30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

KENTHABER DÜNYA KENTLERİNDE

Ben giderim Batum’a da, Batum’un batağına…Pencereden içeri al beni otağına… Nazlı yarim geldim sana, fistanını toplasana….

Kemençeler çalınıyor, kalk bir horon oynasana…

Bu türküyü bilmeyenimiz var mıdır?

Herhalde yoktur!

Peki ya bu türküye konu olan Batum’un nerede olduğunu?

Veya şöyle soralım: Birileri sizi yolda çevirip de, “Acaristan hakkında neler biliyorsun?” diye sorsa ne cevabınız ne olur?

Hani bazı şeyler vardır ki, hep duyarız, kulaklarımız hiç yabancı değildir. Ancak onun ne olduğunu anlat deseler anlatamayız ya!

İşte böyle bir şey…

O türküde sözü edilen Batum’da, böyle yarım yamalak bir bilgiydi bizim için. 

Sınırlarımızın dışında ama tam karşımızda, uzağımızda gözükmesine rağmen aslında çok yakınımızda, hatta içimizdeki ülke Acaristan’ı ve bu ülkenin Başkenti Batum’u görene kadar…

İşte biz de bu bilgiyi tamamlamak, yanı başımızdaki uzağı görebilmek ve bir süredir ülke gündeminin yoğunluğundan dolayı sizlerle olamadığımız bu köşede yine birlikte olabilmek için, sabahın 7’sinde binerek uçağa düştük yollara… 2 saate yakın uçtuktan sonra, vardık Batum’un batağına, diğer bir adıyla Acaristan’a…

xxxxx

Gürcistan sınırları içinde yer alan ve bu ülke yönetimine bağlı Acaristan (Acara veya Acarya’da denir), Türkiye’nin kuzeydoğusunda, Artvin’in Hopa ilçesi ve Ardahan iline sınır bir ülke. 

Türkiye’nin Rusya, Türki Cumhuriyetler, Orta Asya ve Çin’e açılan kapısı sayılan Acaristan’ın, Yunanlı koloniler tarafından kurulduğu tahmin edilmekte.

Zaman içerisinde Roma ve Bizans yönetimine geçen ülkede, bunların ardından, Lazistan, Kılarçetya ve Meshetya adlarında üç devlet ortaya çıkar.

1064 yılında Selçuklu, 1508’de de Osmanlı’nın egemenliğine katılan bölge, son olarak 1921 yılında imzalanan Kars Anlaşması’yla, Türkiye’nin garantörlüğünde ve özerk bir bölge olarak, Rusya Gürcistanı’na devredilir.

1991’de SSCB’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Gürcistan’ın sınırları içinde kalan ülke, bugün de halen Türkiye garantörlüğünde özerk statüsünü korumakta.

Ülkenin Başkenti Batum ve 400 bin toplam nüfusun büyük bölümü başkentte bulunuyor. 

Yaşadığı zenginlik ve bir geçiş noktası olmasından dolayı eskilerin “Küçük İstanbul” olarak tanımladığı Batum, şu anda hem turistik, hem de ticari açıdan çok önemli bir şehir ve birtakım otoriteler tarafından tarihi “İpekyolu”nun esas başlangıç noktası sayılıyor.

MAAŞLAR 45-50 DOLAR!

Ülke, 2002’deki “Kadife Devrim”den sonra, birkaç yıldır bir dönüşüm yaşıyor. İşsizlik, en büyük yara.. İş yok, işi olanın da alım gücü.

Belki size şaka gelecek ama, ortalama maaşlar 45-50 dolar seviyesinde. Örneğin, ismini vermek istemeyen ve bir Türk’e ait tekstil fabrikasında çalışan hanımefendi bize, asıl mesleğinin doktorluk olduğunu, ancak maaşların azlığı nedeniyle bu işi yaptığını söylüyor.

Gümrükler ve stratejik önemi olan kamu görevleri içinse durum biraz daha farklı. Çünkü bu gibi yerlerde rüşvet ve yolsuzlukla mücadele kapsamında maaşlar 300-350 dolarlar seviyesine yükseltilmiş.

Acaristan’da para birimi “Lari”. Tesadüf müdür, yoksa etkileşim mi bilinmez, bizim “Lira”nın “A” ve “İ”si yer değiştirmiş, olmuş “Lari.” Gerçi enflasyon yok denecek kadar az burada. 1 Lari, yaklaşık 1.5 dolara eşit. 

