19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Türkiye'deki Yahudiler İsrail'in günah keçisi değil

Gazze'deki gelişmelerin Türkiye'de yaşayan Yahudilere yönelik tepkiye dönüşmesini ve sonrasında yaşananları Türkiye Musevilerinden araştırmacı-yazar Rıfat Bali'yle konuştuk..

Antisemitizm İsrail'in Gazze'ye müdahalesinden sonra, yeniden gündemde. Geçen yıl Pew adlı araştırma kuruluşunun yaptığı bir araştırmada, Türkiye'de Yahudilere olumsuz bakanların oranlarına yer verilmiş ve bu rakamın 2005'te yüzde 60, 2006'da yüzde 65 olduğuna dikkat çekilmişti.

Eskişehir'de gündeme gelen "Ermeniler ve Yahudiler giremez, köpekler girebilir," yazılı afiş, tartışmaları alevlendirdi. Öte yandan medyada çıkan "Hitler haklıymış", "Terörist Yahudi yine bebek vurdu", "Rab'in sana bunu emretmiş olamaz" başlıklı manşetler de İsrail'e yönelik tepkinin, Yahudilere de yöneldiğini gösteriyor. Türk Musevi Cemaati sözcüsü Silvio Ovadya gelişmeler karşısında sessizliğini bozdu ve Türk Yahudilerinin hedef gösterildiğine dikkat çekti. Gelişmelerle ilgili kendisi de bir Türkiye Musevisi olan ve araştırmalarıyla tanınan Rıfat Bali'nin kapısını çaldık. Söyledikleri akılda tutulması gereken şeyler...

- Gazze'deki gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

- İsrail devletinin Filistin'le kuruluşundan bugüne süren ve çözümlenmeyen bu mesele hakkında kişisel görüşüm, bu sorunun ancak iki bağımsız devletin varlığıyla çözümleneceği.

Ama bu problem, bir tarafın radikalleşmesi, diğer tarafın da çoğu zaman sivilleri de gözetmeyen 'aşırı şiddet'iyle çözümlenmeyecek gibi görünüyor.

- Bu durum Yahudi azınlığın yaşadığı bizimki gibi ülkeleri de doğrudan etkiliyor...

- Türkiye tarif olarak Müslüman değil, laik bir ülke. Ben de dini bir azınlık mensubu değil, dini Musevi olan bir Türk vatandaşıyım.

Araştırmacı şapkasıyla antisemitizmin Türkiye'deki tezahürlerinin yeni bir şey olmadığını söyleyebilirim. İnternetin ve bilgi teknolojilerinin ilerlemesiyle daha görünür olsa da, bu sorun İsrail devletinin 1948'de kurulmasından beri var olan bir mesele. Değişik zamanlarda değişik şekillerde tezahür etti. Hitler'in Kavgam'i ülkücülerin el kitabı gibiydi ve Siyon Önderlerinin Protokolleri bu ülkede hâlâ peynir ekmek gibi satılıyor. O dönemde Mehmet Şevket Eygi'nin çıkardığı Bugün gazetesinde, zengin Türk Yahudileri tefrika ediliyor ve isim-adres verilerek teşhir ediliyordu.

1967'deki 6 Gün Savaşları'ndan ve 1969'da Mescid-i Aksa'yı Avusturyalı bir turistin yakmaya teşebbüs etmesinden sonra, Türkiye'de aynı şeyler oldu. Şu anda sadece İsrailli şirketleri hedefleyen boykot çağrıları, 1969'ta Milli Türk Talebe Birliği'nin öncülüğünde Türk Yahudilerini hedefleyen bir boykota dönüştü. Ondan sonra Lübnan Savaşı, intifadalar döneminde her seferinde bunlar yaşandı, zaten İslami hareket de böyle yükseldi.

- Antisemitizme düşen kesimler, bir yandan da İslamofobinin de mağdurları değil mi?

