30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Devletin vatandaşa akaryakıt kazığı

Akaryakıt fiyatlarının ham petrol fiyatlarına paralel olarak düşüş göstermemesi, temel olarak rafineri çıkış fiyatları ile vergilerden kaynaklanıyor.

Kurşunsuz benzinde yüzde 60,5 oranında dolaylı vergiler, yüzde 27,5 oranında rafineri çıkış fiyatı ve yüzde 12 oranında da ortalama dağıtım masrafının payı bulunuyor. Edinilen bilgiye göre bu yüzde 12'lik dilim içerisinde dağıtım şirketinin marjının ise sadece yüzde 6-7 oranında bulunuyor.

Dağıtım şirketi hiç kar etmeden satış yapması durumunda dahi, akaryakıt fiyatlarında büyük bir indirime gidilemeyecek. Bu nedenle pompa fiyatlarına, ham petrol fiyatlarındaki ortalama yüzde 60 oranındaki düşüşün aynen yansıtılmasının mümkün olmadığı, bunun için öncelikle vergi kalemlerinde indirime gidilmesinin şart olduğu belirtiliyor. Ham petrol fiyatlarındaki düşüşün tüketici fiyatlarına aynen yansıtılmasının "teknik açıdan" da mümkün olmadığı kaydediliyor.

Fiyatı etkileyen unsurlar


Petder'in dün açıkladığı ocak-eylül dönemini kapsayan akaryakıt sektörüne yönelik raporunda, ham petrol fiyatlarındaki düşüşün vatandaşa aynen yansıtılmamasına yönelik eleştirilere cevap verildi. Rapora göre kasım ayı itibariyle benzinlerde vergilerin payı ortalama yüzde 64, motorinlerde ise yüzde 52 düzeyinde. Ayrıca yüzde 11-13 oranında da rafineri çıkışından başlayarak pompaya kadar olan maliyet unsurları bulunuyor.

Raporda pompa fiyatlarındaki değişimler değerlendirilirken, uluslararası spot piyasalardaki döviz cinsinden ham petrol fiyatlarındaki değişimlerin tek başına dikkate alınmaması gerektiği, döviz kurları, vergilerin payı, zorunlu petrol stokları, nakliye, ikmal güvenliği gibi maliyetler ile vergi ve pompa fiyatı içerisinde yüzde 20-39 civarında etkisi bulunan rafineri fiyatlarının da göz önüne alınması gerektiği ifade edildi.

Döviz kurunun etkisi yüksek


Raporda dünya borsalarında oluşan ham petrol fiyatlarının ABD doları, pompada oluşan fiyatın ise YTL cinsinden olduğu belirtilerek, bu nedenle pompa fiyatında kur etkisi bulunduğu kaydedildi. Raporda bu durum bir örnekle açıklandı. Örneğe göre 1 varil brent tipi ham petrolün uluslararası piyasalardaki değeri 100 dolar ve döviz kurunun 1.2 YTL olarak kabul edilmesi durumunda, 1 varil ham petrol için 120 YTL ödeme yapılması gerekecek. Ham petrol fiyatları 50 dolara düştüğünde, döviz kuru ise 1.6 YTL'den hesaplandığında, 1 varil ham petrol için ödenen bedel 80 YTL olacak. Bu nedenle uluslararası piyasada yüzde 50 oranındaki indirim, maliyetlere aynı oranda değil kurdaki artış sebebiyle yüzde 33 oranında yansımış olacak. Raporda, ham petrol ve pompa satış fiyatlarının yüzdesel olarak kıyaslanmasının hatalı olduğu işaret edilerek kur etkisi ve vergi miktarının mutlaka dikkate alınması gerektiği belirtildi.

Artan fiyat da aynen yansımadı
Raporda son 4 yıl içinde, ağustos-2008 tarihine kadar sürekli artış eğilimindeki petrol fiyatlarının da ürün fiyatlarına aynen yansıtılmadığı kaydedildi. Buna göre, bu dönemde brent ham petrol fiyat değişimi yüzde 107 oranında bulunurken, benzin pompa fiyatı yüzde 33, motorin pompa fiyatı yüzde 43,7, oto LPG pompa fiyatı ise yüzde 49,6 oranında değişim gösterdi. Bu dönemde ÖTV miktarında ise yüzde 12 oranında artış yapıldı. 2005 yılında ortalama varil başına 54 dolar olan brent ham petrol fiyatı 2006'da 65.1 dolar, 2007 yılında ise 72.4 dolar oldu. Temmuz ayında 144.22 dolar olan ham petrol fiyatı böylece tarihi bir rekor da kırmış oldu. Son günlerde 50 dolarlar seviyesine gerileyen ham petrol fiyatında, dünya piyasalarındaki büyük kriz etkili oldu.



