2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Pembe domatesin peşinde

İletişim uzmanı Avniye ve Mehmet Tansuğ'un 2005 yılında başlattığı 'evde pembe domates yetiştirme serüveni' tüm Türkiye'ye yayılmış durumda. 1550 kişi balkonunda ve bahçesinde pembe domates yetiştirmek için uğraşıyor.

Anne-babalar gece gündüz demeden bir çocuk büyütmek için nasıl emek harcıyorsa Pembe Domates Ağı (PDA) üyeleri de aynı şekilde pembe domateslerine bakıyor. Gaziantep'te genel cerrahi uzmanı olarak görev yapan Cahit Kuyucu, İzmir'de bilgisayar teknisyeni olan Nail Sarı, Balıkesir'den Ayfer Akşit, Samsun'dan Ersan Yapıcı ve ailesiyle birlikte PDA'ya gönül veren Büyükçekmece'den Rasim Karavana, üyelerden sadece birkaçı. Rasim Bey'in 6 yaşındaki küçük kızı Deniz de PDA'nın en küçük üyesi. Apartmanın bahçesine ektikleri 10 kök pembe domatese gözleri gibi bakıyor, şefkatle seviyor, kızaran domatesleri ise komşularıyla paylaşıyorlar. Arzu Karavana, eşinin domateslere kızları gibi baktığını söylüyor.

PDA üyelerinin iki önemli görevi var. İlki yetiştirdikleri her domatesin tohumunu mutlaka çıkarmak, kurutmak ve mart ayına kadar saklamak. Çünkü martta yeni katılan üyelere kargoyla tohum dağıtımı yapılıyor. Evet kargoyla dağıtılıyor. Hem de tüm tohumlar 20'şerli gruplara ayrılarak ve özel bir şekilde paketlenerek. Bu işin üstesinden grubun koordinatörlerinden Nalan Cantav, Şefika Görgülü, Münevver Eminoğlu, Sevinç Baliç, Emine Yalçın ve Yeşim Güriş geliyor. Ancak burada önemli bir nokta var. Gruba herkes kabul edilmiyor. PDA'nın manifestosunu kabul eden ve bu mis kokulu sebzenin yetişmesine canı gönülden katkıda bulunacak kişiler titizlikle seçiliyor.

'Aaa balkonda domates yetiştirmek ne güzel fikirmiş' gibi sadece hobi amacıyla bu işe heves edip sıkılınca oyuncağını atan çocuklar gibi davrananlara PDA'da maalesef yer yok. Yıllardır profesyonel turist rehberi olan Yeşim Güriş, "Bu tohumlar bize emanet ve yetiştiren herkesin bu emanete sahip çıkması lazım. Kaybolmak üzere olan bu tohuma, üye olan herkesin saygı duymasını istiyoruz." diyor.

Basit bir hobi değil

İkincisi ise deneyimlerini bir blog açarak paylaşmak (açamayanlar, moderatör Nalan Cantav'a bu işi devrediyor) ve böylece pembe domates yetiştirmeye gönül veren diğer kişilere sanal bir kaynak oluşturmak. Daha da önemlisi Türkiye'nin pembe domates envanterini geliştirip zenginleştirmek. PDA'nın en ilginç yanı bu web günlükleri ve Yahoo'daki grupları. Çünkü öyle içten ve samimi paylaşımlarla karşılaşıyorsunuz ki, pembe domatesin peşine düşen bu insanlara hayran oluyorsunuz. Mesela "Pembelerim hastalanmaya başladı, resimleri blog sayfama yükledim, bu konuda bir bilgisi olanlar lütfen bana yardım etsin." ya da "Fidelerim böceklenmeye başladı, şimdi ne yapmam gerekiyor." şeklindeki imdat çağrıları herkeste hem bir telaşa hem de tatlı bir tebessüme sebep oluyor. Sorunlar bu kadarla bitmiyor. Domatesten nasıl uç alınır, altı çürüyen domatese ne yapmak gerekir, çiçeği dökülen fidenin ilacı ne, ya beneklenenler ne olacak? Tüm sorular, sorunlar ve çözümleri bu platformda tartışma konusu haline geliyor.

