14
Haziran
2025
Cumartesi
ANASAYFA

GÜNCEL HABER-YORUM

HABER

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile daha önceki ’Ananı da al git’ tartışması yaşayan, Erdoğan’ın dünkü Mersin mitingi öncesi de karakola götürülüp, yetkililerce misafir edildiği açıklanan, miting sonrası da salıverilen Mersinli çiftçi Mustafa Kemal Öncel, "Tamam, beni misafir ettiler. Peki, ama müsaade istediğimde neden bırakılmadım?" dedi.


Öncel, mitingden önce polisin her hareketini izlediğini belirtti, başına gelenleri şöyle anlattı:

-Müsaade istedim ama bırakmadılar

"Sabaha kadar beklediler. Üç polis aracı vardı. Miting sabahı sakin vatandaş olarak kalktım. Mezitli’ye varmadan bir kahveye girerken polisler beni aldı. Neden dediğimde, ’Biliyorsun. Bugün kritik bir gün. Biz emir kuluyuz. Bizimle geleceksin’ dediler. Birlikte Cumhuriyet Karakolu’na gittik. Tamam ben onların emir kulu olduğuna saygı duyuyorum. Ama ben bir vatandaşım, bu ülkede hiç mi rahat hareket edemeyeceğim? Sonuçta çok naziktiler. Beni misafir olarak ağırladıklarını söylediler, ama ben müsaade istediğimde bırakılmadım. Çay ikram ettiler, yemek ikram ettiler. Kabul etmesem de ’İllaki yiyeceğiz’ dediler. Kebap yedik, ayakkabılarım bile boyatıldı."

-Kendi isteği ile giden şeref fakiridir

Erdoğan’ın Mersin mitingine katılmayı hiç düşünmediğini, Türkiye sınırlarını aşan bir feryada imza atan bir kişi olarak mahkemede haklarını arayamaz hale geldiğini kaydeden Öncel, Mersin Emniyet Müdürü Süleyman Ekizer’in, "Kendi isteği ile geldi" açıklamasına, "İddia ispat ister. İddiasını ispat edemeyenlere bu halk hangi gözle bakar merak ediyorum. Kendi isteğiyle giden insan şeref fakiridir. Kahveden alındım ben, o kadar insanın içerisinden alındım" diye tepki gösterdi. "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bana hangi gözle bakıyor?" diye soran Öncel, 2006’da Başbakan’la arasında geçen diyalog sonrası sıkıntıdan kurtulamadığını vurguladı.

Olayı öğrenen ve Mersin Emniyet Müdürlüğü’nü arayarak bilgi alan TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül şunları söyledi:

-Polise kendi gitmiş

"Olay, kişiyi alıp herhangi bir yere götürme şeklinde değil. Polis gitmiyor. Kişi bunalmış; ya tesadüfen ya da bilerek polislerin oturduğu kahveye geliyor. Sohbet ediyorlar. ’Olay olmasın, ben gazetecilerle muhatap olmak istemiyorum’ diyor. Daha önceden tanıdığı bir emniyet amiri varmış. Polisler ’Gidip çay içelim’ deyince kalkıp onun yanına gidiyorlar. Çay, kahve içip tavla oynuyorlar. Sonra da basınla görüşmeyecek şekilde evine bırakılıyor."

-Genel Müdürlük sordu

Emniyet Genel Müdürlüğü, Mersin Emniyet Müdürlüğü’nden, Öncel’in hangi istihbarata dayanarak 12 saat boyunca emniyette tutulduğunu sordu. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir yetkili, Mersin’den gelen ilk bilgilerde Öncel’in 12 saat emniyette tutulmasına ilişkin yargı kararı bulunmadığının anlaşıldığını söyledi. Yetkili, "Eylem yapacağına ilişkin başka duyum olabilir. Böyle olması halinde bile bir hukuki problem var gibi görünüyor" değerlendirmesini yaptı.

YORUM

Bu haberde dikkat çeken iki konu var:

1- Türkiye’de rahatlıkla sebepsiz yere gözaltına alınabilirsiniz.


2- Başbakan, tek kişilik muhalefetten bile korkar hale gelmiştir!

Biz şimdilik Sayın Erdoğan’ın Öncel’in gözaltına alınması talimatı vereceğine hiç ihtimal vermiyoruz.

Bu iş kendisinin etrafındaki “kraldan çok kralcı” tabiatına sahip yalakaların başının altından çıkmış olmalıdır?

Ama bu durum kendisini de şimdiden sıkıntıya sokmuştur!

Yetkililer öfkeli Erdoğan’a dikensiz gül bahçesi yaratmak için bazen kendilerini ve bazen de emirlerindekileri riske atabilmektedirler.

Buradaki olayda resmen bir gözaltı işlemi yapılmasa bile, Türk Ceza Kanunu’nda tarif edildiği şekliyle Mustafa Öncel’in “hürriyetinin tahdit edildiği” apaçık ortadadır.

Kendisinin şikayet etmesi veya gazete haberlerini ihbar kabul eden savcılığın kendiliğinden harekete geçmesi halinde, kendisini sadece “misafir ettikleri” iddia edilen tüm polislerin “hürriyeti tahdit” suçundan ağır hapis cezalarına çarptırılması mümkündür.

Üstelik, suçlu olduklarına kanaat getirilmesi halinde, “kolluk görevlisi” olmaları sebebiyle cezaları artırılarak verilecektir!

Anayasamız “kanunsuz emir” ile “konusu suç teşkil eden emir” ayrımını çok net bir şekilde yapmıştır:

“Kanunsuz emir” yazılı olarak verilir ve bundan emri veren sorumludur.

“Konusu suç teşkil eden emir” ki bu olayda açıkça bu vardır, yazılı olarak verilse bile yerine getirilmez.

Bundan emri veren de uygulayan da sorumludur.

Peki şimdi yazık değil mi o polislere?

Birileri “kızgın” Erdoğan’a “dikensiz gül bahçesi” sunacak derken, yalakalık uğruna “resmen” ateşe atılıyorlar?
 

Feramuz Erdin/KENTHABER
Yayın Tarihi : 10 Mart 2009 Salı 08:49:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?