EPDK'DAN DAĞITIMCIYA CEZA YOK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 7 Kasım günü Esenler İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada petrol fiyatlarındaki düşüşün akaryakıt fiyatlarına yansıtılmamasını eleştirerek, "İstasyonlarda benzin fiyatlarında düşüş yok. Arkadaşlarıma da talimat verdim. Bunun üzerinde de çalışma yaptırıyorum. Fiyatlar yükselirken fiyatları artırıyorsun. Ee, şimdi düştü, niye düşürmüyorsun? Şimdi de düşüreceksin. Bununla ilgili olarak arkadaşlarım çalışmaları yapıyor. EPDK'dan da brifing alacağız. 'Nedir bu?' sorusu soracağız. Bunun takipçisiyiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yapılması gereken neyse yapılacak. Eğer bu konuların yargıya götürülmesi gerekiyorsa, bu konuda biz de yargıya gideriz" diye konuştu.

Petrol piyasası Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından düzenlenirken, EPDK'nın dağıtım şirketleri ile ilgili olarak herhangi bir cezai yaptırıma yönelik çalışmasının ise bulunmadığı öğrenildi. EPDK yetkilileri, fiyatlandırma yönetmeliğine göre rafineri çıkış fiyatlarının kendilerine gönderilmesinin beklendiğini belirterek, buna göre bir değerlendirme yapılabileceğine dikkat çektiler. EPDK yetkilileri, yasa ile kuruma verilen zorunlu hallerde akaryakıt fiyatlarına müdahale yetkisinin ise kullanılmadığını belirterek, bu yetkinin Bakanlar Kurulu ya da Maliye Bakanlığı'na devrine yönelik bir çalışmanın ise bulunmadığını kaydetti.


Petrol Piyasası Düzenleme Kurumu kurulması tartışılmıştı
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Enerji ve İdare Hukuku bölümünden Prof.Dr. Ali Ulusoy, petrol piyasasının kurulmasıyla akaryakıt sektörünün de rekabete açıldığını belirterek, bir dönem Petrol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun da kurulmasının tartışmaya açıldığını hatırlattı. EPDK'nın tek başına zorunlu hallerde akaryakıt fiyatlarına müdahale yetkisini kullanmasının zor olduğunu belirten Ulusoy, kurumun indirim yönünde bir karar alması durumunda şirketlerin konuyu yargıya taşıyarak kurumdan tazminat talebinde bulunabileceğine dikkat çekti. Bu yetkinin Bakanlar Kurulu'na verilmesinin ise bir siyasi sorumluluğun olması durumunu yaratacağını ancak bu durumda bağımsız kurumların niye kurulduğu sorusuna da cevap verilmesi gerekeceğini vurguladı. Ulusoy, petrol piyasasının açık olduğu diğer ülkelerde de fiyatların belirlenmesi konusunda serbestliğin bulunduğunu ifade etti.

RAFİNERİDEN POMPAYA AKARYAKIT FİYATI NASIL OLUŞUYOR

1998'den itibaren Bakanlar Kurulu'nca ana uygulama esasları ortaya konulan otomatik fiyatlandırma sistemine (OFM) göre belirlenen akaryakıt fiyatlarında, 2005 yılından itibaren yeni bir düzenlemeye gidilerek, serbest piyasa modeline geçildi. Petrol Piyasası Yasası'na göre, petrol alım satımında fiyatlar en yakın dünya serbest piyasa koşullarına göre oluşuyor.

Bu sisteme göre Türkiye'de 5 günlük periyodlar halinde İtalyan borsasındaki değişimler gözden geçiriliyor ve TÜPRAŞ kendi rafineri çıkış fiyatını belirliyor. TÜPRAŞ özelleştirilmeden önce Akdeniz piyasası fiyatı üzerine tavan olarak yüzde 3 oranında bir kar marjı eklenirken, özelleştirme sonrası bu şart kaldırıldı. TÜPRAŞ rafineri çıkış fiyatları özelleştirme öncesine kadar internet sitesi üzerinden yayınlanırken, artık bu yayın yapılmıyor. Bu nedenle TÜPRAŞ'ın kar marjının ne olduğu sektör tarafından da açıkça izlenmezken, bu oranın yüzde 3-5 oranında olabileceği yorumu yapıldı.

