17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

MUHTEŞEM GÜNDEM DEĞİŞTİRME!

Türkiye’nin siyaseti oldukça ilginç!.. İç ve dış politikada son derece önemli olaylar yaşanırken bizler nelerle uğraşıyoruz, gündemimize hemen her gün yenilerini katıyoruz. Belki de bazı sorunları gözlerden uzak tutmanın en kolay yolu!..

PKK saldırılarında verilen şehitlere artık kanıksadık. Hiç yoktan birilerinin dayatmasıyla başımıza dert açtığımız Suriye’nin iç kavgasında taraf olduk. Cumhuriyet tarihimizde şimdiye kadar yaşanmamış basiretsiz politika meyvelerini (!) veriyor. Suriye’den atılan, yerleşim alanlarımıza düşen mermilerden etkileniyoruz, sığınmacılar ise ayrı bir sorun…

Malatya Kürecik’teki füze kalkanının yanı sıra şimdi de NATO tarafından Suriye sınırında Patriotların kurulması, ardından Avecs talebi… Patriotların tetiği kimin elinde olacak? Bu konuda Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un endişesi, NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in “Türkiye’nin kendini koruması için füzeleri vereceğiz” demesi.

Başbakanın “Birleşmiş Milletlere senin adaletine inanmıyorum” , “ Öleceksek adam gibi ölelim” sözleri…

İnsan elinde olmadan düşünüyor; yaşamak varken ölmek niye?

Gazze diyoruz da başka bir şey demiyoruz. Nutuk üzerine nutuk atıyoruz. Petrol zengini Arap ülkelerinin ilgilenmediği Filistin’e hami kesilmemiz başlı başına bir sorun… I.Dünya Savaşında Sina çölünde askerlerimizin yaşadıkları, Almanlara yardım için başlattığımız kanal harekâtının fiyasko ile sonuçlanması… Buna karşılık iç politikada Türk tipi Başkanlık sistemi biraz soğutulmakla beraber her an yeniden ortaya çıkabilir. Çamlıca tepesindeki cami tartışması, ona eklenen Göztepe Parkına cami yapılmak istenmesi…

Başbakanımız bunlarla uğraşıyor… Ancak bütün bu karmaşık, çözümü güç (!) sorunların yanı sına Başbakanımız sürdürdüğü yurt dışı gezilerinden nasıl fırsat bulabiliyorsa Kütahya’da Zafer Havaalanı açılış töreninde “Muhteşem Yüzyıl” dizisini eleştirmekten geri kalmamış!.. Eleştiri ne kelime sert bir uyarı:

“Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi. Bunu çok iyi anlamamız lazım. Ben o dizilerin yönetmenlerini de televizyonun sahiplerini de milletimizin huzurunda kınıyorum. Bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da gerekli kararı vermesini bekliyorum. Bu milletin değerleriyle oynamaya milletçe gereken dersin, milletçe gereken cevabın hukuk içinde verilmesi gerekir.”

Başbakanın ardından Bekir Bozdağ’ın çıkışını da bekliyorduk. O da diziyi tenkit etmekten geri kalmadı!.. “Bizim itirazımız dizinin bizim tarihimizin gerçeklerine uymaması, gerçeklerden öte tarihe, iftira içerecek pek çok özeli barındırması nedeniyledir. Yalanlar ve iftiralar üzerine kurulan bir dizi de doğru bir yaklaşım ortaya koymuyor. Herkes bilmeli büyük bir kısmı yalan ve iftira üzerine kurgulanmıştır.”

Başbakanın çıkışından sonra şimdi ne olacak?

Muhteşem Yüzyıl Arap ülkeleri başta olmak üzere Azerbaycan, Slovenya, Slovakya, Karadağ, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna, Bosna, Kosova, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Hırvatistan, Macaristan, Makedonya, Afganistan, Rusya, Arnavutluk, Japonya gibi Avrupa ve Asya’nın birçok memleketinde ilgi ile izleniyor.

Muhteşem Yüzyılı yayınlayan televizyon kanalına uyarı ve ikaz mı?

Muhteşem Yüzyılı yayınlayan kanal diziyi kaldırır mı? Dizinin aldığı reytingi bir yana bırakıp bir başka kanala satar mı? Kanal sahibinin devletle iş ilişkileri varsa bunu riske edebilir mi?

