31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

ANITLAR KURULU VE OYNANAN OYUNLAR (III)


Türkiye’de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumanın Başlangıcı
 

Kars Selçuklu KervansarayıTürkiye’de kültür varlıkları ve onların restorasyonları ile ilgili çalışmalar 1960’lı yıllara kadar herhangi bir yasaya bağlı olarak yapılmıyordu. Eski eser restorasyonları daha çok restoratör mimarların kendi inisiyatiflerine göre şekilleniyordu. Restoratör mimarlar çözümleyemedikleri durumlarda ise İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde bulunan eski eserler arşivinden yararlanıyorlardı. Ne var ki, o dönemin mimarlarının eski eserleri çok iyi tanımış olmaları da ayrı bir şans idi. O dönemde Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu eski eser restorasyonlarında dikkati çeken aykırı bir yapılanma ile karşılanmamıştır. Sivil mimari yönünden ise, İstanbul Belediyesi’nde bulunan eski eserler bürosu kısmen bu konuda yardımcı oluyordu.

II. Dünya Savaşı sonunda değişen Türkiye’nin sosyo-ekonomik sorunları, yaşam şartları, zevkler, alışkanlıkların terk edilmesi Türk sivil mimarisinin birçok örneğinin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Eski evlerde yaşayan insanlar eski evlerini apartman katlarına tercih etmiş ve evlerini terk etmişlerdir.

Bugün başta İstanbul olmak üzere birçok sivil mimari örneğininin yerini, hemen hepsi birbirinin eşi betonarme, ön cepheleri betebeli evlerin almasına neden olmuş ve Osmanlı mimarisi ortadan kalkarken hemen hiç kimse bunun farkına varamamıştır. Oysa İstanbul’un fethinden sonra şehrin belli başlı semtleri sahil, sahilsaray, yalı, konak, köşk ve ahşap evlerle bezenmişti. Diğer dinsel ve sosyal yapılar da onları tamamlamıştı. XIX. yüzyılın sonlarından itibaren, özellikle XX. yüzyılda eski İstanbul’un gerçek görünümünü şahnişleri, cumbalıları, çıkmaları, eli böğründeleri ve geniş saçakları ile ahşap evler meydana getirmişti. 



Milas EviTürk sivil mimarisi içerisinde büyük bir yeri kapsayan ahşap evler ile yalılar yaşam şartlarının değişmesi ve bilinçsizlikten ötürü kendi kaderleri ile baş başa bırakılmıştır. XX. yüzyılın ikinci yarısından sonra İstanbul kendine özgü özelliklerini koruyamamış ve bunlar yanmış, yakılmış, yıkılmışlardır. İstanbul büyük bir Anadolu göçü ile karşı karşıya kalınca eski evlerin hemen hepsi arsalarına tamah edilerek yıkılmıştır. O günlerde toplumun yeterli bir korumacılık düşüncesinin de olmayışının yanı sıra, yıkımı önleyecek bir merci veya kurulların da olmayışı bu yok oluşu hızlandırmıştır.

Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Kurulunun Kuruluşu

Sivil mimarinin yok oluşunun yanı sıra restorasyonlarda danışılacak bir kurumun eksikliğinin farkına 1950’lı yıllarda varılmıştır. Bu nedenle Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu kurulmuş, Güzel Sanatlar Akademisi’nin önünde bulunan sıbyan mektebi kurula tahsis edilmiştir. Kurulun üyeliklerine konusunun uzmanı üniversite öğretim üyeleri ile mimarları atanmıştır.

 

Sedat Hakkı EldemKurul üyeleri bugünkünden farklı olarak değiştirilemez, kararlarında da özerk idiler. Üst makamlardan gelen baskılara ise karşı koyacak nitelikteydiler. Nitekim devrin güçlü Başbakanı Adnan Menderes’in İstanbul’un imarında almış olduğu kararlara karşı koyarak bir tarihi yapının yıkılmasını önlemişlerdir. Bu kurulun üyelerinden hiç birisinin bir şaibeye bulaşmadığını da açıkça söyleyebiliriz. O zamanın kurul üyeleri arasında Ord. Prof. Dr A.Müfid Mansel, Prof.Dr. Bahadır Alkım, Tahsin Öz, Y.Mimar A.Saim Ülgen, Y.Mimar Sedat Hakkı Eldem, Prof. Dr. Semavi Eyice, Prof. Dr. Feridun Akozan, Y.Mimar Orhan Alsaç gibi isimler bulunuyordu.



Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu haftada bir gün, hiçbir ücret almadan toplanır, yapılacak restorasyon projeleri konusunda restoratörlere yardımcı olur, İstanbul Belediyesi’nden gelecek isteklere yanıt verirdi. Büyük olasılıkla da Kurulun verdiği kararlar aynen uygulanırdı. Bu dönemde eski eserlerin yıkımında büyük bir duraklama olduğunu da açıkça söyleyebiliriz. 



Prof.Dr.Semavi EyiceGayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu 1983 yılına kadar çalışmalarını sürdürmüştür. 2863 No.lu yasa ile Kurulun yerini Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları almıştır. Lağvedilen eski kurulun tüm evrakları ile tescil fişleri yeni kurula teslim edilmiştir.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ile Koruma Kurulları’nın yönetmeliği 30.1.1989 da bir yönerge ile belirtilmiştir. Bu yönetmelik hükümlerine göre Kurallarını amacı yurt içinde bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıyla ilgili hizmetlerin, bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamaktır.


Kurulun Belli Başlı Görevleri: 

Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonuyla ilgili ilerde uygulanacak ilkeleri belirlemek,

Koruma kurulları arasında gerekli koordinasyonu sağlamak,

Daha önceki kurullar arasında alınmış sit alanları geçici dönem yapılanma koşulları kararlarına ilişkin koruma kurulları tarafından alınmış sit alanları geçici dönemlerde yapılanma koşulları kararlarına ilişkin koruma kurullarınca önerilen değişiklikleri değerlendirip, tavsiye kararı almak,

Uygulamada doğan genel sorunları değerlendirerek görüş vermek suretiyle Bakanlığa yardımcı olmak.

Koruma Yüksek Kurulu sekiz tabii üye ile altı seçilmiş üyeden oluşur.

Yüksek Kurulun altında bulunan Koruma Kurulları ise, arkeoloji, sanat tarihi, müzecilik, mimari ve şehir plancılığı konularında uzmanlaşmış kişiler arasından seçilecek üç temsilci,

Bakanlıkça seçilecek üyelerden, Bakanlık dışından seçilecek üyenin; halen Yüksek öğretim Kurumlarının arkeoloji, sanat tarihi, mimari ve şehircilik dallarında öğretim üyesi veya emekli olmuş öğretim üyelerinden olması tercih edilir.

Yükseköğretim Kurulunca Kurumlarının arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık, şehircilik bilim dallarından, aynı dalda olmamak üzere seçilecek iki öğretim üyesi,

Görülecek konu, belediye sınırları içerisinde ise ilgili belediye başkanı veya teknik temsilcisi, dışında ise ilgili valilikçe seçilecek teknik temsilci,

Görüşülecek konu, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile ilgili ise bayındırlık ve İskân Müdürlüğünden iki teknik temsilci,

Görüşülecek konu, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ilgili ise Vakıflar Bölge Müdürü veya teknik temsilci,

Görüşülecek konu, Orman Genel müdürlüğü ile ilgili ise konuyla ilgili teknik temsilci.

Koruma kurullarındaki tabii üyelerin üyelikleri kurumlarındaki görevleri süresince devam eder. Koruma kurullarının Yükseköğretim Kurumu tarafından seçilecek üyelerinin üyelikleri 5 yıl sürelidir. Bu üyeler iki dönemi aşmamak şartıyla yeniden seçilebilirler.

Koruma Kuruluna sevk edilecek evrakları, raportör hizmetleri ise Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Koruma Kurulu Büro Müdürlüğünce hazırlanılır. Kurulların verdikleri kararlara uyma zorunluluğu vardır, kararları kesindir. Kurul üyelerinin yolluk, gündelik ve huzur hakkı maddi olarak ödenir.


Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulları’nın Sevapları ve Günahları! 

