1
Haziran
2024
Cumartesi
ANASAYFA

ANADOLU KAPLANI NASIL ANADOLU EŞEĞİ OLDU

1973 yılında Denizli sanayiinin duayeni olarak kabul edilen Esat Sivri tarafından kurulan DEBA'da son olarak bugün 300 çalışan işten çıkarılarak makineler durduruldu. 2007 yılı ihracatı 56 milyon dolar olan, çalışan sayısının bin 700'e kadar yükseldiği DEBA'da muhasebe kayıtları ve fabrikanın korunması için 20 çalışan kaldı. Denizli Basma ve Boya Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Esat Sivri, krizi aşmak için yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını belirterek, üretimi durdurmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Denizli'nin Kayhan Mahallesi'nde 36 bin metrekaresi kapalı 102 bin metrekare alanda tekstil dokuma, boyama, basma, pantolon, nevresim, çarşaf üretimi yapan DEBA, 22 ülkeye ihracat yapıyor, Hugo Boss, Dockers, Levi's gibi ünlü markalara üretim yapıyor ve kendi yarattığı Uniqart, The Pantalone, Laodikya ve Colossae markalarını ihraç ediyordu.

2001 krizinden etkilenen şirket, kredi kullandığı İş Bankası ile kredi yapılandırma anlaşmaları yaptı. İlk krizi az hasarla atlatan DEBA, geçen yıl yaşanan ekonomik krizle birlikte büyük bir sıkıntıya girdi. Önce İş Bankası ile birkaç kez kredi yapılandırma anlaşmaları yapıldı. Bankalarla yapılan geri ödeme planlarından da sonuç alamayan şirket, borçları karşılığında fabrikanın bulunduğu 102 bin metrekare arsanın tapusunu bankaya verdi.

SENDİKA İLE DE SORUNLAR YAŞADI

Denizli'de sendikal örgütlenmenin olduğu birkaç tekstil fabrikasından biri olan DEBA yönetimi TEKSİF sendikası yönetimi ile de sorunlar yaşadı. İşçilerin ikramiyelerinin kaldırılması yönündeki işveren teklifi de sendika tarafından kabul edilmedi, arabulucu da uzlaşmayı sağlayamadı. DEBA'nın kurtarılması için Denizli Platformu'nun girişimleri de sonuçsuz kaldı. İşçilerinin ücretlerini ve banka borçlarını ödeyemeyen, doğalgazı peşin ödediği parayla kullanabilen DEBA, krizi aşamayarak kapısına kilit vurdu. Şirket yönetimi, sayısı 320'ye düşen çalışanlardan bugün 300 kişiye daha çıkışını verdi ve üretimi durdurdu. Milyonlarca dolarlık makineler stop düğmesine bastı.

Sonuçtan kimseyi sorumlu tutmadığını, bankanın kredilerin ödenmesi konusunda gereken her şeyi yaptığını söyleyen 77 yaşındaki Esat Sivri, şirket olarak ekonomik krizi aşamadıklarını, son çare olarak üretimi durdurmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını, görüştüğü tüm kişilerden olumlu yanıt alamadığını söyleyen Esat Sivri, “Denizli Basma Sanayi, Denizli'nin ilk firmalarından biri. Yıllarca her şeyi kurallarına uygun yaptık, işçilerimize sendikal hak verdik. Ama 2001'den sonra ne zaman kredi kullandığımız bankayla protokol yapsak, ardından ekonomik kriz yaşadık. Son krizi aşamadık. Tüm girişimlerimiz sonuçsuz kaldı. Kimseyi suçlamıyorum. Ama böyle bir kuruluş bu noktaya gelmemeliydi” diye konuştu.

BORÇLARIM VAR, İŞ ARIYORUM

Fabrikada sadece muhasebe kayıtları, borçlar ve resmi kayıtlarla ilgili işlemler için muhasebe servisi elamanları ve bekçilerin kaldığını, siparişlerin bir kısmının fason üreticilere yaptırılarak yollanacağını, bir kısmının müşterilere geri gönderileceğini söyleyen Sivri, kendisinin de iş aradığını belirtti. Sivri “Borçlarım var. Bundan sonra çalışmak zorundayım. İş arıyorum” dedi.

