2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Beraber yürüdüler, krizde ayrıldılar

Toplumsal ve ekonomik yapısı birbirine çok benzeyen, birbirine çok uzak iki ülkede doğdular. İkisi de yoksul ailelerin çocuklarıydı. Futbol tutkunuydular. Genç yaşta edindikleri radikal fikirleri yüzünden cezaevine düştüler. Ama ülke yönetimine talip olduklarında, eskiye kalın bir sünger çekip gerçek bir lider olmak için köklü değişim geçirdiler. Bunda da başarılı oldular. AK Parti ile özdeşleşen şarkıda söylendiği gibi, "Bu yıllarda beraber çıkıp, beraber yürüdüler." Ama ekonomik kriz bu "ruh ikizi"ni öyle bir ayırdı ki, Brezilya IMF'ye bile borç verebilecek bir düzeye gelirken, Türkiye en fazla sarsıntı yaşayan ekonomilerin başında geliyor.

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın, geçen hafta çıktığı Çin ve Suudi Arabistan gezisinin ardından Türkiye'ye gelmesi, iki ülkenin ekonomisini liderlerinin kişisel hikayelerinin üzerinden karşılaştırma fırsatı da sundu. Siyasal yaşamları bu denli birbirine benzer iki liderin yön verdiği ekonomilerin geldiği durum hayli farklı. Brezilya IMF'ye olan 15 milyar dolarlık borcunu kapatıp, bugün borç verebilecek bir düzeye geldi. Türkiye ise IMF'ye her ne kadar ayak direse de, kriz depreminde fazlasıyla sarsılıyor.

Turnusol kağıdı kriz

Geçmişleri, futbol tutkuları, seçimde aldıkları rekor oy oranları ve hatta iktidara geldiklerinde uygulamaya koydukları sosyal yardım programları dahi birbirine benzeyen iki lideri birbirinden ayıran krize yaklaşım oldu. Başbakan Erdoğan, krizin ilk günlerinde "Bizi teğet geçecek" dedi. Lula da Silva ise tedbirini erken aldı. Krizin ateşinin yükseldiği günlerde ise Erdoğan medyayı kriz tacirliğiyle suçladı. Lula da Silva, sadece parasının değerini korumak için 20 milyar dolardan fazla kaynak ayırdı. Buna karşın Erdoğan, güvensizlik içindeki bankalara "Sanayiye kredi vermiyorlar" diye suçladı. Belli sektörlere KDV ve ÖTV indirimleri tanıdı ama onların da süresi kısıtlı oldu. Nihayetinde Lula da Silva, 2001'de 10 yıl gerisinde bulunduğu Türkiye'nin bugün neredeyse 10 yıl ilerisine geçmiş Brezilya ekonomisine yön veriyor. 2008'de yüzde 5,2 büyüyen, dünya ekonomisinin yüzde 1,7 küçülmesinin beklendiği 2009'da ise yüzde 2 büyüme hedefi koyan Lula da Silva, petrol üreten ve ihraç eden bir ülke olarak da dış ticarette rekor fazlaya imza attı.

SİYASETE NASIL GİRDİ
* Sekiz çocuklu bir ailenin üyesiydi. Yoksul mahallelerde büyüdü. 12 yaşından itibaren ayakkabı boyacılığı, postacılık yaptı, çamaşırhanede çalıştı.
* Metal fabrikasında çalışırken girdiği sendikanın başkanı oldu. 100 bin işçiyi temsil etti. Büyük çaplı grevler nedeniyle bir ay tutuklu kaldı.
* 1989 yılında sosyalist bir programla başkanlık seçimlerine katıldı. Ancak medya ve iş çevrelerinin tepkisi yüzünden seçimde başarılı olamadı.

NASIL BİR DEĞİŞİM GEÇİRDİ
* 2002 yılındaki devlet başkanılğı seçim kampanyasında işçi imajını değiştirdi. Tüm toplumun temsilcisi olduğunu ilan etti, ilk defa takım giydi.
* Sürekli değiştiğini söyledi. Örneğin; Brezilya'nın dış borçlarını ödememesi gerektiği gibi fikirlerinden vazgeçti.
* Parti programında açlık ve yoksullukla mücadele ve daha iyi eğitim olanakları gibi politikaları ön plana çıktı.

NASIL GÜVEN SAĞLADI
* İş çevreleriyle de yavaş yavaş güven ilişkisi geliştirmeye başladı. Bunu Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) güvenini kazanması izledi.
* Şeffaf bir politika izlemeye çalıştı. Medya aracılığıyla sürekli icraatlarını anlattı. Halkla yüz yüze propagandaya önem verdi.
* Zaman zaman hala keskin açıklamalar yapıyor. Örneğin; mart ayında İngiltere ziyaretinde krizden mavi gözlü beyazların sorumlu olduğunu söyledi.

