18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İniltisiz günler dilerim..

Yayına geçtiğimiz günden bu yana (Yaklaşık 3 ay), sizlere hemen her gün, bu kanal aracılığı ile, Türkiye’de iyi gitmeyen, insanın canını sıkan ve medeni ülkelerde asla görülmeyecek tirajıkomik olayları yazıyor ve yorumluyorum.

Mutlaka içinizden, “Yahu biz okumaktan sıkıldık, sen bunları yazmaktan sıkılmadın mı ?” diyenleriniz de vardır kuşkusuz.

İster inanın, ister inanmayın ama, tüm samimiyetimle söylüyorum ki, ben de yazmaktan sıkıldım ve yoruldum artık.

Fakat, maalesef ki bu ülkede öylesine garip şeyler yaşanıyor ki, görmeden geçmek imkansız hale geliyor.

İşte o zaman da, o sinirle geçiyorum ekranın karşısına ve başlıyorum yazmaya...

Yazdıkça kızıyorum, kızdıkça yazıyorum.

Hani demiş ya şair:

Siz zanneder misiniz ki, benim hep elemlerim...

Heyhat ben nevaib-i eyyamı inlerim...

Yani, benim bütün bu yakınmalarımın kendi problemlerim olduğunu mu sanıyorsunuz ? Hayır, öyle düşünüyorsanız yazık. Çünkü benim bütün haykırışlarım, iniltilerim, aslında halkın haykırışları, iniltileridir.

Gelin, son zamanlarda gündemeki haberlere bir bakalım.

Bakalım da, yazmamak, söylememek mümkün mü görelim.

-Almanya’da işçi olarak çalışan bir vatandaşımız, tatilini geçirmek için, memleketi olan Kütahya’ya gelir. Ancak feci bir kaza sonucu eşi, cam silmek için çıktığı üçüncü kattan aşağıya düşer!

Talihsiz kadın, hemen Eskişehir’de bir hastaneye kaldırılır ve ilk müdahale burada yapılır...

“E ne var bunda ?” demeyin; bakın sonra neler olmuş:

Kadıncağıza yapılan ilk müdahale daha bitmeden, ailenin, sağlık sigortasını yaptırdığı şirket, Almanya’dan Eskişehir’e, her türlü sıhhi donanıma sahip, özel bir ambulans uçak göndererek, kadını ve ailesini alıp, tedavi edilmek üzere Almanya’ya götürür!

Yani yaralının düştüğü anda onu hastaneye yetiştirmek için, olay yerinden hareket eden araçla birlikte, bu ambulans uçak ta Almanya semalarına yükselmiştir...

Durun daha bitmediii!

-Tedavisi için Almanya’ya giden bir emekli vatandaş, 3 aylık tedavisini tamamladıktan sonra, memlekete döner ve birikmiş emekli maaşlarını almak için, banka şubesinden içeri girer. Ama şube çalışanlarının kendisine söyledikleri karşısında, vücuduna ‘inme’ inmediği için şanslıdır yine de...

Çünkü, banka yetkilisi emekli vatandaşımıza, kendisinin 3 ay önce öldüğü için maaşına, SSK’nın el koyduğunu bildirir!

Artık emekli vatandaşın yapması gerekenler, emeklilik işlemlerinden bile zordur!

Günlerce kapı kapı gezdiği halde, ölmediğini bir türlü ispatlayamamaktadır.

Öte yandan, bu ülkeye önemli ölçüde döviz akıtan gurbetçi vatandaşlarımızın, giriş ve çıkışlarında, perişan edilmekte olduğu, tabir caizse, geldiklerine geleceklerine pişman edildiği ile ilgili başka bir haber:

-Sınır kapıları, gurbetçinin çile kapıları oldu! Kuyruklar, 7-8 km.’yi buluyor!..

Sana döviz getiren, başka ülkelere gitmektense, kendi ülkesinde tatilini geçirip, bu topraklara döviz bırakan insanlara, bu cehennem sıcaklarında, bürokrasi yüzünden çektirilen işkence!..

Alın bakın, en son Mehmet Altan’ın, Sabah Gazetesi’nde bugün yayınlanan, “İşsizlik, yoksulluk, pahalılık ve dondurma” yazısından birkaç satır:

.......

Radikal gazetesi, yargılanan yüzlerce müteahhidin beraat ettiğini, sadece kendi evini yapan ve o evde eşini kaybeden tek kişinin mahkum olduğunu belirtiyordu.

Yaptıkları binalar iskambil kağıtları gibi devrilip giden müteahhitler, bilirkişilerin depremle birlikte zemindeki sıvılaşmayı ve mevzuat nedeniyle yapılan binalarda zemin etüdü aranmamasını gerekçe göstermesi üzerine beraat etmişler..

Kısacası, hakların en kutsalı olan yaşam hakkı, bina sektörünün mevzuatıyla müteahhit-siyasetçi-bürokrat üçgeninde kayboldu.

...San Francisco'da kimsenin burnunu kanatmayan 7.4 ölçeğinde bir deprem, burada on yedi bin insanın canını alıyor. O da resmi rakamlara göre.. Bu, Türkiye'nin henüz temel sorunlarını çözemediğini gösteren en hazin örneklerden biri..

Bina üretim sürecinde can güvenliğini sağlayacak noktada değiliz..

Barınma, beslenme ve üreme temel güdülerini güvenceye alamayan toplumlar, bir üst basamağa geçemiyor.

Devlet zemin etüdü aramıyor, vatandaş da kaçak kat beleşçiliğinin peşinde koşuyor. Bu anlayış, doğa tarafından ağır bir ceza ile cezalandırılıyor.

....Türkiye'de de faaliyet gösteren uluslararası bir firma geçenlerde yeni bir dondurma üretti.. Bu yeni dondurma İtalya'da da, Türkiye'de de tüketici tarafından beğenildi.. İtalya'da biraz daha fazla ilgi gördü. Bunun üzerine uluslararası kuruluşun Türkiye kanadı elindekini İtalya'ya ihraç etmek istedi.. Bu istek İtalya tarafından olumlu karşılandı ve gönderilen numune incelenmeye alındı.. Süt konusunda pürüz çıktı.. İtalyanlar, sütü kullanılan ineklerin anne-baba sicilini sordu. Bu neticelenmeyince, ihracat bağlantısı yapılamadı..

***

Offff offf....

Günün birinde, nevaib-i eyyam’ın kesilmesi ve benim de bu tür konuları bir daha yazmamam dileğiyle, hepinize iniltisiz günler dilerim.

Yayın Tarihi : 18 Ağustos 2003 Pazartesi 20:51:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?