Darbe faşistti aydınlar öldü bir kuşağın hayatı söndü
12 Eylül darbesini yapanların yargılanması yine gündeme gelince Kenan Evren, ’Halka sorun, referandum yapın’ dedi. Biz de sokağa çıktık, vatandaşa “Darbeciler yargılansın mı” diye sorduk, 27 kişiden 15’i ’Evet’ dedi. Gerekçeleri ise zehir zemberekti...
Ülkemiz 30 yıl geriye gitti
* Devrim Altınışık (31): “Bence 12 Eylül darbesini yapanlar kesinlikle yargılanmalılar. Ülkemiz 30 yıl geriye gitti onlar yüzünden. Hem ekonomik hem de sosyal olarak bu ülkede yaşayan herkes etkilendi. Bu yüzden darbeyi gerçekleştiren bütün sorumlular yargılanmalı.”
Küçüktüm evimizi askerler bastı
*Barış Karakuş (35): “12 Eylül darbesinden sorumla olanlar mutlaka yargılanmalı. Kenan Evren’e yargı yolu açılmalı. Çünkü bu ülkeye büyük kötülük yaptılar, Anayasal sistemi değiştirdiler. Bir sürü insanın hayatını mahvettiler. O dönemde ben hatırlıyorum evimizi askerler basmıştı.”
Aydınlar heba edildi
* Ersin Kuruel (37): “Kesinlikle yargılanmalı. O dönem Türkiye’nin çok fazla aydını heba edildi. Türkiye için bir şey yaptığı düşünülen, bir fikri, bir duruşu olan insanları yok ettiler. Başımıza kokmaz bulaşmaz, ortada olan insanlar kaldı. Sadece bu yüzden bile yargılanmalı.”
Faşist bir ruhla ihtilal yaptılar
* Cafer Gündoğan (47): Kenan Evren 1980 darbesini faşist bir ruhla yaptı. Çağdaş insanları ezip geçtiler. İnsanlar siyasi görüşleri nedeniyle sorgulandı, hapislere atıldı. Sadece emperyalistlerle işbirliği içinde ihtilal yaptıkları için bile kesinlikle yargılansınlar.
Sorumlular yargılanmalı
* Serdar Kılıç (25): “Bence darbeciler kesinlikle yargılanmalı, ancak 12 Eylül 1980 darbesinin asıl sorumluları bulunduktan sonra. O dönemde darbenin asıl sorumluları asker de olmayabilir. Bunun nedeni çok iyi araştırılmalı ve darbeden kim sorumluysa onlar yargılanmalı.”
Çok geç, iş işten geçti!
* Talip Türker (35): “Yargılanmalı. Ancak iş işten çoktan geçti. Bu siyasetçilerimizin aklına daha yeni mi geliyor. Ama yine de yargılanmalı çünkü bu dönemde hâlâ darbe yapmayı düşünen insanlar var. Bu onlar için gözdağı olur. Darbe teşebbüslerini önler. Bu çok gerekli demokrasi için. ”
YARGILANMASIN DİYENLER
Kan gövdeyi götürüyordu mecbur kaldı darbe yaptı
“Yargılanmasın” diyenlerin çoğu 80 darbesini yaşayan kuşaktandı. Ancak gençlerden de “Biz yaşamadık ama büyüklerimizden çok dinledik, çok duyduk. 12 Eylül öncesindeki koşullar unutulmasın. Darbe gerekliydi, başka çaresi yoktu” diyenler oldu
Daha önemli meseleler var
* Gamze Salıcı (40): “Bence yargılanmasın. Bu kadar yıldan sonra, bu konu gündeme getiriliyor. Bugüne kadar akılları nerdeymiş? Geçmişte olan bu olayın yargılanmasına sıra gelene kadar bu ülkede daha çok olay var. Günümüzdeki olaylara ve sorumlularına adapte olmak gerekli.”
Kanı durdurmak için gerekliydi
* Kemal Çamşimşek (73): “O dönemi yaşamış biri olarak yargılanmasını istemem. O devirde ihtilalin olduğu akşam biz Okmeydanı’nda oturuyorduk. Sokağımızda genç çocuğu gözümüzün önünde vurdular. Şehrin merkezinde silahları çekip insanları vurabiliyorlardı. Bu kanı durdurmak için darbe gerekiyordu. Mecbur kaldılar bu darbeye, haklıydılar.”
Teşekkür etmeli
* Sezin Eğrican (63): “12 Eylül’de yapılan darbe zorunlu bir darbeydi. O dönemin şartları bunu gerektiriyordu. Bu yüzden askerin yargılanması hiç doğru değil. Onlara teşekkür edilmeli bence. Bu ülkeyi zor bir dönemden çıkardılar.” ‘
Her gün 25 kişi hayatını kaybediyordu
* Ercüment Başaral (67): “Kenan Evren yargılanmasın. O zamanı çok iyi yaşadık. Demokrasiye bir darbe yaptı ama o zaman anlaşamayan bir parlamento dönemi vardı. TBMM aylarca cumhurbaşkanı seçemiyordu. Üstelik her gün sokaklarda 25 kişi öldürülüyordu. Artık halk sokağa çıkmaktan korkar hale gelmişti. Dolayısıyla o dönemde yapılan müdahale gerekli bir müdahaleydi. İnsan hayatı daha önemliydi. Her ülkenin tarihinde bu tarz olaylar olur. Artık geçmiş geçmişte kalmıştır.”
Onlar bu milleti kurtardı
* Mustafa Zeyrek (66): “Darbeyi yapanların yargılanması hiç doğru olmaz. Onlar bu milleti kurtardılar. O dönemde akan kanları durdurdular. Kavgaları önlediler. Yaşanan olumsuz olayları önlemek adına darbe yaptılar.”