"Anadolu Kaplanı değil, Anadolu Eşeğiyiz"

Denizli'nin Anadolu Kaplanı olduğu yolundaki benzetmelere, “Biz Anadolu Kaplanı değil, Anadolu Eşeğiyiz” diye yanıt veren Sivri, “Biz sırtımızda yıllarca yük taşıdık. Bu yaşımızdan sonra da taşımaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Sivri, yaşadığı sıkıntılar nedeniyle iki sene önce by-pass ameliyatı geçirdi, dört damarı değiştirildi, geçen yıl mesane kanseri teşhisi konuldu, stent takıldı. Fabrikadaki tüm demirbaşların ve makinelerin banka tarafından rehin alındığını söyleyen Sivri, fabrikada kalan 20 işçiyle öğle yemeği yedi. Zaman zaman duygulanan Sivri, yaşadığı süreci anlatmakta zorlandı.

DEBA çalışanlarından Metin Özen ise 15 yıldır çalıştığını, bugün tüm çalışanlarının çıkışının verildiğini söyleyerek, “Ben de bir süre sonra işsiz kalacağım. DEBA, Denizli için büyük kayıp. Fabrika yöneticileri uzun süre direnç gösterdi ama başarılı olamadı. DEBA, Denizli'nin en önemli firmalarından biriydi” dedi.

Denizli'de ekonomik kriz nedeniyle geçen yıldan bu yana Gipsan, Dempa, Denteks, Atak, Atakan gibi büyük firmalar üretimi durdurmuş, Kiraz Tekstil ise fabrikayı yurt dışına taşıma kararı almış, 15 bine yakın kişi işsiz kalmıştı. 

Anadolu kaplanı nasıl Anadolu eşeği oldu - 2 / Eyüp Can

Ne çok "Anadolu kaplanı" daha doğru tabirle "Anadolu eşeği" varmış.
İtiraf ediyorum, şimdiye kadar yazdığım hiçbir yazıya yılların sanayicisi Esat Sivri'nin batış hikâyesi kadar tepki almadım.
Gelen e-posta-faks ve telefonun haddi hesabı yok.
Önceki akşam TÜSİAD'ın resepsiyona katıldım, herkes ağız birliği etmişçesine, "Anadolu kaplanı nasıl Anadolu eşeği oldu" konusunu tartışıyor.
Ortak kanaat şu: "Esat Sivri haklı, Türkiye'de üretici-sanayiciysen kaplan değil, eşeksin." 

* * *
Günah keçisi arıyor değilim.
Kırk yıllık sanayici Esat Sivri'nin hüzünlü batış hikâyesi TÜSİAD'dan MÜSİAD'a, esnaftan sanatkâra, akademisyenden öğrenciye, bankacıdan bürokrata, sendikacıdan işverene bu kadar çok insana dokunduğuna göre, özellikle politikacıların bu meseleye daha dikkatli bakmalarında yarar var.
Bugün Türkiye'de, muhalefetin de iktidarın da geliştirmesi gereken ekonomi politikaları, bir zamanlar 1700 işçi çalıştıran Türkiye'nin öncü şirketlerinden DEBA'nın hafta başında kapısına vurulan kilitten geçiyor.
Esat Sivri eşekliğe de fabrikatörlükten işçiliğe geçişe de razı.
Hatta ağlamaklı bir biçimde, "Yakında beni hapiste görürseniz ona da şaşırmayın" dedi telefon konuşmamızda. O bir sembol. Tek derdi, "Ben yandım, başkaları yanmasın".

* * *
Sinop'tan Hatay'a, Antep'ten Manisa'ya benzer hikâye öylesine çok ki.
Tek fark, bana hikâyesini anlatanlar ya "lanet okuyor" ya da "isyan ediyor".
Oysa Sivri vakur, başkalarını suçlamak yerine suçu hep kendinde arıyor.
Onuruyla mücadele etmiş olmasına rağmen birbir kendi hatalarını sıralıyor.
Bence Esat Sivri'nin hikâyesi bu yüzden kıymetli.
Artık karşılıklı birbirimizi gaza getirmekten de suçlamaktan da vazgeçelim.
Hükümetin makro ekonomi politikalarını eleştirirken, kendi makro yanlışlarımızla yüzleşmemiz kaçınılmaz. Bankaları "kredi vermiyorlar" diye topa tutmak kolay, peki kaçımız aldığımız kredilerin hesabını kendimize verebiliyoruz.

