Atatürk Türkiyesi, Ilımlı İslam’a doğru hızla yol alıyor!

Şimdi de, erkekle kadının düğünlerde bir arada oynamasına taktılar!

Takanları başını da, “Prof. Dr” unvanlı bir fakülte öğretim üyesi çekiyor!

*

DHA (Doğan Haber Ajansı) muhabiri Cemal Pulgat’ın bugün Hürriyet Gazetesi’nde yer alan “Caiz değilmiş” başlıklı haberine göre, Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, kadın ve erkeklerin düğünlerde birlikte oynamalarının ’haram’ olduğunu söylemiş.

İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Sayın Profesör Doktor (!), düğün geleneğinde İslami açıdan düzeltilmesi gereken noktalar bulunduğunu belirtmiş, ülkenin en büyük sorunu konusunda şu bilimsel ve tarihsel (!) açıklamayı yapmış:

“İslam’a uygun olan, kadın ve erkeklerin kendi aralarında eğlenip oynamasıdır. Bunda dinen sakınca olmadığı gibi, dinimiz aşırıya kaçmamak şartıyla bu tür eğlenceye izin vermiştir. Ancak, kadın ve erkeğin karışık vaziyette, birbirlerinin yanında, birbirlerine yakın olarak oynamaları dinimizde caiz görülmemiştir. Caiz kelimesi ise mekruh ve haramı içerir. Kadın ve erkeğin birlikte oynamasına ’mekruh’ denilemez. Çünkü bu daha ileri düzeyde yanlıştır. Dolayısıyla buna ’haram’ demek daha doğru olur. Müslümanlık iddiasında bulunan herkesin bundan uzak durması gerekir.”

Büyük düşünür (!), bir şeyi özellikle vurgulamak istemiş; demiş ki: “Kadın ve erkeklerin aynı ortamda oturup bir şeyler seyretmesi ya da sinema, tiyatro gibi bir icraatı takip etmesi dinimize göre sakıncalı değildir.”

Günü gelir, o da “haramlar” başlığı altında yerini alır…

Büyük düşünür bilim adamı (!), “Düğünlerde erkeklerin aralarında içki içip, kadın oynatması dinen caiz değildir" demeyi de unutmuyor!

Aman, unutmamakla ne büyük hizmet, iyilik yapmış (!)…

*

Atatürk Türkiyesi’nin geldiği ve götürülmek istenen yeri algılayabiliyor musunuz?

*

Algılamak elbette ki çok önemlidir ama tek başına yalnızca “sözcük anlamı” taşır.

Algılamak, duyarlılığın eyleme geçip yanlış olanın kökü kazındığında anlam kazanır.

Şiddete, aşırılığa kaçmadan harekete geçmek gerekir. Yobaz akın ancak o zaman durur.

Yobaz akını durdurmak, “Yobaz akın durmalı” diyenlerin, birinci görevi olmuştur.

Görev savsaklanmaz. Haydi göreve…