O günkü şartlar onu gerektiriyordu
* İrfan Songur (38): “Ben çocuktum, zor hatırlıyorum. Ama büyüklerden dinledik. 12 Eylül zorunlu bir darbeydi. Ülkede kan gövdeyi götürüyordu. Her şey alt üst olmuştu. Öyle bir dönemde darbe yapılması garip bir şey değil. O günün şartları gerektiriyordu. Bu bakımdan yargılanmamalılar.”
ben o zamanlar cok kücüktüm.bir olay anlatmak istiyorum herkezin yorumunada saygi duyuyorum. bir vatandasin basindan gecmisolay.hanimi hastaymis ankaraya hastaneye götürmüs.önüne birileri cikmis.sormuslar hangi partiden sin diye.adam köylü ne bilsin.(sagciyim desem ,ya solcularsa) kisa bir düsünmüs ne sagciyim ne solcuyum ben ekmek partisindenim demis adami düvmüsler biz iki parti gecinemiyoz .bir partide senmi kurdun diye iyi bir dayak atmislar.insan olaylari cabuk unutuyo. o zamani yasayan normal vatandasa sorun.allahdan ben köydeydim.insanlar ölmedi yavas yavas geliyodu.dögüs vardi.ortam kötüydü yani.
O DONEMLER DE GENC DIM , TURKIYE'YI OYLE BIR DURUMA GETIR MIS DI KI POLI TIKACILAR TURKIYE DE BIR IC SAVASIN CIK MASINA COK AZ BIR SEY KALMISTI.... BU KAN GOLU OLMUS ULKEYI BATMAK DAN KURTARACAK BU ULKEYI GERCEK DEN SEVEN VE CAN VEREN ASKERI OLMUSDUR..NE POLITIKACISI NE DE DEVAM LI HALKI BIR BIRINE DUSURMEK ICIN CABA VEREN SATILMIS (AYDINLAR GURUBU) KURTARACAKDI.. ( Evren yargılanmalı mı?) SORUSUNA BEN ASLA DERIM BENCE DEVRIM YAPTI GI ZAMANLARDA VE SONRA ULKE YONETIMIN DE YANLISLARI OLDU DAHA ILERIYE DONUK BIR POLITIKA YAPABILIR DI FAKAT HER ULKE YONE TIMIN DE YANLIS YAPAN LAR YARGILAN SAYDI HAPIS HANE LER DE YER KALMAZDI...EVRENIN YARGILAN MASI NI ISTEYENLERIN TEMEL DUSUNCE SI ALTINDA KIN VE KARANLIK DUYGULAR YATMAKTADIR...
DArbeyi Kenan Evren YApmadı Devlet Yaptı.. YAni Bu Faşist Devletin YArgılanması Lazım ASlında.. Bunu YArgılayanda İşçi Sınıfı Olacak
T
tabi ki yargilanmali,yargilamayalim da besleyelim mi yani
11 eylül 1980 günü bu ülkede yaşayayanlar askerin gelişini yadırgamadılar günde 25 kişi ölürken sorumluluklarını yerine getirmeyen yöneticiler bunun hesabını versin bence asıl yargılanması gereken onlar masum insanlar zarara uğratıldı diyenler o dönemde yargılananlar hicde masum değildiler öldürülen binlerce kişinin dolaylı veya dolaysız katlinde emkleri vardı
BENCE YARGILANACAKSA O DÖNEM Kİ ARKADAŞLARININ TÜMÜ YARGILANMALI
YARGILANSIN , TAMAM DA ; KİM YARGILAYACAK? 12 EYLÜL'ÜN AMACININ NE OLDUĞUNU 30 YIL SONRA HALA ANLAMADINIZ MI? GELDİĞİMİZ NOKTAYA BİR BAKIN. ARTIK SAĞCI SOLCU DEĞİLİZ. TARTIŞMALARIMIZ DA BU MEMLEKETİN KALKINMASINA DÖNÜK DEĞİL . YEMEK YARIŞMALARINDA , AL KOCAMI ADAM ET TARTIŞMALARINDA TARAFIZ ARTIK.
ÖNCE EKONOMİMİZ TARTIŞILDI; DIŞA AÇIK MI , İÇE DÖNÜK MÜ OLSUN DİYE... BİR DÖNEM TARKANCI-MUSTAFA SANDAL'CI OLDU GENÇLERİMİZ. BİR DÖNEM GS. NİN AVRUPA BAŞARILARI BÜTÜN HAYATIMIZ OLDU. BU GÜNKÜ YERLİ - YABANCI DİZİLERLE UYUŞTURULMAMIZDAN ÖNCE TOPYEKÜN MAGAZİNCİ İDİK . BİZİ, GELİN KAYNANA TARTIŞMALARINDA , BİRİ BİZİ GÖZETLİYOR YARIŞMALARINDA BİLMEMKİMİN TARAFTARI OLARAK OYALARKEN ESKİNİN SAĞCI SOLCU AMA SİYASET ÜRETİCİ İNSANLARI BİRER BİRER SİYASETTEN SİLİNDİ. BİZ İSE OH OLSUN DİYE NEREDEYSE KINA YAKACAĞIZ. MHP Lİ MEHMET GÜL İLE İŞÇİ PARTİLİ DOĞU PERİNÇEK'İN ULUSAL BAĞIMSIZLIK VE ANTİEMPERYALİST ÇİZGİDE BULUŞTUĞUNU FARK EDEMEYECEK KADAR UFUKSUZLAŞTIK!...
BENDE BİR DEĞİŞİKLİK YOK. HALA " NE AMERİKA NE RUSYA NE ÇİN : HER ŞEY TÜRKLÜK İÇİN! " DİYE BAĞIRIYOR BUNU SAVUNUYORUM. BUNUN İÇİN ERMENİ SOYKIRIMI YASASINI İSVİÇRE'NİN YÜZÜNE VURMAK İÇİN GİDEN " ERMENİ SOYKIRIMI EMPERYALİST YALANDIR!... " DİYEN PERİNÇEK'İ ALKIŞLIYORUM. BU BENİ DÖNEK Mİ YAPIYOR? BUNDA ŞAŞILACAK NE VAR? BİRİLERİ DÖNDÜYSE, BUNLAR; HERHALDE ŞİMDİ BADEM BIYIKLARI İLE TÜRK'Ü ARAP'A DEVŞİRMEYE ÇALIŞAN ESKİ MİLLİYETÇİ YENİ ÜMMETÇİLERLE , ORDU NEFRETİNİ CUMHURİYET KARŞITLARI İLE BERABER KUSMAYI DEMOKRATLIK SANAN ESKİ SOLCU YENİ LİBOŞLARDIR.
