19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

TO PEDİ AFTO ME STAVRONİ!

İkinci Kordon’daki evimizden yüz metre limana doğru, bizim sırada, mahalleye yeni taşınan Kepçekulak Kemal ile anası oturuyor. Burnunun üzerinde kocaman bir kurumuş çıban olan bu oğlan bütün gün bizle top koşturmakta, kadın bütün gün çalışmakta. Gece eve gelir gelmez sesleniyor oğlana, kadıncağızı bin kere bağırttıktan sonra kanamış dizleri ve yırtılmış üstü başıyla koşuyor Kemal, kadıncağız oğlunu yıkıyor, giydiriyor, doyuruyor (bu ayrıntıların farkına tabii ki anca şimdi varıyorum).

Kepçekulak Kemal’in asıl adı

Bir gün, o evin karşısında oturan sınıf arkadaşım Güler’den (tahtaya kaldırıldı mı ya gece elektrikleri sönmüş olurdu yahut “Örtmenim, kardeşim o sayfayı yırtmış” derdi) birşey almaya gittim, Kemallerin içeriden çığlıklar: “To pedi afto me stavroni!”. Sonra tokat sesleri, arkasından Kemal’in ağlaması. O gün anladım ki onlar Rum’dur. Sonra öğrendim ki Kemal’in adı Elyo’dur (Stelyo?). Annesi benim bunu anladığımı anlayınca beni kenara çekecek ve hıçkırır gibi diyecektir: “Onun adı Kemal. Duydun di mi, Kemal. Biz Türk’üz”.

Pedi’yi “elâ vre pedimu”dan (gel bakiim çocuğum) biliyorum. Stavroni’yi de “Stavros” yani istavroz’dan çıkartıyorum. Cümlenin hemen sorup öğrendiğim tamamını da vereyim: “Bu yumurcak beni çarmıha geriyor!”. Meraktan ölen annelerimizin dayak atarkenki “Yeter be piç kurusu bana çektirdiğin cehennem azabı!”nın Rumcası.

Amerikan kanalı CBS’in Patrik Vartholomeos’a sorduğu: “Bu sıkıntılar karşısında kendinizi crucified mı hissediyorsunuz?” Patrik yanıtlıyor: “Yes, I do”(Evet.) Çarmıha gerilmek, eğer bir parça dinler tarihi okumuşsanız, Hıristiyan terminolojisinde “yoğun sıkıntı çekmek” anlamına gelir. Kezban Hatemi’yle konuştum, Rumlar arkadaş arasında “onun yükü fazladır” anlamında “Onun haçı ağır” derlermiş. Patrik de gazetecinin sorduğu “Patrikhaneyi Yunanistan’a götürmeyi düşünmüyor musunuz?”a cevap verirken söylüyor: “Hayır. Burası vatanımız. Zaten İncil’de acılara katlanmak görevi de vardır”. Yani, diken üstünde yaşadığını söylemek istiyor, İsa’nın başına oturtulan dikenli taca gönderme yaparak.

“Çarmıha” germedik mi?

“Crucified” çok mu acayip? Biz bu insanları yıllar boyu diken değil bıçak üstünde yaşatmadık mı? Birkaçını sayalım: 1920’lerde İstanbul dışına çıkmalarını izne tabi kıldık. “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyalarıyla anadillerini sokakta konuşmalarını önledik. Lozan md. 42/1’e rağmen 1925’te kilise nikahını geçersiz kıldık. İmroz ve Bozcaada’daki Rum okullarında Rumca tedrisatı 1927’de yasakladık. “Vatandaş Yerli Malı Kullan” kampanyalarını Kıbrıs belası çıktıktan sonra “Türk Olmayandan Alışveriş Etme!”ye dönüştürdük (Şimdi de “Türk Solu” dergisi “Kürt’ten alışveriş etme!” kampanyası yürütüyor). 1941’de yirmi kur’a gayrimüslimi birden askere alıp Amele Taburları’na yolladık. 42’de Varlık Vergisi’yle evlerindeki halıları bile satmaya mecbur ettik, iflasa sürükledik. Selanik’teki Atatürk evine MİT ajanına attırılan “sözde” bombanın ardından 6-7 Eylül 1955’te kiliseleri, işyerleri, evleri mahv-ü perişan edildi, üç kadının ırzına geçildi, biri zorla sünnet edilen papaz olmak üzere iki kişi öldü.