Karapınar Hürrem Sultan Hamam RestorasyonuKültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’nın vermiş olduğu kararların doğru olup olmadığı her zaman tartışılmıştır. Her şeyden önce ilke kararları alınmamış, alınanlar da yeterince uygulanmamıştır. Çoğu kez de ayrı kurulların vermiş olduğu kararlar birbirleri ile ters düşmüş, konular yargıya intikal etmiştir. Bunun yanı sıra kurullara işi düşen pek çok vatandaş maddi ve manevi yönden mağdur duruma düşmüşlerdir. Günümüzde yazgısına, yıkılmaya terk edilmiş eski evlerin kaderi de buradan kaynaklanmaktadır. Eski eser olarak tescil edilen evlerin onarımı maddi olanaksızlıklardan mal sahibi tarafından yapılamayınca, devlet tarafından da kamulaştırılmayınca kendi halinde yıkılmaya bırakılmışlardır.

Sit alanları içerisinde bulunan veya korunması gerekli eski eser niteliğindeki evlerin sahipleri ile yakınında, arsasında bu tür kalıntı bulunan mal sahipleri Anayasa’nın öngördüğü mülkiyet hakkına dayanarak burada bir şeyler yapmak istediklerinde konu kurullara yansıtılmaktadır. İşte o zaman bürokrasinin çarkı işlemekte, vatandaş canından bezmekte ya da maddi yönden zarara uğramaktırlar. 



Safranbolu Edincikte Ahşap Bir EvKurulların iş hacimlerinin yükü çok fazladır. Kurullar haftada bir veya iki gün toplanmaktadır. Bunun da nedeni kurul üyelerinin asıl görevleri kurul dışında üniversitelerde veya bürokraside olup, kurulda yaptıkları iş ek görev niteliğindedir.

Kurul raportörleri vatandaşın belediyeler veya diğer kamu kurumları aracılığı ile gelen isteklerini inceler, gereken dokümanları onlardan talep ederler. Ayrıca kurul raportörleri konuyu yerinde incelerler ve kurula karar vermeleri içen raporlarını sunarlar. Buraya kadar görünüm normaldir. Ancak uygulama çok farklıdır; kurul raportörleri iş yoğunluğundan, başvurudan aylar sonra iş yerine gidebilirler. Kurullarda vatandaşın isteklerini içeren, çözüm isteyen dosyalar yığın halindedir. Kurul gündemine ise öncelikle devlet kurumlarından gelen dosyalar girer. Vatandaşın istediklerini içeren dosyalar her zaman geriye kalır. Böyle olunca da vatandaşın aleyhine çok büyük zaman kaybı ortaya çıkar. Vatandaşlar kaçınılmaz olarak maddi ve manevi yönden büyük zarar görürler. Bugün bir yılı aşkın süredir kurullarda bekleyen, üzerinde işlem yapılmamış vatandaşın dosyaları bulunmaktadır. Evini boyatmak, çatısını aktarmak, restore etmek veya tadilat yaptırmak isteyenler kurul kararını beklemek zorundadır. Aksi durumlarda yasalara göre cezalı duruma düşer, yapıları mühürlenir...



Vatandaş isteklerini içeren belediye veya diğer kurumlardan gelen dosyalarını aylar sonra gündeme alınacağını öğrenen vatandaşlar sevinirlerse de yine hüsrana uğrarlar. Çoğu kez devlet dairelerinden gelen dosyalar vatandaşın önüne geçer ve dosyaları bir sonraki toplantıya kalır. Sonraki toplantıda kurulda görüşülüp görüşülemeyeceği de kesin değildir. Bu kez bir başka kurumun dosyasının yine onun önüne geçme olasılığı vardır. 



