Lafla değil!

Türkiye, çok yakında belki de yeniden bir ‘tezkere’ gündemi ile karşı karşıya kalacak!

Sebep mi ?

Sebep, ABD’nin, Irak’a Türk askeri istemesi...

Bunlar, şimdilik sadece söylenti niteliğinde.

Ama bir gerçek var ki, ABD artık bölgede bu işi tek başına yapamayacağını anladı!

Baktı ki, o savaştan önce çok güvendiği birkaç baldırı çıplak ‘peşmerge’ ile de olmayacak bu iş.

Irak, yavaş yavaş Afganistan gibi olmaya başladı zira!...

Öyle ya, 11 Eylül’den sonra, Afganistan’ı işgal edildi ama, ne halka verilen sözler tutuldu, ne de istikrar sağlanabildi...

Her taraf çetelerle, direnişçilerle, silahlı muhalif gruplarla dolu!

Irak’ta da durum hemen hemen aynı şekilde olmaya başladı!

Peki çare ?

Meğer, çare, hemen yanıbaşlarında imiş!

Dünyanın en büyük, en düzenli ve yenilmez ordularından biri olan Türk Ordusu!

Hem, bu ordu ABD’nin müttefiki değil mi ?

Aklı selim yine galebe çaldı!

Günaydın! Beyler, uyandılar sonunda!

***

Kim ne söylerse söylesin, Türkiye, bölgenin en istikrarlı ve en dinamik ülkesidir.

Ve bu ülke, bugüne dek, her ne kadar eline geçen fırsatları kaçırdı ise de, gelecekte bölgenin hamisi olmaya mecburdur.

Sen binlerce kilometre öteden, deniz aşırı kalkıp geleceksin, pastanın üzerine konacaksın, sonra da hemen bitişik duvar olan komşuya, “sakın bu bahçeden içeri girme!” diyeceksin.

Yok öyle bir şey!

Ülke içerisinde de patırtı koparmaya da hiç gerek yok!

Gidilecekse gidilecek, girilecekse girilecek!

Ama bu sebeple ortalık yine karışacak gibi görünüyor!

Muhalefet, hemen karşı atağa geçecek. Ajitasyonlar birbiri ardına havalarda uçuşacak!..

Muhalif olanların şunu bilmesi gerekir ki (tabii kafaları biraz olsun çalışanlara bu söz), insan haklarından felan dem vurup, ajitasyon yapmaya kalkışmayın!

Elin İngilizi aptal mı ki, hiç kendi meselesi olmadığı halde, hem de kamuoyu muhalefetini karşısına alarak bu savaşa girmiştir ?

Çünkü onlar için önemli olan, kendi ülkesi ve kendi ülkesinin insanının çıkarlarıdır.

Muhalefet, sadece muhalefet olsun diye yapılmaz. Bir ülkenin muhalefeti de, muhaliflik görevini, kendi ülkesinin insanı için, onun çıkarlarını korumak için yapar.

İktidara düşen de, “tavşana kaç, tazıya tut” taktiğinden artık vazgeçerek, zaman tüketmek yerine, yumruğunu masaya vurarak, ülke çıkarlarını korumaktır!

Hem de büyük bir devletin başında olan devlet adamı sıfatına yakışır biçimde! Karakolda başka, mahkemede başka türlü konuşarak değil...

Lafla peynir gemisini yürütmeye çalışarak değil!