Elektrik ve su, eski Sovyet rejiminin bir devamı olarak, halka ücretsiz veriliyor. Ancak, liberalizmin etkilerinin yavaş yavaş kendini hissettirmesiyle, çok cüzi miktarlarda da olsa, bazı bölgelerde yeni yeni ücretlendirilmeye başlanmış. Türkiye, gazı olmayan bu ülkeye kış aylarında elektrik veriyor, Acaristan’da, yaz döneminde fazla ihtiyaç duyulmadığı için bunu geri iade ediyor.

NE OLURSAN OL; GEL YATIRIM YAP!

Hükümet, bir yandan yolsuzluk ve mafyayla mücadele ederken, bir yandan da halkın refah seviyesini yükseltmek için hummalı bir yatırımcı arayışı içinde.

Sonuçta bu çabalar meyvelerini vermeye başlamış. Başta turizm yatırımı olmak üzere, ülkenin coğrafi konumu, düşük işçilik ile enerji ücretlerini fırsat bilen Türk, Kazak ve Fransız yatırımcılar, turizmden tarıma ve inşaata kadar birçok sektörde Batum’u keşfetmiş durumda. 

Özellikle de sahil kesimi, bu dönüşümden nasibini alan yerlerin başında geliyor. Denize sıfır, yeşillikler içindeki sahile, Radisson ve Sheraton da dahil birçok yabancı oteller zinciri akın etmeye başlamış. Bu lüks oteller zincirinin inşaatları da, başta Nurol olmak üzere ağırlıklı olarak Türk müteahhitlik firmaları tarafından gerçekleştiriliyor.

Acara Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Levan Varşalomidze, önümüzdeki 10 yıl içinde ülkenin çok başka, tanınmayacak bir yer haline geleceğini iddia ediyor. Varşalomidze, krizde bulunan ekonomi, yok edilmiş tarih ve sıfıra inmiş turist sayısı ile yönetimi devraldıklarını belirterek, son 4 yıl boyunca gerçekleşen değişiklerle çok önemli adımlar atıldığını ve turizmin gelişimine büyük önem verdiklerini belirtiyor.

Acara’ya gelen turist sayısının her yıl artmakta olduğunu vurgulayan Varşalomidze, 2006’da 350 bin turist sayısına ulaşıldığını ve bu rakamın yüzde 40’ını Türk turistin oluşturduğunu vurguluyor. 2009-2010’da bir milyon turist hedeflediklerini kaydeden Varşalomidze şöyle devam ediyor: 

“Burada, Türk işadamları önemli yatırımlar yapmakta. Şu anda 5 tekstil fabrikası açıldı. Her gün yatırımcılarla görüşmelerimiz devam ediyor. 2009’da 167 milyonluk bir yatırımla elektrik santrali inşa edilecek. Bunun dışında, çay ve narenciye fabrikaları kurulacağı gibi, altyapı, tarım, balıkçılık ve inşaat alanlarında da çok rantabl yatırım olanakları var. Burayı yatırıma açık bir hale getirip, Artvin’le Batum’u entegre etmeye çalışıyoruz. Türkiye bizim için çok önemli. Buradan Türk işadamlarına sesleniyorum; Ne olursanız olun, gelin bu gelecek vaat eden ülkeye yatırım yapın.”

BATUM’UN BATAKLIKLARI
ARTIK TÜRKÜLERDE KALDI

Batum, tıpkı türküde olduğu gibi, bir bataklıklar şehri. Hemen her tarafta yer alan bataklıklar için halk çareyi “okaliptüs” ağacı dikmekte bulurken, yönetim de teknolojik yöntemlerle bataklıkları kurutup, buralarda turistik yapay göller oluşturmuş. 

Bunun dışında, bölgenin son derece dağlık olmasına rağmen, Batum ve çevresinde tarıma elverişli arazi bol. İlginç bir durum; burada son derece kaliteli narenciye üretimi yapılabiliyor. Rusya ile ilişkiler bozulup, kapılar kapanana kadar, burada üretilen narenciyenin tamamına yakını bu ülkeye ihraç edilirken, şimdilerde ürün kendisine pazar bulunamadığından, çürümeye terk ediliyor. Ülkede ayrıca, kesme çiçek ve seracılık da bir hayli ileri seviyede.

BU ŞEFİN YETKİLERİ
ABD BAŞKANINDAN FAZLA 

Acaristan’da balık lokantaları başta olmak üzere, birçok restoran görebilirsiniz. Bunun sebebi, ülke halkının yemek kültürünün çok eskiye dayanmasına bağlanıyor. Bu halk için yemek ibadetle eşit gibi.