Kayseri'de Tarihi Bir EvVatandaşın dosyası incelendiğinde kendilerinden yeni bir proje istenir; yapacağı tadilat veya değişimin bu proje de gösterilmesi gereklidir. Vatandaşın mimari bir büroda çizdireceği projenin maliyetinin ne olacağını kurul üyeleri hiçbir zaman düşünmezler. Kaldı ki, kurula sunulan projeler çoğu kez değiştirilir, şurası şöyle, burası böyle olsun denilir. Proje yeniden çizilir. Kuşkusuz bunun maliyeti nedir, vatandaşın bunu karşılayacak gücü var mıdır? Kimse bunu düşünmez. Bu nedenle bazı mimari bürolar ortaya çıkmıştır. Bunların kurulla bağlantıları olduğundan, projenin tasdiki çok kolaylaşır diye de bazı iddialar ortaya atılmıştır. Bu büroların kurulların ne istediğini bildikleri ve projelerini de ona göre çizdiklerinden işlerin kolaylaştığı da hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Ancak bu mimari büroların maliyeti de diğerlerinden haklı olarak çok daha yüksektir. Çoğu kez de vatandaş aradaki farkı anlayamamış, bu konuda şikâyetçi olmuşlardır.

Kurullar bazen yerinde görmeden masa başında karar verdikleri olağan hallerdendir. Bu kez konusunun gündeme girdiğini görerek sevinenlerden daha detaylı fotoğraflar istenir. Böyle olunca dosya yeniden gündeme girebilmek için sıraya girerler.

Basit bir işi için aylarca, yıllarca bekleyen vatandaşların manevi sıkıntısı, kurula gidip gelmeleri, zaman kayıpları da işin çabasıdır. Dolayısı bu durum çoğu kez vatandaşları kanunsuz iş yapmaya da yöneltmektedir. Hafta tatillerinde bir bakarsınız eski eser tescilli pek çok yapıda tadilat yapılmış, eski eser niteliği dikkate bile alınmamıştır. 

Arsasındaki mimari özelliğini kaybetmiş bir duvar kalıntısı nedeniyle arsasından yararlanamayan pek çok kişi bulunmaktadır. Bir gecede o kalıntıyı ortadan kaldıran açıkgözler mi, yoksa kurullara, yasalara uymak isteyen, bunun için aylarca yıllarca karar bekleyenler mi daha akıllıdır? Birçok inşaat işi yapan mimari bürolar bu yüzden aldıkları işleri bırakmak zorunda kalmışlardır. Bunun vebalini iş sahipleri mi yoksa bölge kurulları çekmelidir?

Kurulların vermiş oldukları kararların tam sağlıklı olmadığını, kurul üyelerinin verdiği kararların tartışmaya açık olduğunu yukarıda belirtmiştim. Kurul üyelerinin bazıları devlet memuru olduklarından bakanlıklarının veya belediyelerinin istekleri dışına çıkamazlar. Çıkarlarsa kurul üyeliklerinden alınırlar, yerlerine amirlerinin emirleri doğrultusunda karar verecek olanlar getirilir. Uygulamada bunun pek çok örneği görülmüştür. Örneğin Sultanahmet “ Four Seasons” oteli ek yapımında bugünkü kararı veren 1.No.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeleri belediye elemanlarıdır.

Bazı vatandaşların işlerinin çok kolay kurullardan çıkması, bazılarının ise aylarca yıllarca beklemesinin nedenleri ise bir türlü çözülememiştir. Kurulların üyeleri sık sık değiştirilir, Kültür ve Turizm Bakanlığı müfettişleri kurulları şikâyet üzerine denetler, sonuçta kurul büro müdür ve uzmanları değiştirilir. Ancak kurullardaki aksaklıklar bir türlü çözümlenemez.


Kültür Varlığı Korumacılığında Yapılması Gerekenler 

Marmaray KazısıKurullara atanacak üyelerin seçimi ise apayrı bir konudur. Kurullarda mimari, arkeoloji ve sanat tarihi yönünden yayınları, araştırmaları ve bilimsel kongrelere katılmış akademisyenlerin bulunması gerekir. Ne var ki, bu konuda hiçbir araştırması olmayanlar, siyasi dayanışmadan ötürü kurul üyesi yapılmışlardır. Bunların çoğu da siyasi iktidara veya yönetime karşı gelemeyen, emir kulu olarak işi yürütenlerdir. Böyle olunca kurullardan objektif ve kültür varlıklarını koruma yönünden sağlıklı kararlar çıkamamaktadır. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da İstanbul’un tarihi ve mistik semtleri olan Bakırköy, Yeşilköy, Suadiye, Erenköy, Göztepe ve Boğaziçi’nde eski eser niteliğindeki ahşap evler, konaklar ortadan kalkmış yerlerini beton yığınları almıştır. Bu yok oluş ve yıkım Türkiye’nin pek çok köşesinde görülmektedir. Eski eser niteliğindeki evlerin sahiplerine ise kendi evlerinde devlet yardımı ile de olsa yaşayabilmelerini sağlayacak bir çözüm de üretilememiştir.

