20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Hangi müslümanlık?

Aynı konu kapsamındaki üç güncel yayın yazı dizime ara vermeme neden oldu.

Birincisi; Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu sırasında Cumhurbaşkanımızın, Vakit Gazetesi Ankara temsilcisi Arseven’in eşine, Sayın Hayrünnisa Gül’ün ise yazarın kendisine uzattığı ellerin havada kalması.

İkincisi; Millî Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi’nin: “İlâhiyat fakültelerinin lağvı ile din öğretiminin (medrese tarzı) din okullarına bırakılması önerisi”.

Üçüncüsü; Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan’ın: “Millî bayramlara itibar etmeyen çocuklarımıza, dinî bayram geleneğinin coşku verdiği” hakkındaki makalesi…

Bu üç haber arasında, ilk bakışta ilgi görmüyor olabilirsiniz ama, üçünü bir arada değerlendirmeye çalışacağım.

Ülkemizdeki tartışma konusu olan ve dinî kaygılarla kullanılan başörtüsü veya türban ile kadın-erkek toklaşma yasağı çeşitli İslâm ülkelerinde çok farklı uygulamalar göstermektedir.Kadın-erkek tokalaşma yasağı bütün mutaassıp İslamî çevreler için söz konusudur.

Meselâ, Şeriatın uygulandığı Pakistan’da hanımlar erkeklerle tokalaşmaktan kesinlikle kaçınırlar ki dini bütün bir Müslüman Hanım için bu doğaldır. Ama, Hint geleneklerini İslâmla kaynaştırmış Pencap ve Sind eyaletlerinde ben hiç başını örten bir hanıma rastlamadım.

Fazla takı kullanmayan bu hanımlar, sadece boyunlarında tuttukları “dupata” denilen uzun bir eşarp’ı ibadet sırasında ya da Kur’an okunurken, saçları tümüyle kapanmayacak biçimde, başlarına yarım örterler. Sanırım, Kur’anın Nisa Suresinin 31. maddesinin gerçek yorumu da böyle olmalıdır.

Pakistan’ın, Orta Doğu'ya yakın olan Balucistan ile Peştun kalabalığı bulunan Kuzey Batı Eyaletleri halklarının çoğu aşırı dinci olup, kadınları çoğunlukla, yüzlerinin bir deri parça ile kafeslendiği burka denilen çadır giyerler. Bu coğrafyada sefalet, cehalet ve de eşcinsellik diz boyudur.

Osmanlı Halifeliği'ne saygı duymamış olan ve kendilerinden başka tarikat mensuplarını Müslüman saymayan Vehhabîliğin, Selefîliğin hükümferma olduğu, “Kardeşlik Teşkilâtları (İhvan)” kurmuş olan petrol zengini, ABD. dostu Suudî Arabistanı bir yana bırakıyoruz. Çünkü bu diyar tam bir çelişki kumkumasıdır.

İçerde Şeriat, ülkeye geçici olarak gelmiş yabancı uyruklulara bile (örneğin ve özellikle Türklere) en acımasız biçimde uygulanırken, sapkın ilân ettikleri başka mezheplerden aşiretlere, çoğu kez Amerika baskısı ile toprak ve özerklik verirler. Hele, ülke dışında görev yapan temsilcilere ve Suud Ailesi efradı prenslerin keyiflerine hiç karışılmaz. Bunlar özgürlük ortamı buldukları dış ülkelerde kıyafet serbestîsinden yararlandıkları gibi işret alemlerinden fazlası ile nimetlenirler…!

Örneğin; Karaçi’de tanıdığım, Suudî Arabistan Başkonsolosunun Lübnanlı eşi, açık başlı, kısa kollu yazlık kıyafetli, fakat kişilik olarak çok olgun bir hanımefendi idi. Ne var ki, Başkonsolos hazretlerinin kendisi, öteki İslâm ülkeleri temsilcileri ile kapalı seanslarda işreti pek severdi. Bize göre hava hoş; özgürlüğünü kullanıyor. Ama ülkesinde neden zulüm var? Din’in bir yönetim yöntemi olduğunu açıkça göstermek için mi?