- Doğru ama Müslümanlara karşı ayrımcılık 11 Eylül'den sonra başladı,

Antisemitizmin kökenleri ise ondan önce de mevcuttu. İsrail devletinin varlığının kabul edilmemesinden ve birtakım komplo teorilerinden beslendi. İsrail'in Ortadoğu'da İslam aleminin kalbine bir hançer gibi saplandığına inananlar, Siyonizmin kurucu atası Theodor Herzl'in Abdulhamit'ten Filistin'de toprak istediği ve reddedildiği için, tahttan indirildiğine inandılar. İttihat ve Terakki içinde dönmeler ve farmasonlar vardı ama, Jöntürk'lerin Abdulhamit'i tahttan indirmesi bundan kaynaklanmıyordu.

- Medyanın tavrını nasıl yorumluyorsunuz?

- Son derece kötü. Ama bu Yahudilere özgü bir şey değil, genel bir medya problemi. 'Müşteri odaklı' bir bakış açısıyla, sansasyonel haberlerin ve ölü çocuk fotoğraflarının öne çıkarılması öfkeyi artırıyor.

- 'Biz antisemitist değiliz, antisiyonistiz,' diyen insanlar var. Bu iki kavram bazen karışıyor mu?

- Siyonizm, çok basit bir şekilde Yahudi milliyetçiliğidir. Ve diasporada yaşayan tüm Yahudilerin bir araya gelip kendi vatanlarında yaşamasını isteyen, Theodor Herzl'in kurucusu olduğu bir ideolojidir.

Bu ideoloji amacına ulaştı ve 1948'de İsrail devleti kuruldu. Dolasıyısıyla siyonizm sanıldığı gibi 'şeytani' bir şey değil, bütün milliyetçilikler gibi bir 'milliyetçi ideoloji'.
Şunu söylemek lazım, İsrail devleti uluslararası anlaşmalarla kurulmuş, meşru bir devlet. Politikalarıyla mutabık olmayabilirsiniz, en ağır şekilde eleştirebilirsiniz. Ama "İsrail devleti yok olsun," derseniz, antisemit olursunuz.

- Çok ince bir çizgi değil mi?

- Evet ince bir çizgi ama durum bu. Bir anarşistin bütün devletlere karşı olduğu için İsrail devletine karşı olması başka, ama sadece İsrail'e karşı olmak çok daha başka, antisemitizm orada başlıyor. Dolayısıyla kendisine antisiyonist diyen insanların da bütün söylemlerine bakmak lazım, bütün Yahudileri kapsayan bir lisan kullanıyorsa antisemittir.

- Antisemitizm tartışmaları Türkiye Yahudilerini nasıl bir ruh haline sokuyor?

- Türk Yahudileri İsrail devletinin silahlı operasyonlarının neticisinde günah keçisi edilmekten endişe ediyor. Çünkü buna teşne olabilecek bir ortam var ve bir parçası oldukları dini bir alemin politikalarına tesir edemedikleri halde, bu oluyor. İsrail savaş açıyor biz burada günah keçisiyiz, Kıbrıs'taki Rumlar Türklere saldırıyor buradaki Rumlar günah keçisi oluyor, Ermenistan'da bir şeyler oluyor Türkiye'deki Ermeniler günah keçisi oluyor. Türkiye'nin geçmişine baktığınızda 6-7 Eylül gibi kontrolden çıkmış kitle hareketleri ve 2003'te yapılan sinagog saldırıları var. Münferit unsurların onlara karşı, söylemde olan şeyi eyleme geçireceklerinden korkuyorlar. Güvenlik önlemlerini artırıyorlar, kişisel olarak tartışmalara girmiyorlar, hayatlarını kontrol altında tutup, sakınarak yaşıyorlar.

- Azınlıkların vatandaşlık tanımlarının altı boş değil mi?

- Bunun nedeni Türkiye'de 'çokkültürlülüğün' tanımı.

Çokkültürlülük 'etnik hoşluk' halinde, müzik, yemek vs. şeklinde algılanıyor.
Modern dünyada algı böyle değil. Orada çokkültürlülük, çok vatandaşlık ve çok sadakat olarak algılanıyor. Türkiye'de Osmanlıdan gelen ümmet zihniyeti hâlâ egemen ve buna göre gayrımüslimler vatandaş değil. Halbuki bunun tam tersi olmalı: "Bunlar Musa dininden, İsa dininden ama Türk ve sadakatleri buraya, bu topraklar için askere gidiyorlar, bu topraklar için yemin ediyorlar," denmesi lazım. Farazi bir senaryoda Yunanistan'la, Ermenistan'la, İsrail'le savaş çıkarsa tabii ki bütün gayrımüslimler Türk ordusunun safında yer alacak.