Petrol ürünlerinin satışında gümrüksüz rafineri fiyatının üzerine ÖTV ve EPDK payı da eklenerek rafineri satış fiyatı bulunuyor. Maktu olarak uygulanan ÖTV ürüne göre 0.22 YKr ile 1.49 YKr/TL oranında değişim gösteriyor. ÖTV'li fiyatın üzerinden yüzde 18 KDV de konunca, Türkiye OECD ülkeleri arasında akaryakıt ürünlerine en yüksek vergiyi uygulayan ülkelerden biri konumuna geliyor. Dağıtım şirketleri ise kendi kar marjlarını ve diğer masrafları ekleyerek bayiler aracılığıyla tüketiciye akaryakıt ürünü satıyor. Dağıtım şirketleri, fiyatlarını tavsiye niteliğinde belirleyerek EPDK'ya da sunuyor. Akaryakıt bayilerinin ise fiyat belirleme yetkisi bulunmuyor. Ortalama 3 YTL'lik 1 litre benzin içerisinde bir dağıtım şirketi ve bayinin payının ise ortalama 40 Ykr düzeyinde bulunduğu öğrenildi.

BENZİN TÜKETİMİ YÜZDE 9,2 AZALDI

Petder'in raporuna göre, önemli büyüklükte vergilerin sağlandığı sektörlerin başında gelen akaryakıt sektörü, 2007 yılından bu yana yüzde 27 oranında büyüyerek 35 milyar YTL'den 44 milyar YTL'ye ulaştı. 9 ayda tüketimin yüzde 1,6 oranında artmasına, petrol fiyatlarındaki büyük artış ve 2007 yılı sonunda artırılan ÖTV tutarının birlikte yarattığı etki neden oldu. 2008 yılının ilk 9 aylık döneminde sağladığı vergi gelirleri ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 oranında artarak 22 milyar YTL'ye ulaştı.

Bu rakam içinde LPG tüketiminden elde edilen dolaylı vergiler toplamı ise 4 milyar YTL olarak gerçekleşti. Toplam benzin tüketimi, 2007 döneminin ilk 9 ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 9,2 oranında azaldı ve toplam 2.26 milyon metreküplük tüketim oldu. 2008 yılı ocak-eylül döneminde motorin tükeminde ise 2007'ye göre yüzde 1,3'lük artış gerçekleşerek, 11.69 milyon metreküplük tüketim gerçekleşti. LPG otogaz tüketimi ise yine 2007 yılının ilk 9 ayına göre yüzde 5,7 oranında artarak 1.56 milyon ton oldu.

Referans
Yayın Tarihi : 14 Kasım 2008 Cuma 17:57:21
Güncelleme :14 Kasım 2008 Cuma 19:52:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
veli özdemir IP: 88.231.179.xxx Tarih : 16.11.2008 19:01:26

fiyetlardan vergi alınıyor esas kazığı özelleştirilen tüpraş atıyor 2 3 aydır düşen fiyatları kendi ceplerinde artı olarak tutuyorlar bu paralarla tüpraşın devlete ait borcunu ödüyorlar rekabet kurulu bu fark hakkında her kuruşun hesabını sormalıdır.Tüpraş çünkü tekeldir halkın belirlenen fiyatı ödememe diye bir durumu yoktur.Sorumlu bu bedeli faiziyle birlikte ödemelidir.


Haluk Balaban IP: 85.110.139.xxx Tarih : 16.11.2008 14:35:19

Mazot Ucuzlarsa en büyük darbe mazot kaçakçılarına olacak ? o zaman maliyeti kurtarmayacak herkez belgeye dayalı ürün alıp satacak asıl esas rantiye burda ey yurdum insanı UYAN bu işleri yapanlarında halk arasında siyasetçilerin varlığı konuşuluyor ? hiç sayın VEKİLLERDEN SES ÇIKIYORMU ?


murat alisiroglu IP: 88.86.26.xxx Tarih : 14.11.2008 20:24:40

tamami yalan buyrun gelin suruyede bakin devlet nasil mazotu destekliyor suriyede petrol kuyus sayisi cok az petrol yok denecek kadar disardan petrol aliyorlar az ama fiyatlarda bir o kadar ucuz 1 dolar 47 syp 1 litre benzin 40 syp ,,1 lt mazot en buyuk zamma ragmen 20 syp oda yeni oldu daha once 1 lt mazot 7 syp idi is devlet olmaktan geciyor turkiye devlet gibi gorunen ama vatandasi ile asla kucaklasamayan bir yonetim sergiliyor