18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

SANCILI EĞİTİM YILI!..

2012-2013 ders yılı sancılı başladı!.. Öncelikle 4+4+4 sisteminin ilk uygulamasına göre 5,5 yaşındaki minikler(!) okullarına alıştırılmaya çalışılıyor. Bulunduğum ilçedeki okulun hoparlörlerinden miniklerin hoşlanacağı bir müzik parçası yayınlanıyor. Güzel bir davranış… Miniklerin yanında veliler, okulun yakınındaki çay bahçesinde ise maç yayınları dışında görülmeye alışılmamış bir kalabalık toplanmış. Velilerin çoğu tedirgin; bu yaşta çocuk okula gider mi diye birbirlerine yakınıyorlar.

Okullarda hummalı bir çalışma göze çarpıyor. Özellikle sınıflar, tuvaletler ve lavabolar minikler için yeniden düzenleniyor. Tuvaletler minikler ve daha büyükler için ayrılacaklar mı?

İstanbul’un bazı okulları ise habercilere hazırlıksız yakalanmış. Televizyonlardaki görüntülerde, onarımı süren bazı okullarda tuğla ve inşaat artıklarını veliler temizlemeye çalışıyor. Tuvaletlerdeki pisuarlar yerlerine takılmamış, öğretmen ellerinizi yıkayın diyecek ama ortada sabun yok.

Oyun çağındaki çocuklarını okula göndermek istemeyen velilerin 66 aylık çocukları için rapor almaları da eleştiri konusu olmuş!.. Ancak bundan memnun olmayanlar “Rapor ihanettir. Niye evladım geri zekâlı diyorlar” şeklinde eleştirilseler de bu sözler rapor almak için başvuranlar üzerinde etkili olmuyor.

Okulların açıldığını manşetten veren bir gazete ise yan yana üç miniğin resmini koymuş, gözüm birden sıranın üzerindeki resme ilişti. Yıllar yılı alıştığımız Ata’nın yerini bu kez başbakanın resmi almış(!). Ya rastlantı, ya yalakalık, ya da tepeden gelen emir… Bundan böyle acaba Ata yok, Başbakan var denilmek mi isteniyor!..

Bilemeyiz.

Okullar hoparlörlerle 10 Eylülden itibaren seçmeli dersler için öğrenci ve velileri okullarına davet ediliyor.

Seçmeli derslerde neler var?

Bu dönemde din bilgisi önemli olmalı! Peygamberimizin hayatı, Kuran-ı Kerim’in, Temel Dini Bilgilerin ön planda olması son derece doğal!.. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullara gönderdiği 9. Sınıf öğrencileri için seçmeli dersler belirtilmiş! Bu listeye göre Bilgi Kuramı, Demokrasi ve İnsan Hakları, Sosyal Etkinlik, Proje Hazırlama, Bilgi ve İletişim Teknolojisi, İşletme, Ekonomi, Girişimcilik, Astronomi ve Uzay Bilimleri, Uluslararası İlişkiler Yönetim bilimi, Diksiyon ve Hitabet, Sanat Tarihi, Alman Edebiyatı ve İngiliz Edebiyatı…

Seçmeli dersler kültürel yönden çok güzel de, ortada küçücük bir sorun var. Okul idareleri ailelere bu derslerden yalnızca öğretmeni olanları seçebileceklerini söylüyor(!) Okullarda o dersleri verebilecek uzman öğretmenler olmadığına göre, dönüp dolaşıp dini içerilikli dersleri seçmek zorunda kalacaklar. Bu arada mahalle, toplum ve siyasi baskı ortaya çıkar mı? Bunun adı da öğrenci ve velileri seçti olacak! Bazı okullarda bununla ilgili dilekçe örnekleri bile hazırlanmış.

Kısacası klasik orta öğretime güle güle, hoş geldin İmam Hatip Liseleri… Eee (!) böyle olunca da, artık her okula birer mescit şart olmaz mı?

Yeni öğretim yılına hep de olumsuz yönden bakmamak lazım diye düşünüyorum. Başbakanın yıllardır eğitimin önde gelen, velileri zorlayan ve bazılarının keselerini dolduran dershaneler üzerine de eğilmiş olması da oldukça sevindirici.

Başbakan, “dershanecilik olayını kaldıracağız. Kim gücenirse gücensin, kusura bakmasınlar. Bu benim halkımın ortak talebi” diyor. Ardından da haklı olarak soruyor: “Okullar niye var? Okul varsa dershane niye var?”

Ne gariptir ki, Üniversite sınavları okul müfredatına göre değil de dershane müfredatına göre hazırlanıyordu. Maddi gücü yerinde olmayan çocuklarını dershaneye gönderemiyordu.

Yıllar yılı eğitim sisteminde çöreklenmiş dershaneleri kaldırmak, ben kalksın dedim oldubitti demek de biraz zor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın araştırmalarına göre 3.961 dershane 50.163 öğretmen varmış. Dershanelere devam eden öğrenci sayısı başlı başına bir konu. Bir milyonun üzerinde olduğu söyleniyor. Dershaneler kapatılırsa işiz öğretmen sayısı artacakmış. Tek çıkar yol da bu öğretmenleri kadrolu olarak ihtiyaç olan yerlere atamak… Dershanelerden okul olmaya elverişli olanları kamulaştırırsan sorun da böylece çözülmüş olur. Kuşkusuz, başbakan bunun hesabını yapmıştır. Böyle olunca da yıllar yılı öğrenci velilerine büyük bir yük olan, öğrencileri de yarış atına çeviren sistem ortadan kalkmış olur. Dershanelerin kapatılması da son derece yerinde olur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ortaya konulan eğitim ilkeleri nedense bazılarının içerisine bir türlü sinmedi. Ucundan kenarından kemire kemire bu durumlara düştük. Ne denir; encamımız hayrola!..

Gelişmiş ülkelerde böyle bir eğitim karmaşası var mı diye hep düşünmüşümdür. Sonunda çoğumuzun çaresiz kaldığında sığındığı bir sözü hatırladım; “Yok bir başkası. Biz bize benzeriz!”


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Erdem Yücel/Kenthaber
Yayın Tarihi : 16 Eylül 2012 Pazar 20:32:31
Güncelleme :16 Eylül 2012 Pazar 20:51:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?