- Şimdilerde hâlâ Hitler jargonu kullanılıyor...

- Maalesef son derece tehlikeli ve nefret yayan bir jargon. Bu Türkiye'nin toplumsal hafızasıyla ilgili bir şey, Türkiye geçmişiyle zaten yüzleşemiyor. Ve bir reklam jingle'ı gibi bu tür laflar edilebiliyor, bu antisemitizmin ve nefretin sıradanlaşması ve olağanlaşması demek.

- Peki ne yapılmalı?

- Dini cemaatler istedikleri kadar kendilerini doğru tanıtmaya çalışsın, bu Türkiye'nin eğitimi, aydınlanması ve batı düşmanlığından arınmasıyla ilgili bir problem.

- Ama bir yandan da Filistin çok mağdur değil mi?

- Mağdur tabii ki ama siz bir hikâyeyi verirken, okurun kendi kanaatini oluşturmasına da izin verin lütfen...

Müjgan Halis - Sabah
Yayın Tarihi : 18 Ocak 2009 Pazar 18:17:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ferdabalcı IP: 88.238.189.xxx Tarih : 18.01.2009 19:24:07

1917 de filistinde yaşamaya başlayan yahudilerde günah keçisi değillerdi.insanların mal varlıklarını satın alıp kendi sitelerini ,mekanlarını kurup güçler dengesinin değişmesiylede işgale başladılar.Aynı tehlike..aynı tehlike


KAZIM ASLAN IP: 193.108.213.xxx Tarih : 19.01.2009 17:11:39

HÜNKAR HACI BEKTAŞİ VELİ NE GÜZEL SÖYLEMİŞ YARATILANI SEVERİZ YARATANDAN ÖTÜRÜ TÜRKİYEDEKİ YAŞAYAN YAHUDİ VE MUSEVİLERLE NE ALAKASI VAR FİLİSTİNİN İSRAİLİN İNSANLARIN ADI FARKLI OLABİLİR FAKAT BU ÜLKENİN ÇOCUKLARDIR SEVİNCİ HÜZÜNÜ BİRLİKTE YAŞARIZ BU İNSANLARIN İĞNE UCU KADAR BU ÜLKEYE ZARARLARI YOKTUR HEP KARLARI VARDIR TARİHİ SAYFASINI HERKES ACSIN BAKSIN CUMHURİYETİMİZİN KURULMASINDA BU İNSANLARIN COK BÜYÜK FAYDALARI OLMUŞTUR SEVGİLERİMLE


hamido IP: 82.238.121.xxx Tarih : 20.01.2009 13:18:31

bay aliyilmaz sen ebucahilden veyafiravunun temsilcilerindemisin acaba seni viyana onlerinden edineye hatta ankaraya dogudab erzuruma kadar araplar gelmedi seni hayran olduklarin bu ulkeyi parcaladi ayni seyi simdi sen yapiyon senin otekilesenlerden veya olmeten nefarkin var biliyorsan konus ders alsinlar yoksa sus seni adam sansinlar ben isterimki din ayrimi mesep ve irk ayrimi bir birine ustunluk salamak icin degil dunyada kardese insalik yarisi icin barisla kardesce kan dokulmeden yasamalidilar duya hepimize yeter yaratan hepimize fazlasiyla yeter durumda yaratmis bu kavga niyiye bir birimizin hakina tecavuz etmeden kardasca yasayalim suclu olan seytana uyandir seytana uymayin


mustafa tayli IP: 88.225.212.xxx Tarih : 19.01.2009 16:12:30

türkiyedeki ve dünyadaki yahudiler ali yılmaz adlı yorumcu gibi düşündükleri için bu ayrımcılığı hakediyorlar ve asla bu ülkenin asli bir unsuru olamayacaklardır.


mustafa yılmaz IP: 88.253.21.xxx Tarih : 18.01.2009 23:43:13

siz israilli dostlarınızı aklamaya devam edin onlarda size üstün cesaret madalyası vermeye devam etsin