Lideri Kaddafînin Kur’anı Anayasa ilân ettiği Libya’ya gelince; benim, Tripoli (Trablusgarp) kentinde ikamet ettiğim bir ay boyunca (çöllerdeki bir diyardan ziyarete gelmiş burkalı bir hanım haricinde) hiç ama hiç İslamî tesettürlü bir hanıma rastlamak şöyle dursun, aksine, askerî eğitim (mudaraba) alan, saçlarını bellerine kadar uzatmış yığınla genç kız gördüm. Ki; böyle bir saç modeline 1930’ların Cumhuriyet İstanbul’unda bile hiç iyi gözle bakılmazdı.

İslâm’ın çıkış yurdu Arabistan Yarımadasındaki diğer bir çok ülkenin (Suriye, Ürdün, Filistin, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri) ve Mısır’ın tesettürsüz “First Lady”lerinin çağdaş, fakat bizim türbanlı aristokrat hanımlarımızın şıklık ve zerafetlerine ulaşamayan görüntülerine medyada hepimiz rastlıyoruz.
İslam ülkelerindeki erkek giyimlerine gelince iyice curcuna…

Malezya’da, Endonezya’da, Afrika devletleri, Pakistan gibi İslam’a girmeden önceki geleneksel giysileri ile İslâm’ı kaynaştıran kıyafetler yanında İran’daki pantolon ceket giyilmesi ama kravat takılmaması, Fas’daki gibi entari, ya da maşlahla örtünüp, kemali itina ile kravat takılması uygulamaları var. Bir de, İslâm’a had derecede bağlı bir zatın İslam’la nasıl bir alâkası olduğu bilinmeyen kıyafeti…

Bu zat ki; Millî Gazete’deki köşesinde “İslâm’da Tevhidi “ ve bu nedenle, sosyolojik bir olgu olan din’in kıyaslamalı biçimde öğretildiği İlahiyat Fakültelerinin ilgasını ve yerine tek bir gerçek İslâm’ın tedris edildiği “medrese” sistemini savunur (28.10.2008);

Galatasaray ve Mülkiye (Siyasî Şube) çıkışlı Mehmet Şevket Eygi Hoca Efendi; (anlaşılan “Allah”la şirk koşan şeyh, sultan vs. din bezirgânlarının prestiji ile oynadıkları, “ruhban” aristokrasisi engellemeye çalıştıkları için) İlahiyat hocalarına verip veriştiriyor.

“İslâm’da tesettür yoktur, tesettür Yahudilikten gelmiştir” diyen, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü perdesi altında İslâm’ın tek hak din olduğunu reddeden, diğer Ehli Kitabın da Cennete gidebileceğini söyleyen ilâhiyatçılar olduğuna, hatta bazılarını içki içtiklerine, namaz kılmadıklarına işaret etmektedir.

Sağlam icazetli, muttaki (itikadı bütün) hocaların, din âlimlerinin eksikliği yüzünden, İlâhiyatçı kadrosunun fitne, fesat, fetret devri açtığını; cahil halkın da bu sapıttırıcıları kurbanı olduklarını anlatmaya getiriyor.

Zaman zaman kendi çelişkilerini itiraf etmek zorunda kalan, bir zamanlar, İzmir’e demir atarak Amerikan hegemonyasını temsil eden 6.filoyu protesto’ya kalkışan gençleri tenkil için yobazların yarattığı “kanlı Pazar”ın mimarlığını yapacak kadar can siperane savunduğu ABD. ve Suudî Arabistan icazetli Sabetaycı avcısı Eygi: sinek kaydı traş olmuş, Frenk gömlekli, kravatlı, pantolonlu, ayakkabılı, takvimli, saatli ve ruhlu İlahîyatçı takımının “Kur’an Müslümanlığı” diye bir mezhep çıkardığını, sünneti ve hadisleri, fıkıh ve şeriatı inkâr etmelerinden yakınmaktadır.

A benim muttaki hocam, bütün cûş-u hüruş, bütün kaynaşma, karmaşa da, İslâm’ı Kuranın dışına taşırmaktan geliyor ya! Kaç adet sünnetin, kaç adet hadisin sahih olduğunu kim biliyor?