EVET BU GÜN, 12 EYLÜL AMACINA ULAŞMIŞ , ÜLKENİN SİYASİ ENERJİSİ BAŞKACA KONULARA HARCANIRKEN , KAMU OLSUN ÖZEL OLSUN NEREDEYSE BÜTÜN SEKTÖRLERİ TOPYEKÜN İŞGALCİNİN ELİNDEDİR.
NE EKECEĞİMİZE KARIŞTIRMAYAN HÜKÜMETLERDEN, EKİP EKMEYECEĞİMİZİ DANIŞAN , İCAZET ALAN HÜKÜMETLERE GELDİK. ONLAR DA FIRSATI KAÇIRMIYOR; AFYON'UN İNTİKAMINI , PANCARDAN ÇIKARIYORLAR...
KONUYA DÖNELİM... SİZ 12 EYLÜL' ÜN ÜRÜNÜ BİR ZİHNİYET VE SİYASETİN , YANİ BU " ABD ÇOCUKLARININ ",12 EYLÜL'Ü YANİ DİĞER " ABD ÇOCUKLARINI " YARGILAYACAĞINI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
12 EYLÜ ÖNCESİ LİSE ÖĞRNCİSİYDİM . DARBEYİ YAPANLAR YARGILANSIN AMA...... DARBE ORTAMINI YARATAN ZEMİN HAZIRLAYAN BASİRETSİZ İDARECİLERİMİZİ VE SİYASİLERİMİZİ HALA ARAMIZDA VE ALKIŞLIYORUZ VE O ZAMANI KATİLLERİ MİLLET VEKİLİ YAPTIK ÖLENLERE ANI MEZAR VE TÜRBELERE KOYDUK ONLAR NE OLACAK YARGILANMAYACAKMI. 12 EYLÜL ANAYASASINA %94 KABUL OYU VEREN MİLLET EVRİM Mİ GEÇİRİ DE ŞİMDİ TERSİNİ SÖYLÜYOR ACABA. AZİZ NESİN DAHA NE DESE AZDIR. BU MİLLET İÇİN.
Ben 28 yaşındayım, o dönemleri elbetteki bilmiyorum ama tarih ve kitapları iyi okuyorum. Kan gövdeyi götürdüğü bir ortamda eğerki hükümet bu işi beceremiyorsa, darbeden başka bir çözüm yoktur. Hergün onlarca kişi ölmüş, önüne geçilememiş, Devletimizin ve milletimizin koruyucusu olan Yüce Askerimizde olaya el koymuş. Bence bu kahramanları yargılamak yerine onlara teşekkür etmek gerekir. O zaman darbe yapılmasaydı, belkide ülkemiz çoktan bölünmüştü, Annemin ve babamın anlattıklarına göre sokakları bile paylaşmışlar.. Ben darbe yanlısı biri değilim ama malesef o zamanki şartlar bunu elvermiş. Sokak çatışmaları durdurulamamış. Hiç kimse kalkıpta burda hikaye okumasın. Askerimiz en uygun olanı yapmış. Eğerki bu ülkeyi sevmek, ülkenin sıkıntısını çözmek, ülkeye canını vermek faşistlikse ben dünyanın en büyük faşistiyim. Bunuda çekinmeden söyleyebilirim.
Yaşananlar hala üstü kapalı anlatılıyor. Okudukça insan insanlığı sorguluyor.Eğer birileri devletim adına bunları yapmışsa, çıkıp hesap vermeli. Kesinlikle bu yargı olmalı.Bir sürü mağdur var, bu insanlardan ve ailelerinden özür dileme büyüklüğünü göstermeliyiz.
millet olarak çok unutkanız.yorumları okuyorum 30 -40 yıl gittiğimizi söylüyorlar.12 eylül olmasaydı bunu diyenler belki terör sonucu ilelebet öbür tarafa gideceklerdi. o yıllarda lise talebesiydim ve alevi sünni-sağ sol, yani boş yere akan kanlara yazık.
Seçilmiş padişahlar yönetimini cumhuriyet bellersen, ihtilallere de razı olacaksın! Bu düzeni hala cumhuriyet belleyenler çoğunlukta. Çok yazık! üniversitede siyaset bilimi dersi veren hocaya sorsan o da ülkenin rejiminin cumhuriyet olduğunu söyleyecektir. Bu değil desem, anlat diyecektir. Anlatsam anlamayacaktır. yapacak çok şey yok. gülüp geçmekten başka.
Atmış ihtilalinide, 12 mart muhtırasınıda, seksen ihtilalinide sonuç haline getiren nedenler vardır. Bunlar kimsenin düşünmediği, düşünenlerin kimseye anlatamadığı nedenler!..
Biz 2000li yıllarda ihtilal olmadığına şükredeceğimize, seksen ihtilalini yapanlardan hesap sormanın hesaplarını yapıyoruz. Oysa, seksen öncesinde referandum yapılsa idi, asker ihtilal yapsın diyenler referandumda çoğunluk çıkardı.O yıllarda nasıl bir Türkiye vardı? Bu gün yalan yanlış bilgilerle beslenenler, ihtilalin özgürlükleri kısıtladığını falan söylüyor. Hangi özgürlük?
Mahalleleri birileri kurtarmışlar, kimi mahalleye sağcı, kimi mahalleye solcu giremez! hangi mahallede hangi gazetenin okunacağını bilmezsen eşşek sudan gelene kadar dayak yerdin! öyle bir memleket ki, sağcıyım desen dayak solcuyum desen dayak, Zamanın iç işleri bakanı Korkut Özal'ın oğlu bir gazeteye açıklama yapmış şahen okudum. Bakan sağcı, hemde iç işleri bakanı... oğlu solcu. bakanın oğlu anlatıyor:"bir hafta içinde sağcılardan dört defa dayak yedim." diyor.İşte böyle bir Türkiyede yapıldı seksen ihtilali. Kenan Evren yargılansın diyenlere bakacak olur isek, mutlaka bir kuyruk acıları vardır..İhtilaleri asla tasvip etmiyorum. Ancak, bu düzen işlemiyor! Bu düzende bir bozukluk var, bizim bu düzenin neden işlemediğini düşünmemiz lazım. Kurtarıcı arama zarureti doğuran bu düzeni, gerçek manada cumhuriyet haline getirmemiz lazım aksi taktirde daha çok Kenan paşalar görürüz! saygılarımla.
