16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

İstikrarsızlığa son kurban

Pakistan, 1947 yılından bugüne fazla bir geçmişi olmamasına rağmen, 60 yıl içerisinde birçok acıyı barındıran ve refaha ulaşamadan yeniden ilk başladığı yere gelen çilelerle dolu bir ülke.

Pakistan, bize göre dost ve kardeş bir ülke, rolünü oynamak isteyenler için, güzel bir yap boz tahtası, yaşayanlar için ise vazgeçilmez topraklar ve kan ile mücadele edilen bir yaşam ve demokrasiye geçiş savaşı.

Doğudaki komşusu Hindistan ile yaşadığı savaşlar, batıdaki komşusu Afganistan'ın içinde bulunduğu durum, topraklarındaki etnik mücadelerle hiçbir zaman şahlanamamış bir kardeş ülke. Tarihinde güzelliklerinden çok sorunları ile gündeme gelen Muhammed İkbal'in vatanı Pakistan, yine büyük bir imtihandan geçiyor. Ekim ayında sekiz yıllık sürgünün ardından ülkesine döndüğü ilk gün öldürüleceği işaretini almıştı Pakistan'ın eski Başbakanı Benazir Butto. Düzenlenen ilk suikast girişimi ile demokrasi yolunda kendisini zor bir yolun beklediği apaçık ortadaydı. Sadece iki ay içinde ev hapsi yaşadı dikenli tellerin ardında, askerin gölgesinde sesini dünyaya duyurmaya çalıştı ve ülkesine dönüşünden 70 gün sonra da hayatını kaybetti. Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'le iktidar paylaşma anlaşması sayesinde ülkesine dönebilen eski Başbakan Benazir Butto ve ailesinin siyasal yaşamı ise ülkesi gibi trajedilerle dolu.

Butto'nun evinde iki gün

İslamabad ve Karaçi'deki evinde iki tam gün geçirdiğim Benazir Butto, her kadın gibi siyasetçiden çok anneydi. Pakistanlı diğer kadınlardan en büyük farkı varlıklı ve Pakistan Halk Partisi'ni 1967'de kuran babası eski Devlet Başkanı ve Başbakan Zülfikar Ali Butto'nun kızı olmasıydı. General Ziya ül-Hak tarafından devrilip 1977 yılında darağacına gönderilen babası gibi kardeşi Şah Navaz, 1985 yılında Fransa'da evinde zehirlenmiş ve ağabeyi Murtaza da 1996 yılında Karaçi'de silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Siyasî yaşamı en yakınlarını ve destekçilerini kaybetmesiyle zorlu bir hal alan ve eğitimini dünyanın en iyi üniversitelerinde tamamlayan Benazir Butto, iki başbakanlığını da kansız bir şekilde bırakıp ülkesini terk etmek zorunda kalsa da, Pakistan üzerinde oynanan büyük oyunların bir parçası oldu ve tarihteki yerini aldı. Hakkındaki yolsuzluk suçlamaları sırasında İslamabad'daki evinde, bana, kalkınmanın kendileri gibi 3. dünya ülkelerinde zor olduğunu ve bu zor demokrasi yokuşunu aşmak için bir Müslüman kadın olarak bu gücü olduğunu dile getirmişti.

İlk saldırıyı düzenleyenlerin kimler olduğu öğrenilemeden seçim kampanyasının ikinci gününde, halka yiyecek, giyecek ve barınma vaatlerinde bulunan Butto'nun öldürülmesi, Ziya ül-Hak gibi faili meçhul bir saldırı değil, ülkenin başına büyük bir bela olan El-Kaide üstlendi. ABD'nin yardımları ile geri dönen ve babası Zülfikar Ali Butto'nun Ravalpindi meydanında idam edildiği yerden sadece yüz metre ileride hayatını kaybeden Benazir Butto'nun ardından Pakistan sil baştan demokrasi sınavı için yeniden büyük oyunların oynanacağı topraklar olmayı sürdürecek.

