16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

PİYER LOTİ Mİ, İDRİS-İ BİTLİSİ Mİ?

Bu memlekette olup bitenlere akıl sır ermiyor. Her gün yeni bir gündem ve yeni bir tartışma… Sabahları kalktığımda kahvemi içerken düşünürüm; bugün ne olacak, acaba hangi konuyu yazacağım diye. Oysa çok fazla düşünmeme gerek kalmadan yeni bir tartışma anında ortaya çıkıyor.

Sonunda ne oluyor; sıfıra sıfır elde var sıfır! Onlar söyledikleriyle, tartışanlar çenelerini yorduklarıyla, biz de yazdığımızla kalıyoruz. Hepsi o kadar. Kısacası değişen bir şey olmuyor.

Şimdi de ne yeri, ne de zamanıyken; bir AKP milletvekilinin önerisiyle İdris-i Bitlisi ve Piyer Loti tartışması başlatıldı…

Eyüp’teki Piyer Loti tepesinin isminin İdris-i Bitlis olması isteniyor!.. Merak edip araştırdım; Piyer Loti denilen tepenin ismi daha önce neymiş diye. Meğer eskiden İdrisi Köşkü tepesiymiş ve 1934’de değiştirilmiş. Eyüp tarihini içeren kitaplarda ise İdris-i Bitlisi’nin ne türbesine ne de mezarının Eyüp’te olduğuna dair bir bilgiye rastladım.

Benim bir türlü anlayamadığım; bu memleketin oturmuş, halk tarafından benimsenmiş isimleri ve semtleri vardır. Bunları değiştirmek kimin ne işine yarar veya halk yeni ismini tutar mı? Bir zamanlar Beyazıt Meydanı’na Hürriyet Meydanı denilmiş kimse benimsememişti. Hürriyet Meydanı ismi yalnızca otobüs tabelalarında kalmıştı. Aynı şekilde Samatya’ya Koca Mustafa Paşa ismi verildi, oysa halk yine Samatya diyor…

Bir süre önce İstanbul’un girişindeki adalardan birine büyük ölçüde Mevlana’nın heykelini dikmeye kalkmışlardı. İstanbul ile Mevlana’nın ne ilgisi var diye düşünen sağduyu sahipleri ortaya çıkınca da bundan vazgeçilmişti. Şimdi yeni projeler ortaya atılıyor; Çamlıca Tepesi’ne şehrin siluetini değiştirecek cami yapılacakmış! İstanbul mimari yönden ünlü camileri ile bütünleşmiş bir şehirdir. Yeni yapılacak, şehrin siluetine damgasını vuracak Çamlıca’daki cami Mimar Sinan, Sedefkâr Mehmet Ağa, Davud Ağa ve diğerlerinin eserleriyle mukayese edilebilir mi?

Yeri gelmişken söylemekte yarar var; mimari yönden hiçbir özelliği olmayan garabet örnekleri olarak yapılanları hesaba katmıyorum. Yıllar öncesi bir Arap diplomatı bir sohbet sırasında “Yahu bizim sizin kadar camimiz yok” diye gülmüştü.

Karadeniz’den Marmara’ya açılacak kanal tasarısı apayrı bir konu… Tarihte bunun örnekleri var ama çoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Günü geldiğinde onu da konuşuruz.

Şimdi gelelim İdris-i Bitlisi ile Piyer Loti tartışmasına.

Durup dururken; Piyer Loti Tepesi ve kahvehanesi olarak tanınan, Haliç’e hâkim ve harika bir görünümü olan yerin ismini değiştirmeye kalkmak neyin nesi?

İstanbul Büyükşehir ve Eyüp Belediyesi’nin AKP milletvekilinin bu önerisine sıcak bakacağını sanmıyorsam da, bizde her şey olur demekten de kendimi alamıyorum.

İdris-i i Bitlisi kimdir ve Eyüp’e ne hizmeti var diye düşünenleri haddim olmayarak biraz aydınlatmak isterim. Bu zatın Eyüp ile ilgisi yok. İdris-i Bitlis veya Bitlisli İdris 1452-1520 yıllarında yaşamış Osmanlı devlet adamı ve aynı zamanda Kürt siyasetçisi olarak tarihte ismi geçmiş…

Şimdi perde yavaş yavaş aralanıyor. Bitlis’te doğmuş, Akkoyunlular’a hizmet etmiş. Sultan II. Bayezıd tarafından İstanbul’a davet edilmiş, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlının Anadolu’ya yayılmasında aktif rol oynamış. Çaldıran Savaşı’ndan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı yönetimine geçmesinde payı olmuş. Bu arada birbirleriyle kavgalı olan Kürt beylerini bir araya getirmiş, sonra da onları o zamanlar Anadolu’nun büyük çoğunluğunu oluşturan Alevilerle savaşa teşvik etmiş. Farsça “Selimname” isimli eserinde 40-70 bin arasında olan Anadolu Alevilerinin nasıl öldürüldüğünü yazmış.