Türkiye'yi 12 Eylül'e götüren yolda önemli bir kilometre taşı olan KAHRAMANMARAŞ OLAYLARI: Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayrılığının Kahramanmaraş'ta gerginliği tırmandığı bir dönemde, 19 Aralık'ta kentteki Çiçek Sineması'na, o dönemin ender milliyetçi filimlerinden biri olan, Cüneyt Arkın’ın başrol oynadığı Güneş Ne Zaman Doğacak isimli filmin gösteriminde, saat 21:00'de Ökkeş Kenger adlı ülkücü bir gencin patlayıcı madde atması, olayların başlangıcıdır.[1] Bombalama eyleminin sol görüşlü kişiler tarafında yapıldığını ileri süren kalabalık sağcı bir grup ile Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup ülkücü Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın ve Müslüman Türkiye sloganlarıyla seyirci kitlesini coşturarak Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği binalarına saldırdı. Bombanın patlamasından hemen sonra, Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve ikinci başkan Mustafa Kanlıdere'nin talimatları ile bombayı attığı iddia edilen Ökkeş Kenger Ankara'ya Ülkücü Gençlik Derneğine telefon ederek yardım talebinde bulundu.[2]
Ertesi gün Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalandı. 21 Aralık öğle saatleri Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu adlı iki sol görüşlü öğretmen silahlı saldırı sonucu yaşamlarını yitirdi. O zamanki Kahramanmaraş valisi Abdülkadir Aksu[3] kentte askeri güç gönderilmesini istemiştir, ancak talebi uygun görülmemiştir. 22 Aralık'ta öğretmenlerin cenazeleri getirildiği camide bulunan sağcı bir grup, ölenlerin cenaze namazının kılınmasına karşı çıkarak engelledi ve kalabalığın dağılması ile cenazeler ortada kaldı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi ile karşılaşmayan sağcı grup, kent çarşısına yürüyerek Alevilere ve CHP'li Sünni'lere ait işyerlerini tahrip etti. Çatışmalarda üç insan öldürüldü.
22 Aralık gecesi sağcı gruplar Sünni mahallelerinde Alevilerin ertesi gün silahlı saldırı yapacağını anlatarak, bu kitlesel biçimde silahlanılmasını sağladılar. Ve nitekim 23 Aralık'ta Kahramanmaraş'taki olaylar karşılıklı çatışmasına dönmüştür.
24 Aralık'ta saldırıların polis kuvvetlerine yönelmesi üzerine, polis ile halk arasında çatışmayı önlemek amacı ile kentteki bütün polisler görev dışı bırakıldı. Bu koşullarda, ükücülerin tahrik ettiği kalabalık, bölgede yaşayan alevilere saldırmaya başlamıştır, . Günlerce süren saldırıları önlemek amacı ile Kayseri ve Gaziantep'ten askeri birlikler gönderildi.
Maraş olayları patlak verdiğinde CHP iktidar, Bülent Ecevit ise başbakan’dı. Olaydan sonra CHP’nin İçişleri bakanı İrfan Özaydınlı yaptığı açıklamada olayların sebebinin sol örgütler olduğunu söylemiş, partisinden büyük tepki almıştır. Sonrasında da İçişleri bakanlığından istifa etmek zorunda bırakılmış, yerine Hasan Fehmi Güneş getirilmiştir.
Sıkıyönetim olan IllerOlaylar nedeni ile Diyarbakır, İzmir, Suriye-İran-Irak gibi sınır boylarını çevreleyen iller de dahil olmak üzere birçok ilde sıkıyönetim ilanı gündeme gelmiş ve 26 Aralık 1978 saat 07.00 den itibaren İstanbul, Ankara, Kahramanmaraş, Adana, Elazığ, Bingöl, Erzurum, Erzincan, Gaziantep, Kars, Malatya, Sivas ve Şanlıurfa olmak üzere, toplam 13 ilde sıkıyönetim ilan edilmiştir. Daha sonra bu illerin sayısı arttırılmıştır.[4]
Saldırılar sonucunda resmi verilere göre 105 kişi öldü, 176 kişi yaralandı, 210 ev, 70 işyeri tahrip edildi. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500'e yakındır.[kaynak belirtilmeli]
Sıkı yönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürmüş, çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açılmıştır. Sanıklardan 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezaları ile cezalandırılmıştır. İdam ve müebbet hapis cezaları dışındakilere 1/6 oranında cezai indirim uygulanmış ve cezaları azaltılmıştır. Sıkı yönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmamıştır.[kaynak belirtilmeli]
Ceza alanların cezaları da 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu nedeniyle ertelenmiş daha sonra da serbest birakılmışlardır. [5] Bu kişilerden bazıları daha sonra milletvekili olarak TBMM çatısı altında yer aldılar.[6][7]
O zamanın CHP milletvekili Oğuz Söğütlü Kahramanmaraş'ta yaşananların açık soykırımdan başka bir şey olmadığını, Alevi nüfusun yüzde 80'inin kenti terk ettiğini söylemiştir.