Fıkıh ve şeriata esas olan “tefsir” çeşitlemelerinden en inanmış Müslümanlar da müşteki. Onun için yüzlerce mezhep, tarikat ortaya çıkıyor da kan gövdeyi götürüyor.

Ümmet-i Muhammed de ne kılık kıyafet giyeceğini şaşırıyor. Hangi müçtehide inanalım da onunla amel edelim?

Her tarikat, kendi dışındakini “kâfir” ve “sapkın” ilân ediyor. Hatta bu isimde bir tarikat ya da dernek de var: “El Tekfir v’El Hicra” (Tekfir ve Ayrılma).

Gerçek İslâm biliminin kaynak kurumu hangisi olacak?

El Ezher mi?

Ohooo!..

Onun içinde de o kadar fraksiyon var ki; oradan ayrılıp çeşit çeşit din derneği, tarikat kuran kurana…

“Kur’an Tarikatı” diye (sümme hâşâ) aşağıladığı şeyin Hrıstiyancası, zannederim “Evanjelizm-İncilcilik” (tek kitaba bağlanma)…

Reform’u anımsattığı ve Atatürk’ün, inanan yurttaşlarımıza saygı göstererek, Elmalılı Hamdi Yazır Hocaya Kur’anı tercüme ettirmesinden, akıl yolu ile yorumlatmasından tarikatları yasaklamasından teneffür ettiği için böyle bir kavrama karşı.

Üstelik, Mekteb-i Nuvvab’dan kadılık icazeti almış olan Hamdi Hocanın çeviri ve tefsiri itikad’da “ehli sünnet” ve amelde (Hazret-i Muhammed’in, Peygamberlik nüzul etmeden önce bağlı bulunduğu ve ona tek din formasyonu kazandıran İbrahim inancından, (Hanif’den) gelme “Hanefî Mezhebi” esas alınarak yapılmış.

Niye Eygi Hoca ve Dinde TSE markası görmek istemem diyen Abdurrahman Dilipak tatmin olmuyorlar? Başka türlü “tevhid” nasıl sağlanır? Ayrı ayrı yollara (tarikata) özgürlük adına izin verirsen işte böyle curcuna olur.

Eygi Hocaya da “Cihad”ı düşünmek dışında bir şey kalmaz. Ulemanın yazdığı tefsir kitaplarını okuyun; bilgi kaynakları (onların deyimi ile) “tevatür”dür. Tevatür de (rivayet) öylesine çeşitlidir ki… Tıpkı, Musa Peygamberin getirdiği, sadece temel ahlâk kuralları olan “10 Emir”e, 9 asır boyunca, kendilerini Peygamber diye niteleyen Yahudi teologlarca yapılan ilâveler gibi…

Eygi Hoca Taraf gazetesini de taraf bulmuş; 1.Kasım.2008 tarihli köşesinde naklettiği, Neşe Düzel’le röportajı dehşet yaratıyor. Ona naklettiklerine göre sadece (kendi tarifine giren) Müslümana özgürlük, başkalarına “Cihad” ve “Cehennem” var. Yani kavgalı bir İslâm’a inanıyor ki; bu dönemde, aklını fikrini peynir ekmekle yemiş Müslüman da çok az bulursunuz.

E, bu kadar akıl ve mantık sapkınlığı, kafa karmaşası karşısında, kıyafet ve görenek karmaşasının lâfı mı olur? İhanet ettiği Cumhuriyet rejiminin verdiği bursla Frenk usulü “diplomasi” öğrenimi alan; tek etkinliği Amerikan 6. Filosunun fedaîliği ile İzmir’i birbirine katan; cenneti esirgediği Hrıstiyanlardan bazı Polonyalı din adamlarına (Devletlerine karşı geldikleri için) hayranlığını ifade ederek onlarla insanlık da değil yobazlıkta dayanışma gösteren; Hazret-i Muhammed’in hiç tanışmadığı kalpağı giyerek sünnet dışına çıkan; kendisi medrese çıkışlı olmadığı hâlde Din adına fetvalar veren Eygi Hocanın kişiliği bu topyekûn karmaşayı simgelemiyor mu?