Kültür Varlıklarını Koruma Kurullarına konusunu çok iyi bilen, Anadolu’yu, Trakya’yı eski eserleri tanıyan, bilen kişiler getirilmelidir. Bu arada müzeler de yatırımcı kuruluşlara proje aşamasında müdahale ederek, yardımcı olarak aydınlatma görevini üstlenmelidir. Kuşkusuz, bütün bunların yanı sıra, dünyadaki benzeri çalışmalar ve gelişmeler incelenmeli, onlardan yararlanılmalıdır. Bunların yapılabilmesi için de Kültür ve Turizm Bakanlığının kadro, finans, istihdam ve sorunların çözülmelidir. Bu sorunlara çözüm üretilmediği sürece sağlıklı bir sonucun alınabilmesi olanaksızdır. Böyle olunca da pek çok kültür varlığı yok olacak, maddi çıkarlar uğruna tahrip edilecek veya yanlış restorasyonlar sunucu orijinalliğinden uzaklaşacaktır.



Koruma Kurullarına Gereksinim Var mı? 

Yedikule Belgrat Kapı Restorasyon ÖncesiGünümüzde kurullara ihtiyaç var mı? Sorusuna verilecek cevap; evet vardır. Ancak kurul kararlarına 1950’li yıllarda olduğu gibi devlet yönetimi, yerel belediyeler kararlara hatası ile sevabı ile karışmamalı, etkili olacak davranışlardan kaçınmalıdır. Kısacası yönetimler kurullardan ellerini eteğini çekmelidir. Yönetimlerin işine gelmeyen kararlara imza atan kurul üyeleri de türlü bahanelerle görevlerinden alınmamalıdır.

2863 No.lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunun hazırlıkları yapılırken Kültür Bakanlığı bazı müzeci ve restoratör mimarlarını Almanya’ya bu konuları incelemek üzere göndermişti. Orada yapılan girişimlerde Alman Kültür Bakanlığı Müsteşarına, “Sizde eski eser tahribatı yapanlara karşılık ne tür ceza uygulanır ?” diye bir soru sorulmuştu. Müsteşarın verdiği yanıt öylesine ilginçti ki, Türk ekibi buna şaşırmıştı. Müsteşar, “Bizim yasalarımızda böyle bir hüküm yoktur. Hiçbir Alman vatandaşı kendi kültür varlığına zarar vermez...”

Almanya’ya giden müzeciler kendi bakanlığına görüşlerini içeren ve çıkacak olan yasanın nasıl olması gerektiğinde ayrıntılı bir rapor sunmuşlardır. Ne var ki, Kültür Bakanlığı’nın hazırladığı yasa taslağı TBMM’de konuyu yeterince anlayamayan milletvekilleri tarafından hemen bütünüyle değiştirilmiştir. Kuşkusuz, bu değişiklikte bazı çıkarcı çevrelerin baskısı olduğu sanılmaktadır. Bu bakımdan çıkarılan yasa birçok yönden yetersiz kalmıştır. Böyle olunca da Türkiye’de kültür varlıklarının tahribatı hız kazanmıştır. Bunun sonucu olarak siyasi yerel yönetimlerin baskısı ile sit alanı ilan edilen alanlara yapılanmaların olması da kaçınılmaz olmuştur. Buna direnen birçok müze müdürü de siyası baskılardan ötürü yerleri değiştirilmiştir.

Bu arada başka bir konuyu da gündeme getirmekte yarar vardır; bugünkü ortamda kurul üyeliğini gerçek anlamıyla yapacak, konusunun uzmanı kişiler var mıdır? Gerçekte bu sorunun yanıtını vermek çok zordur. Bugün üniversitelerimizde kültür kurumlarında unvanları ne olursa olsun, konuları çok iyi bilen, eski eserleri tanıyan, şehircilik, mimari, sanat tarihi bilgileri ile kurul üyeliği yapabilecek kişileri bulabilmek zordur. Bu arada Anıtlar Kurulu üzerinde oynanan oyunlar, baskılar da sona erdirilmelidir. 


