26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Yorumu sizlere bıraktık!

Hürriyet gazetesinin 'pazar eki'ndeki bir röportajın başlığı her eve giren bir gazeteye göre biraz ağır kaçmış gibiydi. Haberi olduğu gibi aktarıyor yorumunu da siz okuyucularımıza bırakıyoruz:

Ağabeyiniz yanınızdayken bir erkeğe oral seks yapıyor olmak tuhaf bir duygu

Aynen Sibel Kekilli-Birol Ünel ikilisi gibi onu da yönetmen Fatih Akın sayesinde ve biraz geç tanıdık. Oysa ki yıllardır Almanya’da çeşitli filmlerde oynuyor, 1992’den beri "Yer Kozmetikçileri" adlı kendi tiyatrosunda kabare yapıyordu. Nursel Köse, Fatih Akın’ın bol ödüllü filmi Yaşamın Kıyısında’da Türk, anne, illegal ve fahişe Yeter’i öyle gerçek, öyle farklı oynuyor ki tadı damağınızda kalıyor. Altın Portakal Film Festivali’nin jüri üyeleri de böyle düşündü ve en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü Nursel Köse’ye verdi.

Köse yaşını söylemeyen, "oyuncunun yaşı olmaz" diyenlerden. Şimdi Kartallar Yüksek Uçar adlı dizide Kerem Alışık’ın şizofren karısı Mebrure’yi oynuyor. Ve daha uzun yıllar hayatımızda kalacak gibi gözüküyor.

Fatih Akın’la birbirinizin hayatına nasıl girdiniz?

- Başrol oynadığım "Anam" diye bir film vardı. Filmin yapımcısı, Fatih Akın’ın hep çalıştığı bir kişiydi. Filmin galasından sonra Fatih yanıma gelip "Sen çok iyi bir oyuncusun. Seninle mutlaka çalışacağız" dedi. Aradan dört yıl geçti. Ama bu arada hep arkadaştık. Sık sık karşılaşır, birlikte eğlenirdik.

Size Yeter rolünü nasıl teklif etti?

- 2005’in sonunda senaryoyu anlattı. Filmde Tuncel (Kurtiz) oynayacak dedi. Başrol oyuncuları belli değildi. Rol ne dedim. Anne, Türk, illegal, sokak kadını... Başka, diye soruvermişim. "Fatih, senden çok korkuyorum" dedim. O da deli misin hiç korkma. Hem ben de senden korkuyorum, sen çok güçlü bir kadınsın dedi. Birbirimizden korkuyoruz ama peki çalışalım dedi, başladık.

Fatih Akın oyuncuları hazırlamak için onlara bazı filmleri izlemelerini söylemiş. Nurgül Yeşilçay’a ’Tomb Raider’, ’Scarface’ ve ’Taxi Driver’ı izle demiş... Size ne dedi?

- Bana Jackie Brown dedi. Bir de Türkan Şoray dedi. Bana biraz komik geldi. Çünkü sonuçta herkes kendini oynuyor. Rolü çok çabuk kavradım. Ne olması gerektiğini bilmiyordum ama ne olmaması gerektiğini biliyordum.

Ne olmayacaktı?

- Klişe olmayacaktı, ağzını yaya yaya konuşmayacaktı. Bu bir Anadolu kadınıydı eninde sonunda. Gururlu, güçlü ve savaşçıydı. Dünyanın en kötü işini yapsa da kendine yakıştırmadığı bazı davranışları var. İşine iş gözüyle bakıyor. Onun da arkasına bir ideal koymuş. Kızını okutmaya çabalıyor, başı dik dolaşıyor.

Kolay mı bir fahişeyi canlandırmak?

- Bence çok ama çok zor. Altı ay bu rolle, bu kadınla uğraştım. Hem Türk hem dünya sinemasında bunun yüzlerce örneği var. Ama ben Müjde Ar’ın üzerine tanımam mesela. Türk sinemasında fahişeyi ondan daha iyi canlandıran oyuncu yoktur.

PREZERVATİFLİ ORAL SEKS FATİH’İN FİKRİ 

Role nasıl hazırlandınız?