Her yemekte masalar alabildiğine doluyor. En meşhur yemeklerinin başında da “Haçapuri” geliyor. Bir peynir çeşidi olan “Haça” ile Gürcüce “ekmek” anlamına gelen “Puri”nin birleşmesinden oluşan Haçapuri ile başlayan yemek, balık, et ve şarapla devam ediyor.

Her ne kadar yabancılara karşı esnek davranıyor olsalar da, kendi aralarında düzenledikleri toplu yemeklerde, masanın, “Tamada” adı verilen bir şefi bulunuyor ve herkes, bu şefin komutlarına harfiyen itaat ediyor. Konu hakkında görüştüğümüz kişiler, ciddi ciddi Tamada’nın yetkilerinin ABD Başkanı’ndan bile daha fazla olduğunu bildiriyor.

ÖLÜLERİN ŞEREFİNE
KADEH KALDIRILIYOR

Yemeğin yanı sıra, içki tüketimi de had safhada. İnsanlar, ölülerin şerefine bile kadeh kaldırıp, sabahlara kadar içiyor. Eğer yolunuz bir gün buraya düşerse, son derece leziz ve kaliteli şarapların haricinde, sadece buraya mahsus birçok peynir çeşidi ile, başka hiçbir yerde bulamayacağınız asitli armut ve üzüm suyunu mutlaka tadın.

Yazıya başlarken, “Yanı başımızdaki uzak” diye boşuna söylemedik. Çünkü burası hakikaten özellikle Artvin halkı için iki adım mesafede. İnsanlar hafta sonları arabalarına atlayıp, sadece kimlikle Sarp’tan geçiyor ve piknik yapıp, her gün kurulan pazardan çok ucuza taze sebze-meyvesini aldıktan sonra, Türkiye’dekinin yarı fiyatına depolarını doldurarak geri dönüyor.

Osmanlı zamanından beri Müslümanlığın yayıldığı bu ülkede şu an Müslüman nüfus çok azınlıkta. Ülkede sistemli bir Hıristiyanlaştırma politikası uygulanıyor. Ortodoks’un Katolikliğe yakın şekli uygulanan bu bölgede insanlar, dinlerine çok bağlı bir yapı sergiliyor. Şehir içinde ağırlık hep Hıristiyan. Müslüman nüfus ise daha içerilerde, köylerde yaşıyor. 

 

GERÇEK LAZLAR’IN ÜLKESİ

Ülkenin, Gürcüler dışında kalan bölümlerinde ise, Ermeni ve Lazlar yaşıyor. Sahil hattında ‘Poti’ adı verilen bölgede Lazlar (Megreller) ağırlıkta.

Zira, Pazar’dan Soçi’ye kadar bu bölgede bir dönem Laz uygarlığı varmış. Yani aslında tüm Karadeniz ‘Laz’ olarak tanımlansa da, Lazların kendilerine ait ayrı bir dilleri ve kültürleri var.

Hani her ülkenin bir sembolü olur ya… Buranın da iki sembolü var: ‘Şemsiye’ ve ‘yunus balığı.’“Neden?” diye soracak olursanız, Karadeniz iklimindeki ülkede yağmurlar eksik olmuyor.

Yunus balığının hikayesi de, Sovyet döneminden kalma. Çünkü dünyanın en meşhur yunus balıkları gösteri merkezi o dönem buraya kurulmuş. Zaman içerisinde Rusya ile yaşanan sorunlar nedeniyle bu balıklar geri gönderilse de, yakında Batum’un yeniden bu sembolüne kavuşacağı söyleniyor.

KURNAZ HAMSİ
BATUM’A KAÇIYOR

Acara’da en bol ürünlerin başında balık geliyor. “Balık” dediysek, öyle ismi fazla bilinmeyenlerden değil. Özellikle Türkiye’de az bulunan ‘kalkan’ı, burada tabir caizse almayanı dövüyorlar. Öte yandan, bizim Karadeniz’in sembolü olarak bilinen ‘hamsi’nin de anlatılanlara göre, şöyle bir ilginç hikayesi var:

“Türk balıkçılar genelde, hamsi için Hopa’yı mesken tutar. Ama kurnaz bir balık olan hamsi, avcılardan kaçtığında soluğu Batum’da alır. Bu nedenle birtakım balıkçılar, özel lisanslarla burada avlanır. Ancak trolle balık avlamaya burada kesinlikle izin verilmez ve sınırlarımızda avlanamayan hamsi, bazı dönemler Acara’dan ithal edilir!”

BİZ, ERMENİSTAN’A MAL
SATMIYOR MUYUZ SANIYORSUNUZ?