20 Aralık tarihli gazetelere bir bakınız: “İstiklal Marşını En Güzel Marina Okudu” haberindeki “Okulun Türk Müdür Yardımcısı Muazzez İlter” dikkatinizi çekti mi? Çünkü 1964 tarihli kanunla gayrimüslim okullarına “Türk asıllı ve TC uyruklu müdür yardımcısı” atadık idi. 71’de Heybeliada’daki papaz okulunu kapatıp Patrikhane’yi sönmeye bıraktık; yüzlerce İmam-Hatip okulunun faaliyette olduğu bir ülkede bugün hâlâ kapalı. 60’ların sonundan itibaren “36 Beyannamesi”rezaletiyle vakıf mallarını gasp ettik; bugün hâlâ geri verilmiş değil. Gerisini benim “Türkiye’de Azınlıklar”dan okuyabilirsiniz, ama orada şu eksik: Fener’e gelmekte olan yüzlerce ölüm tehdidi ve ayrıca Derin Devlet’in patrikleri öldürmeyi içeren Kafes Operasyonu.

Tekrar sorarsak, bütün bunlar “crucified” olmak değildir, çile çekmek değildir de nedir? Bu insanlar 1923’deki yüz yirmi bin kişiden bugün bir ayağı çukurda iki bin kaldı. Patrikhane’nin sokağının adını “Sadrazam Ali Paşa Sokak” koyduk; Fener Patriğini idam ettiren sadrazamın adı. Sonra değiştirdik: “Sadık Ahmet Sokak”; Yunanistan’daki Müslüman Türk azınlığın liderinin adı. Muhasara mı ediyoruz?

Şeriat yetkilerinden haberiniz?

Şimdi buradan gelelim şu mütekabiliyet konusuna. İnsan haklarında mütekabiliyet olursa “göze göz dişe diş” gibi bir mağara hukuku zuhur eder; onun için yasaklanmıştır. Lozan md. 45’i kalkar da “Yunanistan’ın kendi vatandaşı Türklere yaptığı zulmü Türkiye de kendi vatandaşı Rumlara yapacaktır”biçiminde anlarsanız, vatandaşı soydaş uğruna harcamak nedeniyle gözünüze dizinize dursun derler. Üstelik, Yunanistan’ın B.Trakyalılara yaptığı rezilliklerin Türkiye Rumlarına fatura edilmesi (veya bunun tam tersi) rezillik değil mi? Soydaşın da vatandaşın da insan hakları birlikte savunulamaz mı?

Bunları şunun için yazdım: “Heybeliada’yı açabiliriz, ama B.Trakya’da müftüler seçimle gelirse” deniyor. Acaba neden bahsettiğimizin farkında mıyız? Bizde devletten bir kuruş almayan Patrik’e karşılık Yunanistan’da gider ve maaşları Genel Müdür seviyesinde devletçe ödenen müftülerin Kemalizm’in tüylerini ürpertecek dünyevi yetkilere sahip olduklarını biliyor muyuz? Birkaçını sayayım: Evlendirme, boşama, velayet, nafaka, miras. Yetmediyse, Helal Gıda Sertifikası verme, fetva çıkartma. Miras’ta kız evlat yüzde 25, erkek evlat yüzde 75 alıyor.

Tabii, AB ülkesi Yunanistan’da bu kadı yetkileri/şeriat hükümleri medeni kanunu değil müftülüğü seçenler içindir. Kararlar da mahkemelerin denetimindedir. Ama 14 yaşındaki kıza nikah kıyıldığı zaman, Devlet-Kilise ayrımının olmadığı bu ülkede Müslüman âdetidir diye mahkemeler tarafından onaylamaktadır. Şimdi, Heybeliada’yı açmak karşılığında B.Trakya müftülerinin bu şer’i yetkilerden arındırılmadan seçimle gelmelerinde laik ulus-devletimiz gerçekten ısrarcı mı?

