19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Bakan Gül, ABD'ye yakarırken...

Haber dün, görsel, sesli ve internet basınında yer almıştı. Bugün de yazılı basında…

Türkiye’nin azınlık hükümeti AKP iktidarının Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, ABD’nin etkin gazetelerinden Washington Post Gazetesi’ne makale yazıyor. Gül, makalesinde, Lübnan’da İsrail’in insanlık dışı davranışlarına işaret ediyor ve ABD yönetimine, “Soylu imajın lekeleniyor, atık liderlik göster ve savunduğun değerlere sahip çık” diye sesleniyor.

Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Benim neslim, demokrasinin saygın değerlerine sahip çıkan bir ABD imajıyla büyüdü. Ancak Lübnan’da yaşananlar dünyadaki milyonlar tarafından izlendikçe, ABD’nin ‘soylu ulus’ imajının lekelendiği düşünülüyor” tümcelerinin yer aldığı yazısını şöyle sürdürüyor:

“Dehşet görüntüleri yayın yoluyla evlere giriyor. Beyrut sokaklarına düşen her bomba, dünyanın her yerindeki insanların vicdanlarını vuruyor. Her yerde aynı soru soruluyor: Dünyadaki tek süpergücün trajediyi neden durdurmadığı?... ABD’nin, insanların acıları ve gözyaşlarına neden gözlerini ve kulaklarını kapattığını, soruyor…”

Güle yanıt, ABD yönetiminden gecikmeden geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, “Bence gerçekler, Birleşik Devletler Hükümeti’nin şiddeti başlangıçtaki noktaya dönmeyecek şekilde önlemek için işin başından bu yana devrede olduğunu gösteriyor. Yani bu durumu (Gül’den) daha farklı değerlendiriyorum” dedi.

Bu yanıtın açılımı çok geniş. Diplomat dilini iyi bildiğine inandığımız Gül, yanıttaki özü, içeriği ya da iletiyi almıştır. O öz, içerik ya da ileti, “Boş, gereksiz konuşuyorsunuz. Beni bana yakınmanın, şikayet etmenin anlamı yoktur. Biz işin başından beri devredeyiz, geri adım atmak niyetinde de değiliz…”dir.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ya da onun gibi düşünenler ne bekliyorlardı ki? Ortadoğu’da İsrail’i öncü vurucu gücü olarak kullanan ABD’nin, kendisinin yarattığı, neden olduğu, sürmesini istediğini önleyeceğini, akıttırdığı kanı durduracağını mı düşlediler?

Ne yaman yanılgı?

ABD, “Benim neslim, demokrasinin saygın değerlerine sahip çıkan bir ABD imajıyla büyüdü” diyen AKP iktidarının Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün beyninde, “soylu ulus” olabilir.

Ama Gül, ABD yönetimine seslenen makaleyi yazarken, yazma gereğini ve zorunluluğunu duyarken, ABD yönetimine, “Dünyadaki tek süpergücün trajediyi neden durdurmuyor? ABD, insanların acıları ve gözyaşlarına neden gözlerini ve kulaklarını kapatıyor?” sorularını sormamalıydı.

Filistin’de, Lübnan’da; ABD’nin, İsrail’e yaptırdıklarını göz önüne getirmeliydi, ABD’nin hiç de “soylu ulus” ve “demokrasinin saygın değerlerine sahip çıkan imaja” sahip ülke olmadığını anlamalıydı.

Aslında Gül’ün, her şeyin ayırtında olduğunu düşünüyoruz. Yaptığı, politik ya da siyasi manevradan, başka bir değişle kandırmacadan başka bir şey değil. Bunu da niçin yaptığı, yazdığı makalede sırıtıyor: Sorumluluk sahibi olan hükümetlerin de öfkeli kamuoylarını yatıştırmak gibi güç bir görevle karşı karşıya kaldıkları…

Türkiye’nin azınlık hükümeti AKP iktidarı, ABD’nin Ortadoğu’da vurucu öncü gücü ya da timi İsrail’e yaptırdıklarından dolayı Türkiye’de gerçekten kamuoyu öfkeli de, yatıştırmak gibi güç bir görevle karşı karşıya mı?

Kim inanır?

Halkını her defasında azarlayan, su ve biber gazı sıkmayan polisin müdürünü görevden aldıran Başbakan’ın, Başbakanlık yaptığı ülkede “öfkeli kamuoyu”ndan söz etmek doğru mu?

Dışişleri Bakanı Gül, tepkisizliğin ülkeye yerleştiğinden/yerleştirildiğinden habersiz mi?

Sanmıyoruz.

Bakan Gül’ün, “bilinmezler”i ve siyasi oyunları oynamaya gerek yok. Bu toplum, kendilerini, siyasi düşüncelerini/amaçlarını, ABD’ye ve demokratik laik Atatürk Türkiyesi’ne bakışlarını, yaklaşımlarını çok iyi biliyor…
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2006 Cuma 14:39:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?