Müttefiki olduğu liberallerin de çelişkilerine de değinmek isterdim. Ama makale boyutunu geçiyoruz; bu iş başka zamana kaldı. Şimdilik, liberallerimizi, Eygi Hocanın Millî Gazetedeki makalelerinin olanak elverdiğince tümünü okumaya davet etmekle yetineyim. Bizde yasaklama yok.

Tüm Dünyadaki sayısız ve birbiri ile kavgalı “İslamcı Örgütler’ hakkında daha geniş bilgi için Faik Bulut’un aynı isimdeki, 1993 ve 1994 yıllarında yayınlanmış eserini öneririm.

”İnanç karmaşasının ve hoşgörü yokluğunun daha nasıl evrensel felâketler yarattığını anlatan dizi’mizi izlemeye devam ediniz.

Teoman Törün - KENTHABER
Yayın Tarihi : 11 Kasım 2008 Salı 15:34:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hidayet IP: 88.235.18.xxx Tarih : 12.11.2008 16:30:34

Teoman Törün İslamiyeti çok iyi biliyor ya o yüzden yapmış bu haberi.Sen git profesör ol Yaşar Nuri'nin yanında.


Gönül Aydemir IP: 88.235.229.xxx Tarih : 12.11.2008 22:15:16

Bu makaleden çok şey öğrendim.Birçok dostuma bu sayfayı önerdim.


Ziyaettin Tokyay IP: 87.208.43.xxx Tarih : 15.11.2008 20:30:19

Tabi konu islam olunca Allah onlardan razi olsun dini bilgisi olanlar yazilmasi gerekenleri yazmislar .Belki simdi bazilarinin fikirleri bundan 50 yil once olsaydi Hocanin hesabi belki gol maya tutabilirdi ama simdi bu devirde evinde bilgisayari olup internete bagli olanlar istedikleri surece bilim ellerinin altinda istedigin gibi arastir carpik fikirlere simdi pirim verecek kimse kalmadi


Hakan Çakır IP: 78.162.79.xxx Tarih : 17.11.2008 11:38:03

Hep merak etmişimdir; peygamberler neden hep ortadoğudan çıkmışlardır diye... Ama cevabını da az buçuk tahmin edebiliyorum: kendi elleriyle yaptıkları heykellere tapmak onlarda, küçücük kız çocuklarını diri diri toprağa gömmek onlarda, kölelik denilen insanlık dışı uygulama yine onlarda, onlarda babam onlarda... Bence; Hz. İbrahim misali aklını kullanarak Allah'ı bulabilen, O'nun bizden nasıl davranmamızı istediğini çözebilen insanların, kitabada, peygamberede ihtiyacı yoktur. Hiç olaya bu açıdan baktınız mı yorumcu efendiler? Hiç şunu düşündünümüz mü: bizler, Hz.İbrahim gibi olabilsek, acaba Yüce Allah bize yine peygamberlerini gönderirmiydi? Hiç zannetmiyorum. Böyle düşünseniz bu abuk subuk yorumları yapmazdınız zaten. Düşünmüyorsunuz çünkü birileri bir zamanlar düşünmeyi yasak etmiş sizlere. Düşündüğünüz zaman çarpılacağınızı, ağzınızın burnunuzun yamulacağını, cehennem ateşinde cayır cayır yanacağınızı beyinlerinize bir güzel kazımış. Bence bunun tam tersi; yani Allah, asıl aklımızı kullanmadığımız zaman, düşünmediğimiz zaman hesap soracak. Arkadaşlar; din, yoldan çıkmış insanları yola sokmak için vardır. Allah, zaten doğru yolda olan insana neden doğru yolu göstermeye çalışsın ki? Adam zaten doğru yolda. O yüzden dinin cılkını çıkarmanın alemi yok. Kur'an-ı Kerim ortada, Peygamber Efendimiz'in istekleri ortada... Bundan sonra halen kalkıp da Fethullah Gülen gibi, Bediüzzaman gibi bazı insanların peşinden koşanların, ya okuma yazmaları yoktur (Kur'an-ı Kerim'i okuyamıyorlardır), ya okudukları şeyi anlayamıyorlardır ya da KRALCILIK hastalığına yakalanmışlardır. Bence kurtuluş çok basit: "iyi bir insan olmak." Bırakın kim ne giyerse giysin, siz kendinize bakın. Lakin devleti yöneten adamların da devleti iyi şekilde yönetebilmeleri için yeri geldiğinde yabancı devlet adamlarının veya kadınlarının elini de sıkabilmesi lazım. Bende eşimin açık saçık giyinmesini istemem ama el sıkmakla kimse eşimin namusunu elinden almış olmaz. Yobazlığın da alemi yok yani