Olayın bir numaralı sanığı Ökkeş Kenger yargılanıp berat etmiş. Soyadını Şendiller olarak değiştirmiş, daha sonra XIX.Dönem Kahramanmaraş milletvekili seçilmiştir. 2008 yılında Maraş Olaylarının Perde Arkası - Kanlı Oyun adlı bir kitap yazmıştır. Ökkeş Şendiller, sol terör örgütlerinin tezgâhı olayların dönemin CHP hükümeti tarafından örtbas edildiğini savundu : Zamanın İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, sol izini yok edip, milliyetçileri suçlu konumuna getirdi. ve Olayları Devrimci Savaş Örgütü ve Ermeni kökenli solcu terörist Garbis Altınyan çıkardı. Olaylardan hemen sonra İçişleri Bakanı CHP'li İrfan Özaydınlı Maraş'a gelip konuyu araştırdı. Ardından "Bu olayları sol örgütler yaptı" dedi. Özaydınlı Ankara'ya dönmeden Ecevit tarafından görevden alınıp yerine Güneş atandı. Güneş, olaylardaki sol izlerini silip, tüm suçu milliyetçilere yükleyen kurgular yaptı. demiştir.[8]
1- Filmin yönetmeni Mehmet Kılıç röportajı
2- Bianet 30 yıl önce Maraş katliamında neler olmuştu (16/12/08)
3-TBMM Milletvekili biyografisi
4- Belgenet:26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş olayları
5- Mesut Yılmazın Konuşması(29/11/1994)
6- TBMM Genel Kurul Tutanağı XIX. Dönem 4. Yasama Yılı 3. Birleşim(07/09/1994) 7- Haber SütunBBP kurucularından Ökkeş Şendiller istifa etti""(15/01/08)
8- Zaman gazetesiMaraş olayları tezgâh, yüzleşmek istiyorum (20/04/08)
Yukarıdaki kronolojik bilgi; Vikipedi özgür ansiklopedisinin, aşağğıdaki linkten ulaşabileceğiniz;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kahramanmara%C5%9F_Olaylar%C4%B1 internet sayfasından alınmıştır. 1950 yılından itibaren Avrupa'da sol iktidarların güçlenmeye başladığı ülkelerde benzer tezgahlar ABD ve İngiltere'nin örtülü faaliyetleri doğrultusunda sağcı ve faşist yerel güçler kullanılarak defalarca tekrarlanmış her seferinde işin faturası sol düşünceli yturtseverlere kesilmeye çalışılmıştır. Türkiye'de sinemaya bomba atanın yargılanıp ceza almak bir yana sonraki yıllarda milletvekili seçilmesi örneği gibi İtalya'da da Bologna garının bombanıp işin sorumluluğu kızıl tugaylara atılmasının sonrasında deşifre olan P2 locasıyla ülkedeki CIA ajanlarının işin planlayıcısı ve Amerikan ordusunda kullanılan C4 patlayıcısını bu sabotaj için sağladığı ortaya çıkmasından sonra pek çok nüfuzlu İtalyan iş adamı ile P2 üyesi olduğu görülen Silvio Berlusconi'de 20 yıl sonra 2001 de İtalya başbakanı olarak seçilmişti. Türk insanı balık hafızalıdır. Olayları çabuk unutur. 12 Eylül darbesinin sonrasında demokratik yolla ABD'nin istediği yönetimleri seçerek; önceleri uzun yıllar yıllık %100 enflasyon içersinde posasının çıkartıldığının, son 7 yılda ise kamunun bütün sınai ve iktisadi varlıkları yabancılara tiko paraya satılmasına rağmen, dış borcunun katlanarak neden artmaya devam ettiğinin ve neden ülkenin yarısından fazlasının açlık sınırının altında yaşama zorlandığı ve çalışanların %20'nin işsiz olduğunu bugünlere gelindiğini algılamakta zorlanmaktadır. En azından yine ABD tarafından sevilmeyen önceki hükümetin zamanında yaşanani ekonomik kriz günlerinizi hatırlayın. ABD kaynaklı fonların Türkiye'yi terketme kararı sonrasında; 1 ABD Doları; 650.000 TL.dan 1.200.000 TL.na yükselmişti. Düşünün bakalım kaç işyeri kapanmak zorunda kalmıştı ve kaç kişi işsiz kaldığından iktidar değişmişti. Sadece yurtdışından döviz karşılığı sendikasyon kredisi temin eden bankalardan, geri ödeme günleri gelip de kaynakları yetersiz olanlar TMSF'ye devredilmişlerdi. 12 Eylül darbesi birgünde yapılıp bir günde bitmemiştir. Nedenleri çok önceden başlamış ve sonuçları uzun yıllar sürecek planlı bir esir alma operasyonunun sadece bir günüdür.
kenan paşa yargılansın diye kişilere sesleniyorum ben 39 yaşındayım ben o zamanlar 9 yaşındaydım akşam oldumu herkezi bir korku sarar ilk akşamda silahlar patlar kimse evinden çıkıpta ne olduna bakmazdı. herkez ilk akşamdan lambalarını söndürüp yatardı.biz çocuklar korku ile sabah olmasını beklerdik. şimdi nasıl lübnan,ırak ,afganistan ve filistin'deki çocuklar nasıl tv de gördüğümüz korku içinde büyüyorsa bizde kenan paşa olmasaydı öyle büyür çoğumuzda yetişkinliği bile göremezdik. saygılarımla
Aslında o günlere hiç mi hiç dönmek istemezdim.19.0cak.1979 bir cuma sabahını nasıl unutabilirim ki?Zaten o zamandan bu zamana geçen sürede bir an olsun aklımdan çıkmadı ve ecel şerbetini içene kader da çıkmayacak.çünki 19.1.1979 'da tek suçu henuz yeni doğmuş olan oğlu Abdurrahman'a ve 2 yaşında dahi olmayan kızı Nülifer'e ekmek parası kazanmaktan başka amacı olmayan ve sabah saat 7 civarlarında Petrol Ofisine işe gitmekte olan abimi, her zaman bir Fatiha'yı okumak alışkanlık haline getirdiği ziyaret başında tarıyor ve öldürüyorlar.Hanımı gelip bakınca eşini tanıyamıyor.O halde buluyor,ama kış olduğundan ve alttan giyimiş olduğu gaffar pijamasından ancak tanıyabiliyor.
Düşününüz ki o 2 sabi çocuk ömrü boyunca baba kelimesini kullanamadı.Genç yaşta eşi dul kaldı.Annesi ve babası üzüntüden kanser oldu ve öldü.Ben bacısı olarak da halen ağlamaktayım.İnşallah bu ülkemde ve bayrağım altında o günlerdeki gibi kardeş kavgası yaşanmaz.Hem biz asırlardan beri sünnisi_ alevisi,Türk'ü_kürdü,lazı çerkezi ile aynı kardeş değil miyiz?
O zamanlar bu ihtilal yapılması belki şart olmuştu.Akan kanların durması için.Ama çok yargısız infaslar yapıldı.İşkence görenler oldu.Aynen merhum Muhsin Yazıcıoğlu gibi.Asılan gençlerimizin hattı hesabı olmadı.Eğer adalet ve hukuk gerekiyorsa bunlar mı yapılmalıydı?Velhasıl,darbe öncesi de çok gençlerimiz boşu boşuna öldü,darbe sırasında da.Tabii kimse bunlara hesap soramadı. Ölenler öldükleri ile yakınları da gözyaşları ile kaldı.