Yedikule Surları Belgrat Kapı Restorasyon SonrasıKültür varlıklarının korunmasında Kurulların önemi büyüktür. Ancak Kurullar bugün olduğu gibi vatandaşın işlerini güçleştirmekten öte kolaylaştırmak zorundadır. Bu konuda vatandaşı daha kolaylık sağlayacak yöntemlerin uygulanması şarttır. Korunması gereken gayrimenkulün sahibinin bunu yapabilecek mali gücü yok ise devlet tarafından o yapı kamulaştırılmalı ve parası da anında ödenmelidir. Bu arada gayrimenkulüne karşılık başka bir yerde arsa tahsisi, vergi indirimi gibi kolaylıklar sağlanmalıdır.

Her ne olursa olsun kurullara gereksinim vardır. Ancak bu kurul üyeleri siyasetten uzak, akıl ve bilimin ışığı altında karar verebilecek nitelikte olmalıdır. Böyle olmayınca da Sultanahmet’te arkeolojik alana üç katlı otel de yapılır, Taksim Meydanı’na gökdelen de inşa edilebilir.

Yazık, gerçekten çok yazık...

ANITLAR KURULU VE OYNANAN OYUNLAR (I)

ANITLAR KURULU VE OYNANAN OYUNLAR (II)

 

Erdem Yücel/Kenthaber
Yayın Tarihi : 31 Ocak 2008 Perşembe 18:03:40
Güncelleme :1 Şubat 2008 Cuma 04:03:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Oya Kardeniz IP: 88.68.206.xxx Tarih : 6.07.2008 17:49:30

Tarihe deger veren bir vatandas olarak heybeliada bir evim var.ben bu evimi tamir ettirmek istiyorum,ne yazikki bu hussusta bugüne kadar bana kimse yol gösteremedi. Sizden ricam bana yardici olmanizi ve bilgilendirmenizi arz ederim. Saygilar ve Tesekkürler Oya Karadeniz


Gökhan IP: 85.103.138.xxx Tarih : 1.02.2008 11:49:04

Sayın Yücel,işaret ettiğiniz üzere bilinçli bir kişi ve gerçek bir vatandaş kültür değerlerine sahip çıkmalıdır.Lâkin,Îstanbul gibi arkeolojik miras açısından zengin şehirlerimiz,daha farklı bir statüde korunmamaktadır.Her yeni gün şehir büyüdüğü gibi eski kesimi de şu veya bu nedenle çeşitli değişiklikler adı altında tahrip edilmektedir.Metro inşaatı buna en güzel örnektir.Sadece şehirler değil meskun olmayan yerlerdeki antik şehirler de (Alianoi,Zeugma) bu tahripten payını almaktadır.Dikkat edilirse Zeugma ve Alianoi kentleri ortaya çıkarılıp araştırmalar yoğunlaşmadan önce herhangi bir inşaat faaliyeti sözkonusu değildi.Burada Atatürk'ün yürüyen ev olayı aklıma geldi.Ağacın bırakın kendisini,bir dalı için bile bir evi temellerinden kaldırıp taşıtması düşünülmesi gereken bir konu iken iki bin yıllık kalıntıların üzerine baraj veya başka bir inşaat yapılması kültür politikalarımız açısından ne kadar Atatürk'ün izinde olduğumuzu göstermektedir.Bu yanlışların sadece eğitimle değil,kesin ve yoruma mahal bırakmayacak kanun hükümleri ile engellenmesi gereklidir.


ramazan akgün IP: 78.181.18.xxx Tarih : 15.01.2009 15:17:17

sayın yücel ben bakırköyde oturuorum hemen yanımdaki arsada bir tarihi yapı vardı ahşap bir köşk bunu bir şekilde yaktılar ve şu andada anıtlardan usulsüzce imar cıkartıyorlar bana bu konuda şikayet edebilecegim yetkili kuruluşun adresini yollarmısınız teşk