EKONOMİYİ NASIL DÜZELTTİ
* 2001'deki çöküşten sonra sıkı maliye politikası ve emtiadaki artış sayesinde IMF'ye olan 15 milyar dolarlık borcunu kapattı.
* Nisan ayında yapılan G-20 zirvesi Brezilya bu kez IMF'den borç almak bir kenara, fona 4.8 milyar dolar borç vereceğini açıkladı.
* Brezilya'nın krize güçlü bir ekonomi ile yakalanması ve 202 milyar doların üzerindeki döviz rezervi şimdi krize karşı en büyük silahı durumunda.

BU KRİZDE NELER YAPTI
* Siyasette dengeleri iyi kurdu. Böylece kriz çıktığında ekonomik sorunlara daha iyi konsantre oldu. Krizin ilk günlerinde tedbirlerini almaya başladı.
* İki devlet bankasına özel finans kuruluşlarından hisse satın alabilme izni verdi. Merkez Bankası'nın hareket alanını genişletti, elini rahatlattı.
* Brezilya kriz başladığı günden bu yana sadece para biriminin değerini korumak için 23 milyar doların üzerinde harcama yaptı

RECEP TAYYİP ERDOĞAN:

SİYASETE NASIL GİRDİ
* 6 çocuklu bir ailenin üyesiydi. Hayatının önemli bir bölümünü İstanbul'un yoksul semtlerinden Kasımpaşa'da geçirdi. Küçüklüğünde bir çok işte çalıştı.
* Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesini bitirdikten sonra İETT'de çalışmaya başladı. 12 Eylül'de özel sektöre geçti.
* Genç yaşında İslami çizgideki siyasal hareketlerin içine girdi. İstanbul Belediye Başkan iken okuduğu bir şiir nedeniyle yargılandı, cezaevinde yattı.

NASIL BİR DEĞİŞİM GEÇİRDİ
* 2002'de yüksek bir oyla başbakanlık koltuğuna oturdu. Siyasal imajını değiştirdi. Tüm kesimleri temsil eden bir başbakan olacağını ilan etti.
* Radikal fikirlerini terketti. Siyasette demokrat, ekonomide liberal bir çizgiyi benimsedi. Partisini merkez bir çizgide konumlandırdı.
* Parti programında yolsuzluk ve yoksullukla mücadeleyi öne plana çıkardı. Sosyal yardımlara, sağlık ve sosyal güvenlik politikalarına önem verdi.

NASIL GÜVEN SAĞLADI
* İş çevreleriyle arasını hızla düzeltti. Avrupa Birliği'ni tek hedef ilan ederek uluslararası kurumlara güven verdi. Bölgesel ilişkileri geliştirdi.
* Yüzyüze politikaya önem verdi. İlk yıllarında medyayı iyi kullandı. Seçim dönemleri dışında da mitinglerle politikalarını anlattı.
* Ama son yıllarda keskin çıkışlarına yine başladı. Ülke içinde medya ile gerilimi tırmandırdı. Dış politikada da tartışma yaratan açıklamalar yaptı.

EKONOMİYİ NASIL DÜZELTTİ
* 2001'deki çöküşten sonra sıkı maliye politikası uyguladı. Bütçe gelirlerini artırmak için kamu harcamalarında önemli bir kesintiye gitti.
* Özelleştirmelere önem verdi. Yıllardır yapılamayan ihaleleri sonuçlandırdı. IMF ile ilişkilerde istikrar sağladı ve borçları büyük ölçüde ödedi.
* Krize istikrara kavuşmuş bir bankacılık sistemiyle yakalandı. Ancak sanayi için yapılması gereken reformlarda geç kaldı.

BU KRİZDE NELER YAPTI
* Siyasette dengeleri bir türlü kuramadı. İç siyasette gerilimleri hep gündemde tuttu. Ekonomiye konsantrasyonunu kriz dönemi kaybetti.
* Tüm dünya tedbir alırken, "Kriz bizi teğet geçecek" diyerek, öncü sarsıntıları önemsemedi. Tedbir paketleri geç açıklandı.
* Türkiye, sanayi üretimi dünyada en fazla daralan ülkelerin başında geliyor. İşsizlik sıralamasında ise yine dünyadasondan ikinci durumda

BOVESTA VE İMKB'NİN YOLU NASIL AYRILDI
Gelişmekte olan ülkelere fon girişlerinin artmasıyla 18 Eylül 2006'da 38.245 puana yükselen İMKB, 36.482 punada kalan Brezilya borsası Bovespa'yı geride bırakmıştı. İMKB 15 Ekim 2007'de 58.231 puanla tarihi zirvesini görürüken, Bovespa ise 62.969 puana yükselmişti. Ancak bu tarihten itibaren Türkiye'nin tamamen iç siyasete odaklanmasıyla her iki borsanın yolu ayrışmaya başladı. Ardından yaşanan dalgalanmalarda, iç siyasi riskin artması ve küresel krizin bastırmasıyla İMKB, en fazla kayıp veren borsalar arasına girdi. Bovespa bu süreçte İMKB'den tamamen ayrıştı.
 

Aram Ekin Duran- Referans
Yayın Tarihi : 21 Mayıs 2009 Perşembe 21:07:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?