Ben son kez diyorum ve Allah'dan nizyaz ediyorum ki;TÜRK MİLLETİ OLARAK BİR DAHA ÖYLE GÜNLERİ YAŞAMAYIZZZZZ. Hem günler de ülkemizin bu günlere gelmesiz de yönetimde olan siyasetcilrin hiç mi günahları yok?Ben onların veballerini inşallah bahşerde akıttığım göz yaşları ile hesap soracam.İdarecilik bu ise başlarına çalsınlar.Gerçi onlar bu dünyadan göç ettiler ama birgün ben de göç edeceğim ve ilahi adelet zamanı hakkımı soracağım...Herkese saygılarımla.Ben bu güzel ülkemi ve bayrağımı çooooook seviyorummmmmmm.
12 Eylül kırdan başlayarak, "kominist bir devrim gerçekleştirmek" isteyenler ile "Türkiye topraklarını asya içlerine ve balkanlaraı da içine alacak bir Türk devletini kurma" hayali içinde olanların hayallerinin bitim tarihidir. Türkiye köy-köy, mahalle-mahalle, sokak-sokak, silahlı grupların çatışma alanıydı. Öğretmenler bölünmüştü, polis bölünmüştü, üniversiteler bölünmüştü, türk halkı bölünmüştü, çatışmaların şiddeti gittikçe artmaktaydı. Bir iç savaş başlatılmıştı. Tek bölünmeyen Orduydu. Ve müdahale etti. İç savaş sona erdirildi. Bu bir cerrahi operasyondu. Elbette acı çekenler olmuştur. Ama can güvenliği sağlanmıştır. Bütün bunları kurgulayan aşırıların hevesleri kursaklarında kalmıştır. Bunları hatırlamanız için yazdım. Demokrasi çığlıkları atanlar. İntikam peşinde koşanlardır. Bu Millet size bu fırsatı vermeyecektir. O zaman ki gibi bu da kursağınızda kalacaktır. Emperyalistlerin oyununa bu Millet gelmeyecektir. Ordumuza ve Onun komutanlarına ve otoritesini kırmaya çalışarak, "yabancı mahvillerde" hazırlanan senaryo kötü bir senaryodur. Bu filim iş yapmaz. Göreceğiz.....!
Yöneticilerin ülkeyi kötü yönetmesi,şiddet,işsizlik,gelişmemiş demokrasimiz, toplumu cinnet noktasına getirmişti.Bir zamanlar öylesine olağanüstü körlük içindeydik ki,binmiştik bir alamete,gidiyorduk kıyamete.Sağcı,solcu bir birimize çok kötü gözle bakardık.Herkes karşısındakini vatan haini ilan ederdi.Okumadan düşünürdük,hepimiz anadan doğma bilgindik(!),bilmediğimiz yoktu,beşik uleması idik. Hiçbir şeyi sorgulamıyorduk,bir gün sonrayı düşünemiyorduk,tek bildiğimiz ve zannettiğimiz ülkemiz,halkımız için bir an önce ölmek,her an ölmeye hazır olmaktı.Toplumu yıldırmak,korkutmak için idamlar yapılıyordu ama,idamdan kimse korkmuyordu,aransa milyonlarca genç Deniz Gezmiş gibi idam olmaya hazırdı. Gençlik kağıt mendil gibi kullanılıp sokağa atılıyordu.Herkes liderine tapıyordu,''Lider eleştirlmez'.''diye aptal bir slogan vardı.Kısacası toplumca yanıltılmıştık;liderler yanılıyor,yanıltılıyor,maşa,bozguncu olabiliyorlardı.Bu adamlara hiçbir şey olmuyordu, darbeden sonra bu adamların küpü dolu çıktı.İşleri çok iyi idi,olanlar yoksul halk çocukarına olmuş,annelerin emeği boşa gitmiş,en derin acıyı onlar yaşamıştı. Şimdi yeni ve ahlaksız bir çatışmanın içindeyiz,yine yanıltılıyoruz; laik-antilaik,Kürt-Türk çatışması,çok boş,çok aptal,çok cahilane çatışma arkadaşlar .Yaşam düzeyimiz 12 Eylül'den daha aşağı,çağdaş uygarlık yolundan hızla uzaklaşıyoruz,bu çağda etnik ayırım nedir,din,mezhep ayırımı nedir?Sormuyoruz.Bu ayırımlar bizi kapıştırıken,ekmekten önce silaha para yatırıyoruz,altımızdaki toprak kayıyor,varacağımız kör nokta dışında bir yer yok.Toplum olarak hep beraber toplum mühendislerinin önümüze koyduğu temcit pilavını kaşıklıyoruz. Silahlı Kuvvetlerimiz bizim başımızın tacı,demokratik Cumhuriyetimizin kurucusudur,Onu yolundan şaşıran her kimse adaletin terazisinden geçmeli,başta siviller olmak üzere.Yargılanmak kötü değildir, aklanma olasılığı da vardır,kötü olan zanlı olamaktır.Bu halkı aç,cahil bırakıp,o halkın cahilliğine oynamak bizim üçüncü sınıf politikacıların bitmez ekmek kapısıdır.Demokrasi gelişmiş bir toplum eğitimi ve terbiyesi gerektirir,bunun alt yapısı hazırlanmalı.Bu ülke bizim,bizim anamız ağlıyor,aptal hesapların peşine düşmeyelim ''Adalet Mülkün Temelidir.''. Yorumcu el-Salud'a teşekkür ediyorum,yazısı bilgi ve emek yüklüydü.
Bir kere Evren ihtilal değil,darbe yaptı.Çünkü, ihtilal bir halk hareketidir.Faşist bir darbeyi, halk hareketi diye yutturamazlar.İkinci olarak, günde şu kadar insan ölüyordu da, Evren kurtardı söylemi. 12 Eylül darbesi öncesi ve sonrası asker mi,elindeki silahlar mı yoksa yetkiler mi değişti?Unutmamak gerekir ki, o dönemde sıkıyönetimler ilan edilmiş, askere daha geniş yetkiler verilmişti. DEĞİŞEN NE İDİ?DARBE SIRASINDA HAVA KUVVETLERİ KOMUTANININ ABD'DE İŞİ NE İDİ? 17 yaşınndaki çocuğu bile astıran, yüzbinlerce insanı işkenceden geçiren,binlerce insanın kaybolduğu(!) ya da hapsanelerden/tutukevlerinden cenazelerinin çıktığı bir dönem 12 Eylül. BU DARBE KİMİN İÇİN YANILMIŞTI?