Dizi içerisinde büyük bir bölümü kapsayan saraydaki hanımların entrikalarının yerine, bundan böyle padişah at üzerinde savaşta mı gösterilecek?

Son günlerde tarihçiliği kendilerince menkul kişileri senaryo ekibine katarak hamasete önem mi verilecek?

Bilemeyiz.

Başbakan yargıya da havale edildiğinin sinyallerini veriyor. Yargı ne yapacak, diziyi yapanları neyle suçlayacak?

Dizi yargıya intikal ederse Kanuni dönemi savaşları, zaferleri, Viyana Bozgunu, oğlunu ve torunlarını katletmesi mahkeme kararıyla tescil mi edilecek?

Padişahın sevişmesi, öpüşmesi suç mu?

Yalnız unutulan bir nokta var; bizim toplum zampara ve kabadayı tiplerden hoşlanır. İçkisini içer, içki içenlere kızar! Bu konuda Neyzen Tevfik’in “İnsanoğlu tuhaftır her bir sözü kaldırmaz… dersin kızar da…. aldırmaz” gibi meşhur bir sözü vardır. Buraya tamamını yazsam yakışık almaz, biraz garip kaçar. Onun için anlayan anlasın!..

Osmanlı Tarihine gösterdiğimiz bu titizliği biraz da Cumhuriyet Tarihimize gösterebilsek…

Osmanlı büyük bir uygarlığı ortaya koymuştur. Ancak siyasi tarihi ve özellikle saray yaşantısı onunla eş değer değildir. Bizim en büyük eksikliğimiz de tarihimize objektif olarak, eğrisiyle doğrusuyla bakamayışımızdır. Bazıları gerçekleri göz ardı ederek Osmanlıyı göklere çıkarır, bazıları da yerer. İkisinin ortasını bir türlü bulamadık.

Kanuni Sultan Süleyman döneminin iyi ve kötü yanları vardır. Galibiyetlerinin yanı sıra başarısızlıkları da vardır. Başbakanımızın ecdadımız diye övündüğü padişahlardan Fatih Sultan Mehmed’e, Yavuz Sultan Selim’e, Kanuni Sultan Süleyman’a, Sultan III Selim’e, Sultan II. Mahmud’a sözümüz yok.

Ama!..

Bu işin bir de aması var. Şehzadeliğini dört duvar arasında geçirerek, her an öldürüleceğini düşünen ve birden anası tarafından tahta çıkarılan Sultan İbrahim, tarihe sarhoş Selim olarak geçen Kanuni’nin oğlu Sarı Selim, akli durumundan ötürü kısa sürede tahttan indirilen Sultan V.Murad, yönetimi Enver Paşa’ya bırakarak Osmanlı’nın parçalanmasına yol açan Sultan Reşad veya İngiliz subayları karşısında el pençe divan duran, sonradan da İngiliz savaş gemisine binerek kaçan Sultan Vahdettin ile mi övüneceğiz?

Devletin zor günlerinde Boğaziçi’ni saraylar ve kasırlar ile donatanlara, donanmayı Haliç’te çürütenlere, Avrupa’nın gelişmesine karşı ulema (!) fetvaları ile geride kalışımızın muhasebesi neden yapılmaz?

16 yaşında tahta çıkan ve yüzlerce cariyesi, her akşam kurulan içki sofraları, saz âlemleri olan Abdülmecit’e ne diyeceğiz?

Bir de padişah zinhar içki içmez diyenler de bu memlekette yaşıyorlar. Kuşkusuz, ünlü devin şairlerinden Nedim’in;

“İç bade, sev güzel var ise aklı şuurun
Dünya var imiş, yok imiş ne umurun” dizelerinden haberleri olmayanlar da…

Ya cariyesinden yüz bulamayan, örnekleri arşivlerde olan ağlamaklı aşk mektupları yazan Sultan I. Abdülhamit’e ne diyeceğiz?

Bunlara da ecdadımız mı diyeceğiz? Bazılarının ecdadı olabilir ama benim olamaz…

Her şeyden önce belgesel ile tarihi diziyi birbirinden ayıramadık. Bu konuda ahkâm kesenlerin çoğu bilgiçlik taslayarak, diziyi seyretmiyorum diyorlar. Bence bal gibi seyrediyorlar ki, televizyonlara veya basına çıkarak fikir yürütüyorlar (!) . Dizinin büyük bir bölümünü yazan rahmetli Meral Okay için tarih bilmiyor demek hem haksızlık hem de ayıp...