- Filmdeki fahişeler sokağı gerçek bir sokak. 1800’lü yıllardan beri orası tamamen kadınlar tarafından idare ediliyor. Kadınların satıcıları yok, herkes kendini satıyor. Hiçbiri barbie bebek değil. Bayağı sarkık memeli, göbekli kadınlar çalışıyor. Aralarında 65 yaşında olanlar bile var. İki haftamı oradaki hatunlarla geçirdim. Bana olmadık şeyleri fazlasıyla öğrettiler. İşin püf noktalarını gösterdiler. Akışını, beden dilini, müşterinin nasıl karşılanacağını, pazarlığın nasıl yapılacağını anlattılar. Müşteriyi içeri aldıktan sonra hemen oturtacaksın, adama yukarıdan bakacaksın dediler. Tıpkı köle ve efendi gibi...

Fatih Akın o sokağı gördükten ve kadınları tanıdıktan sonra senaryoda değişiklikler yaptı mı?

- Tabii ki. Başlangıçta Yeter karakteri çok sertti, oradaki kadınları tanıyınca biraz yumuşattı. İlişki sırasında parayı artırmak için bazı hamleler yapması gerektiğini kadınlar söyledi. Bunun üzerine Fatih, Yeter’in yatakta "Hadi daha ne kadar bekleyeceğiz devam etmek istiyorsan 50 Euro daha" dediği sahneyi yazdı.

Ağzınıza prezervatif alarak oral seks yapmayı da kadınlardan mı öğrendiniz?

- Hayır o Fatih’in fikriydi.

Kıyafetler?

- Bizim kostüm sorumlusuyla birlikte Hamburg’da seks dükkanlarına gittik aldık. Üç-dört alternatif getirdik, Fatih kırmızı olanı beğendi.

Anneniz babanız filmi izlediler mi?

- Dalyan’da dinleniyorlar, daha film oraya gitmedi. İki hafta sonra izleyebilecekler.

Fahişeyi oynadığınızı biliyorlar ama değil mi? Nasıl tepki verdiler?

- Büyük bir tepki vermediler. İzledikten sonra ne yaparlar bilmiyorum. Filmi dün akşam ağabeyimle izledim. Ağabeyiniz yanındayken bir erkeğe oral seks yapıyor olmak tuhaf bir duygu.

ÇOCUKLUĞUM TİYATRO GİBİ GEÇTİ

Malatya’da doğdum. Devlet demiryollarında çalışan bir baba, ev hanımı bir anne. Bir sürü kardeş. Yedi çocuktuk, aralarında ikişer yaş fark olan 7 kardeş. Çocukluğum tiyatro gibi geçti. Ablalarım öğretmen okulunda okuyordu. Her yaz tatilinde eve döndüklerinde mutlaka yanlarında yeni bir şey getirirlerdi. Ya yeni bir enstrüman çalıyorlardı ya da şiir yazmaya başlıyorlardı. Ailede herkes bir enstrüman çalıyordu, bir tek ben direniyordum. Ablalarımdan biri Almanya’daydı. Liseden sonra mimarlık fakültesine yazıldım. Tiyatro okuyamazdım, Almanca’mın yetmesi mümkün değildi. Ama mimarlığın paralelinde hep oyunculuk yaptım. Bale ile Türk folklorunu birleştiren bir dans grubunda çalıştım. Stand up yaptım, farklı kabarelerde roller aldım, radyo tiyatrosu yazdım, şiir kitabı çıkardım.

BABAMIN ALMANYA VİZESİ

1970’lerin başıydı, Malatya’da Almanya hakkında dedikodular başladı. Gidip gelenler kadınların nasıl kötü yola düşürüldüğünü anlatıyordu. Ablam daha yeni gitmişti. Babamın cinleri tepesine çıktı. Ablama gitmeye kalktı, bize de sakın haber vermeyin, dedi. Tabii ki haber verdik. Demiryolculuğundan kalma bir sadakatle Almanya’ya trenle gidiyor. Düsseldorf’ta gara bir iniyor, karnaval! Giyinik bir Allah’ın kulu yok. Bir kadın babama saldırıp öpmüş, detayları bilmiyoruz! Babam zorla bir taksi buluyor, doğru ablamın evine. Aşağıdan bağırıyor: "Bavulunu topla çabuk gidiyoruz." Ablam sakinleştiriyor, karnavalı anlatıyor. Birlikte çıkıp dolaşıyorlar. Babam üç-dört gün sonra bütün sokakların tertemiz olduğunu, insanların da normale döndüğünü görünce yatışıyor. Döndüğünde kızlarım için Türkiye’den çok daha güvenli, dedi. Babamın o seyahati hepimiz için bir vize oldu. Böylece hayatımız kurtuldu.

Sibel ARNA / Hürriyet

...
Yayın Tarihi : 20 Şubat 2009 Cuma 11:55:50
Güncelleme :20 Şubat 2009 Cuma 12:22:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?