Pembe domates neden bu kadar önemli ve pek çok insanı PDA çatısı altında buluşturan, böylesine derin bağlarla birbirine tutunduran güçlü duygunun sebebi ne? Anlatalım; pembe domates 3 yıl öncesine kadar kaybolmak üzereydi. PDA sayesinde çoğaltıldı ve tüm Türkiye'ye orijinal tohumları dağıtıldı. Domates familyasında zaten az bulunan bir tür. Evladiyelik (heirloom) olarak bahsediliyor kendisinden. Bir başka deyişle genetiği değiştirilmemiş bir ürün. PDA üyelerini bir araya getiren güçlü duygunun nedeni ise genetiği değiştirilen gıdaların gelecekte hayatımızı tehdit edecek olması. Karıncaların bile yemediği tohumların özellikle İsrail kökenli şirketler tarafından tüm dünyaya satılacak olmasına dur demek istiyorlar.

'Pembe domates Ağı nasıl kuruldu?'
2006 yılında İstanbul'da bir apartmanın balkonundaki "Evde Pembe Domates Serüveni" ile başlayan; daha sonra Türkiye'deki evladiyelik (heirloom) doğal pembe domateslere sahip çıkarak, onları yine doğal yöntemlerle evlerinin balkon veya bahçelerinde yaşatmaya karar verenlerin katılımıyla oluşan ve genişleyen toplumsal ağ... Avniye ve Mehmet Tansuğ grubun kurucusu. Kaybolmak üzere olan pembe domates tohumunu ise Çerkezköy'de yaşamış merhume Hafize Baliç'ten edinmişler.

Tohumculuk Yasası orijinal tohumları nasıl yok edecek?
Ülkemizde tıpkı pembe domates gibi çeşitliliği ve değeri çok yüksek olan 3 binden fazla kendine has tarımsal bitki türü ya yok olmuş ya da yok olmak üzere. Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar Platformu, bu gidişata dur demek istiyor. Bu amaçla da 2011'den itibaren yürürlüğe girecek olan Tohumculuk Yasası'nı protesto ediyorlar. Platformun pek çok üyesi aynı zamanda PDA'dan... Yasanın 5. maddesine göre ancak 'kayıt altına alınan tohumların' ekimine izin verilecek. Bunun ne anlama geldiğini Rasim Karavana şöyle anlatıyor: "2011'den sonra kayıt altına alınmamış tohumlarını satan köylüler para cezası, ürünlerine el konulması gibi olumsuz durumlarla karşılaşacak.

Tohumunu kayıt altına aldıramayan çiftçi, ıslah yetkisini elinde bulunduran çoğunluğu da yabancı olan büyük şirketlerden tohum almaya mecbur bırakılacak. Bu şirketler ıslah yetkisini elinde bulundurduğu için tohumların genetiği ile oynayıp tohumları kısırlaştırarak köylümüzü kendilerine mahkum edecek, çiftçimiz her sene tekrar tekrar bu şirketlerden tohum almak zorunda kalacak. Çiftçimizin uzun yıllar geleneksel ve doğal yollarla ıslah ettiği zengin yerel ve doğal tohumlar yok olma tehlikesi ile karşılaşacak. Dolayısıyla bu topraklarda yüzyıllardır, insan emeğiyle tamamen doğal ortamında oluşan evladiyelik tohum çeşitliliğini, 'kayıt ve patent' zorunluluklarıyla yok edecek bu yasanın ve keza mevcut kanuna bağlı olarak çıkarılacak 'Bitki Genetik Kaynaklarının Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik'in yeniden, uzman kurullar tarafından ve tüm kamuoyu önünde açıkça tartışmaya açılmasını istiyoruz."
 

Sevinç Özarslan - Zaman
Yayın Tarihi : 25 Temmuz 2009 Cumartesi 17:06:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?