18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Lütfen panik yaratmayın!

Özellikle, 1982 Anayasası’nın değişmesi gerektiğini vurgulayan Özkaya, ayrıca, laiklik ve karşıtlarına da gönderme yaparak, Sınırsız din ve vicdan özgürlüğü isteyenlerle, İslami devlet kurma heveslilerinin aynı amaçta birleştikleri kuşkusuzdur” şeklinde bir açıklama yaptı.

Bu açıklamaya, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın yanıtı, bu yazı yazılmadan birkaç saat önce geldi ve Başbakan, Özkaya’nın açıklamasına sert bir yanıt vererek, “Çirkin ve olumsuz. Din özgürlüğünü savunmakla din devleti kurulmuş olamaz!” ifadelerini kullandı.

Devletin zirvesinin tam kadro bulunduğu bir salonda, Başbakan ile Yargıtay Başkanı arasındaki polemik, bazıları için, demokratik bir tartışma olarak algılanabilir.

Ancak, özellikle ‘ekonomi’ gibi hassas dengeleri olan bizim ülkemiz için, bunun pek çok sakıncaları vardır.

Bu sakıncalar da, yakın geçmişimizdeki tecrübelerle sabittir.

Şu anda yapılan, bayatlamış aşı pişirip pişirip, tekrar ortaya getirmekten başka bir şey değildir.

Ekonominin bıçak sırtında olduğu, deyim yerindeyse, ‘viraja’ girdiğimiz şu günlerde doğacak siyasi bir krizi artık bu memleket, bu memleketin insanı kaldıramaz.!

Ayrıca, zamanının ve enerjisinin büyük bölümünü, AB yolunda batılı liderleri ikna etmek için harcayan bir hükümetin liderinin, bu türlü polemiklere girmesi, bu ülkenin enerjisinin ve zamanının boşa gitmesi demektir.

Özkaya’nın dile getirdiği ve 3 Kasım seçimlerinde AKP’ye, liderlerinin değiştiğine inanarak ya da koalisyonlardan bıkarak oy vermiş veya vermemiş büyük bir çoğunluğun, kuşkularının ise, yine hükümetin bazı icraatlarından kaynaklandığı gün gibi aşikardır.

Daha birkaç yıl öncesinde söylediği, “Hem Müslüman, hem laik olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik!” sözleri, hemen her gün çeşitli televizyon kanallarında gösterilen ama, “Ben artık o eski Erdoğan değilim” diyen Sayın Erdoğan’ın ve partisinin eylemleri ile söylemleri artık farklılık göstermemelidir.

Şu hiç unutulmalıdır ki; bugün kendilerini iktidara getiren, radikal taban değil, özellikle ekonomik fukaralıktan, kenar mahalle kavgalarına benzeyen politikacı çekişmelerden ve siyaset kisvesine bürünmüş yolsuzluklardan bıkmış olan halk tabanıdır. Bunun en iyi göstergesi ise, 3 Kasım seçimlerinde barajı aşamayan Saadet Partisi’dir.

Sayın Başbakan şunu çok iyi anlamalıdır ki, bu ülke, büyük bölümü Müslüman olan ve herkesin toplum önünde göstermelik değil, fert olarak içtenlikle dinine sahip çıktığı tek Müslüman ülkesidir ve bu ülkede Müslümanlık, hiçbir siyasi oluşumun, ya da liderin tekeli altında değildir!

Yazımın sonunda, demokrasi sayesinde her türlü zorlukları aşarak, Başbakanlık koltuğuna oturmuş olan Sayın R. Tayyip Erdoğan’a şunu söylemek isterim: Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi ile yönetilmektedir. Demokrasilerde de hukukla ve ahlaki kurallar çerçevesindeki eleştiriler, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ülkenin kurum ve kuruluşlarından gelen tepkileri, şahsi olarak algılamayıp, ortalığı ateşe vermemek de, demokratik bir ülkenin başbakanının olmazsa olmazı olmalıdır.

NAFİZ CANDAN
Yayın Tarihi : 8 Eylül 2003 Pazartesi 00:00:25
Güncelleme :25 Eylül 2003 Perşembe 13:05:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?