ismail IP: 85.100.232.xxx Tarih : 11.11.2008 22:33:50

ya bu memlekette ne kadarda çok hayalperestler şaşıyorum doğrusu ne bu ya herkes kendi teorilerini bi başkalarına empoze etmek için ne kadar da uğraş çaba ve haatta hayaller üretiyor bırakın kardeşim bunlarıda herkes kendi işine baksın milleti biribirine düşürme planlarınız tutmaz biz osmanlının torunlarıyız biz bizlerin ataları ve bizler her çeşit dine mensup insanlarla kardeşçe yaşadık ve savaşlarda omuz omuza mücadele etttik bırakın herkesi kendi haline bırakın


hidayet IP: 85.96.71.xxx Tarih : 12.11.2008 20:21:19

Ferda isimli arkadaşım ''Doğaüstü güç'' derken neyi kastetmiş biraz daha açık konuşabilir mi acaba? Eğer bu 'Din' ise Atatürk'ü dine karşı olmakla aynı safta tutuyorsunuz. İkinci mesele şu: ;Problemleri çözmeye aklın gücü yetmezse ne yapacağız? Maddiyatı gözle görüyoruz; peki maneviyatı ne ile göreceğiz? Eğer Dünya bir sınavsa; soruları görmemen lazım. Önemli olan soruları görmeden cevaplamak.


FATİH TÜRK IP: 88.244.9.xxx Tarih : 15.11.2008 21:52:36

Allahü teala sizlere hayırlı uzun ömürler versin. Din kimsenin tek elinde değil Allahü teala Kuranı keriminde bir çok ayetleri bunları ilmi ile Alimler açıklıyor. Lütfen ön yargılı davranmayalım. ankebut.net bir çok sohbet var kendiniz bakabilirsiniz.


berfu IP: 88.255.91.xxx Tarih : 17.11.2008 11:52:03

ne kadar saçma sapansınız ya pardonda sizene? bu kişiler bir kere olsun başkalarına karışmış mıki siz karışıyorsunuz?


kaan baran IP: 78.162.218.xxx Tarih : 14.11.2008 13:18:55

aslında yazının tamamını okumadım bi kısmına ve bazı yorumlara baktım fakat baslık pek hosa gidecek bi baslık değil gibi geldi bana ayrıca arastırma sadece yüzeysel gibi vehhabiler denen mezhep ırakın suriye ye yakın kısımlarında yasamaktalar ve onların aslında islam la pek alakası yoktur onlar namazlarını eksik ve sadece günde üç öğün kılarlar yani islamın şartını eksik yerine getirirler ve dinde oyamayn bazı kuralları var gibi göstererek zaten pek te müslüman olmadıklarını göstermislerdir ki bu insanları hiç bir mezhebin benimsemediği gibi onlarda kendilerinden hariç baska mezheb tanımazlar .bir yorumcuda akıldan bahsedmiş galiba bu okuyucu islamı pek bilmeyen bi insan islam dünyada insana akıla en çok değer veren dindir tek hak dindir islam da değisme olmamıs olmayacaktır sadece misyonerlerin ve yahudilerin masonlar aracılığı ile cahil dini bilmeyen ve dini zayıf insanları etkilemek için yaptıkları bazı oyunlarla islam dininden uzaklasmalarına rağmen kendilerini müslüman göstermelerinden dolayı islam dini her zaman yanlıs anlasılmıstır.ayrıca ATATÜRK e deyinilmis unutmayınız ki ulu önder ülkelmizin kurtarılması için canın hiçe sayarak cephelerde ön saflarda olmaktan çekinmeyen ulu önder de müslümandı bu bi gerçektir.benim ricam sayın arastırmacı yazarlardan yaptıkları arastırmalarda kendi görüslerini yazmamaları aerastırma yaparken tarafsız ve yaptıkları arastırmayı konu alan tüm çevrelirin görüslerini almalarıdır


