3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Aldatmayı affetmiyoruz...

CİSED Mersin Şubesi tarafından yapılan bir anket çalışması, Türk toplumunun 'aldatılmayı' asla affetmeyeceğini ortaya koydu.

CİSED Mersin Şube Başkanı Yaşam Yanardağ Çelik, hayatta her şeyin bir sebebi olduğuna dikkat çekerek, bu noktadan hareketle aldatmanın da altında yatan belirli sebepler olduğunu, bunun da 3 kategoride ele alınabileceğini vurguladı. Bireyin kişilik bozukluğunu telafi etmek için eşini aldatabileceği gibi eşler arasındaki iletişim sorununun da eşlerin birbirini aldatmasına sebep olabileceğini kaydeden Çelik, bir diğer etkenin de kişinin aldatmayı öğrenmiş olması olarak öne çıktığını, bireyin kendi ailesinden ya da çevresindeki ilişkilerden görüp aldatmayı öğrenme yoluyla kabul edebileceğinin altını çizdi.

Türk toplumu için dile getirmiş oldukları her 3 faktörün de geçerli olduğunu ifade eden Çelik, "Birlikte olunan partner çok önemli. Eğer o ilişki duygu sağlamıyor ve birtakım sorunların yanında cinsel problemler de yaşanıyor, ortada da bir uyumsuzluk varsa; kadın veya erkek hiç fark etmez, biri diğerinin beklentilerini doyuramıyorsa aldatma gerçekleşir. Bunun illa fiziksel olması da gerekmiyor. Bizim toplumumuzda erkekler genelde fiziksel olarak eşlerini aldatırken, kadınlar genel olarak düşünsel olarak eşlerini aldatma eğilimine giriyorlar. Ama her ne olursa olsun ikisi de aynı anlama geliyor" dedi. Yapmış oldukları anketi en az lise mezunu 100 denek üzerinde gerçekleştirdikleri bilgisini de veren Çelik, ankete katılanları 30 yaş ve üzeri bir grubun oluşturduğunu, deneklerde evli ya da hayatlarına en az bir partner almış insanları tercih ettiklerini dile getirdi.

"KADINLAR DA EN AZ ERKEKLER KADAR EŞLERİNİ ALDATIYOR"

Ankette ortaya çıkan en önemli sonucun; Türk toplumunun 'aldatılmayı' asla affetmemesi olduğuna dikkat çeken Çelik, buna rağmen toplumun aldatmayı yok saymadığını, bugün gelinen noktada kadınların da en az erkekler kadar eşlerini aldattığını ileri sürdü. Aldatmanın, aynı zamanda da bir tercih olduğunu savunan Çelik, ankete katılanların yüzde 75'i eşlerin birbirini asla aldatmaması yönünde görüş beyan ederken, bu kadar net bir durum ortada olmasına karşın, anketin sonuçlarıyla gerçeklerin birbiriyle çeliştiğine işaret etti.

İnsanlar, birbirlerini aldatmamayı düşünmesine rağmen aldatma eğilimi içine girdiğini belirten Çelik, ankete katılanların yüzde 50'lik bir bölümünün her ilişkide aldatmanın olabileceğini düşünürken, eşinin kendisini aldatmayacağı yönünde bir inanç taşıdığının altını çizdi.

Yine ankete katılanların yüzde 33'ünün "Eşim beni aldatmaz" düşüncesi içinde olduğunu dile getiren Yaşam Yanardağ Çelik, "Erkek, ikinci bir eş değil de ikinci bir partneri hak olarak görüyor ve 'Erkekler bunu yapabilir' şeklinde bir düşünce taşıyor. Ancak aynı şeyi kadın yaptığında toplum bunu pek de hoş karşılamıyor ve birtakım kötü yakıştırmalar yapıyor. Burada da şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: 'Erkek, çapkın olabilir ve aldatması hoş karşılanıp affedilebilir. Ama kadının aldatması affedilemez.' Kadının eşini aldatması, onun hayatında çok ağır sonuçlar doğurabildiği gibi yaşamını da doğrudan tehdit edebiliyor" diye konuştu. Her ne kadar ankete katılanların yüzde 50'sinin aldatılmanın asla affedilmeyeceği yönünde bir cevap verse de affetme durumunun o anki psikolojiye ve sosyo-ekonomik duruma göre değiştiğini anlatan Çelik, eğer kadının çocuğu var ve ekonomik özgürlüğü yoksa bu durumu sineye çekebildiğini söyledi. Ankette ortaya çıkan bir diğer ilginç sonucunsa toplumda aldatılmayı hak eden kadın ve erkeklerin olduğuna yönelik bir inancın hakim olması olarak gösteren Çelik, aldatmanın da tek taraflı bir olay olmadığı gibi karşılıklı bir süreç olarak öne çıktığını, çiftlerin bu durumu birlikte doğurduğunu kaydetti.

