8
Aralık
2024
Pazar
ANASAYFA

Hac ve Fahreddin Paşa

Mübarek Üç aylara girdik.

En büyüğünden, en küçüğüne kadar basınımız, her üç aylarda olduğu gibi , bu sene de Kuran, ilmihal, Hac’dan önce gidilmesi gereken kutsal yerler gibi yayınları promosyon olarak dağıtmağa başladılar.

Özellikle hac’dan önce gidilmesi gereken yerlerle ilgili yayınlar, hacı adaylarını hem yönlendirmekte hem de motive etmekte.

Bu kitaplarda, gidilmesi gereken yerler yazarlarına göre ufak tefek farklılıklar gösterse de, hepsinde ortak olarak; Sahabelerden Eyüp Sultan Hazretleri, Hz.Cabir, (Eyüp) Amr Bin As, (Karaköy Yer altı camii) ve Hacı Bayram Veli (Ankara) dir. Diğerleri ise, Mevlana Hazretleri (Konya) , Ashab_ı Keyf (Urfa), Hz. İbrahim ‘in ateşe atıldığı yer,ve Balıklı Göl (Urfa) dür.

Ama her nedense ben bu güne kadar bu kitaplardan hiç birisinde dünya Müslümanlarının Hacca gidebilmesinin önemli sebeplerinden biri olan Medine kahramanı Fahreddin Paşa’dan bahsedildiğini ne gördüm ne de duydum.

Fahreddin Paşa, Hicaz Kuvve-i Seferiyyesi Kumandanı olarak, 28 Mayıs 1916 da Medine’ye gönderilen kahraman , inançlı, şerefli ve dirayetli bir Osmanlı paşası idi. Görevi, Müslümanların en kutsal yerleri olan Mekke ve Medine’yi savunmaktı.

Kime karşı?

Hıristiyan İngilizler ile onların Osmanlıları kovmak amacı ile hain Araplara kurdurduğu Vahabilere karşı.

Vahabilik, İslam düşünürlerinin kabul etmediği 19 yy. kurulan İslam dışı bir mezhep.

Vahabilik, mezar, türbe ve kutsallık kabul etmez. Bu nedenle, vahabilere göre Peygamberimiz Hz. Muhammed’in mezarı ve Mekke dahil Müslümanlar için ne kadar kutsal ve mübarek yer varsa yok edilmelidir. Bu amaçla İngilizlerin himayesindeki Mekke Şerifi Hüseyin paşa, İngilizlerden aldığı altınlarla başlangıçta 50 bin kişilik bir kuvvet toplar ve Hazreti Muhammed’in kabrinin bulunduğu Medine kalesini kuşatır.

Medine Kalesi’ni müdafaa eden Fahreddin Paşa’nın ise, tüm hicaz bölgesinde 15 bin askeri bulunmaktadır. İsyancıların Medine Kalesi’ni kuşatmaları iki yıl yedi ay sürer. Çok zor şartlar altında çarpışmalar yapılır. Çölün kızgın güneşi altında sabahtan akşama kadar süren çarpışmalarda Türk subay ve erlerinin susuzluktan dudakları parçalanır, çatlayan burunlarından kan akar.

Bütün bunlara rağmen, imansızlara bu kutsal torakları teslim etmek istemeyen Türk askerleri kıtalarından ayrılmayarak, şehit oluncaya kadar savaşırlar.

Araplar, şehit olan Türk askerlerinin karınlarını yarıp, midelerini parçalayarak altın ararlar.

Kuzeyde Mısır-Filistin cephesindeki kanal harekatı savaşlarının bütün şiddeti ile devam etmesi nedeni ile yeni yardım kuvvetleri alamayan Fahreddin Paşa aynı zamanda açlıkla da mücadele etmektedir.

Çünkü: İngiliz casusu Lawrence’tan para alan Araplar Medine’yi Suriye’ye bağlayan demir yolu hattını devamlı tahrip ederek Medine’ye erzak ve askeri mühimmatın gelmesini engeller.