Gökhan IP: 88.244.70.xxx Tarih : 11.11.2008 20:34:23

Sayın Törün,verdiğiniz bilgiler ve işaret ettiğiniz hususlar gerçekten önemlidir.Hangi müslümanlık?Tabii ki tek müslümanlık o da Kuran ı Kerim de bildirilen emir ve yasakların çerçevesini çizdiği müslümanlıktır.Ama malesef halifelik başta olmak üzere mezhep,tarikat oluşumları bugünkü sorunların kökenidir.Yetkin ya da değil her İslam düşünürü ve onların öğrencileri yeni yollar ve yöntemler geliştirerek dini uygulamada böldüler,değiştirdiler.Başlangıçta amaç dinin daha iyi anlaşılması ya da yayılmasıydı ama daha ilk zamanlarda çıkan çatışmalar anlaşmazlıklar günümüze kadar geldi.Aslında sormak lazım,Kuran ı Kerim de bu dini mezheplere bölün,herkes istediği gibi anlasın farklı farklı uygulamalar olsun mu diye yazıyor?Tarihe bir bakalım,En başta Emevi ve Abbasi hanedanlarının sosyal ve siyasal görüş ayrılıkları bu parçalanmalara ve çatışmalara taban olmuştur.Böylece ibadet şekilleri ve kuralları farklı bir sürü anlayış ortaya çıktı.Bakın geçenlerde Kudüs te Hristiyan din adamları birbirlerine girdiler.Bu doğal sonuçtur.Şu veya bu şekilde bu kavgalar devam edecektir.Alın Şiiler ve Sünniler birbirlerini kırıyorlar.Tıpkı 4. Haçlı seferinde Katoliklerin İstanbul u ele geçirince Ayasofyaya atlarını bağlamaları ya da yine Katoliklerin Fransa da Protestanları katletmesi gibi olaylar devam edip gider.ÇÜNKÜ KİŞİSEL İNANÇ OLAN DİN SOSYALLEŞİR SİYASALLAŞIRSA çatışma da kaçınılmaz olur.


Barış Arak IP: 78.176.167.xxx Tarih : 16.11.2008 10:21:32

Bu kadar hengameye ne gerek var, herkes inandığı dini, dinin kutsal kitabını bir kez gözden geçirsin ve beynini biraz düşünmeye sefketsin, kısacası ben hangi yoldayım , neden bu yoldayım, gerçek bumu, gittiğim bu yol bana ve insanliğa şimdiye kadar ne verdi diye bir vicdan münasebeti yapsın, tabiki ön yargılarını bir tarafa bırakarak, herşeye objektif bir pencereden bakarak , bunları yapan gerçekleri görecektir. saygılarımla


madenci IP: 78.179.151.xxx Tarih : 12.11.2008 00:48:49

Sayın Törün. Onun, bunun, tesettür anlayışı örtünen müslümanları bağlamaz. Adı İslam ülkeleri olan ama kralın ve çevresinin saltanat sürdüğü yönetimler bizim için ölçü olamaz.Tesettür bahsini Atatürk'ün emriyle yazılan Elmalılı tefsirinden öğrenmenizi tavsiye ediyorum.


