30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Yarından sonrasını konuşanlar anlatıyor

Salı günü "Yarından sonrasını konuşmaya var mısınız?" diye sordum, tahminimin ötesinde tepki aldım.

Bazı siyaset ve ekonomi yorumcularına kulak verirseniz durum tek kelimeyle "felaket". Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete!
Neredeyse "vurun dükkanın kapısına kilidi, gidin!" diyecekler.
Oysa bugün içinde bulunduğumuz küresel finans krizi tüm karmaşıklığına rağmen hiç de yeni bir şey değil.
Azıcık ekonomi literatürüne aşina olanlar her büyümenin bir de küçülmesi olduğunu ekonominin inişli çıkışlı bir eğri içerisinde hareket ettiğini bilir.
En son UNDP Başkanı Kemal Derviş, "Dünya Ekonomisinin Yeni Yapısı Üzerine Perspektifler" başlıklı konuşmasında 1820'li yıllardan 2006 yılına kadar ekonomide yaşanan dönemsel iniş ve çıkışları anlattı. Dünya ekonomisi ortalama 4-5 yıl arka arkaya büyürken 8 ila 18 ay arasında küçülüyor.


Yani ne ilelebet bir saadet ne de ilelebet bir kriz durumu var.
Tabii bazı ülkeler dünya ortalamasının üstünde istikrarlı bir biçimde büyürken diğerleri ortalamanın altında kalıyor.
Türkiye açısından sorun bizim son 5 yıllık parlak ve istikrarlı büyüme dönemini katmazsak 1980'den bu yana 3 yılla ortalamanın altında kalmış olmamız.
Bu yüzden 1950'lerde bizimle beraber yola çıkan Kore, İtalya, İspanya, Yunanistan gibi ülkeler şartları lehlerine kullanarak bugün Türkiye'nin 3-4 katı büyüklüklere ulaştılar.


Türkiye ise vasat bir büyüme performansı sergiledi.
İlk defa altıncı yılı da parlak bir büyüme performansı ile kapatma şansımız varken hem küresel finans krizi hem de parti kapatmayla birlikte başlayan siyasi kriz dengeleri alt üst etti.


Tamam 2008 ve 2009 siyasi ve ekonomik açıdan zor geçecek.
İyi de her şirket bu durumdan aynı şekilde etkilenmeyecek!
Bu yüzden FED'den, Merkez Bankası'ndan ya da başka bir yerden gelen karmaşık sinyallere bakarak kendinizi psikolojik olarak iş yapamaz hale getirmeyin.
Önceki gün sektörünün bir numaralı oyuncusu olan bir şirketin finans sorumlusu ile konuştum. "Tamam riskler var ama biz her senaryoya uygun oyun planımızı yaptık. Bir kere döviz açık pozisyonumuzu minimize ettik. İkincisi risklerimizi iç ve dış pazar arasında hedge ettik. Üçüncüsü önceliğimizi likitte kalmaya verdik. Küçülmeden ve harcamaları tamamen kısmadan verimlilik yöntemiyle maliyette tasarrufa gittik. İlk çeyrekte beklentilerin de üzerinde büyüdük" dedi.


Aynı saatlerde Koç Holding 50 milyar doları aşan cirosu ve 3 kat artan karlılığı ile 2007 ve 2008'in ilk çeyreğine ilişkin verilerini açıklıyordu.
Mustafa Koç, kriz çığırtkanlığı yapanlara inat ilk çeyrekte bir daralma yaşamadıklarını, bu yıl beklentilerin ve Türkiye ortalamasının üzerinde büyüyeceklerini söyledi.
Eski dağınıklığını üzerinde atan Koç Holding 4 ana alana konsantre olma kararını aldığı günden bu yana hızla büyüyor. Bu yüzden ABD'li Danışmanlık şirketi Boston Consulting Group, Koç Grubunu "Hızlı Gelişen Ekonomilerde Dünyaya Meydan Okuyan 100 Şirket" arasına almış.


Bir anlamda Koç Grubu bir zamanlar aleyhine işleyen büyüklüğü hızlı balık olmayı başararak lehine çevirmiş.


Sadece büyükler mi, hayır küçükler de bu zorlu süreci lehlerine çevirmek için "yarından sonrasına dair" sorgulamalar yapıyorlar.
Yenilikçi projeleriyle tanıdığım girişimci bir iş adamı arkadaşım, "eğitimde devrim yapacak bir projemiz var ama ne olur şimdi detaylarını isteme. Sonuna geldik söz bitince sana açıklayacağım. Ben bu karamsar tabloları hiç ciddiye almıyorum. Zorluklara rağmen şirketimi ve ülkemi geleceğe nasıl taşırım sorusuyla uğraşıyorum. Bu yüzden yarını konuşmaya elbette varız." diyor.


Bilişim sektörünün öncülerinden İnterpromedya Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kurdakul, her yıl başarılı bir biçimde yaptıkları gibi bu yıl da Bilişim Sektörünün ilk 500'ü araştırmasının sonuna doğru geldiklerini sektörde önceki yıllar kadar olmasa da büyümenin devam ettiğini anlattı. 2006 yılında bilişim sektörü Türkiye'de 21 milyar dolar sınırına dayanmıştı. Kurdakul titiz bir çalışmayla 2007'nin ilk 500'ünü hazırladıklarını ve tüm zorluklara rağmen sektörde ciddi bir büyüme beklediklerini belirtiyor.


2006 verilerine baktım 5 milyar dolarlık Türk Telekom gibi dev şirketler de var sıralamada, 326 bin dolarlık Beone gibi küçükler de.
Fakat benim esas merak ettiğim 2005 yılında ilk 500'e 15. olarak giren 2006'da ise 10.'luğa çıkan Teknosa gibi şirketlerin durumu.


Ya da 2005'de 9. iken 2006'da 14.'lüğe düşen A-tel.
Gördüğünüz gibi hiçbir ülke, hiçbir sektör, hiçbir şirket uzun süre aynı yerde kal-a-mıyor.
Ya her koşulda değişime hızla yanıt verip ileri atılıyor ya da ileri atılanlar tarafından geriye itiliyor.
Bırakın "kriz geldi geliyor" diye ahkam kesen, aslında burnunun ucunu bile göremeyen felaket tellallarını.
Siz yarından sonrasını konuşun, konuşanlara kulak verin. Çünkü "yarından sonrasını konuşmak" şu günlerde her zamankinden daha fazla önem taşıyor.
Birlikte konuşmaya devam...

Eyüp Can /Referans
Yayın Tarihi : 1 Mayıs 2008 Perşembe 08:36:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?