Batum’un en büyük özelliklerinden biri de Batum Limanı. Burası hem de oldukça hareketli bir liman. Petrol sirkülasyonu bir hayli fazla. Azerbaycan, Türki Cumhuriyetleri ve Ermenistan’a bir çok Türk ürünü buradan ihraç ediliyor.

Yani siz Türkiye’nin Ermenistan’a hiç bir şey ihraç etmediğini sanıyorsanız, oldukça yanılıyorsunuz. Çünkü bu limandan birçok Türk malı, yoğun olarak Ermenistan’a dolaylı ihraç ediliyor.

Limanın bir diğer özelliği de dünyada eşine rastlanmayacak cinsten. Bu limandan başlayan demiryolu, Kazakistan’dan ta Çin’e kadar kesintisiz devam ediyor.

Türkiye, Acara’dan deri ve kereste ithal ediyor. Buna karşın, hatırı sayılır bir miktarda gıda ve inşaat malzemesi ise, bizden Gürcistan’a ihraç ediliyor. Gözümüzle görmesek inanmazdık, tren vagonları limanın içerisine, hatta gemilerin konteynırlarına kadar giriyor.

Türk yetkililerin ifadesine göre, bölgede en büyük proje, Hopa ile Batum arasında kurulacak demiryolu. Yaklaşık 35 kilometre uzunluğundaki bu hat, Türkiye’yi Batum üzerinden Çin’e kadar bağlayacak ve bu sayede bir TIR en fazla 23 ton yük taşırken, tren vagonu 60 ton yükü sararak, maliyetleri 3’te birine düşürecek.

Evet sözün ve gözün tükendiği yerdeyiz. Gezdik, dolaştık. Artık veda zamanı. Yeşilin her tonuna rastlayabileceğiniz, tepesinde sanki baca tüten dumanlı dağların gerçek dost ve kardeş ülkesinden, Sarp Kapısı’na doğru karayolu ile hareket ediyoruz.

Aracımız, şerit çizgilerini peş peşe yutarken, Batum’un bataklıkları da birer birer geride, hafızalarımızda kalıyor.

Hoşça kal Acara, hoşçakal Batum, hoşçakalın ey kapı pek de bilinmeyen kapı komşularımız.

Şansınız bol, yolunuz açık olsun.

xxxxx

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

- Acara’nın, sürekli yağan yağmurlardan ve SSCB döneminde yunus balıklarının dünyadaki en büyük gösteri merkezine sahip olmasından dolayı, sembollerinin “şemsiye” ve “yunus” olduğunu…

- Ülkede kış aylarında sadece 5 yıldızlı 1-2 otelin diskoteği haricinde gece eğlencesinin hemen hiç olmadığını, yaz aylarında ise, hemen her yerde yazlık bir diskotek açıldığını…

- Türk Hava Yolları’nın sadece 99 YTL’ye Hopa’dan otobüsle Batum’a, oradan da uçakla İstanbul’a yolcu taşıdığını…

- İstanbul’dan Batum’a vize almadan ama pasaportla, Hopa’dan ise, sadece nüfus cüzdanı ile gidildiğini…

- İnterlandı çok geniş bir yer olan Acara’da bir zamanlar 27 ülkenin başkonsolosluğu bulunurken, Kadife Devrim’den sonra sadece Türk ve Ukrayna Başkonsoloslukları’nın faaliyet gösterdiğini.

-Batum'da bir Türk'ün gidip oldukça ucuza rahatça ev alabileceğini.

İzlenim: Volkan ÖZSOY                                

Fotoğraflar: Ayşegül ÇETİNKAYA
Yayın Tarihi : 3 Nisan 2008 Perşembe 14:06:08
Güncelleme :4 Nisan 2008 Cuma 04:22:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
KOSOVALI IP: 88.254.249.xxx Tarih : 6.04.2008 00:43:18

gerçekten güzel araştırma olmuş sonuna kadar hayretler içerisinde okudum KENTHABER:COM ekibine teşekkürler.


ali altuntaş IP: 88.241.135.xxx Tarih : 3.04.2008 22:37:12

valla super bır ulkee denılecek kadar da varmıs zamanın da kars antlasması yapıldıgı zaman batumu vereceklerıne karsı verselermıs batumu alsalarmıs sımdı ne kadar karlı oldugumuzu gorurduk denız kum gunes ruslarla ısbırlıgı yapardık işte gecmıse mazı gelecege nıyazı derlerr ve bu hulumetde sımdı satıyor ama ılerıde cok ama cok pısman olacak ama o zman anlayacakkk ama iş işten gececekkkk hadın hayırlısı allah ızın verırse bu yaz gezmeye gıdecem artvın sarp sınır kapısına kadar oradanda gecebılırsem gececem ınsallahhh