Nurettin Önalan IP: 85.98.165.xxx Tarih : 16.11.2008 11:25:21

Hangi İslam İslam'ın kaynağı bellidir.Kuran ve ve MuhammetMustafa'nın(sav)sünneti seniyesi. Teoman Bey senin kendi kabullerin içerisinde neye nasıl inandığın beni ilgi lendirmez.Fakat buradaki yazdığın yazı mensubu olduğum dinle ilgili olduğu için benide ilgilendirir.Bu noktadan hareketle yazdığın bu yazıyı baştan sona kadar okudum. Farklı cemaat,mezheplerin,tarikatların olması şaşılacak birşey değil.Bu eşyanın ta batı gereği.Felsefe tarihine bakın.Aynı konu yu farklı izah eden felsefi ekoller vardır. Edebiyatta bir çok edebi akım ortaya çıkmıştır.Psikplojide farklı ekoller var.Biyoloji de var.Neye bakarsan herzaman bir çoğulculık olmuştur. Pratik hayattan bir örnek verirsek;ben şu oturduğum yerden şehir merkezine gitmek iste sem.Farklı şekillerde ve farklı yollardan gidebilirim.Otobüsle,dolmuşla,bisikletle,özel arabamla veya yürüyerek.Şimdi diyebilirmiyiz ki şehir merkezine yalnız otobüsle gidilir. Böyle yapmaya kalkarsak insanları sıkıntıya sokmuş oluruz.Bu örnek İslam'daki farklı mez hep,tarikat,cemaatların oluş gerekçesini açıklıyor.Dinde darlık yok prensibi bu alanı açıklıyor.Sorun farklılığın hikmetini kavrayamama sorunudur.Farklılığı kötülük gibi gören anlayışlar toplumu tek tipleştirmeye kalkıyor.Bu tek tipleştirmeyi devletlerde kendilerine politika olarak benimsedimi sorunlar başlamış oluyor.Sizin bu yazı başlığınız ve içeriği sizlerdede farklılığın erdemini kavrama noktasında böylesi bir yanlışın olduğu izlenimini verdi. İkincisi farklı olanla hoşgörü içerisinde yaşama anlayışının sizlerde olmadığı veya az olduğu.Hemen yaşama tarzını beyenmediğiniz insanlarla ilgili karalamalara girişiyorsunuz.Yok eşcinsellik fazlaymış...ne kadar bilimsel gözleme dayalı bir yargı oda tartışılır. Üçüncüsü bazı kavramları yorumlamada,anlamada göze batan sığlığınız.İnsanın bilmediği bir konuda konuşmaması susmasıda erdemdir.Bari sizde öyle yapın.Örneğin benim anladığım şeriat çok kozmik bir kavram.Cihat yine öyle.Şeriat evrende geçerli olan kanunlarla kuranda anlatılanların tümüdür.Örneğin doğa kanunları denen kanunlarda şeriattır.İtme çekme kanunu,maddenin sakınımı kanunu,sabit oranlar kanunu,kat oranlar kanunu.En küçük atomdan-hücreden,galaksilere-canlı organiz malara kadar bütün varlıklarda görülen düzen şeriattır.İklimler,yağmurun yağması, kar,rüzgarların esmesi,bir çocuğun dokuz ayda dünyaya gelmesi,gezegenlerin belirli yörüngelerde dönmesi hep bir kanuna göredir.Dini ifade ile bir şeriata göre dir.Namaz,oruç,zekat...bunlarda şeriatın birer cüzleridir. Cihada gelince,cehd kökünden gelir.İnsan ın dünyasına-ahiretine,biyolojik ve manevi gelişimine faydalı her hareketi yapma,gay- reti sarfetmenin İslamdaki adıdır cihat. Yeri geldiğinde vatanını korumak için eline silah alıp cepheye koşmakta cihattır.Bir mümin çiftçinin çoluk çocuğunun rızkı için tarlasını ekip biçmeside.Öğrenmekte,namaz kılmakta,kuran öğrenmek öğretmekte cihat- tır,botanik,tıp öğrenmekte.Maalesef bu kav ramlar içi boşaltılmış,bazende çarpıtılmış bir şekilde kötürümlüklerle yan yana kullanılıyor. Dördüncü olarak okumamızı tavsiye etti- ğin Faik Bulut'un bu konularda referans olamıyacağıdır. Dinde darlık yoktur,zorlamada yoktur.Din in kendi kendi bakış açısı içerisinde bir özgürlük alanıda var.Kafirun suresinde denildiği gibi.Deki;sizin dininiz size,benim dinim bana.