Ali Yılmaz IP: 88.229.45.xxx Tarih : 18.01.2009 22:04:50

Gerek yahudi türkler(karaylar) gerekse 500 yıl önce avrupanın soykırımından özellikle katolik engizisyon yobazlarının katliam ve sürgünlerinden kaçıp Türk milletinin misafiri olan ve Türk vatanı için 500 senedir çalışan hizmet eden asla ve asla ihanet etmeyen Türkiye Yahudilerini neden baska bir ülkenin yaptığı hal ve hareketlerden mesul tutalım bunun için bir sebep yoktur.Hain araplar ile ve terorist filistinlilerle mücadele eden israil devleti kendi topraklarını koruyorsa bunda abes birsey yoktur İsrail bir devlettir ve vatandaşlarını koruyacaktır bu tabidir. filistinli canlı bombalar israilde küçücük çocukları kreslerde,pazar yerlerinde okullarda ögrenci servislerinde bombalanırken neden kimse ses cıkarmıyor neden Türkiyemde Askerim Polisim Şehit oldugunda kimse mitingler düzenlemiyor, üçbeş tane terorist filistinli öldü diye mitingler düzenleyenler Türk ün asıl düşmanı araplardır İsrail ve yahudilik değildir.Şunu asla unutmayalım araplar 1400 yıl önce Türkistanda başlattıkları yağma(cihat) ve katliamlarla önce topraklarımızı sonra dinimizi(göktanrı ve şamanizm) ve sonra dilimizi(konustugumuz Türkcenin %40 ı arapça) aldılar günümüzde de ümmetcilik adı altında milli kimliğimizi yok ediyorlar.


dursun yardımcı IP: 85.108.11.xxx Tarih : 24.01.2009 22:21:54

allah o günahsız çocukların annelerin babaların feryadını ahını yerde bırakma yahudi israil kefere ordusunu kahhar isminle yerin dibine batır allahım senin her şeye gücün yeter allahım amin


