Pazar (5 Şubat 2006) günü, ülkemizin iki kentinde, silahlı iki eylem oldu. Biri öldürme ile, diğeri yaralama ile sonuçlandı.
Batı basınında, Hz. Muhammed’i terörist gösteren/ilan eden karikatürlere İslam ülkelerinde en sert tepkilerin verildiği sırada, Trabzon’da, Santa Maria Katolik Kilisesi’nin, misyonerlik yaptığı savında da bulunulan 61 yaşındaki papazı İtalyan Andrea Santaro, Pazar ayininin ardından Kilise’de dua ederken, 17 yaşlarında olduğu belirtilen gencin silahlı saldırısına uğradı, aldığı iki kurşunla yaşamını yitirdi.
Batı ve özellikle Hıristiyan alemi ne sessiz, ne pasif kalacaktır. Bir kendini bilmezin eyleminden dolayı Türkiye’yi yargılayacaklar, fena hırpalayacaklar. Katilin yakalanması, olayın aydınlatılması için bastıracaklardır.
Olay, batının ya da Hıristiyan aleminin dayatmasına gerek kalmaksızın aydınlatılması, kendini bilmez ve kendini bilmezliğinden dolayı gerçekleştirdiği insanlık dışı eyleminden dolayı Türkiye’nin başına işler açan, işler açacak olan katilin yakalanması, saçma sapan düşüncesiyle birlikle yargılanıp mahkum olması gerekir.
Burada, Trabzon basınına çok iş/işler düşüyor. Emniyetin, savcının verileri ve açıklamaları ile yetinmemeliler; o verileri, açıklamaları el altında tutarak ya da o verilerle, açıklamaların ışığında çok yönlü araştırmalar yapmamalılar… İşi, Aydın Doğan Gazeteciğine ve AKP iktidarına bırakmamalılar…
Aynı duyarlılığı, Bursa basını göstermelidir.
Binlerce insanın “İmarzede” olmasında sorumluluğu tartışılmaz Cem Uzan’ın İstanbul’dan seçim startı verdiği Pazar günü, Bursa AKP Milletvekili ve AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik, partisinin Nilüfer İlçe Kongresi’ne katılacağı sırada, bir “İmarzede” olan 67 yaşındaki, işçi emeklisi İrfan Subaşı tarafından silahlı saldırıya uğradı.
Çelik’i bacağından yaralayan 67 yaşındaki “İmarzede” İrfan Subaşı, amacının öldürmek değil, İmar Bankası’nda batan 27 milyarının kurtarılması konusunda Milletvekili Çelik’in beklenen çalışmayı yapmamasına kızdığını söylemiş…
Bu sözlerin altında korkunç toplumsal iletiler var. Araştırılması, yazılıp çizilmesi, gün ışığına çıkarılması gerekir.
Bu da, Bursa basınına düşen bir görevdir.
Olay, akışına bırakılırsa, silahlı eylemler başladığı gibi sürecek.
Olay; hele ki, Aydın Doğan Gazeteciliği’ne bırakılmayacak kadar ciddidir.
27 milyarı batmış, batığının kurtarılması için hiçbir şeyin yapıladığını görüp hiçbir şeyin yapılmayacağına inanan 67 yaşındaki insanımızın silaha el atması, sorununu silahla gündeme getirebileceğine ve çözümün de silahlı eylemle olabileceğine inanması düşündürücüdür, asla gözardı edilememesi gerekir…
Türkiye’nin sorunlarının ve üzerinde oynanan, oynanmak istenen oyunların çözümünde, yerel basınımıza çok iş düşüyor.
Türkiye’nin geri kalmışlığında ve Türk insanının uyutulmasında görevler üstlenen, üstlendiği o görevlerin gereğini yapan Aydın Doğan Gazeteciliği’nin önünü kesecek, kökünü kazıyacak gene yerel basınımızdır.
Pazar günü başlayan ya da başlatılan silahlı eylemlerin, bir sürecin başlangıcı olmaması için gecesini gündüzüne katacak Trabzon ve Bursa basını, ulusal ateşi yakacak! Buna inanıyorum.
Yayın Tarihi :
6 Şubat 2006 Pazartesi 20:03:58