27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Kredi kartında faciaya 6 ay kaldı

Kredi kartında faciaya 6 ay kaldı

Kredi kartlarındaki yeni düzenlemeyle ilgili yasa, dünyadan habersiz medyamızın olanca desteği ve Köşk’ün de imzasıyla yürürlüğe girdi...

Yazılı basın sayfalarını, görseller de kameralarını altı ay sonra kredi kartı facialarına şimdidern hazırlasın...

Bizden söylemesi...

Tutup ‘milletin moralini bozuyorlar’ diye bizim MedyaBurgerciler’i de suçlamaya filan kalkmayın...

Bu yeni yasal düzenlemeyi alkışlayan medya mensuplarının ya hiç birinin kredi kartı borçu yok, ya da maaşları milletvekillerinin iki katı dolayında, 20’şer bin liradan yatıyor hesaplarına...

Öyle ya yaklaşık 8 bin lira aylık alan mebuslar bile bankaların kredi kartı faizlerinden yaka silkerken, gazetecilerin gıkının çıkmamasına başka neye yorumlarsınız...

İnsanın aklına medya çalışanları ve yöneticilerinin bankaların baskısından çekindikleri ihtimali de gelmiyor değil hani...

Her ne kadar amiral gemisi ve kartelin diğer önde giden markalarının patronu, bankasını başkalarına devrederek doğrudan finans sektöründen çekildiyse de banka – medya ilişkileri açısından, tüketiciyi kollamaya gazete – televizyon sahipleri pek iyi gözle bakmıyor.

Zira işin içinde hepinizin bildiği gibi dev reklam pastasının ışıltısı var.

Bu bakımdan hiç biri bindiği dalı kesmek istemiyor.

Yasa yeni haliyle 1 martta yürürlüğe girdi.

Borçlarının yeniden iyileştirilerek yapılandırıldığı ileri sürülen birkaç yüz bin kartzede, bankalara elini kolunu kaptırmış 15 kişinin KDV’si bile değil.

KDV’nin de KDV ancak çıkar bu 15 milyonluk tutsak arasından.

Kartzedelerin sürekli buzdağının görülen kısmı olduğu, asıl facianın suyun altında olduğu görüşüne de kulak asmayın.

Aysbergin yüzeydeki bölümü, tam kütlesine oranla yaklaşık dokuzda biridir...

Bu oranla bakıldığında yeni yasadan yararlanacaklar 15 milyonluk gerçek kartzedenin yanında olsa olsa rakı kadehine atılacak tek bir buz parçası kadar minicik kalır...

Tüketici derneklerinin de yeni düzenlemeden memnun olduklarını söylemeleri insanın aklını daha da karıştırıyor.

Oysa ATO başkanı Aygün’ün de ısrarla savunduğunca kredi kartı borcunda asıl işkenceyi çekenler asgari ödemeyi yapmakta müthiş zorlanan 15 milyonluk mutlak çoğunluktur.

Asgari ödemede imkansızlığa düşenler çareyi diğer kartlardan çektikleriyle gidermeye çalışırken kendilerini kurtulması imkansız bir girdabın içinde buldu.

Bu kurbanlar altı ay sonra, eylülden itibaren de girdabın birden katlanarak canavar ağzı gibi kara deliğe dönüşeceğini şimdiden görmeye başladılar.

Zira 6 ay sonra kredi kartı borçları, şu anda uygulandığınca toplam borcun yüzde 10’u olarak değil, yüzde 20’si üzerinden ödenecek.

Yüzde 20 demek basit hesapla 5 ay vade sayılır...

Ülkede akla ne gelirse hemen herşeyin en az 12 taksit olmak üzere pazarlandığı hesaplandığında, vadenin en büyük önem taşıdığı finans piyasasında borcu sadece 5 aya bölmek, borcun ödenemeyeceğini şimdiden kabullenmektir.

Bankalar açısından kredi kartı borçlarının ödenmesinde yaşanan sorunlar önemli değildi.

Hatta amaçlarının kredi kartı borcunu tahsil etmekten ziyade, kurbanlarını icraya, hacze yollamak olduğu açıkça ortadaydı.

Ne var ki altı ay sonra bu tahsilat zorluğu baş edilmesi imkansız bir icra ‘tsunamisi’ne ulaşacak.

Bankalar haciz orduları kurarken, kurbanlar da bu işkenceyi en feci biçimde sonlandırmamak için kafayı yiyecek.

Hekime sorma, çekene sor, deyimi bu faciayı en net biçimde ortaya koyar.

Şimdi kredi kartlarının üstüne, sigara yaketlerindeki uyarılara benzeyen, ‘Dikkatli harcayın’ gibisinden ibarelerin konulması gündemde.

O zaman sigara paketlerindeki gibi damardan girip ‘Kredi kartı öldürür’ yazın bari...

Başka bakan Şener olmak üzere, bankacıları kollayan kesim sürekli iki taraf arasındaki mukavelelerden bahsedip durdu.