ElSalud IP: 78.179.187.xxx Tarih : 20.01.2009 01:08:05

Türk toplumunun, bünyesinde barınan azınlıklara karşı zaman gösterdiği toplumsal reflekslerine, cemaatların günah keçisi yerine konulmak şeklinde algılamaları, gerçekleri çarpıtma gayretlerinin bir sonucudur. Burada sözkonusu olan Antisemitizm, sadece Türkiye'ye mahsus olmayıp, dünya genelinde Yahudi ırkına yönelik bir tepkidir. Türkiye'deki Yahudi ibadethanelerine yönelik saldırılar, Türkiye dışından planlanmaktadır. Günahsız Türk insanları da, Yahudi komşulara sahip olmanın bedelini bu saldırılarda canlarıyla ödemek zorunda kalmışlardır. Kanımca, bu noktada Yahudilerin kendilerine, "Biz insanlara ne yaptık?" sorusunu sorma zamanı çoktan gelmiştir. Yahudi yazar Bernard Lazare “L’Antisemitisme” adlı kitabının 2. cildinin 215. sayfasında şöyle anlatıyor: Gerçekten Ortaçağ’larda Yahudiler sihirbazlık ve okültizm(büyücülük) ilimlerinde çok ileri gitmişlerdi. Bundan dolayı, tabii ki Yahudi sihirbazlar, Kabbalistik ve Talmutik ayinlerde kan kullanmışlardır. Yahudilikte, insan kanının ikinci bir kullanım yeri ise Pessah(Mayasız) Bayramları olmuştur. Pessah Bayramı’nda, bir hafta boyunca mayasız ekmek yapılır ve yenir. Yahudilerin bazı kollarına göre, bu ekmeklerin en makbul olanları içine insan kanı katılanlarıdır. Bazı tarihçilerin bildirdiklerine göre, Pessah Bayramları, Avrupa’da her yıl küçük çocukların kaybolduğu dehşet dönemleri olmuştur.Yahudilerin, kaçırdıkları Yahudi olmayan çocukların kanını almak için kullandıkları yöntemlerden birisi “İğneli Fıçı”dır. Fıçının içi iğnelerle kaplıdır. Çocuğu fıçının içine canlı olarak kapatan Hahamlar, ardından fıçıyı dakikalarca yuvarlarlar. Sonunda fıçının dibinde bulunan musluk açılır ve toplanan kan ayinlerde kullanılmak yada Mayasız Bayramı’nda yenilen mayasız ekmeklere karıştırılmak üzere alınırdı. İşte Yahudilerin bulundukları ülkelerden sürülmelerinin nedenlerinden birisi de bu vahşi inançlarıdır. Özellikle İspanya’da, kan içme olayları defalarca gündeme gelmiş, bu olaylar halk arasında büyük huzursuzluk meydana getirmiştir. Sayısız çocuk kaybolmuş, cesetlerin bir kısmı kanı tamamen çekilmiş durumda bulunmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’na geldikten sonra da, Yahudilerin bazı kolları, bu vahşete devam etmişlerdir. Osmanlı zabıtlarında bu konuda gelişmiş pek çok olay vardır. Bunların en önemlileri 1715’te Amasya’da, 1840’ta Şam’da ve Rodos’ta, 1633’te, 1843’te ve 1866’da İstanbul’da, 1863’te, 1868’de, 1870’de İzmir’de kayda geçen olaylardır. Bu olaylarda pek çok Yahudi suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir. İstanbul Kadılığı, 1715’te(11 Şevval 1128) olan kan içme olayında, Ahmed isminde bir Türk çocuğunu kaçırıp kanını içen Menahim, Sabetay ve Avram isimli üç Yahudiyi idam cezasına çarptırmıştır. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Türkiye’deki yetkilileriyle yapılan bir görüşmede, Filistin’de son 10 yılda 163 çocuğun kaybolduğunu, çoğundan haber alınamadığını bir kaçının ise cesetlerinin kanları çekilmiş olarak bulunduğunu anlatılmıştır. Bir de, din adına bu vahşeti sürdürenlerin din kitaplarına göz atalım: “Rabbin işini gevşeklikle yapan lanetli olsun ve kılıcını kandan alikoyan lanetli olsun.” (TEVRAT, Yeremya Bölümü 48/10), Tevrat’ın (Yeremya 16/4) bölümünde “acıklı ölümlerle ölecekler” ifadeleriyle anlatılan işkencelerden birisi de insanları yakarak öldürmektir. Tarihte Yahudiler firsat bulduklarında bu korkunç yöntemi uygulamaktan çekinmemişler ve Filistin’li müslümanlara karsi uygulamaya devam etmektedirler. Israil askerleri, savunmasız Filistinli'leri defalarca benzin dökerek veya alev makinalariyla diri diri yakarak öldürmüslerdir. Dünya savaşlarının en büyük yıkımı olan, Atom bombasını yapan bilim adamlarının ve bu bombaların Japon sehirlerine atılmasına karar veren ABD başkanı Solomon Truman'ın Yahudidi olduğu bilinmektedir. Napalm bombasının da, Louis Frederick Fieser isimli bir Yahudidi tarafından atom bombası ile aynı dönemde icat edildiği ve 2. Dünya Savaşında Japonya'ya karşı denemelerinde, 260.000 sivilin ölümüne neden olduğu bilinmektedir. Şimdi TEVRAT'a tekrar baktığımızda: “Onlari ateş yakacak. Alevlerin elinden canlarını kurtaramayacaklardır.” (Isaya, 47/14); “Senin hasımlarını ates yiyip bitirecek” (Isaya 26/21) cümlelerini buluruz. Seçilmiş bir ırk olarak dünyaya gönderildiklerine inanan Yahudilerin 60 yıldır Filistin topraklarına el koyarak, Filistinli'lere uyguladıkları etnik temizlik ve köylerinin, mahallelerinin adlarını değiştirerek Filistinli'lere tarihlerini unutturma çabalarını, yakın tarihin sayfalarında henüz mürekkebi kurumamış olarak buluruz. 6 milyon Yahudi'nin soykırıma uğradığını iddia ettikleri son büyük savaşta da, Almanların ünlü SS birliklerinin komutanları içersinde Yahudi asıllıların varlığı da düşündürücü bir konudur.