından önceki 6 aylık döneme ait telefon dökümleri incelenirken; katliam sanıklarının 106 farklı cep telefonu kullandığı belirlendi. Görüşülenler arasında ise İstanbul'dan bir savcı ile adres bilgileri Özel Harekât Daire Başkanlığı ve 2. Ordu Komutanlığı olan kişiler bulunuyor. Taraf ve Milliyet gazetelerinde dün yer alan habere göre; Malatya Başsavcılığı olayın ardından yaptığı soruşturmada suçüstü yapılan sanıkların üzerlerinden çıkan cep telefonlarının dökümlerini araştırdı. Savcılık, araştırmayı diğer sanıklar Cuma Özdemir, Salih Demir ve Kürşat Kocadağ'ın üzerlerinden çıkan telefon numaralarıyla sınırlı tuttu. Olaydan önceki son 6 aylık süreç incelenince sanıklardan Emre Günaydın'ın 35, Salih Gürler'in 38, Hamit Çeker'in 17, Abuzer Yıldırım'ın 16 ayrı telefon ve çok sayıda telefon numarası kullandıkları tespit edildi. Şema haline getirilen telefon görüşmelerinden ilginç bağlantılar ortaya çıktı. Dosyadaki telefon dökümleri üzerinde yapılan incelemede, sanıklardan Abuzer Yıldırım'ın babası adına kayıtlı telefondan, Aralık 2006'da İstanbul'da görevli bir savcıya ait telefona iki kez mesaj gönderildiği, her iki mesaja da cevap alındığı anlaşıldı. |
Rektörü fişlemenin cezası 4,5 yıl hapis Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'Dehşete düştüm' sözleriyle basına yansıyan rektör adayları konusundaki bilgi notu, fişleme olaylarını yeniden gündeme getirdi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl Tekin'in bekâr olmasına rağmen 'eşi çarşaflı' diye fişlenmesi, Türk Ceza Kanunu'na göre suç teşkil ediyor. 'Kişisel verilerin kaydedilmesi' başlıklı 135. madde, insanların siyasî, felsefî, dinî görüşleri ile ırkî kökenleri ve ahlakî eğilimlerine ilişkin bilgileri hukuka aykırı yöntemle kaydedenlerin, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını öngörüyor. Bu suçu kamu görevlilerinin işlemesi ya da mesleği gereği bu bilgilere sahip kişilerin gerçekleştirmesi halinde ceza 4,5 yıla çıkıyor. 'Kişisel bilgilerin korunması', sivil anayasa taslağında da güvence altına alınıyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kurulunun hazırladığı taslağın, 'Kişisel bilgilerin korunması' başlıklı 20. maddesinde, 'herkesin kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahip olacağı' vurgulanıyor. 'Bu bilgilerin kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı kullanılabileceğinin kaydedildiği aynı maddede, "Herkes kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir." deniliyor. Sivil anayasa taslağının kabul edilmesi durumunda, kişisel verilerin korunması ve fişleme yasağının yeni bir kanun çıkartılarak ayrıntılı şekilde düzenlenmesi gerekecek. Adalet Bakanlığı, 'Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı'nı hazırlayarak Başbakanlık'a sevk etmişti. Tasarıda, hukuka aykırı yöntemlerle gerçekleştirilen fişlemenin önüne geçmeyi amaçlayan düzenlemeler bulunuyordu. |
Kara çarşaflı karısı olan bekar rektör Abdulhamit Bilici yazdı... |
Trafikte ayrıcalıklı dönem sona eriyor Trafikte bugünden itibaren yeni bir dönem başlıyor. Trafik sorununa çözüm amacıyla hazırlanan eylem planına göre trafikte etkili denetim yapılacak. Kurallara uymayan kişinin görev ve unvanı ne olura olsun ayrıcalık tanınmayacak. Trafik polisi ve radar sayısı iki katına çıkarılacak. Kestikleri cezalarda yüzde 28 oranında azalma görülen fahri trafik müfettişleri de uyarılacak. Trafikteki dokunulmazlıkları kaldıracak acil eylem planında fahri trafik müfettişlerinin daha etkin görev yapması öngörülüyor. Yönetmeliğe göre fahri müfettişlere haftada en az bir kez ceza ihbar tutanağı yazma zorunluluğu getiriliyor. Acil eylem planına göre trafikte kurallara uymayan tüm sürücülere unvanı ve görevine bakılmaksızın ceza kesilecek. Şehirlerarası yollarda her 40 kilometrede kameralı radar denetimleri yapılacak. Trafikte etkili denetimler yapılması için polis ve ekip sayısının da artırılması öngörülüyor. 2008'de trafik tescil bürolarındaki personel sayısı düşürülecek. Tescil birimlerinde görev yapan 2 bin polis denetim şubelerine kaydırılacak. Trafiğin tıkanmasına yol açan küçük çaplı maddi hasarlı kazalara artık trafik ekipleri bakmayacak. Hafif hasarlı kazalarda sürücüler, kendi aralarında anlaşırsa tutanak tutup sigorta poliçesi değişimi yapacak. |