Bu, konda fazla yoruma gerek yok bence:Evren Paşa, 17 yaşındaki çocuğu astırdığında aynen şöyle demişti:"Asmayalım da besleyelim mi?"
Üstelik,şimdiki mahkemeler de sıkıyönetim mahkemesi değil.Yargıya güveniyorsaa...
bn 12 eylulde cok kucuktum ama bn ce de yargilanmali cunku turkiye ye kara bir leke olarak tarihe gecti....kimse kafasina gore darbe yapmamali turk ordusu ve polisisini gucu herseye yetr birakalim da siyaseti siyasettciler yapsin iktidar partisini cok basarili buluyorum turkiye cag atladi ama dahada iyisi olabilir.....
TSK' nın görevlerinden biri de "iç düşmanlara" karşı vatanın birliğini bütünlüğünü korumaktır. Kenan paşa yapılması gereken ne ise onu yapmıştır. Ne yani, ordu olaylara müdahale etmeseydi de insanlar birbirlerini kesmeye devam mı etselerdi. Daha mı iyi olacaktı o zaman. Kenan paşanın yargılanmasını isteyenler körü körüne ordu düşmanlığı yapanlardan başkaları değildir. Yok efendim darbe faşist bir darbeymiş... Bu nasıl faşistliktir ki her iki grubun da başını çekenler yargılanmış ve cezalandırılmıştır. Lütfen biraz dürüst olalım! Darbe sonrasında faşistlikle suçlananlar da cezalandırılmıştır. Allah bu milleti sizin gibilerden korusun.
Merhaba, Burada yargılanmak istenen Evren paşa değil, silahlı kuvvetler kast ediliyor. İntikam alınmak isteniyor. Siyasilerin basiretsizliği yüzünden ülkeyi kaosa sürüklüyorlar, iş şerazeden çıkıncada İç hizmet kanunundan yetki alan asker müdahale ediyor. Asker yumruğu vurarak vaziyeti bastırıyor. yumruk bu; hedef gözetmiyor ne yana gelirse kaşda patlar, kafada kırılır. "Kelle kesilen yerde kan eksik olmazmış" der eskiler. Gelelim sadede, demokrasi efeliği yaparak ülkeyi bölmek isteyenler. Apo'nun koltuk değneği ideolojik yandaşları, Ülkeye gaz vermeye, sahte belgelerle emniyet ve ordu içindeki çürük elmalarla içinden çıkılmaz komplolar kurmaya devam ediyorlar. Suçsuz günahsız insanlar içeriye atılıyor. Lütfen birlik ve beraberliğimize dikkat edelim. Birbirimize vurmayalım. Aklımızı kullanalım. Sevgiyle kalın...
Demokrat parti döneminde Türkiye'nin NATO'ya girmesiyle ABD ve İngiltere'nin ülkemizdeki örtülü faaliyetleri hız kazanmıştır. II. dünya savaşı sonrasında önemli su yollarını kontrol eden ve yeraltı zenginliklerine sahip olan Türkiye'de sosyalist bir iktidarın yönetime gelmesini önlemek için diğer NATO ülkelerinde olduğu gibi paramiliter güçler kurulmaya başlamıştır. Durduk yere bir Türk Tugayı Kore'de ABD askerlerine kalkan olmak üzere ABD komutanlarının emrine verilirken, Türkiye'nin "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" dış politikasına aykırı olarak, topraklarında gereğinde komşu ülkelere saldırı amaçlı kullanılabilecek ABD üslerinin açılmasına izin verilmiştir. Ulusalcı aydınlar, muhalefet vekilleri ve Üniversite gençliği egemenliğimize müdahele olarak gördüğü bu gelişmeleri protesto ettiğinde, tek yanlı çıkartılan yasalar ve polisiye uygulamalarla susturulmaya çalışılmıştır. 1960 darbesinin sonrasındaki dönemde yeni kurulan ve kendilerini milliyetçi olarak tanıtan bir parti,gençlik kollarının, sol hareketlere karşı şiddet kullanmak üzere örgütlenmesine izin vermiştir. Bu dönemde sol eğilimli işçiler ve sendikalarıyla öğrencilere karşı silahlı şiddet eylemleri uygulanmaya başlamıştır. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi evinin yakınında Mehmet Ali Ağça isimli milliyetçi partinin üyesi tarafından tuzağa düşürülerek arabasında katledilmiş. Yakalanan sanık ise ilginç bir şekilde cezaevinden firar edip yurdışına kaçmış ve sonraki yıllarda Vatikan'da Papa'yı vurmuştur. 1977 senesindeki 1 Mayıs kutlamalarında Taksim'deki işçilerin üzerine, Türk Gladyosu ve yabancı işbirlikçilerince Intercontinental otelinden ateş açılarak yaratılan izdiham sonrasında onlarca kişinin ölümüne neden olunmuştur. sol düşünceli olup ABD'nin çıkarları için ülkelerinin peşkeş çekilmesini istemeyenler, kendilerine uygulanan şiddete karşı kendiliğinden oluşan bir refleksle nefsi müdafaa için silah kullanmaya başlamışlardır. Dönemin başbakanı, gazetecilerin ülkedeki sağ - sol çatışmalarıyla ilgili sorularını yanıtlarken;"bana sağcılar için cinayet işliyorlar dedirtemezsiniz." ifadesini kullanabilmiştir. Sokağa çıkma yasağıyla birlikte 12 Eylül 1980 darbesine gelindiğinde, kimse darbeye kara geçen 30 yılda ülkede nelerin yapıldığını sorgulamamıştır. ABD başkanına işse 12 Eylül 1980 darbesinin, "Bizim çocuklar tarafından yapılmış." şeklinde iletilmesi de, gerek darbe öncesinde Türkiye'de yaratılan kaosda gerekse de darbenin planlanmasında ABD'nin işin içinde olduğunun kanıtıdır. Darbe sonrasında yapılan ilk seçimlerde ülke yönetimi ABD'den ithal edilen bir başbakan ve partisine geçerken, ABD'nin ülkemizdeki örtülü faaliyetlerine karşı çıkan aydınlar öldürülmeye devam etmiştir. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ve Cumhuriyet Gazetesinden Uğur Mumcu, durmayan terör ile ilgili çarpıcı iki örnektir. Türkiye 1996 senesinde meydana geleni trafik kazası sonrasında deşifre olan ve adına Susurluk Çetesi denilen Türk gladyosu toplumumuzda hayret uyandırmıştır. Ancak güvenlik kurumları arasındaki çapraşık ilişkisiyle bu gizli ordunun ortaya çıkartılması ve yargılanması mümkün olmamıştır. Sonraki yıllarda Türk Gladyosunun Azeri taraftarlarla Azerbaycan yönetimine karşı başarısız bir darbe girişiminde bulunduklarını ve Azeri güçlerince rehin alınan gizli ordu üyelerinin MİT'in araya girmesi ile Türkiye'ye getirildikleri bilinir. 1950 senesinden günümüze kadar ki 60 yıllık dönemde ülkemizde yaşanan siyasi ve ekonomik kaosun arkasında; diğer NATO ülkelerinde de gerçekleştrdiği gibi ABD'nin örtülü faaliyetleri olduğu kesindir. Daha 2 hafta önce ABD'de yaşayan laiklik ve demokratik rejim düşmanı hoca efendinin sübvanse ettiği gazete tarafından manşet yapılan ordumuza yönelik fotokopi belge iddiası da, hala insanımızın yurdışı güçlerce nasıl manüple edilmeye çalışıldığının bir göstergesidir.