"DURUMU İYİ OLAN ERKEK, EŞİNİ ALDATTIĞINDA ONA PIRLANTA ALIYOR"

Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bir erkek, eşini aldatıyorsa burada tek suçlu erkek midir? Hayır, tek suçlu erkek değildir ve kadının da bunda payı vardır. Olumsuz fiziksel değişiklikler, cinsel yaşamın olumsuzluğu, diyalog probleminin yanında ev içinde yaşanan birtakım sorunlar erkeği ya da kadını aldatmaya itebiliyor." Ankette yer alan 'Sizce aldatma affedildiğinde tekrar eder mi?' sorusuna katılanların yüzde 61'inin tekrar edebileceği yönünde cevap verdiğine işaret eden Çelik, genel olarak bakıldığında bunun açıkça görülebileceğini dile getirdi. Ekonomik durumu iyi olan erkeklerin, eşlerini aldattıkları zaman onlara tek taş yüzük veya pırlanta hediye ettiklerini ya da maddi değeri yüksek bir hediye aldıkları yönünde bir genellemede bulunan Çelik, bireyin bu şekilde de aldatılmayı bir şekilde yok saydığını ve bu sebeple de aldatılma sürecinin tekrar ettiğini ifade etti.

Partnerini aldatan erkeğin, eşine pahalı bir hediye alarak bu sorunu çözmeye çalıştığını ancak bunun yanlış bir yaklaşım olduğunu savunan Çelik, aldatılma sorununun konuşularak çözülmesi yerine pahalı bir hediyeyle çözüme kavuşturulmak istenmesini de uzmanlar olarak doğru bulmadıklarını anlattı. Çelik, kadının kendisine sunulan pahalı hediyeyi almasının erkeğini affettiği anlamına gelmeyeceğini, sorunun çözüme kavuşturulamadığı gibi aldatma eğiliminin de tekrar edebileceğini, bunun patolojik bir durum olduğunu da dile getirdi. Aldatılmanın, evliliklerin de bitmesine sebep olduğunu, ankete katılanların yüzde 56'sının da bu yönde yanıt verdiğini hatırlatan Yaşam Yanardağ Çelik, olumsuz fiziksel değişimlerin, ilgisizliğin ve yolunda gitmeyen bir cinsel yaşamın aldatma üzerinde etkisi olduğunu, eğer bir ilişkide doyum sağlanamıyorsa kadın ya da erkeğin farklı arayışlar içine de girebileceğini de sözlerine ekledi.
 

iha
Yayın Tarihi : 16 Şubat 2010 Salı 12:13:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
arif tokman IP: 78.161.13.xxx Tarih : 19.02.2010 15:23:48

Ne kadar doğru bir davranış Aldatılmayı af etmemek çok güzel bir kavram. ne demek yani kadın veya erkek evli olduğu halde başkalaıyla aşk yaşayacak varmı öyle bir Dünya . Var tabi arif  bey var gör işte . Peki hiç Devletlerin yok olması veya Devlet olarak Dünyada sadece isim olmasına ne demeli. bir Devletin yok olması AHLAKIN tamamen bozuk olmasından ve daha da bozulmaya yönelsinden kaynaklanan  sebeblerden dolayı toparlanamazlar.Daima tepe aşagı giden bir Devlet görünümü ÇİZERLERr ve sonunda yok olur giderler. Bunun örnekleri pek çok .Okursak  görürüz. Biz ne şartlarda olursa olsun namus kavramına sahip çıkmalıyız yalnız bunu şiddede kadar götürerek değil .