İlaç ve gıda sıkıntısı o kadar kötü bir hale gelmiştir ki, verem, sıtma, humma, dizanteri ve diğer hastalıklar yayılmaya başlamış, ilaç olmadığından dolayı askerlere bu hastalıklara karşı soğan, sarmısak yenilmesi ve sirke içilmesi emredilmiştir.

Yiyecek kalmadığından, bundan böyle “çekirge” yenmesi için Fahreddin Paşa, 7 Haziran 1918’de çekirge yenmesi ile ilgili tebliğ yayınlamak mecburiyetinde kalmış, sadece bu nedenle günde dört-beş askerimiz, ‘Cennetü’l-Baki’ mezarlığında toprağa verilmiştir.

Etrafı kuşatılan ve hiçbir yerden yardım alamayan Fahreddin Paşa, 1918 Nisan’ının ikinci Cuma günü, Harem-i Şerif’te yaptığı hutbe konuşmasında, Türk Sancağını göğsüne sarmış, sağ kolunu peygamber efendimizin mezarına doğru uzatarak, yüksek bir sesle, “Ya Resulullah , ben seni bırakmam!” diye haykırmıştır.

Osmanlı İmparatorluğu, düşmanları ile Mondros mütarekesini imzalamak zorunda kaldığında Fahrettin Paşa , İstanbul Hükümetinin Mütareke şartlarına göre Medine’yi teslim etme emrini şiddetle reddetmiştir.

İngilizlerin ve Şerif Hüseyin’in Medine’nin bir an önce teslim edilmesi isteklerine cevap bile vermemiştir.

İlaç ve yiyecek stoklarının tamamen tükenmiş olması nedeni ile hastalıklar dayanılmaz bir hale gelmiş ve Hıristiyan İngilizlerin bile ‘Türk Kaplanı’ diye adlandırdığı Fahreddin Paşa direnmeyi her şeye rağmen sürdürmüştür.

Kendisini ancak kumandan vekili Necib Bey ile diğer yetkililer zorla ikna ederler. (10 Ocak 1919)

Araplar, Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından 72 gün sonra Medine’yi teslim alır
.
İngilizlerle yapılan antlaşmadan dolayı, ‘Ravza-i Mutahhara’yı yani peygamberimizin mezarını istedikleri gibi yağmalayıp yok edemeyen Araplar, Medine’yi 12 gün boyunca yağmalayarak talan ederler.

Yüce Allah’ın emirlerinden birisini daha yerine getirmek için hacca gidecek saygı değer Müslüman kardeşler:

Biz Müslümanlar için son derece önemli olan bu bölgelerin yok edilmemesi için, hayatını ortaya koyan Fahreddin Paşa’nın Rumeli Hisarı Aşiyan Mezarlığı’ndaki kabrini ziyaret etmek ruhuna bir Fatiha okumak Acaba gerekmez mi?

Saygıdeğer basınımıza ve Diyanet İşleri Başkanlığı’mıza duyurulur.

Remzi Erbaş
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2003 Cuma 00:00:17
Güncelleme :17 Ekim 2003 Cuma 17:43:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hakki Gülyüz IP: 62.47.188.xxx Tarih : 20.11.2007 23:27:09

Cok yerinde bir görüs,bende acaba Fahrettin Pasanin Kabri nerededir gidip ziyaret etsem,bir fatiha okusam diye düsünürken bu makaleye rastladim. Allah bu makaleyi kaleme alan kardesimizden razi olsun.O mubarek insanin, Ya Rasulellah ben seni birakmam demesi Her müslümani duygulandiracak niteliktedir.selamlar


veysel aslantaş IP: 195.175.51.xxx Tarih : 19.02.2007 11:22:52
neden tarih kitapları ilköğretimden başlayarak böyle canını,malını esirgemeden vatanı uğrunua her şeyi göze alan şanlı ordumuzun şanlı komutanlarından hiç bahsetmez..liseyi bitiren biri bile istanbulun fethi hakkında malesef bir bilgiye sahip değiller günümüzde..fahrettin paşa gibi değerli bir vatan kahramanını sorsanız kaç türk genci biliyor acaba..