Osmanlı haremi başlı başına kadınlar ve hadım edilenler için bir faciadır. Evinden yurdundan ailesinden koparılan, kaçırılan kızların yaşantısı hapis hayatından başka bir şey değirdir. Enderun’da yetiştirilip evlendiriliyor sözü de palavra…

Yeri gelmişken söylemekte yarar var sanırım; ecdadımız Kanuni Sultan Süleyman, batıya kapitülasyon hakkı vererek Osmanlının yıllar yılı sömürülmesine yol açmıştır. Ancak bazılarının fırsat buldukça tenkit ettiği Atatürk ve İsmet Paşa tarafından 1923’de Lozan anlaşmasıyla kapitülasyon kaldırılmıştı.

Yüzyıllar öncesinin Osmanlısıyla övüneceğimize ileriye bakalım. Türkiye’yi neler bekliyor onları görelim…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Erdem Yücel/Kenthaber
Yayın Tarihi : 2 Aralık 2012 Pazar 19:06:02
Güncelleme :2 Aralık 2012 Pazar 19:20:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 3.12.2012 18:51:10

Ellerine saglik Hocam"Muhtesem yüzyil dizisi icin,Basbakanimiz tarafindan yapilan elestiriye saygi duyarim.Amma Basbakan olarak degilde bir seyirci olarak elestirseydi daha iyi olurdu.Peki ben bir sade vatandas olarak söyle birsey aklima geldi.500 küsür seneden fazla yasayan bir Osmanli imparatorlugu simdi nerde.Aklima su geliyor yaptiklari hovardaliktan,Devlet islerini unuttuklarini ve dogru dürüst ilgilenmediklerini kanaatindeyim.

Padisahlik Babadan ogula miraz gibi devredildigi icin,cocuklar tarafindan pek kiymet görmedigi anlasiyor.Ögle anlasiliyor,ki önce hazinedeki paralar yavas yavas tükeniyor,ardindan topraklar elden birer birer bölge bölge olarak elden cikip kayboluyor.Burda bu anlasiliyor,su uyur düsman uyumaz diye bir ata lafi vardir cok ta dogru bir sözdür.Burda rahmetli Turgut Özal,i anmadan gecemiyecem.Ne demisti rahmetli kardesim kumanda elinde beyenmedigin bir seriyi veya haberi,bas dügmeye baska kanala gec.

Sayin Basbakanimiz,Muhtesem yüzyil icin,sanki baska isi yok,veya gündem deyistirmek icin böyle laf ettigine kanaat etmekteyim.Ne diyelim hepimiz bir etten ve kemikten ibaretiz,hepimizin zaman zaman kusurumuz oluyor.En hosuma giden deyisin,Osmanliyla övünecegimize,Türkiye,yi neler bekliyor onlari görelim diyorsun.Cok yerinde bir tespit ve degim olmus.Dogrusu o pirince giderken evdeki bulgurdan olmiyalim saygilarimla.


aydin Genece IP: 62.29.115.xxx Tarih : 5.12.2012 23:47:55

Deniz baykal' a komplo hazırlayanda ülkeyi satanlarda çok sevdiğiniz başbakan olmuştur. gündemi deyiştirmekle bir yere varacaklarını sanıyorlar. ayrıca osmanlının giderek gerileme dönemini şu zaman içerisinde yaşamaktayız yobazlık ve laiklik karşıtlığıda buna eklenmiş oldu çok yazık hatta yazıklar olsun.


ekrem IP: 77.180.181.xxx Tarih : 5.12.2012 00:00:15

Haklisin Mehmet Ersindigil,

-simdiki Siyasetciler cok namuslu degil mi?:

Örnek Deniz Baykal mesela, O güzel videosundan sonra hala iyi bir Aile Reisi, Milletvekili ve sözü gecer ciddi bir Devlet adami ve Utanmadan hala Mecliste oturuyor degil mi?

-Hazinede paralar tükeniyormus... Öncekiler yemisti bu ise gene Hazineye  doldurdugunu bosaltiyor,

- Yabancilara en cok Toprak Bülent Ecevit zamaninda satilmistir bunu bilmiyorsun galiba.

Birileri birseyler öttürüyor.....