25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

TAKSİM TOPÇU KIŞLASI MÜZE OLMALI

Her şeyden evvel şuna karar verelim: Yeni Taksim Meydanının kimliği ne olacak? Meydana İstiklâl Caddesinin devamı niteliğinde eğlence ve gastronomi sektörü mü hâkim olacak, yoksa kentin kültür merkezi mi olacak?

Peki, Taksim Topçu Kışlasının inşaatı bittiğinde işlevi ne olacak? Bu konuda Büyükşehir Belediyesinden gelen hiçbir sinyal yok. Bu sükût hiç de hayra alâmet değil.

Umarız ki yeni inşa edilecek Taksim Topçu Kışlasına, bu günkü Gezinin cadde cephesi dükkânlarında olduğu gibi ıslak hamburgerci, kebapçı, lâhmacuncu, pizzacı, çevirme tavukçu, ekmek arası köfteci, patates-biracı gibi ayaküstü yeme-içme sektörüne yer verilmez. Hele kışlanın otel veya işyeri gibi rant tesisine dönüşmesine asla ve asla razı olunamaz.

Taksim Meydanı, Cumhuriyet Anıtı, Atatürk Kültür Merkezi ile beraber kışla yapısı içinde yer alacak Resim ve Heykel Müzesi ile İstanbul’un kültür merkezi olmalıdır.

Niçin Resim ve Heykel Müzesi?

Bugünün Resim ve Heykel Müzesi, Dolmabahçe Sarayı’nın Beşiktaş yönündeki Veliaht Dairesi’ne sığınmış durumdadır. Bu saray yavrusu, selâmlık-muayede-harem bölümlerini içeren, özellikle tahtın vârisinin ikameti için planlanmış bir binadır. Planının bu özelliği dolayısıyla da müze olarak kullanılmaya elverişli bir bina değildir. Salonları ve odaları, bir müzenin gezi şemasına ve resim teşhirine uygun değildir. Alçı pano duvar ve tavanları, barok, rokoko, ampir ve neo gotik gibi dönemin eklektik süslemeleri ile bezeli olup döşemeleri ahşap kirişleme üzerine ahşap parke kaplamadır.

Mimari değeri olan dekoratif duvarlara resim asılamadığına göre, teşhir için yapılan hareketli panolar ve resim aydınlatma tesisatı, bu yarım kâgir (kâgir duvarlı-ahşap döşemeli) binada olası yangınlara davetiye çıkarmaktadır. Keza, bir müzede olması gereken idare, restorasyon atölyesi, arşiv, kütüphane, eserlerin sağlıklı saklanabileceği klimalı depolar, konferans ve panellerin tertiplenebileceği salon, fuaye ve kafe birimleri, yeterli tuvalet ve diğer ihtiyaçları karşılayacak hacimler, bu sarayda bulunmamaktadır. Bunun yanında bu sahilsaray, dış görünümündeki şaşaaya, müzeyyen süslemelerine rağmen sağlıklı bir bünyeye sahip bir yapı değildir. Yıllar yılı süregelen onarımlarda, müze ziyaretçilere kapalı kalmakta, temellerden bodrum katlara kadar yükselen nem önlenememekte, bu da depoda bulunan resimleri etkilemektedir. Esasen müzenin açık olduğu zamanlarda da girişinin ana caddeden olmaması, otopark imkânı bulunmaması, ziyaretçi sayısını düşüren etkenler olmaktaydı.

Müze, şu anda 10 bin 140 resim, 651 heykel, 10 ikona, 107 seramik, 79 hat sanatı esere sahiptir (İnternet bilgisi). Önümüzdeki yıllarda bu rakamların artacağını dikkate alırsak, mevcut binanın bir müze için ne kadar yetersiz kalacağı aşikârdır.

Müzede eserleri bulunan tüm sanatçıları burada saymak olanaksızdır. Ancak şu kadarını söyleyelim ki, son Osmanlı ressamlarından Şeker Ahmed Paşa, Osman Hamdi Bey, Hüseyin Zekâi Paşa, Halife Abdülmecid, …; Cumhuriyet döneminden Çallı İbrahim, Nazmi Ziya, Namık İsmail, Şevket Dağ, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, …; Müstakil Ressamlar Birliğinden Cevat Dereli, Mahmut Cuda, Şeref Akdik, …; D Grubundan Nurullah Berk, Elif Naci, Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu, Sabri Berkel, Eşref Üren, …; yakın dönemden Nejat Sirel, Fikret Muallâ, Cihat Burak, Adnan Çoker, Nedim Günsür, Burhan Doğançay, Neşe Erdok, Mehmet Güleryüz, Komet, …; yabancı ressamlardan Pablo Picasso, Pierre Bonard, Andre Derain, Rauol Dufy, Henri Matisse, Utrillo, El Greco, İngres, … resimleri; Zühtü Müridoğlu, Şadi Çalık, İlhan Koman, … heykelleri ve daha pek çok sanatçının eserleri, yâni büyük bir hazine, yanı başımızda duruyor ve teşhir edilemiyor. Bizler, özellikle de gençler bu eserleri göremiyor, sonra da gençlerimizin güzel sanatlara ilgisizliğinden dem vuruyoruz.

