27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Meğer demokrasiye inanan 'YÖK' muş!

Geçtiğimiz Cumartesi günü üniversite rektörleri, iktidara karşı tam bir gövde gösterisine dönüşen ‘Ata’ya Saygı Yürüyüşü’ düzenleyerek, Anıtkabir’e yürüdüler.

Üniversite rektörleri gibi, AKP iktidarının kimi icraatlarından memnun olmayanların da orada olamadıkları halde, gönülden destek verdikleri ve buram buram ‘aba altından sopa’ gösterisine dönüşen bu miting, bana göre amacına ulaşamadı!

Amacına ulaşamadı çünkü, bendeniz de, son zamanların moda tabiriyle, ‘sessiz çoğunluğun’ bir ferdi, okyanusu oluşturan damlalardan biri olarak, katılmadığım ama tüm kalbimle desteklediğim o yürüyüşün başlarında bayağı heyecanlanmıştım!

Öyle ya, şu veya bu kurumdan olmasak bile, en azından ‘sokaktaki adam’ olarak bizler de bir şeylerin iyi gitmediğini, yine bir huzursuzluk ortamının var olduğunu görüyoruz ve gerçekten yüreğimiz acıyor...

Evet bu demokratik tepkiye gönü verenlerden biri de bendim...

Taa ki, o pankart açılana kadar!

Kendilerini ‘Atatürkçü Düşünce Derneği’ üyeleri olarak tanıtan bir grup öğrencinin açtığı, “ORDU GÖREVE” pankartını görene kadar...

İşte o an, kelimenin tam anlamıyla. ‘tüylerim diken diken’ oldu!

Çünkü bu pankart, demokratik bir yürüyüşte, üstelik de her zaman ve her şeye rağmen demokrasinin yılmaz savunucusu olmuş üniversitelerin yürüyüşünde açılmıştı...

Hiç yakışmadı Saygıdeğer Kemal (Kemal Gürüz ve Kemal Alemdaroğlu) Beyler...

Ve sizlere de Sayın Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri...

Yazık oldu gerçekten!

Benim asıl üzüldüğüm, çatısı altında bulunan toplumların, inandığı müddetçe varlığını idame ettiren ve adına ‘demokrasi’ denilen, bu insanca yönetilme ve yaşama şekline, bir tarafımıza azıcık iğne battığı zaman tahammül edemememiz...

Hem de üniversite gibi demokratik kurumlarda bile!

Öyle ya, “Benim canımı acıtmadığı sürece, en iyi yönetim şekli demokrasidir” demekle eş anlamlı bu...

Üstelik, demokrasilerin en sancılı yönetim şekli olduğunu, toplumun ‘aydın’ kesimi olarak sizin bilmeniz ve herkese anlatmanız gerekirken, bu eyleminizle bizleri şok ettiniz...

Yarın, demokratik yönetimi olmayan bir fabrikada çalışan ve hakkı yenmiş bir işçi de çıkıp, “İhtilal istiyorum kardeşim!” diye bağırsa, ona yanıldığını kim anlatacak, doğrunun bu olmadığına onu kim inandıracak ?

Ben her şeye rağmen, demokrasiye inanırım...

Demokrasiye inanlara da inanırım...Daha doğrusu inanırdım..

Ama bu zamana kadar, sizin üniversiteler olarak yaptığınız demokratik tepkiler, söylemler de bana hiç inandırıcı gelmiyor ve bundan böyle de gelmeyecek...

Hiç böylesine bir hayal kırıklığı yaşamamıştım...

Evet bu benim içimde tamiri mümkün olmayan bir çöküntü yarattı. Çünkü askeri göreve çağıran ülkemin üniversite öğrencileri, benim gözümde bu demokrasinin gelecekteki emanetçileri olamaz!

Bu kadar ucuz mu demokrasi ?

Bu kadar mı gözünüz korktu ?

Kusura bakmayın ama, kızgınım sizlere...Bana yaşattığınız bu hayal kırıklığından ötürü çok kızgınım...

Ne yazık! Demek ki ben yanılmışım, demek ki, yaşananlardan kimse ders almamış...

Demek ki, bu ülkede demokrasi YÖK’ muş!

Yayın Tarihi : 26 Ekim 2003 Pazar 20:52:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?