Başbakan, son günlerde, ana muhalefete ve Türk basınına söylemediğini bırakmadı!..

Deniz Baykal, Başbakan’a yanıt vermeyi geciktirmiyor…

Türk basınından ise çıt çıkmıyor!

Başbakan, ağzına geleni söylüyor, hakaretlerin en alasını yapıyor, “Üzerimize gelmeyin” diyerek tehdit ediyor!... Türk basınından çıt çıkmıyor!..

Sanki Başbakan’ın, tehdidinden çekiniyor gibi!..

Sanki Başbakan’ın elinin altında kirli işleri, kirli ilişkileri var!..

Başbakan da, Türk basınıyla ilgili “kirli” bilgiler var da, kamuoyuna açıklayıp halkla paylaşmıyorsa, konumundan dolayı edindiği/edinebildiği “kirli” bilgileri baskı aracı olarak kullanmak amacındaysa yanlış yapıyor!.. Türk basınından hangi patronun, hangi gazetecinin ve yazarın kirliliği varsa açıklamalıdır!..

Başbakan’ın, neredeyse ana muhalefetten çok yerdiği, söylemediği laf, etmediği hakaret bırakmadığı Türk basınından, kirli işleri ve kirli ilişkileri olmayanlar neden suskunlar?!. Patron ya da patron yanlısı genel yayın yönetmenleri korkusundan mı?!.

Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyetleri, Basın dernekleri ve Gazeteciler Sendikası niye tepkisiz?!.

Bilinmelidir ki; Genelkurmay Başkanlığı’nın, 8 Mart 2006 Çarşamba günlü açıklamasını “yumuşak” bulan ve Genelkurmay’dan “içeriği ders ve sert yüklemli” açıklama beklentisinde olan, bu beklentisini Genelkurmay’a hissettiren ve Genelkurmay’dan, topluma “Oh” çektirip rahatlama sağlayan 21 Mart 2006 Salı günlü açıklamanın yapılmasını tetikleyen yığınlar, aynı içerik ve sertlikte bir bildiriyi/açıklamayı da Türk basınından beklemektedir! Başbakan’ın hakaretleri karşısında sergilenen sessizliğe kızmaktadır! Türk basının, üzerindeki ölü toprağı atıp, 4’üncü kuvvet olarak, yürütme erkinin başı Başbakan’ı sarsacak, kendine getirecek açıklamayı yapmasını beklemektedir!

“Oh” çekerek rahatlayacak yığınları anlamaya, onlara kulak vermeye, onların istemlerini yerine getirmeye çalışılmalı!.. Ülkenin ve toplumun, hatta Başbakan’ın ve iktidarıyla partisinin de buna gereksinimi var!..