Ne gariptir ki, bazı Kürtlere göre kahraman, bazılarına göre iblis, Dersim Kürtlerine göre hain, Alevilere göre cellât, şeyhlere-şıhlara göre de Mevlana Hakimüddin olarak isimlendirilmiş. Garip bir durum… Orta yolu yok!..

İdris-i Bitlisi’nin devlet adamlığının yanı sıra edebi eserleri de var. Selimname dışında, Heşt Behişt, Risale-i Hazaniyye, Münazara-i Savm-ü Fevâid-il Mütefevrika bunların başında geliyor.

Eyüp’te tepeye ve oradaki kahvehaneye ismi verilen Pierre Loti’yi uzun uzun anlatmaya gerek var mı? Hakkında yığınla eser yazılmış Pierre Loti, İstanbul’da yaşamış, 1879’da Osmanlı Türkiye’sinden kesitler veren “Aziyade” isimli eseri ile batıya Osmanlıyı tanıtmış. Osmanlının Fransa ile dostluk kurmasını sağlamış, iki toplumu kaynaştırmaya çalışmış, dönemin Türk dostu olarak ilan edilmiştir. İstanbul Belediyesi 1920’de kendisini fahri hemşeri ilan etmiş. Abdülhak Hamid, Yahya Kemal gibi ünlü edebiyatçılar “Pierre Loti Cemiyetini” kurmuşlar...

Anlaşılan öneri sahibinin Bitlisli bir vatandaş olarak Piyer Loti isminin oraya verilmesi kanına dokunmuş. Ardından da Alevi kesime zarar verdiğine dair hiçbir resmi belge bulamadığını söylüyor!.. Her zaman siyasetçilerimizin iyi bir tarih bilgisine sahip olmasının yararlarından söz etmişimdir. Sanırım, bu milletvekili de Yavuz Sultan Selim dönemini, Çaldıran Savaşını, Safevileri ve “Selimname”yi bilmiş olsaydı böylesine bir yanılgıya düşmezdi. Siyasiler arasında tarihi tam bilmeden uluorta konuşup da yanılgıya düşen pek çok örnek vardır. Yıllar öncesi Kırşehir Milletvekili olan bir Kültür Bakanı, resmi bir yazıyla kendisine bağlı bir birimden İstanbul Festivali’nden geriye kalan sandalyeleri Kırşehir Kalesine göndermelerini istemişti. Ne var ki, Kırşehir’de herhangi bir dönemden kalan bir kale bulunmamaktadır. Yalnızca tarih öncesine ait kale-höyük diye bir yerleşme vardı… Anlaşılan bir yerin milletvekili olmak kolay da orasını tanımak biraz zor.

Şimdi bazı yöneticiler topu tarihçilere atıyorlar. Bakalım tarihçilerimiz bu konuda neler diyecekler?

Gazeteciler de bazen böyle durup dururken ortaya bir konu atılınca işin aslını astarını araştırıyor. Örneğin Can Ataklı bu önergeyi veren vatandaşı merak edip araştırmış ve bakın ne bulmuş? Bitlisli bu vatandaşın Levent’te Sapphire isimli kule binası varmış. “Sapphire” mavi renkli süs taşı anlamına gelen İngilizce bir sözcük. Can Ataklı da haklı olarak soruyor; bir Bitlisli olarak binasının adını neden Bitlisi koymayıp, “Sapphire” demiş diye!..

Benim anlayamadığım; olmayacak şeyleri gündeme taşıyıp, ölmüş insanları tartışmaya açmak bizlere ne kazandırıyor?


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Erdem Yücel/Kenthaber
Yayın Tarihi : 13 Haziran 2012 Çarşamba 11:35:20
Güncelleme :13 Haziran 2012 Çarşamba 11:53:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
gokhan gokberrk IP: 46.104.244.xxx Tarih : 18.06.2012 14:13:37

bence mavi marmara tepesi olsun zira marmaraya açılan pencere daha anlamlı değilmi sizce....hemde..MAVİ MARMARA :)