18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Türban ve Bağdat'ta berber avı

08 Şubat 2005 tarihli tüm gazetelerdeki ortak konu türban ve Irak olayları.

Türban; ülkemizde yıllardır inatla sürdürülmeye çalışılan bir konu.

Irak’tan ajansların dün geçtikleri haber ise ’Bağdat’ta berber avı’

Her iki konunun birbiri ile ilişkisi ise, sebep süreç ve sonuç ilişkisi.

Türban; 1970 li yıllara kadar ne olduğu dahi bilinmeyen, bu yıllardan itibaren de iktidar olmak için herşey mubahtır zihniyeti ile hareket eden, yaratacakları içine kapalı toplumu İran ve Suudi Arabistan örneğinde olduğu gibi, istedikleri şekilde yönetmek isteyenlerin sembolü.

Gerçi son senelerde Cumhuriyetin nimetlerinden faydalanarak geldikleri, ortamları ile, gezip görmeleri ile ve biraz olsun dünyaya açılmış olmaları nedeni ile, az da olsa bilinçlendiklerinden, bu tür rejimlerin topluma bir yarar getirmeyeceğini gördüler. Ama bu düşüncelerinden ve görüşlerinden vaz geçtiklerini yandaşlarına anlatmaları çok güç.

Kadının toplum içinde türban takması, çarşaf giymesi gibi konuların şeyhlerin veya kendilerini ulema gibi gösterenlerin anlattıkları gibi olmadığını da gören bu zümrenin,
konuyu tamamen zamana bırakarak bu işten çark etmeleri toplumun yararına olacaktır.

Kuran’ın türban takılmasını ve çarşaf giyilmesini emrettiği de söz konusuda değildir.
Birçok din bilgini ve ilahiyatçı da görüşlerini bu doğrultuda yorumlamaktadırlar.

Üstlerindeki üç-beşbin dolarlık kıyafetleri, altlarındaki son model arabaları ile zenginlerin sefasını çektikleri, soluk renkli yere sürtünen pardösüleri ile varoşlularında cefasını çektikleri turban, günümüzde sadece dinci basın ile şeriat özlemcilerinin var oluş nedeni, oalarak varlığını sürdürebilmektedir.

Nitekim, AB de alınan tüm kararların da bu doğrultuda olduğu da görülmektedir.

Önceleri bu konuda oldukça radikal olan bir çok kimsenin eski katı tutumlarından vaz geçerek çocuklarının birçok ortamda dışlanmaması için düşüncelşerini değiştirdiklerde bilinen bir gerçektir.

Fransa ve Almanya’da çıkan kanunlara göre turban, özgürlüğün değil baskının simgesi olarak değerlendirilmektedir: ki toplumumuzda bir çok kişi bunun canlı şahididir.

Bavyera Eyaleti’nin kültür bakanı Monika Hohlmeier türban yasağını getiren kanunu açıklarken şöyle diyor:

‘Türban, İslamcılar tarafından , kadının baskı altında tutulması için siyasi sembol olması için kullanılmaktadır. Bu durum demokrasi, hoşgörü ve eşit haklar ilkelerine aykırıdır.’

Bayvere Eyaleti Kültür Bakanı’nın son derece haklı olduğuna inanıyorum. Çünkü ben bugüne kadar ekonomik,ve kültürel özgürlünü kazanıp da bu işten çıkarı olmadan yaşayan bir bayana ne rastladım nede duydum.

Asıl olan türban takarak, çarşaf giyerek yetiştirilecek kız çocukları ile potur giyerek sarık takarak büyüyen erkek çocuklarının nasıl yetişdiklerini geçmiş senelerdeki Hizbullah ve benzeri olaylarda acı bir şekilde görmedik mi?

Bağdat’ta Berber avı başlıklı haberde bu görüşü tamamen teyid eden haber olup dünyanın en büyük haber ajanslarından biri olan AP tarafından tüm dünyaya yayınlanmıştır.

AP haberine göre radikal dinciler, berberlere İslami traşın nasıl olması gerektiğini anlatan bildiriler dağıtmışlar, emirlere uymayanların öldürüleceği tehdidinde bulunmuşlar. Son bir ayda da Bağdat yakınlarındaki Dora’da emirlere uymayan 5 berber yasaklara uymadıkları gerekçesi ile öldürülmüş.

