Biz de dünyaya parmak ısırtıyoruz!

Irak’ta savaşın bitmesiyle birlikte, Iraklı işadamlarından her konuda yoğun talepler gelmeye başladı.

Hemen hemen her sektörü canlandıran dış talep artışlarının, ekonomiye büyük katkılar sağlayacağı su götürmez bir gerçek.

Bu sevindirici bir haber gibi görülebilir ilk bakışta. Ancak olaya ihracatçı açısından baktığınızda, ihracat yapan işadamına bir dokunup, bin ah işitiyorsunuz.

Öylesine dertli ki ihracatçı. Döviz kurlarının girdi maliyetlerine ve malın satışına olumsuz etkisinin yanısıra, gümrüklerdeki bürokrasi yüzünden, bu önemli pazarı yabancılara kaptırma tehlikesinin an meselesi olduğu görüşünde birleşiyor hemen hepsi.

Ama bu şikayetleri duyup, önlem alan var mı ? diye sorarsanız yok! Maalesef yok!

Mallar gümrük kapılarında günlerce bekletiliyor, böylece maliyetler artıyor, bu yüzden anlaşmalar iptal ediliyor ama kimsenin umurunda değil.

Gümrük memurları ve sorumluları, “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” havasında.

Savaş esnasında, bölgeyle ilgili savaş sonrası harıl harıl senaryolar yazılıyor, çiziliyor, toplantılar yapılıyor, brifingler veriliyor, iş icraata gelince, takke düşüp, kel görünüyor ve hiçbir ilgilinin tek bir önlem almadığı, kimsenin dersine çalışmadığı çıkıyor ortaya.

Beri tarafta, “Türkiye yatırımlar cenneti oluyor” açıklaması yapan, Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye’de 5 milyon dolarlık yatırım anlaşması yapmak üzere gelen ve kendisine 1 yıl süre tanınan Italyan Baretta firmasına, MSB’den iznin bürokratik engeller yüzünden, 11 ayda çıktığını, kendilerine bu yatırımı tamamlamak için, 1 ay süre verildiğini, ve şirketin bu yüzden az daha cezaya maruz kalacağını duyunca kulaklarına inanamıyor.

Hani bir iki gündür, Ertuğrul Özkök’ün başlattığı, ‘Biz neden Malezya, Dubai gibi hayal projeler üretemiyoruz ?” tartışmaları var ya, gülüp geçiyorum bu kahredici haberleri duydukça.

Bizler hayal mayal üretemeyiz. Buna vaktimiz yok. Bizim bütün işimiz gücümüz, beynimize zorla sokulan statükolar dahilinde çalışıp, Ankara’yı ve bürokrasiyi beslemek.

Dubai’de, Maliye Bakanı, çölün ortasına uzaydan bile görülebilecek bir kent kurma hayalini Turizm Bakanı’na sunuyor. Turizm Bakanı, yemiyor, içmiyor, “Seni ne ilgilendirir bu benim yetki ve görev alanım dahilinde” demiyor, hayal projeye dönüşerek, hayata geçiyor!...

***

Ancak yazının sonucunu yine de iyi bağlamak istiyorum.

Öyle ya, hiç değilse, özelliği olmayan bir millet değiliz.

Onların dünyaya parmak ısırtan hayal projeleri, yatırımları, hayallerden elde edilen milyar dolarları varsa, bizim de dünyaya parmak ısırtan bürokrasimiz var.

Buna da şükür diyelim. Ya bu özelliğimiz de olmasaydı ?...