18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Dinci basında türban şoku...

Dinci basında türban şoku...


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin türbanla derse girmesi yasaklanan Leyla Şahin’in 1998’deki itirazını kökünden reddederek türban konusunda değişmez nihai kararını vermesi, dinci basında beklenildiği gibi şok etkisi yarattı.

Milli Gazete, tepkisini ‘İslam düşmanları’ başlığıyla manşete taşırken, ‘AİHM’nin son kararı Batı’nın temel felsefesinin değişmediğini ortaya çıkardı’ ifadesini kullandı.

Erbakan’ın yayın organı, öfkesini dışa vurmanın yarattığı yüksek tansiyonun etkisinde ‘üniversiteye türbanla girilmez yasağı’nın Batı’nın değil, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü adına Rektör Kemal Alemdaroğlu ve Yardımcısı Nur Serter’in kararlaştırdığını atlamış.

Necmettin hocanın basın sözcülerinden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mete Gündoğan da ‘AİHM kararı ders olsun’ deyip hükümeti Avrupa’ya değil kendi özüne dönmeye çağırdı.

Konunun baş oyuncusunun görüşünü de alan gazete, Leyla Şahin’in ‘Karar, yasağın kaldırılmayacağı anlamına gelmez. Her şey bitmedi, aksine yeni başlıyor’ açıklamalarına yer verdi.

Yeni Asya hiddetini ‘AİHM’den zulme onay’ başlığıyla dile getirdi.

Gazetenin yazarlarından Cevher İlhan ‘... Karar üzerine yasakçılar zil takıp oynadı’ diye kızgınlığını satırlarına döktükten sonra hükümete de kararla ilgili acizliği yüzünden verip veriştirdi.

İlhan, yazısının sonunu ‘Bunun vebali ve meydana getireceği sosyal tahribat düşünüldü mu?’ gibisinden tehditkâr bir soruyla bağladı.

Vakit ‘AİHM’nin ikiyüzlülüğü tescillendi’ manşetiyle, AİHM’nin kararını ‘haçlı kini’ biçiminde niteledi.

Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Recai Kutan da manşete katılırken ‘AİHM’nin gerçek yüzü bir kez daha açıkça ortaya çıktı’ dedi.

Yeni Mesaj, ‘Ne beklenebilirdi ki...’ başlığıyla kararın ne yönde alınacağının zaten belli olduğuna değindi.

‘AİHM kararlarını Anayasa’nın üzerine çıkaran AKP iktidarı, şimdi zil takıp oynasın’ diye hükümeti suçlamayı da ihmal etmedi.

Yeni Şafak’a göre karar ‘Avrupa İnsan Hakları çelişkisi’ydi.


AİHM yargıçlarından Rıza Tüzmen’in de görüşlerini alan gazete ‘AİHM kararı başörtüsü yasağını kaldırmaya engel değil’ yorumunu ön plana çıkardı.

AİHM’nin kararda lobicilik faaliyetlerinin etkisinde kaldığı ve siyasi bir karar verdiği yolundaki dayatmalara katılmayan Tüzmen’in ‘Böyle bir şey mümkün değil. Karar verecek 17 farklı görüşe sahip yargıcın kararını lobi faaliyetleriyle değiştirmeniz imkansız. Karar bağımsızdır’ biçimindeki yanıtıysa haberin en dibine itiklendi.

Türkiye, elini doğrudan taşın altına sokmaktan kaçınırken topu Abdullah Gül’ün ‘yasakla övünülmez’ açıklamasına atmış.

Öte yandan Gül'ün 'Bunlar kendi sorunlarımız. Kendimizin çözeceği iç meselelerimz...' şeklindeki savunması ise CHP'liler tarafından 'savsata' olarak nitelendirildi.

Ana muhalefet partisi  'Türbanda son nokta konulmuştur. Aksi davranışlar Avrupa hukukuna başkaldırı sayılacaktır' diye hükümeti uyarmayı da ihmal etmedi.

Gerçekten bu 'iç iş - dış iş' ayrımının, AB yolundaki Türkiye açısından uygulamada hiç bir geçerliliği kalmayacak bir ikileme niteliğine dönüşüyor

Yörüngemiz giderek Avrupa'ya yaklaşırken, bir taraftan adaylığın gereklilikleri yerine getirmeye uğraşıp diğer yandan üyesi olmak için çırpındığın AB'nin kanunlarını yok saymak içinden çıkılmaz bir hukuki ortam yaratıyor.


Erdoğan, gerekçelere bakmadığını ileri sürüp şimdilik pas geçerken, hükümetin ve AKP’nin hemen tümünün AİHM’nin ‘Türkiye’de insan hakkı ihlal edilmemiştir’ yolundaki kararına karşı çıkmaları ise ülkemiz adına, gerçekten anlaşılması imkânsız bir değerlendirme.

AİHM’den ‘Türkiye’de türban yasağıyla insan hakkı ihlal ediliyor’ yasağı çıksaydı hükümetin ‘zil takıp oynayamaya hazır’ görüntüsü insan hakları açısından son derece yadırganacak bir durum oysa...

 

MedyaBurger

MedyaBurger
Yayın Tarihi : 11 Kasım 2005 Cuma 16:29:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?