2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Casanova ile Don Juan arasındaki farklar

İlla ki görmek istiyorum... Bana bu iyiliği yapar mısın” diye sordu;

“Böylesine rezil bir toplumsal olayı, kendi gözlerimle görmek istiyorum... Saçlarımı toplarım...

Başıma kasket geçiririz... Erkek gibi olurum... Kimse anlamaz...”

Konuşan 22 yaşında eski eşimdi...

Ben de ondan bir yaş büyüktüm, 23 falan...

Feministti, kadın haklarının şiddetli bir savunucusuydu...

Ve istediği genelevi kendi gözleriyle görmekti...

Oradaki kadınların erkeklerin hangi bakışları altında ezildiğini yaşamak istiyordu...

Gazeteciydi...

Ben de gazeteciydim ve onun bu isteğine nasıl “hayır” diyeceğimi bilmiyordum...

Sonunda bir erkek arkadaşıma rica ettim...

“Bizimle gelebilir miydi?..”

Biz üç erkek görünümünde iki erkek ve bir kadın, Ankara genelevinin kapısından girecektik, eski karım orayı “feminist” bir şekilde yerinde gözlemleyecek ve kısa bir süre sonra çıkacaktık...

 

***


Erkek arkadaşımdan bizimle gelmesini istememin iki nedeni vardı...

İlki, ne olur ne olmaz biri fark ederse, yanımda bir arkadaşımın olması daha güvenlikli olacaktı...

İkinici neden ise birincisine göre çok daha basitti...

Ben Ankara, İstanbul, İzmir veya Türkiye’nin herhangi bir yerindeki herhangi bir genelevin yerini tam olarak bilmiyordum...

Oraya nasıl gidileceğini, sormadan bulamazdım...

Çünkü o güne kadar hayatımda hiç geneleve gitmemiştim...

O gün ilk ve son kez bir geneleve gidip eski eşimin görmesini sağlayacaktım...


***


Biz o gün oraya gittik, başımıza bir olay gelmeden kısa bir süre dolaştıktan sonra çıktık...

Fakat ben, hayatım boyunca bir en fazla iki defa sonradan hayat kadını olduklarını öğrendiğim vakalar dışında hiçbir zaman hiçbir yerde “para karşılığı bir kadınla” beraber olmadım...

Her beraber olduğum kadınla aşk yaşadığımı söyleyemem...

Ama hiçbir kadınla para karşılığı beraber olmadım...

Hayat kadınlarından, randevu evlerinden, masaj salonlarındaki egzantrikliklerden hep uzak durdum...

Para ödeyerek seninle olan kadınla olmak beni cezbetmiyordu...

Sanal ve doğal olmayan bir şeyler vardı durumda...

Bu da beni uzaklaştırıyordu...

Almanya’da okurken, sanıyorum Köln’deydi...

Müthiş bir genç kadın ve çıtır pazarı kuruluyordu...

Dünyaca ünlüydü...

Gezdim dolaştım ama bir şey yapmak içimden gelmedi...

Keza Amsterdam’da da aynısı oldu...

Live show’ları izledim ama ben paralı bir kadınla live show’da life seks de yapmadım...


***


Nereden çıktı bunlar diyeceksiniz?..

Dün “70 yaşındaki bir erkek ne düşünür?..” başlıklı yazımı şöyle bitirdim:

“Onlar benim yaşımdayken benim yaşadığım aşkları yaşamadılar ki...

Ben aşk yaşayanların kaç yaşında olursa olsun hep aşk yaşayacaklarını söylüyorum...

Hülasa hiçbir zaman Berlusconi ya da Halis Ağa olmayı düşünmüyorum...”

Farkındayım ki, hayat büyük konuşmalar için uygun bir zemin değil...

Yaşam bana, hiç tahmin etmediğim insanların, hiç tahmin etmediğim şeyler yaptıklarını gösterdi...