Sonuç olarak bir İtalya ya da Fransa gibi Türkiye'de ülkesinin çıkarları aleyhine çalışanları bulmalı ve hayatta olanları yargılayıp hak ettikleri cezayı vermelidir. Burada zaman aşımı diye bir koruyucu hüküm uygulanmamalıdır. Bu tür haberler sonrasında; o günleri yaşamadığından ne diyeceğini bilemeyen, günümüzde sanki Türkiye 'de güvenlik kusursuzmuşcasına; "darbe olunca çok şükür dedik." diyenlere karşı ve merak edip tarihini okumayanlar için, Türkiye Cumhuriyet Tarihi ve son 50 yıllık darbeler tarihi, sebebleri ve sonuçlarıyla hatta aynı dönemlerde diğer NATO üyesi ülkeler ve onların denizaşırı faaliyetlerini de kapsayacak şekilde mecburi ders olarak orta öğretim ve üniversitede öğretilmelidir. Buna ABD ve AB ülkelerinin ses çıkartması mümkün değildir. Çünkü hemen hemen aynı dönemlerde; Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz, Belçika, lüxemburg, Norveç, Hollanda, Almanya, Güney Amerika ülkelerinde, Uzak Doğu ülkelerinde ve Afrika'daki sömürgelerin bağımsızlık savaşlarında da benzer olaylar gerçekleşmiştir.
HAYIR DİREKT İDAM EDİLMELİ..ZATEN BU YAŞTAN SONRA NE KENDİSİNE NEDE ÇEVRESİNE FAYDAI VAR..YANİ SIRF TÜKETİCİ..HEMDE DEVLET PARASI İLE ..HİÇ OLMAZSA DEVLETİN SIRTINDAKİ YÜK AZALMIŞ OLUR..BU YAŞTAN SONRA YAŞASA NE OLUR..HEMEN İDAM EDİLMELİ...
12 Eylülden önce,Kürt-Türk,laik-antilaik gibi sorunlar yoktu.İstenilseydi Sokak çatışmaları önlenebilirdi.Önleme görevi bilerek yerine getirilmedi.Maraş katliamını bile engellemediler.Darbeden sonra 24 Ocak Kararları hayata geçti,kazanılmış haklar elden gitti,görüp göreceğimiz en ileri anayasa rafa kaldırıldı.Bütün aydınlar hapislere tıkıldı,bilim adamları ''Görevinde yarar görülmediği''gerekçesi ile üniversitelerden kovuldu,öğretmenler,hekimler,savcılar,avukatlar,işçiler,memurlar ne kadar sol görüşlü insan varsa hapse tıkıldı,ilkellerce vahşice saldırıldı,vatan haini ilan edildi.Ruhi Su,Orhan Apaydın gibi aydınlar göz altına alınıp,kanser tedavileri yaptırılmadan elleri arkadan bağlı,hapishanelerden alınıp,günlerce sıkıyönetim mahkemelerine sürüklendi ve öldürüldü.Irak'ta Ebu Gureyp hapishanesinde Iraklılara yapılanlar solcu gençlere yapıldı.Her sabah gözlerimizi idam haberleri ile açardık.Her yerde yargısız infazlar vardı;çapulcu bir güruh katliam yapılan evlerin çevresini sarar,içeride kimliği,suçu bilinmeyen gençlerin kurşuna dizilmesini,alkışlarla karşılardı.Sonuç olarak,Ülke bugünlere getirildi.Kimse 1982 Anayasasının aleyhİnde konuşturulmadı.Konuşanlar tutuklandı,işkenceden geçti.Referandumun sonuçları yapılmadan belliydi. 12 Eylül sonrası ,NATO üyesi Türkiye'nin mutlak onayı gerekmesine karşın, karşılığında hiçbir şey istenmeden Yunanistan Türkiye'nin onayı ile NATO'ya girdi.Oysa bugün Avrupa Birliğine girmemiz Yunanistan'ın onayına bağlı.Pekala karşılıklı pazarlık konusu yapılabilirdi.Güney Kıbrıs Rum Toplumu da Avrupa Birliğine girmesinin sonucu doğdu.Şimdi Avrupayı,NATO''yu yanına alan Yunanistan Kıbrıs'dan bizi kovuyor.Görülüyor ki,onlar ülkeyi sattı,solcu aydınlara ''Vatan haini '' adını taktı.Ülkede toplumsal barış sağlanacaksa,uluslararası sözleşmelere bağlı,evrensel hukuk kuralları çerçevesinde sorumlular DOĞAL MAHKEMELERDE yargılanmalı.Onlarınki gibi,hukuki olmayan özel mahkelerde değil.