25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

OLİMPİYATLARIN ANAVATANI NERESİ?

Siz şimdi haklı olarak gelmiş geçmiş olayı tekrarlamanın ne gereği var diye düşünebilirsiniz.

Öyle ya, gazetecilik açısından haber değeri kalmamış, hakkında iyi-kötü, müsbet-menfi her türlü yorum yapılmış bir konuyu, bayat yemeği ısıtıp tekrar sofraya sürmenin ne âlemi var ki.

Buna karşın, âlemi olsa da olmasa da iki çift kelâm etmemizi hoş görürsünüz her halde.

Sizlere 2020 Olimpiyat oyunlarının organizasyonunu niçin alamadık diye ukalâlık yapacak değilim.

İstanbul trafiğini halledememiş, polis devleti görüntüsü veren, kamplaşmanın eşiğine gelmiş, yanı başındaki yangına körükle giden bir ülke hakkında bu güne kadar çok şey yazıldı, çizildi. Yine bâzıları olimpiyat tesislerinin inşaat desteğine bağımlı ekonomimize katkı sağlayacağını, bağzıları ise Olimpiyat organizasyonlarının hiçbir devlete yâr olmadığını, bu işi üzerimize aldığımız takdirde bizimde batağa sürükleneceğimizi söylediler.

Biliyorsunuz, bu arada Spor Bakanı hiç de hoş karşılanmayan bir ‘kına’ lâfı etti. Bu sözcüğü de Anadolu gelinlerinin ellerine sürülen kına anlamında söylemedi.

Ne var ki Olimpiyat konusunda çok emeği geçmiş, Buenos Aires’deki sunumda güzel bir konuşma yapmış bulunan sempatik bakanın, sonuçlar açıklandığı zaman uğradığı hayâl kırıklığı ile ağzından hiç de hoş olmayan, ama Türk toplumunun hiç de yabancısı olmadığı bir söz sarf etmesini, o günün heyecanına verip bağışlayabiliriz kanısındayım. Ne var ki benim bağışlayamayacağım esas husus, bakanın sarf ettiği bu söz dolayısıyla milletinden özür dilememesi ve tevil yollarına sapmasıdır. 

Sayın bakanın bu kelâmı dışında dikkatimi çeken, ama kamuoyunda pek de fazla yankı bulmayan, Olimpiyatların tarihçesi hakkında verdiği yanlış bilgiler oldu.Bu sözlerinde, her halde millî hislerle olacak, Olimpiyat geleneğini Anadolu’ya mâl etme çabası görülüyor.Aklımda kaldığı kadarıyla, Olimpiyat oyunlarına ismini veren dağın, Antalya’daki Olimpos Dağı olduğunu ifade etti. Keza olimpiyat meş’alesinin de yine Anadolu çırasını yakmaktan geldiği gibi bir şeyler söyledi.

Yüksek müsaadelerinizle işin aslını dilimin döndüğü kadar ve kısaca anlatayım.

Efendim, bu Olimpiyat nam oyunlar, M.Ö. 776 yılında, Yunanistan’ın Peloponez (Mora) Yarımadasındaki Olympia’da başladı. Tanrılar Tanrısı Zeus’un eşi Tanrıça Hera adına inşa edilmiş bulunan mâbedin önünde oyunların seremonisi başlar, meş’ale yakılır, Tanrıça Nike adına taşınarak stadyuma getirilir ve spor yarışmalarına geçilirdi.

Burada bir nebze duralım. Antik Yunan’dan, Atina’da,Perikles’in demokratik yönetimi altında, Herodotos’un tarih, Protogoras’ın, Sokrates’in felsefe öğretileri, Sophokles’in, Euripides’in tragedyalarından,Phidias’ın yonttuğu heykellerden, Atina’da Akropôl’de Tanrıça Athenaarkasında yükselen, geometrik oranların şahikasına çıkmış Parthenon’dan,Hippodamos’un geometrik kentler çizdiği uygar bir dünyadan söz ediyoruz.Ve de bu kültürün sonucunda, sporun da sporcunun da ön plânda ve saygınlıkta olduğu bir ülkeden söz ediyoruz.

Ne var ki Antik Yunan’ın inkırazı ile bu seremoni, oyunlar ve yarışmalar unutuldu. Antik Yunan’dan feyz alan Rönesans döneminde bile bu spor karşılaşmaları dikkatlerden uzak kaldı.

Ancak XIX’uncu yüzyılda, Fransız Pierre de Coubertin,Olimpiyat seremonisini, oyunlarını ve yarışmalarını yeniden ihya etti. Ve ilk olimpiyat yarışmaları, 1896 yılında, kendi anayurdunda, Yunanistan’da, Atina’da yapıldı.

Olimpiyat oyunları, bu yıldan sonra o kadar taammüm etti ki bütün uygar devletler bu oyunların organizasyonuna tâlip oldu. Olimpiyat oyunlarına ev sâhipliği yapmak ülkelere prestij kazandırdı.

Bu nedenle de Olimpiyatların sembolü olan iç içe geçmiş 5 halka, Dünyanın 5 kıtasını temsil eder.


yerguvenc@gmail.com

 

Yılmaz Ergüvenç/Kenthaber
Yayın Tarihi : 19 Eylül 2013 Perşembe 16:57:19
Güncelleme :20 Eylül 2013 Cuma 14:22:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. S. A. IP: 95.15.125.xxx Tarih : 14.09.2013 18:03:41

Sayın Yılmaz Ergüvenç; Birbirinden farksız muhteşem yorumlarınıza karşın bir eklenti yapmak münkir-i hakîkat (*) olacaktır. Halklarımızı aydınlatan sizler gibi aydınlarımız iyi ki varsınız ! Kısır bir döngü içinde olan günümüzün siyasilerinin de aydınlanmaları için, değerli sunumlarınızın devamını diler, saygılarımı sunarım.
(*) gerçekleri inkâr etmek