Kimse çıkıp da kartzedelerin büyük bölümünün 2001 kriziyle çaresizlik içine düştüğünü dile getirmedi.

Bizim gruptaki arkadaşlardan örneklerle, faciayı bire bir dile getiriyoruz:

Darbenin en büyüğünü yiyen ağabeyimiz anlatıyor:

***

2000 yılında oğlumu üniversite eğitimi için Fransa’ya yolladım.

Bankalara tek kuruş borcum yoktu.

Aksine, Montpellier Üniversitesi’nin dört yıllık öğrenim için garanti olarak istediği 16 milyar TL’den fazlası vardı repo hesaplarımda.

Kredi kartlarımın ekstrelerinin tümünü ödediğim için bankalar tarafından istenmeyen müşterilerden sayılıyordum.

Zira o zamanlar yüzde 15’lere kadar çıkan aylık faizi onların aleyhine kullanırken, harcamalarımın tümünü bir ay sonra ödüyordum.

Derken 2001 devalüasyon krizinin patlamasıyla, bankalardaki yaklaşık 20 milyarım bir gecede yarıya indi.

Gerisi çorap söküğü gibi geldi...

Virüs hızla yayılırken peşpeşe gelen darbeler sonucunda hesabım suyunu çektikten sonra ilk kez kredi kartı borcunda asgari ödeme yoluna baş vurmak zorunda kaldım...

Ve çaresizlik içinde borçlarımı, diğer borçlanmalarla ödeme girdabının içinde buldum kendimi...

İcralık olmadım, haciz gelmedi çünkü her defasında borçlarımın asgarisini ödeme zorunluluğunu yerine getirdim

Şimdi toplam yaklaşık 25 bin YTL’lik kredi kartı borcumun üçte ikisini, yani 16 bin YTL’yi oluşturan faiz batağında boğulup gidiyorum.

Altı ay sonra ne olacağını da düşünmek bile istemiyorum...

Tıpkı benim gibi can çekişen 15 milyon zavallı gibi...

Oysa bankalar yeni düzenlemeyi salt temerrüte düşenler için değil tüm borçlular için genişletebilirlerdi.

Merkez Bankası’nın açıklayacağı faiz oranlarının kartzedenin değil, bankalardan yana olabilmesi ihtimalinin yarattığı kabus da başka...

***


Bir diğer arkadaşımızın ödediği kredi kartının öyküsüyle, ibret dersinin şahikasını ortaya koyuyor...

Bir kredi kartımı uzun süredir kullanmıyor, sadece asgari ödemelerini yapıyorum. Çok geri gitmeden bu yıl gelen ekstrelerle içinde bulunduğumuz trajediyi rakamlarla gözlerinizin önüne seriyorum.

6 ocakta ödenmesi gereken ekstrede önceki hesap bakiyesi olarak 1. 150 YTL gözüküyor. Asgari ödemem 87 YTL’ydi. Toplam faiz ve ücretler hanesinde 77 YTL yazılıydı. Toplam borcum ise 1. 140 YTL’ydi yani ödediğim 87 liradan borcumu sadece 10 liralık eksiltebilmiştim. 6 ocakta asgari ödemem olan 86 YTL’yi ödedim.

Şubat ekstresine hızlıca bakalım: Toplam faiz ve ücretler: 67 YTL, Toplam Borç: 1. 120 YTL görününce sevindim.

Demek bu kez borcumu 20 lira azaltabilmiştim. Asgari ödemem olan 84 YTL’yi de ödedim.

Faizler de 10 lira eksilmişti.

Yeni gelen ekstre başlı başına bir sinir krizine yol açtı...

Önceki hesap bakiyem 1. 120 YTL, dönem içi harcamalarım 0 YTL’ydi, buna karşı toplam faiz ve ücretler 66 liradan, her ne sebepleyse kendi kendine 5 lira artarak 71 YTL’ye çıkmıştı. Toplam borç olarak da 1. 107 YTL görünüyordu.

Yani epi topu 7 YTL’lik bir azalma olmuştu önceki borcumdan.

Aklımın ermediği, ve kesinlikle asla ermeyeceği, hiç kullanılmayan, dönem içi harcamaların SIFIR YTL göründüğü bir karta, bir önceki dönemden nasıl olup da daha fazla faiz ve ücret tahakkuk ettirildiği.

Sonra kart borcumun, asgari ödemelerle kaç ayda biteceğini hesaplayayım dedim, hemen caydım.

Ayda 7 lira üzerinden 1. 107 YTL’lik borç kaç ayda sıfırlanır.

Öyle şipşak bölmekle iş olmuyor.

Her zaman nereden geleceği belli olmayan meçhul bir faiz tokatı daha eklenebilir ekstreye.

En iyisi bekleyip görmek diyeceğim ama ömrümün yeteceğini hiç sanmam.

***

Yine de arkadaşımıza bu konuda yardımcı olacaklara şimdiden teşekkürü borç biliriz...


MedyaBurger

MedyaBurger
Yayın Tarihi : 1 Mart 2006 Çarşamba 18:59:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?