Ferda IP: 88.242.61.xxx Tarih : 12.11.2008 16:58:38

Kendinizi sorumlu hissedip bu konuyu gündeminize aldığınız için teşekkürler. Müslümanlığı kullandığınızı söyleyerek, reyting elde etmeye çalıştığınız kastedilmiş, bazı yorumcular tarafından. Oysa onlar Atatürk'ün adını kullanmaya hiç çekinmiyorlar. Güya Atatürk'ü dindar gösterip taraftar toplayacaklar. Ata'nın doğa üstü güçlere inanmanın cahilce olduğunu, akıl yoluyla çözülmesi gereken sorunları boş inançlarla çözemeyeceğimizi kaç kez dile getirdiğini bilmiyorlar sanki. Bütün mesele gözümüzü kulağımızı iyi açıp, aklımızla hareket edebilmekte. Bunu yapamadığımız sürece birileri korkularımızı kullanarak bizi yönlendirmeye devam edecektir.


seda IP: 78.172.124.xxx Tarih : 11.11.2008 23:56:11

teoman törün size katılmıyorum hangi müslümanlık yazısı yazacagına burada daha anlamlı şeyler yazabilirdin ALLAHın dinini sitenizde dikkat çekmek için kullanmasanız ii olurdu


Teoman Törün IP: 85.103.87.xxx Tarih : 13.11.2008 17:52:49

Bu yazının yazarı olarak benim polemiğe girme yetkim yok. Yalnız şunu ifade edeyim. Verdiğim tablo tümüyle nesnel gözlemlerimi yansıtıyor. Bağcıyı değil bir sürü bağcıları sergiliyorum. Benim öznel inancıma kimse karışamaz. Çelişkilerim varsa, İslâm âlemindeki çelişkilerden kaynaklanıyor. Nasıl ifade edeceğimde acze düşmüş olabilirim.


fatıh bozkurt IP: 88.253.156.xxx Tarih : 12.11.2008 03:24:05

ortalık truva atlarından gecılmıyor.sız muslumanlıgı anlayamadınız ıcın NASRETTIN HOCA hesabı'' ya tutarsa'' hesabı atıp tutuyorsunuz. Iyıde sız bunları o bahsettınız ulkedekı cahıl muslumanlara yedırın.turkıyedekı muslumanlar senın tahmın ettıgın gıbı cahıl degıl.ISLAM INANCINDA HOCALIK dıye yada ona benzer ruhbanlık sınıfı yok.basortulu kadınlarımızın erkek cocuklarını askere alacaksınız kızlarını okullara almayacaksınız.sehıt dusunce o ananın elı opulecek cıfte standart degılmı bu.onlar bır bez parcasıyla saclarını ortmus,sızse o bez parcasıyla hem gozlerınızı hemde beynınızı ortmussunuz.M.K Ataturkun bu hanımlara yapmadıgını, sız hangı mantıkla yapacaksınız.


FİKRET BAYTAR IP: 78.163.108.xxx Tarih : 11.11.2008 18:13:03

sap ile saman karıştırılıyor. Yazıdaki kendi çapındaki analizlere diyeceğim yok (kendi çelişkilerini yansıtıyor). Ama lütfen dikkat! O soru niçin soruluyor? Acaba müslümanlığı bilmiyorsun da öğrenmek için mi, yoksa ben daha iyi biliyorum, müslümanlık işte budur" demek için mi.Veya öyle yapmakla müslümanlık mı yapmış olmuyorsun, demek için mi. Analizin daha değişik de ele alınır, ona diyeceğim yok. Ama sap ile samanı karıştırıp çorba diye yutturulmak isteniyor (bilmeyenlerin kafasını karıştırmak isteniyor). İşte ona diyeceğim var. Herşeyden önce yazının içeriği namert, ve müslümanı dövmek isteği hakim, yoksa hırsıza karşıtlığın yok. Senin derdin bağcı ile...


fevzi demir IP: 81.213.237.xxx Tarih : 13.11.2008 13:09:21

biz türkler olarak dine ve din inancımıza karşı cıktıkca üztümüze cıkanlar cok olacaktır tarihe biraz bakarsak ve islam tarihine bi göz atarsak neyin ne oldugunu gayet cok iyi anlayacagız ve sayın cumhur başkanımız cok iyi ve dinine baglı birisidir gözlemim bu ve siz medya alemi bireyi deve yaban insanlarsınız keşek gücüm yetseydide olanı biteni size aktarsaydım...