30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

SPOR BASININI BEĞENEN PARMAK KALDIRSIN

Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nde Arsenal’a 5-2 yenildiği maç sonrası tanınmış bir gazete şu başlığı atmıştı: Fenerbahçe Aragones ile yola devam etmeli diyenler parmak kaldırsın. Hemen altında dev bir fotoğrafta bir bayan taraftar orta parmağını kaldırmış kim bilir o anda kime ne tepki gösteriyordu.

Bayan taraftarın o anki sinirinden doğan terbiyesizliğini geçtim, bu başlık ve fotoğraf Türk spor basınının artık ne kadar seviyesizleştiğinin bir vesikasıdır. Türk spor basını kendisini daha da ileri götürmek yerine 80’li yıllara geri dönmekte. Hani şu ‘Eşekler adam olur Fenerbahçe adam olmaz’ veya ‘Fenerbahçe Gordon’ı (Milne) n*h alır’ başlıklı döneme yani...

Türkiye’de 90’lı yıllarla birlikte spor basını kendisini düzeltmişti aslında. Ancak önce spor gazetelerinin sayısının artıp buna paralel kalitelerinin düşmesi, ayrıca bazı tabloid gazetelerin ortaya çıkışı ‘BORUssia’ (Borussia Dortmund-Galatasaray: 0-2), ‘ÇAKARya’ (Sakarya-Fenerbahçe: 2-1), ‘Yendik Mİ LAN’ (Galatasaray-Milan: 3-2), ‘İki rekat cenaze namazı’ (Öncesinde 2 İngiliz taraftarın öldüğü Galatasaray’ın 2-0’lık Leeds maçı) türü başlıkları beraberinde getirdi.

Bu tür başlıklar ve seviyesiz haberler temel olarak gazetecilik etiğinin geri plana atılıp okuyucunun dikkatini çekme uğraşlarının bir sonucu. Zira bu tür seviyesizlikler, galibiyet coşkusunu yaşayan veya mağlubiyet üzüntüsü içinde sinirli bir hali içindeki taraftarların dikkatini daha fazla çeker. Medya, insanları bilgilendirme ve ‘daha güzele götürme’ görevini yerine getirmeyip nabza göre şerbet verince böyle durumlar ortaya çıkıyor. Tabii Türk futbolsever profili de burada önemli. Galip geldikleri maçtan sonra ‘nasıl koyduk’ veya yenildikleri maçtan sonra ‘ben böyle takımın’ diye başlayan bir taraftar profili, medyadaki bu tür seviyesizliklere prim verecektir şüphesiz.

Spor medyası çalışanlarının yeterli bilince sahip olmaması bir diğer sorun. Alaylı-mektepli ayrımını geçtim zira şu anda çarkın dişlilerine kapılmış birçok mektepli spor muhabiri var. Hala ‘taraftar’ zihninden kurtulamamış, basın tribününde her gole sevinen, konuk ülkenin gazetecileri hareket çeken ve hatta saldıranlar (Bkz. Fenerbahçe-Partizan) maçı mevcut.

Değişen düzende artık haber bulmak önemli değil, haberi zaten ajanslar buluyor. Artık birçok spor servisi müdürü elemanlarına ‘bana haber değil, bomba haber getirin’ diyor. Bu nedenle basın toplantılarında muhabirler, teknik adam, futbolcular veya yöneticilerin ağzından laf almak için saçma sapan sorular soruyorlar.
Misal, golsüz sona eren Estonya-Türkiye maçı sonrası basın toplantısında ilk önce ev sahibi ekipten Teknik direktör Tarmo Rüütli geliyor ve Türk basın mensuplarından soru alınıyor. Biri, son derece bozuk bir İngilizceyle soruyor: “Bu sizin tarihinizdeki en büyük başarı değil mi?”

Bu aşağılayıcı soruya Rüütli düzgün bir yanıt vermeye çalışırken, Estonyalı gazeteciler sorunun saçmalığı karşısında sadece gülüyorlar. Türklerden başka bir soru geliyor: “Takımdaki herkes profesyonel değil mi?”

Bu kez gülme sırası Tarmo Rüütli’de: “E, heralde.”

Soruyu soranın bilgisizliği bir yana, böyle bir soru sormak ne kadar abes! Zamanında Süper Lig’de yayıncı kuruluşun bir muhabiri, Bursaspor-Diyarbakır maçında şov yapan Hırvat Antonio Franja’ya sormuştu: “Hangi takımdan geldin?”

Türk basın mensuplarının yabancılar karşısındaki bu rahatlığı, özgüveni ve tabii ki küstahlığı gerçekten büyük boyutlarda, örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Bu rahatlığın en büyük nedenlerinden biri kulüpler ve basın mensupları arasındaki ilişkilerdeki laubalilik. Gerçi başta Fenerbahçe olmak üzere İstanbul’un ‘üç büyükler’i araya mesafe koyup, kişisel değil kurumsal iletişime geçmeye çalışıyor. Ancak Anadolu ekipleri hala haberlerini ulusal basına sokmak için medya mensuplarıyla ilişkilerini sıcak tutmaya çalışıyor, onların gücü de kendi yerel basınlarına yetiyor.

Türk spor basınında düzelme için önce ‘gazetecilik’ yeniden tanımlanmalı, yabancı bir takımın kampına girip yabancı futbolcunun eline gazete tutuşturmak ve onun ağzından yalan sözler yazmak gibi şeylere prim verilmemeli. Tabii burada futbolseverlere önemli görev düşüyor. Bu tür seviyesizliklere prim verilirse, seviye daha da yere düşer.

Ancak her yaz manşetten yalan transfer haberleri veren bir spor gazetesinin ülkede uzak ara birinci olduğu bir ülkede çok da umutlu olmamak gerekir.

Son olarak yazımı, Galatasaray’ın 2-0 kazandığı Benfica maçının ardından Fotomaç’ın attığı manşetle bitirmek istiyorum, “Obama boş durma şapka çıkar CimBom’a”.

Efkan Bucak
Yayın Tarihi : 12 Kasım 2008 Çarşamba 12:28:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet IP: 88.252.14.xxx Tarih : 13.11.2008 04:39:46

dogru söylemisler nah alırlarr


muşli IP: 78.174.233.xxx Tarih : 13.11.2008 17:29:09

spor basının yüzünden gazete okumuyorum adamlar müthiş yalancı fenere getirmedikleri yıldız kalmadı yanlışlıkla biri gelse biz yazmıştık oluyor hele yazın hıç 0kumam yalan yüzünden yatacak yerleri yok