Siirt’li bir işadamı telefonda “Çirkin olayı örtbas etmek isteyenler Siirt’in yöneticileridir” diyor ve Cumhuriyet Savcısı’na büyük görev düştüğünü belirtiyor.
Ve şunu vurguluyor:
“Savcı, iktidardan korkmamalı, AKP’li vekillerden baskı görürüm endişesi duymamalıdır”.
Asıl düğüm de bu olsa gerek.
İlköğretim Müdür Yardımcısı’nın, İstanbul’da kimlerin koruması altında olduğu da ayrı bir sorun. Siirtliler, memleketlerindeki isimlerle İstanbul’daki bağlantıları biliyorlar. Hangi güç bu kişilere kol kanat geriyor. Ama biraz beklemek lazım bu isimler ortaya çıkacak. Önemli olan bu ismin Siirt’e götürülüp götürülmemesi...
Siirt sivil toplum örgütlerinden ilk tepkiyi İstanbul merkezli Siirtliler Derneği (SİDER) gösterdi. Başkan Aydın Candabak imzalı “Rezil ve ahlaksızın memleketi olmaz” başlıklı bildiride, “Olayın Siirt’te cereyan etmesi hiçbir şekilde Siirtlilere mal edilemez ve bir kent bu nedenle asla karalanamaz. (...) Nitekim rezalette bazı kamu görevlilerinin de bulunduğu Valilik açıklamasından anlaşılıyor” deniyor.
Yerel SÖDER, SİAD, Gökkuşağı gibi dernekler, sendika, oda ve birliklerinin aralarında bulunduğu 24 STK’nın ortak bildirisinde, olay nefretle kınanırken “Bu iğrenç hadisenin Siirt’e mal edilmemesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyoruz” deniliyor: “Bu ahlaksız ve insanlık dışı olayın olası faillerine (kim olursa olsun) bu tür olayların yaşanmaması için caydırıcı cezaların verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Olayın bir an önce aydınlatılması ve suçluların bir an önce ortaya çıkarılmasını bekliyoruz.”
Listede, Siirt Sanayi ve Ticaret Odası’nın adının bulunmaması dikkat çekti.
SAVCI VE EMNİYETE BASKI MI VAR?
Bu arada siirtliler.net’te Eyüp Güzel “Siirt’in Hüseyin Üzmez’leri, Siirtlinin adını kirletiyor” başlıklı yazısında, “Siirtlilerin sancısı haline gelen fuhuş illetiyle ilgili savcılık ve emniyetin her şeyi gizlemesinin, basına en ufak bir bilgi verilmemesinin, ‘Savcı ve emniyete baskı mı var’ sorusunu akla getirdiğini” belirtiyor.
Aynı site dün fuhuş rezaletine iki günlük yayın durdurma boykotu ilan etti. Bu arada İstanbul’dan arayan bir okurumuz da “Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, o olayı gündeme getiren öğretmene sahip çıkmalıdır” diye uyarıda bulundu.
‘Fuhuşa hayır’ yürüyüşü yapılsın
SİİRT’li internet sitelerinde tepkiler özetle şöyle:
- “Bazı sitelerin yayınını durdurmakla ele ne geçecek? Gidin siz Siirtlileri rezil eden insanları ve o tarz olanları toplumdan soyutlamak için bir şeyler yapın. ‘Fuhuşa hayır’ yürüyüşü yapın.”
- “Dört kutsal kitaba yemin ederim ki eğer ulusal medya bu olayın üzerinde durmasaydı bu şehrin Milli Eğitim’i, Teftiş Kurulu Başkanı ve Emniyet’i bu olayı bir oldubittiye getirip örtbas edecekti. Buna milyonlarca defa yemin edebilirim.”
“Bu fuhuş değil tecavüzdür. Olay Siirt ilini zanlı olarak görmek ancak o ilin insanının bu olaya sessiz kalması ile suçlama noktasına gelir. Yani mesele Siirt meselesi değildir.”
“Bence Siirt’ten de önemli olan bu çocuklarımızı bu vahşetten bu çirkinliklerden nasıl kurtarabiliriz, o çocuklarımızı bu tür vahşete karşı nasıl koruyabiliriz?”
“Tüm görsel ve yazılı basını kınıyor, fuhuş rezaletinin içinde olan ve o kızlara kıyan şerefsizleri kınıyorum.”
Okul idarecisini bırak, öğretmen ve hademelere kadar atamada burnunu sokar niteliksiz kişileri atama yaparsan böyle olur..
bir eğitimci öğrencisine çocuğu gözü ile bakmalıdır bu günlerde böyle olaylar çok duyuluyor okullar çiflik gibi oldu zira artık öğretmen ve idarenin herhangi bir yaptırım gücü yok öğrenciler her türlü kötü alışkanlığı ve ahlakı alıyorlar bu kötü ahlak içinde öğrenciyi gören bazı eğitimçiler de çocukları eğitmeye bunlardan vaz geçireye çalışacağına onlarda bu kötü ahlaktan faydalanmaya çalışıyor . bence bütün milli eğitim müdürlükleri rehber öğretmenlerle sorunlu öğrencileri tespit edip ailelerinle görüşmelidirler iş işten geçtikten sonra çocuğu bir odaya alıp çay söyleyip oğlum kızın derdin nedir dememek lazım iş işten geçmeden sorunu tespit edip def etmek lazım
Minicik çocukların ailelerini,geleceklerini korumak yerine Siirt'in namusunu koruyorlar.Öncelikle bu soruşturmayı yürüten Savcıların, yargıçların,polislerin, çocukların avukatlarının çok iyi korunması gerekir.Barolar bu çocukların aileleri ile temasa geçip,Türkiye'nin her yerinden özel korumalı avukatlar görevlendirmeli, hatta mahkeme yeri dahi taşınabilir.Yoksa sapıklar herkesi çalışamaz hale getirebilir.Olayı ortaya çıkartan öğretmen çok iyi korunmalı.
Merak ediyorum; Sn.Bakan'ın içi cız etti mi acaba?
Avukat, Mavukat yok sivil toplum örgütü, dernek, işadamı hepsi hikaye. Evet bunlar insanlığı bırakmış. bunlar Siirtin namusunu koruyor deniyor. yahu adamlar da bir kere namus kavramı var mı ki? kadını erkeğiyle nasıl bir toplum olmuş bunlar? ondan sonrada çıkmış , yok efendim böyle bir olay siirte mal edilemez ! diyor. sapıklık diyor ! niye? basın ortaya çıkarmadan önce sapıklık değil miydi? tüm dünya nasıl bir acizlik ve vahşet içinde olduğunuzu öğrenince mi sapıklık oldu bu işler?
Önce sen ettirmeyecektin sayın stö yetkilisi ! önce sen bu olaya karşı çıkacaktın ! önce sen bu olayın araştırılmasını sağlayacaktın. iş işten geçmiş üzerinden neredeyse zaman aşımı kadar süre geçmiş şimdi konuşuyorsunuz! yazık ! artık susun bence ! hiç ortaya çıkmayın ! Yazık ya !