Taksim’de yıkılmış bulunan ve yeniden inşasına başlanan Topçu Kışlası, bu müze için büyük bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Kışlanın dış ölçüleri 150 x 190 metre kadar olup, zemin altına yapılacak katlı otopark dışında, zemin üzerindeki orta avluyu çevreleyen yapı alanı, aşağı yukarı 15 bin metrekareyi, 3 katta 45 bin metrekareyi bulmaktadır. Bu yapının 30 bin metrekare toplayan 15 bin metrekarelik yeşil parkı ve 15 bin metrekarelik zemin katını, halkın ihtiyacı olarak saptanan tesislere ve müze girişine, 30 bin metrekareyi bulan üst iki katını Resim ve Heykel Müzesine tahsis edersek İstanbul’a çok değerli bir müze kazandırmış, Türk sanatını dünyaya açmış oluruz.

Paris Louvre Müzesi, avluları ile birlikte 200 bin metrekare olup depo ve yan tesisler dışında 60 bin metrekareyi bulan sergi salonlarında 35 bin obje teşhir edilmekte, müzeyi günde 10 bin kişi ziyaret etmektedir. Madrid Prado Müzesi de resim müzesi olarak çok büyük teşhir salonlarına sahip bir müzedir. İstanbul’un merkezinde niçin bizim de böyle bir müzemiz olmasın?

Bu gibi müzeler, büyük yekûn tutan tüm eserlerini aynı zamanda teşhire sunmak yerine, belirli zaman periyodu içinde eserlerin yapılış tarihlerine veya çeşitli sanat akımlarına göre tasnif ederek sıra ile teşhire sunarlar. Bunun dışında, okullara özel gezi programları yaparak çocuklarda sanata ve sanat kültürüne heves uyandırmak, güzel sanatlar öğrencilerinin orijinal tablolar karşısında röprodüksiyon yapmalarına olanak tanımak, konferans, film, paneller tertiplemek, modern müzeciliğin esaslarındandır.

Resim ve Heykel Müzesi, bugünkü statüsü ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine bağlı bir kuruluştur. Müze, 1937 yılındaki kuruluşundan beri akademik kariyer ile sanat yönetimini bağdaştıramamış, kamuoyunun fazla ilgisini çekememiş, resim alımları dışında istikrarlı bir sanat etkinliği gösterememiştir. Bu nedenlerle müzenin Kültür ve Turizm Bakanlığına devri düşünülmelidir.

Kışlanın mülkiyet konusu, örneğin satış, devir veya kiralama sistemleri, aynı siyasi partiye mensup İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında çözülemeyecek bir konu değildir.

Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iade edilmeli, devletin protokol hizmetlerinde yerini almalıdır.


yerguvenc@gmail.com

 

Yılmaz Ergüvenç/Kenthaber
Yayın Tarihi : 20 Ocak 2013 Pazar 12:59:35
Güncelleme :20 Ocak 2013 Pazar 13:27:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.81.xxx Tarih : 20.01.2013 16:41:17

Bu yazıyı yazdıktan sonra gazetelerde 2 Numaralı Koruma Kurulunun Taksim Topçu Kışlası projesini onaylamadığını ve oy birliği ile reddettiğini okuduk. Kararın aslını göremediğimiz için tereddütte kaldık. Acaba Koruma Kurulu teklif edilen projeyi mi uygun bulmadı, yoksa Kışlanın yapımını mı külliyen reddetti? Ve de kararın gerekçesi nedir? Büyükşehir Belediyesinden açıklama bekliyoruz.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 21.01.2013 15:08:47

taksim yenilenmelere gidilmekte bu planlari yapanlar edenler var önce bunlarin calismalarinda bunlara güzel fikirler güzelikler cagimiza uygunluklar getirsin insallah güzelin güzelini bulacaklardir bunun neticesinde kusurluklar olacaktir sahsen ben biraz daha olumlu neticeye ulasaklardir kanisindayim

buna ragmen yorum yapmak ta fayda vardir kanisindayim benim düsüncem baska onun kisi benden baska ortaya cikacak bam baska bir laf icabi ucube olmasinda iyi bir seyler olsunda olsun gayri

müze konusunda fikrim vardir alis veris kebab vs. artik bunlar bir alis veris merkezlerinde olusmaktadir buda bir güzeliktir

müze konusunda BERLIN  örnek olarak cok güzel örnek bir sehirdir % 80 seni müzelerin bir yerde toplulugu vardir hatta hatta bergama müzeside buna dagildir müzeler bir birine bir arada dakomsu gibi dirler ve bir birlerine  bakar ben senden dahaq iyim diye sankilim hava atarlar sende onlari gezerken bir o yana bir bu yana bakar hepsini ayni yerde görürsün dis duvarlarina ilk önce bakar sasar kalirsin cünkü yapilari cok cok entrasandir ondan ona dolasir durursun iceri girer bergamayi görürsün ilk önce üzülürsün sonrada yerini rahatligini bakimini görürsün yav bunlar emin elerde dersin sevinirsin  ya memlektimde olsaydi bunlar ne halde olurdu diye düsünürsün düsün düsün poktur isin