'TSK'ya verilen yetkinin gereği yerine getirilecek' Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "TSK'ya terörle mücadele konusunda yetki verilmiştir. Bu yetkinin gereklerini de TSK yerine getirecektir. Bu inancımı dile getirmek istiyorum. Bu acılar içimizde yaşadığı sürece mücadele azmimiz de o kadar artacak." dedi. Orgeneral Büyükanıt, Arnavutluk'un askerî ve millî günü dolayısıyla Swiss Otel'de düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin sorularını cevapladı. Orgeneral Büyükanıt, dün Şırnak'ta maalesef bir şehit verildiğini hatırlatarak, şunları söyledi: "Böyle günlerde ben sosyal faaliyetlere katılmıyorum. Ancak Arnavutluk ile çok yakın ilişkilerimiz var. Arnavutluk Genelkurmay Başkanımız çok yakın bir kardeşim, arkadaşım. Benden yaşça çok küçük. Ama o Arnavutluk'ta düzenlenen bu tür Türkiye'nin milli günlerinin hepsine katıldı. Ona vefa borcumu ödemek istedim. Kardeşim, sevdiğim bir insan. O da beni abisi gibi seven bir insan. Tabii bugün bir şehit verdik bir operasyonda... Maalesef görevlerimiz bazen o acımızı içimize gömmemizi gerektiriyor. Ama acımız içimizde canlı yaşıyor. Ben bu akşam buraya öyle geldim. Şehidimizin acısı içimde şu anda canlı. Bu şehidimize rahmet, ailesine sabırlar diliyorum. Şehidin rütbesi yok. Er, erbaş, uzman, astsubay, subay, general... Onların hepsinin acısı aynıdır. O şehidimizin acısını içimize gömüyoruz |
Alevilik resmen tanınıyor mu? Şahin Alpay yazdı... |
Avrasyalı 500 işadamı İstanbul'a üs kurdu Türk müteşebbisleri dünyaya açan TUSKON, Avrasya ülkelerini ikinci kez İstanbul'da bir araya getirdi. 12 ülkeden 500 işadamını Türk meslektaşlarıyla buluşturan 2. Avrasya Dış Ticaret Zirvesi'nin hedefi, 1 milyar dolarlık ticaret bağlantısı yapmak. İstanbul Gösteri Merkezi'nde bir hafta sürecek zirvenin açılışında konuşan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ekonomi güneşinin artık Batı'dan Asya'ya geçtiğini vurguladı. Avrasya'nın 2 trilyon dolarlık gayri safi milli hasılaya sahip olduğunu anlatan Tüzmen, "Bundan yararlanmak için karşılıklı ticareti artırmalıyız." dedi. Bölgedeki tabii zenginliklere dikkat çeken Tüzmen, dünya petrol rezervlerinin yüzde 10'u ile doğalgaz rezervlerinin yüzde 32'sinin burada bulunduğunu aktardı. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral de, birkaç yıl içinde bölgeyle yapılacak ticaretin 40 milyar dolara çıkacağını ifade etti. Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç ise ticareti geliştirmenin barış ve istikrarın tesisine katkı sağlayacağını dile getirdi. Dışişleri Bakanlığı'nın himayesi ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın katkılarıyla gerçekleştirilen 2. Avrasya Dış Ticaret Zirvesi'ne Rusya Federasyonu, Ukrayna, Moldova, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan, Moğolistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan'dan 500'e yakın işadamı ile 9 bakan ve bakan yardımcısı, 22 üst düzey bürokrat katılıyor. |
Kemersiz pantolon üretmeye hazırlanıyor Türkiye'nin ilk hazırgiyim ihracatını yapan 70 yıllık Mithat Giyim bir ilke imza atıyor. Erkeklerin kemersiz ve askısız giyebileceği pantolon üretimi için hazırlıkları tamamlama aşamasında olan şirket, üretim biter bitmez patent başvurusunda bulunacak. Firma, aynı zamanda yüksek teknoloji ürünü mevsimsel ısı ayarı yapabilen, leke tutmayan ve koku vermeyen giysi üretimine de başlayacak. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Gürsoy, "1950'li yıllardan beri birçok yeniliğe imza attık. Çift taraflı giyilen pardösü, yıkanabilen erkek ceketi gibi ürünler üretmiştik. O yıllardan itibaren aynı çizgiyi sürdürüyoruz. Çünkü günümüz hazırgiyim sektöründe de sadece teknolojik ürünlere yatırım yapan firmalar rekabetçi yapısını sürdürecek. Kemersiz ve askısız giyilebilecek pantolon için de önümüzdeki yıldan itibaren üretime başlamayı planlıyoruz." diye konuştu. İstanbul Sanayi Odası'nın İlk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2006 araştırmasında 414. olan, hazırgiyim şirketleri arasında ise 20. sırada bulunan Mithat Giyim, bu yılı geçen seneye göre yüzde 20'lik artışla 70 milyon dolar ihracat ve 95 milyon dolar ciro ile kapatmayı hedefliyor. Aralarında Burberry, Ralph Lauren, DKNY, Banana Rebuplic ve Zara'nın da olduğu çok sayıda uluslararası markaya üretim yapan şirket, ihracatının yüzde 70'ini yaptığı Amerika Birleşik Devletleri için bir kısım üretimi Fas'ta yaptırmaya başladı. . |
Üniversitelerde bilimi özgür bırakalım yeter Aslında YÖK Başkanı'nın bu kadar önemli olması, merak ediliyor olması bile konunun problemli olduğunu gösteriyor. Kişilere göre değişen, şekil alan bir yönetim biçimi ne kadar sağlıklı olabilir ki? Mehmet Kamış yazdı... |