* * *
Devletten "mama" yerken babalığını kabul ediyorsak, "sopa" yerken de kabullenmek zorunda kalırız. Değilse "mamaya" da "sopaya" da, "kaplana" da "sıpaya" da, "çocuğa" da "babaya" da baştan tavır almalıyız.
Esat Sivri'nin hikâyesinde finansman yönetimi dışında büyük bir yanlış yok.
Hatta o, Türkiye gibi kayıt dışılığın yaygın olduğu bir ülkede her şeyi düzgün yapmış olmanın bedelini ödüyor.
Zaten hazin olan da bu.

* * *
Bana gelen yüzlerce mesajdan anlıyorum ki işin bu yönü herkese dokunmuş, mesela İTHİB Başkanı İsmail Gülle şöyle yazmış: "Yazınızın her bir satırını hüzünle ve hayal kırıklığıyla okudum. Gözlerimin önüne babamın mücadelesi geldi. Aslında mesele tek başına Esat Sivri meselesi de değil. Kim ki bütün ömrünü bir işe adamıştır, bir yolda yürümek için bedeller ödemiş, elde ettiklerini insanlarla paylaşmanın mutluluğunu yaşamıştır; yazınızı hüzünlenmeden okuması mümkün değildir. Sektörün en güzel günlerini görmüş, hizmet yarışındaki samimiyetini yüz kere ispat etmiş Esat Sivri gibi bir çınarın başına gelenler, hepimizi derin düşüncelere sevk etmiş ve üzmüştür. Bu duruma üzülmek için, insanların Esat Sivri'yi bizim kadar iyi tanıması da gerekmez. Ama bizim içimiz acımaktadır. Bir anlamda ateş düştüğü yeri yakmıştır. Ve sizi temin ederim bu ateş yalnızca DEBA'ya değil, tüm sektörün kalbine düşmüştür. Sadece Esat Sivri'nin değil, hiç kimsenin çabasının karşılığı 'eşeklik' olmamalıdır."

* * *
Cebinde beş kuruş parayla Amerika'ya gidip fabrika kuran Metin Aydın anlatıyor: "Ben 40 sene önce Amerika'ya cebimde beş kuruşla geldim, başarılı oldum, senelerce binlerce işçiye maaş verdim ve devlet benim başarımı gördü, şirketlerime fazlasıyla kredi yardımı yaptı. Verdiğim vergilerin karşılığını fazlasıyla aldım. Maalesef ben Esat Sivri gibi eşeklik yapmadım. Yazık ki Türk devlet adamları böyle çalışkan kişilere eşek muamelesi yapıyor. Devlet adamları dünyayı dolaşıp para arayacağına Denizli'ye gidip Esat Bey gibi sanayicilerin sorunlarına çare bulsalar ya... Ne Çin ne Amerika kendi üreticisini bu kadar ihmal eder. Türkiye'ye tatil yapmaya geldiğimde, Denizli'ye gidip Esat Bey'i mutlaka ziyaret edeceğim. Yaptığı her şeyin doğru olduğunu, asıl eşeğin ona bunu yaşatanlar olduğunu söylemek için..."
 

Eyüp Can-HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 4 Ekim 2009 Pazar 18:17:28
Güncelleme :4 Ekim 2009 Pazar 19:02:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
bay_yerli IP: 85.96.124.xxx Tarih : 6.10.2009 21:27:24

DEBA'yı niye açmazsın esat dede. Bilecik'teki Abbate'yi de Halkbank'a satmışlar. Beyin göçü oluyor. Milletimiz Amerikan Emperyalizmi ve onun işbirlikçilerine düşmek üzere. Heeeey! Çalışın, uyanın işçiler! Amerika Birleşik Devletleri bizim sömürgemiz olacak! Yoksa onun kanlı sömürge şemsiyesi altında kalamayız! Haydi! ABD sömürgesi olmamak için iş başına!