Son olarak bir kederimi belirteyim: Çok takdir ettiğim Davutoğlu bu olayda (bizzat kendi tabiriyle) “arzu edilmeyen bir dil sürçmesi”ne uğradı galiba. “Tarihimizde hiçbir zaman çarmıh olmamıştır, olmayacaktır. Türkiye ve Türk milletinin tarihi dinî tolerans üzerine inşa edilmiştir” dedi. Yukarıda özetlediklerim Cumhuriyet döneminde olmadı, hâlâ olmuyor sanki. Acaba Davutoğlu gayrimüslim olsaydı böyle konuşur muydu? Ama gayrimüslim olsaydı zaten bakan olamazdı ki.

Baskın Oran - Radikal
Yayın Tarihi : 27 Aralık 2009 Pazar 17:10:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet IP: 78.175.22.xxx Tarih : 27.12.2009 22:33:07

maksatlar demogojilerin laf kalabalıklarının arkasına saklanmak isteniyor fakat türk halkı hepsinin farkında akpnin pkk nın amacı neyse patriğinde amacı o hepsinin önünde engel türkiye cumhuriyeti duvar gibi duruyor patiğin yerinde olsam çok konuşmazdım böyle sıkıntılı bulanık günlerden sonra ülkelerin başına hep faşişt insanlar gelir ve  daha vahim sonuçların doğacağı süreçler başlar 


Ali Yılmaz IP: 78.163.61.xxx Tarih : 31.12.2009 01:09:01

PATRİKHANE KENDİ EVİNE GİTSİN YUNANİSTANA GİTSİN.TÜRKİYE Yİ SEVEN VATAN BİLEN TÜRKİYE İÇİN VERGİ VEREN EMEK VEREN RUM KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZI SEVİYORUZ  HERZAMAN SEVECEĞİZ BU VATANDAŞLARIMIZA KİMSE BİR ŞEY DİYEMEZ AMA BU YUNAN BEYİNLİ PATRİĞİ SEVMİYORUZ VE KENDİSİNİ YUNANİSTANDA YAŞAMAYA DAVET EDİYORUZ.


kostas kani IP: 78.174.76.xxx Tarih : 30.12.2009 21:26:56

Türkiye Cumhuriyeti tektir ve burda yasayanlarda Türk vatandasıdır. Rumları savunan arkadasım yunanistanda Türklere yapılanlara neden ses çıkarmıyor almanyada türkçe yasaklanıyor buna karşı çıkılmıyor müslümanlar terörist ilan ediliyor cami minareleri yasaklanıyor ama rum un canı istediği zaman çalıyor burda kendi okullarını kurabiliyorlar dillerini konusuyorlar hiç bir ayrımcılığa uğramıyorlar. uğradıklarındad da kendileri rahat durmadığı için uğruyorlar vatanın bölünmez bütünlüğünü parçalamak istediklerinden yasaklanıyorlar almayada 3 milyon türk 10 milyona yakın müslüman var ozaman müslümanlarda almanyada ekümenlik kursun  


Gökhan IP: 78.173.31.xxx Tarih : 27.12.2009 21:12:39

Bütün bu saçmalıklar Patrikhanenin ekümenliğinin tanınmamasından kaynaklanıyor.Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak söz hakkımı kullanıyorum ve topraklarımızda Vatikan gibi dini bir devlet istemediğimi söylüyorum.Kimse kimseye neden hristiyansın neden yahudisin mi diyor? Madem bu ülkenin vatandaşlığını kabul ediyorsun huzuru bozma bozgunculuk çıkarma.Bazı gazeteclier de geçmiş olayları kaşımasınlar.


ALPER GÜZEL IP: 81.215.108.xxx Tarih : 28.12.2009 15:46:38

suçunu örtbas etmek için türetilmiş kelime oyunları


advocatte IP: 85.101.52.xxx Tarih : 2.01.2010 10:58:36

Vay be ne gaddarmışız. Bu sütten çıkmış gayrı müslimler ne kadar masum acaba. Baskın Oran onlarıda yazsında öğrenelim.Satılmış kalem...................


kemal kemal IP: 88.231.131.xxx Tarih : 1.01.2010 14:02:59

Ya bu baskın iyiki meclise girmemiş işte bir bölücü daha. Nekadar türk - islam düşmanı var bu ülkede anlamadım gitti bunca müslüman sizi kabul ediyor ama siz nankörlük yapıyorsunuz bu ülkeye ve insanlarına yazık!