3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

DUA ETMEK İNSANI İYİLEŞTİRİR Mİ?

Üç yıl önce sevgili Sebati Karakurt ile yaptığımız Okinowa ziyaretinde görüp konuştuğumuz çoğu insanın her fırsatta dua ettiğini izlemek bizi şaşırtmıştı. Çünkü Okinowa sakinlerinin çok büyük bir kısmı, herhangi bir dini inanca sahip değildi.

Akıl ve beden arasındaki ilişkiyi araştıran Harvard’lı Dr. Herbert Benson, bu amaçla bütün dinleri ve inançları incelemiş, özelikle zihnin bedeni nasıl etkilediğini anlayabilmek için uzun süreli araştırmalar yapmıştır. Dr. Benson "Dua etmek, iyi insan olma yolculuğunda başvurulabilecek en ucuz ve en etkili ilaçtır" diyor.

Harvard’lı bilim adamı Dr. Herbert Benson, uzun süredir ilgiyle izlediğim bir doktor. Bunun nedeni, Dr. Benson’un "akıl-beden ilişkisine" en çok kafa patlatan akademisyenlerden olması. Bu konuda yüzlerce araştırması, Harvard Tıp Fakültesi gibi önemli bir kurumda dünyaca ünlü bir kürsüsü vardır. Dr. Benson, "bütün dua biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve iyileşmeye yardımcı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını" söylüyor.

Dua etmenin bağışıklık sistemini güçlendirdiği, kan basıncını dengelediği, kalp atışını düzenlediği, stres yönetimini kolaylaştırıp, depresyonu engellediği yönünde de gözlemler var. Dua etmek yalnız hastalıkları önlemiyor. İyileşmeyi de kolaylaştırıyor. Dua edenlerin daha hoşgörülü, daha iyimser insanlar oldukları biliniyor. Bunun nedeni olarak da onların "yüce amaçlı bir inanca ve daha büyük resimlere odaklanmaları" yani "detaylardan, lüzumsuzluklardan uzak kalmaları" gösteriliyor.

Okinowa’lı kadın

Üç yıl önce sevgili Sebati Karakurt ile yaptığımız Okinowa ziyaretinde görüp konuştuğumuz çoğu insanın her fırsatta dua ettiğini izlemek bizi şaşırtmıştı. Çünkü Okinowa sakinlerinin çok büyük bir kısmı, herhangi bir dini inanca sahip değildi. Çok az bir kısmı Budist veya Hıristiyandı. Onların oranı da yüzde 5-10’u geçmiyordu. Mihmandarlığımızı yapan orta yaşlı hanımefendinin de herhangi bir dine mensubiyeti yoktu. Ama nerede bir güzel ağaç görse, nehir dağ ya da güzel bir manzarayla karşılaşsa hemen iki elini birleştirip ağız ve burun hizasına dayıyor, gözlerini kapatarak bir şeyler mırıldanıyordu. Bir süre sonra neye ve nasıl dua ettiğini öğrenmek istediğimizde bize belki de hayatımızın en önemli derslerinden birini verdi.

Ona göre "dua etmek, sahip olduğunuz nimetlere teşekkür etmekten" başka bir şey değildi. Bunun için bir dine mensup olmak, bir dini ibadet mekánına gitmek gerekmiyordu. Dua etmek sadece teşekkürü değil dileklerimizi de içermeliydi. Bu dileklerin içine istediğinizi koyabilirdiniz. Dua bir bağlantı aracı, bir rahatlama yöntemi, huzur içinde geçirilen bir zaman dilimiydi. İnansanız da inanmasanız da her insanın zihni dua etmekle daha çok güçleniyordu.

Okinowalı kadına göre "dua ederken mutlaka yazılı bazı metinleri okumanız ya da ezberden tekrar etmeniz" de gerekmiyordu. Huzura, mutluluğa, baht açıklığına, aile-toplum bütünlüğüne şükretmek bile dua yerine geçebiliyordu. Ve ona göre dualar iyi şeyleri tekrar tekrar hatırlamanızın en kolay yoluydu.

Osman Müftüoğlu - Hürriyet
Yayın Tarihi : 8 Eylül 2008 Pazartesi 19:01:11
Güncelleme :9 Eylül 2008 Salı 15:19:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
AHMET IP: 88.253.90.xxx Tarih : 9.09.2008 00:00:55

ÇOK SAÇMA hangi hastalık için dua edilecek onun kitabı var mı mesela kırırk çıkık kanser verem tifo dizanteri aids bunlara dua var mı size bir şey anlatayım büyük annem kolunu incitmişti hastaneye getiridim doktor rontgene yolladı sırada beklerken orta yaşlı bir kadın annenin neyi var dedi düştü dedim kolunu incitti şurada bir hoca var ona okutsana dedi . bende o na dönerek sen neden buraya geldin git seni okusun dedim . filim çekildi tabi kol bilekten kırıktı alçıya alındı o gün bana bunu söyleyen kadın da bu yazıyı yazanda benim için dünyanın en cahil insanları moral başka yollardanda insana verilebilir bizde bir laf vardı ne olmayacak dua edilir ne de olmayacak duaya amin denir


kürşat IP: 88.237.201.xxx Tarih : 9.09.2008 00:30:01

Duanın ehemmiyetini anlamak her babayiğidin harcı değil. Herşeyi maddede arayan materyelist zihniyetli insanlardan duanın inceliğini anlamalarını beklemek yanlış olur.Eğer Allah'a inanıyorsak onun bizi gözetip koruduğunu; ne istersek bize istediğimizi vermekten kesinlikle aciz olmadığını bilmemiz gerekir. Duaya gereksiz bir davranış olarak bakıyorsak kendimizi muahasebe yapalım. Bakalım islamın, imanın, takvanın neresindeyiz?


hidayet IP: 88.237.201.xxx Tarih : 9.09.2008 00:34:43

GÖKHAN BEY BİŞEY DİKKATİMİ ÇEKTİ. AÇIKLARSANIZ SEVİNİRİM.TANRI DEMİŞSİNİZ YA.KASTETTĞİNİZ KİM? EĞER ALLAH DAN BAHSEDİYORSANIZ ALLAH'IN TANRI DİYE BİR İSMİ YOK...


Gökhan IP: 78.176.39.xxx Tarih : 10.09.2008 17:43:12

Hidayet bey,ben Türk üm ve Türklük müsümanlıktan daha eskidir,anlayabilirseniz.O bütün dilleri ve ulusları yaratandır.Dolayısı ile her dili de kendisi vermiştir.Ben kendi dilimle dua ederim.Öz Türkçesi Tengri dir.Orhun yazıtlarında böyle geçer,ama Türklerin İslama geçmeleri esnasında zorlama ve baskı ile kendilerine yabancılaştırma süreci başlamıştır.Bu kültürel emperyalizmdir ki ilk örnekleri Sümerler de görülür.Fransız,Dieu der,Alman Got der.Ama işaret ettikleri yalvardıkları dua ettikleri tek yaratıcıdır.Bu meyanda Tanrı tektir.Ben niye kendi dilimde seslenmeyeyim?Eğer herkesin Allah demesini isteseydi diğer milletleri yaratmaz sadece Arapları yaratırdı.Bir düşünün lütfen.


Gökhan IP: 88.241.206.xxx Tarih : 8.09.2008 23:33:57

Tanrı ile konuşmak ruhsal olarak rahatlatır düşüncesindeyim.Bu da bir nevi hesap vermek, içini dökmek, kalbini açmak,soru ve sorunlarına çare aramak için yoldur ve iyi bir yoldur derim ben.