Zamanında “mümkün değil yapmam” dediğim şeyleri, tevekkülle yapmayı da öğretti...

Onun için dedim ki;

Halis Ağa veya Berlusconi olmayı düşünmüyorum...


***


72 yaşındaki Berlusconi 2000 euro’luk hediye çeki karşılığı genç kadınları evindeki partilere çağırıyor...

Duruma ve şartlara göre, kadının fiyatı ya da hediye çekinin miktarı yükseliyor...

Dubrovnik’teki masasındaki kurt dostum diyor ki “Her erkek 70’li yaşlarında Berlusconi gibi olur... Çünkü doyasıya yaşayacağı bir aşk kalmamıştır...”

Büyük konuşmayayım...

70 yaşına geldiğimde ne hissedeceğimi, ne yapacağımı bilemem, şimdiden de “Meydanı boş buldun nasıl sallarsan salla” deyip kendimi çocuk gibi ortaya atmam...

Ancak ve fakat;

Benim bugüne kadar, hayatım ortada...

Paralı kadınla paralı seks yapmayan ben, 70’inden sonra da parayla beraber olacak kadınları toplayıp, seks yapmam diye içimden geçiyor...

O zamanlar da yine de bir duyguyu ve duygunun getirdiği şehveti, cinselliği yaşarım gibi tahmin ediyorum...

Ne Prag’lar ne Roma’lar, ne Tokyo’lar, ne Kiev’ler ne Moskova’lar gördü bu gözler...

Onların güzelleriyle aşk yaşamak meşrudur benim lügatimde...

Paralı kadınlarıyla paralı aşk yaşamak ise ucuzluk...


*****

 

CASANOVA İLE DON JUAN ARASINDAKİ FARKLAR...


Berlusconi, efsanevi ve kurgusal “zampara karakter” i tasvir eden Don Juan karakterinin tipik bir örneğidir...

Ben bazı deneyimleri açısından hiç alakam olmasa da ve üstadın eline su dökemesem de tarihsel bir kişilik olan Casanova’ya yakın dururum...

Aslında her erkek Don Juan denilen efsanevi ve kurgusal karakterle, Casanova denilen tarihsel gerçek kişilik arasında bir yerlerde durur...

Don Juan ilk kayıtlı hikayesi Tirso de Molina’da;

“Kadınlara kendisini sevgili gibi göstererek veya evlilik vaad ederek kandıran, pişmanlık duymayan bir zamparadır...”

Arkasında kırık kalpler, kızgın koca ve babalar bırakır...

Sonunda Don Gonzalo’yu vahşice öldürür...

Zaten efsaneye göre, Don Juan soylu bir ailenin genç kızını baştan çıkartarak reputasyonuna başlamıştır...


***


Casanova her ne kadar kadınlarla ilişkileri açısından Don Juan’a benzetilse de, ondan çok farklıydı...

Casanaova ilişkisi olduğu kadınları gerçekten çok severdi ve çoğu zaman ilişkiden sonra, uzun süre onlarla arkadaş kalırdı...

Histoire de ma vie ismini taşıyan otobiyografisinde 122 kadınla beraber olduğunu yazar...

Tarihçiler Casanova’nın “başarılı bir aşık” olmasının nedenini, “Kendi zevkine düşkün olduğu kadar, karşı cinsin de keyif alması için özen göstermesi” olarak değerlendirirler...

Baştan çıkartıcıdır, kendisinin baştan çıkartılmasından keyif alır ve beraber olduğu kadınları gerçekten sever, ilişkiden sonra da arkadaşlıkları ve dostlukları devam eder...


**

Don Juan ve Casanova birbirinden ne kadar farklı iki kişilik...

Don Juan’dan ve Don Juan’lardan nefret ediyorum...

Venedik’li Casanova’yı ise itiraf etmeliyim ki seviyorum...
 

Reha Muhtar - Vatan
Yayın Tarihi : 10 Ağustos 2009 Pazartesi 19:43:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?