"Korkmuyorum. Ülkem için ölmeye hazırım." diyen Butto, babası gibi tarihteki yerini alırken Pakistan geride kalan birkaç liderini daha feda edebilir; ancak iptal edilmezse kısa bir süre sonra gerçekleştirilecek olan seçimlerin sonun başlangıcı olup olmayacağı ve halkın daha ne kadar Pervez Müşrref'in demokrasiye geçiş sürecinde yanında olacağını ise önümüzdeki günler gösterecektir. Pakistan'da yaşananlar teröristler için güzel bir not olarak kalsa da son bir yıldır ülkenin içinde bulunduğu buhranın uzun süre sona ermeyeceği bilinen bir nokta. İlk saldırı sonrası bir basın toplantısında Benazir Butto, "Bu saldırı ülkenin birliği ve beraberliğini bölmek için yapılan bir saldırıdır. Pakistan'ın kendisine, demokrasiye ve politik haklarımıza yapılan bir saldırıdır." şeklinde konuşsa da Pakistan'ın demokrasi şehidi olarak yer alacaktır.

İlk saldırının ardından, "Saldırı yapılacağını biliyordum ve bu riski vatanım ve halkım için almaya hazırdım." diyerek gövde gösterisi yapan Benazir Butto'nun kolay bir hedef olduğunu aylar öncesinden partisinin eski bir senatörü Şevket Mahmud ifade etmişti aslında.

Butto'nun kendisine "Pembeli (Pinky)" denmesi hoşuna giderdi; ancak ülkesinde sevenleri kadar sevmeyenlerinin de çoğunlukta olduğunu unutmamak gerekir. Pakistan'ın terör ile mücadelesini yürüttüğü Veziristan bölgesindeki bir yerel gazetede Talibanlı bir liderin, Butto'nun ABD'ye gittiği ve mücahidlere karşı operasyonlar yürüteceği ve böylece kendisini hedef alacakları yönündeki açıklamaları, karışıklığın sinyalini çok önceleri vermişti. Ölümünden birkaç saat önce Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ile iki ülkenin yaşadığı terör olaylarını tartışması ise hatırlanacak başka bir not olarak hafızalarda kalacaktır.

Pakistan sil baştan

Dünya gündemini son aylarda ülkede yaşanan hareketlilik o kadar çok meşgul etti ki; yüksek mahkeme ve Müşerref'in kavgası, avukatlar ve öğrencilerin yürüyüşleri, ev hapisleri, gazetelerin kapatılması ve saldırılar. Bu sadece bir yıl içerisinde yaşananlar, peki ya geçen yıl ve 5 sene öncesi, 10 yıl önce olan olaylar Pakistan'ın geçmişinde pek fazla bir şeyin değişmediğini gösteriyor. Değişen tek şey ise Pakistan Halk Partisi (PPP) liderinin babadan kıza ve bundan sonra da belki de anneden kıza ya da oğula el değiştireceğidir. Butto'nun bir oğlu ve iki kızının da bu hırsla devam edecek bir savaşın içine gireceği şimdiden beklenen bir gerçektir. "Zaman kazanmak için yalan söyleyen politikacılardan değilim" ilkesini benimseyen ilk Müslüman kadın başbakan olan Butto, "Benim yaptığımı ne bir diktatör ne de bir lider yapar." diyerek de kendisine güveniyordu.

Fakir halkın poltikacılardan umutları asla bitmese de ülkenin geleceği karanlık güçlerin elinde olduğu apaçık ortada. Düne kadar Türkiye'de geçmişte yaşanan birçok olay ile benzerlikler gösteren kardeş ülke Pakistan'ın durumu için ne Abdullah Gül'ün kısa süre önce yaptığı ziyaretlerin demokrasiye geçişinde yardımcı olacağı ne de akıtılan kanların bir düzlüğe çıkartacağı aşikâr. Türkiye'de de dönem dönem aynı oyunların oynandığını görmek zor değil. (Hatta yakın zamanda ele geçirilen çeteler planladıkları karanlık senaryoları gerçekleştirselerdi herhalde bugün çok farklı şeyleri konuşuyor olacaktık.) Topraklarımızdaki terörün adı belli, Pakistan'daki oynanan oyunun baş aktörü ise saldırıyı üstlenen El-Kaide. Ancak bunun arkasında daha büyük güçler olduğunu unutmamak gerekir. Butto'nun sekiz yıl aradan sonra ülkesine dönmesi ile iktidar savaşına başlaması büyük güçlerin rollerini ne kadar planlı yaptığını gösteriyor.

Yüksel Durgut/Zaman
Yayın Tarihi : 29 Aralık 2007 Cumartesi 06:28:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?