Radikal dincilerin yayınladıkları bildirilere gore; erkekler uzun sakallı kısa saçlı olmak mecburiyetinde, favori ve top sakal da yasak. Kadın kuaförlerinin ise saç traş modellerini asması bile ölüm nedeni.

Yakın tarihte Bağdat’tan dönen bir tanıdığın anlattıkları ile tamamen çakışan bu haberlere
tanıdık şunları da ilave ediyor:

"Bu radikaller, normal takım elbise giyenlere kafir, kendileri gibi giymeye çalışıp beceremeyenlere de yarı kafir diyorlarmış. ( tanıdığın ifade şekli) İnşallah biz de çarşaf giyen kadınların, türban takan kadıınlara YARI KAFİR, türban takmayanlara da KAFİR dedikleri günleri görmeyiz."

Remzi Erbaş
Yayın Tarihi : 15 Şubat 2005 Salı 13:28:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yusufhan bahtiyar IP: 212.174.90.xxx Tarih : 26.02.2005 09:48:21
Sayın Kardeşim, Araştırmadan ve incelemeden kronikleşmiş önyargılarla hareket ederek,hiç bilmediğin bir konuda yorum yapmaya kalkışıyorsun.Bu memlekette başını örten insanların birçoğu inançlarından dolayı örtünüyor.Örtünmenin dini bir vecibe olduğu başta Kuran-ı Kerim olmak üzere birçok kaynakta su götürmez bir gerçektir.Örtünmeyen insanlarımız ise bilinçli olarak yada ortama uymak,toplum dışı kalmamak adına örtünmüyor.Bu kardeşlerimize bir şey demeye hakkımız yok.Çünkü mesele vicdani.Örtünmedikleri için kafir veya inaçsız damgasını basmakda hahimize değil.Dini yönden sadece günah.Tahsilatıda Allah'a ait.Kimin ne olacağını bizler bilemeyiz. Siz türbanın karşısında hangi gerekçeyle yer alırsanız alın, karşınızda bir çok insanı rencide etmektesiniz.Siz o yönde çekerseniz,biz de bu yönde çekme hakkına sahip oluruz.Üç beştane moda ve caka uğruna başörtüsünü kullanan insanı, öne sürerek de türban alyhine dönmeyin.Onların hali bizim için ölçü olamaz,bizi bağlamazlar. Demokraside insanların fikir v.s tahammül vardır.Bu haliniz demokrasi ile bağdaşmakta mıdır?Aslında siz oligarşik bir düzenin savunucularısınız.Herşeyin kendinize göre olmasını istemektesiniz.Bu tavırlarınızla despotları çağrıştırıyorsunuz.Despot tavırlar yıkılmaya mecburdur.Dünyayı ve memleketimizi önyargılarınızın uzağından görmeye çalışın.Bu memleketi de batı toplumları ile kıyas ederek tanımlamaya çalışmayın.Onlar bize göre her yönden farklı toplumlardır.En başta toplumlarını Hristiyan değerler şekillendirmiştir.Kültürel değerleri içerisinde başörtüsü gibi bir olgu olsaydı,takmayacaklar mıydı?Toplumları kendi değerlerine göre tanımlamaya çalışalım.Bu toplumu kimse zorla dönüştüremez.Taşıma suyla değirmen dönmez. Kendi memleketinizin insanları ile uğracağınıza, Milli Güvenlik Kurulu,MİT,Emniyet v.s dikatını çeken ortalıkta cirit atan misyonerle uğraşın.Toplumda yoğun bir şekilde Hristiyanlık propagandası yapılıyor.Mayamız İslam ama... Neticede üç beş tane bilgi papağanı,dini kendi anlayışlarına göre yorumlayan ve dini yaşamayan ilahıyatçıyı referans alıpta türbanın meşruiyetini tartışmayın.İslamda başörtüsü bütün siyasi ve şahsi yapılanmaların uzağında bal gibi tatlı bir gerçek,güneş gibi aşikardır.Dini kendi aklınızla sorgulamayın.Kendi yaşantınıza uygun bir din oluşturmak istiyorsanız orası başka.Kendiniz Peygamber,yazdıklarınız kitabınız olur.1400 yıllık alem şumul gerçekler, sizin gibi denizin üstünde kalmış kırıntı ve köpükleri elbet bir gün sahile atacaktır. Selamlarımla...